çok gezen mi bilir çok okuyan mı sorunsalı

okuduğu yerleri gezen.

gezen bilir. bunca okuduğunu iddia eden bir gafil olmama rağmen hayat hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum.

düşünen bilir.

bazı bilinç seviyelerine gelmek için sadece okumak yetmiyor maalesef, bazı şeyler yaşayınca, müdahil olunca anlaşılıyor.

çok okumadım ama gördüklerim daha heyecanlı geldi bana

buradaki gezme eline harita alıp, tur kitabı okuyarak gezme manasında değildir.

gezmek farklı insanları tanımak, o insanların yaşayış biçimini, gündelik hayatını, ne giydiklerini, ne yediklerini, ne içtiklerini, nasıl yaşadıklarını anlayabilmek adına kullanılan bir eylem olarak kısaltılmıştır. bm kayıtlı 208 ülke var. her ülkenin vatandaşları aynı kıtada bulunsa da farklı özelliklere sahiptir. siz gezmeye başladığınız her ülkede farklılıklarla karşılaşıp, farklı deneyimler edineceksiniz.

gezmeden okumayla devam edelim. evinizde otururken, danimarka ile ilgili okuma yaptığınızı varsayalım. danimarka'da hygge denilen bir felsefe, yaşayış biçimi var. bu yaşayış biçiminde insanlar yaşadıkları ortamı sakin ve huzurlu bir alana çevirerek bütün dertlerinden uzaklaşarak rahat ve samimi bir ortam yaratır. sizin de çok hoşunuza gitti '' aaa ne tatlı '' dediniz. ama o iş öyle değil. danimarka'da insanlar türkiye'deki gibi bağ kurmuyor, genelde yalnız olmayı veya aileleriyle vakit geçirmeyi seviyorlar. dışarıda da pek fazla vakit geçirmeyen bu insanlar bulundukları ortamı güzelleştirerek kendilerine bir konfor ortamı sağlıyor.

yani okuyarak öğrendiğiniz bilgi aslında gerçekle uyuşmuyor.
gezdiğiniz, kültürün neden ve nasıl geliştiğini öğrendiğiniz zaman gerçek bilgiye ulaşmış oluyorsunuz.

hickimse bilmez bildigini sanır oysaki bildiklerimiz aslinda hicbir sey ogrenmediklerimizden ibarettir bildigimizi sandiklarimizdan yani. *

saçmalamanın hat safhasıdır bu, öğrendiği bilgiye değer verip hafızası iyi olan bilir.

çok izleyen...

ikisine balans verebilen bilir herhalde. ben veremiyorum ve bir şey bilmiyorum misal

çok gezen bilseydi bütün turistler nobel ödülü alırdı...

her ikisini düşünerek yapan insan çok bilir.

ne çok gezen, ne çok okuyan... şahsım bilir

"ne çok gezen bilir, ne çok okuyan bilir en çok cahil bilir. o her şeyi bilir. "

ikisi de yerine göre. gezemeden okuyan hep bir tık eksik gelir gözüme.

çok seven. nazım iyi bilir mesela. ilber bey insan çok sevdi mi bilemem ama o da kitapları sevdi gezmeyi sevdi.
seven bilir yani. neyi sevdiğinize bağlı olarak değişiyor tabii.

gezmeden önce okuyan, gezerken de okuduklarını inceleyen bilir.

(bkz: ilber ortaylı)
(bkz: halil inalcık)
(bkz: ahmet taşağıl)
(bkz: ayhan sicimoğlu)

ilk aklıma gelenler.

kitaplarında, videolarında ve söyleşilerinde gittikleri yer hakkında önce okuduklarını, orada bulundukları sırada detaylara dikkat ettiklerini, ellerinde mutlaka rehber bir kitap olduğunu görürsünüz.

okumak, teori ise; gezmek pratiktir. ikisi de birbirini tamamlar. birbirinden ayrılmaz parçalar olduklarını düşünüyorum, birine biraz ağırlık vermek, diğerinde eksik kalmaya yol açacaktır; o yüzden de hem okuyalım hem de gezelim ki dünyayı, hayatı, insanları daha iyi yorumlayabilir hale gelelim..

çok gezerek öğrendiğini hiç bir okul öğretmez. okulda öğrendiğin bir çok şeyi de gezerek öğrenmen mümkün değil.

çok gezen bilseydi şeyma subaşı profesör olduydu.*

gezdiği yerlerden her konuda verim alanlar bilir, okuyanlar zaten bilir.