çok gezen mi bilir çok okuyan mı sorunsalı
başlık "ivanmilinski" tarafından 17.11.2020 23:26 tarihinde açılmıştır.
141.
çok okuyan okurken gezemiyeceğimiz yerleri de gezeriz çünkü..
devamını gör...
142.
ay bunun münazarasını yapmıştık lisedeyken. o zaman da çok gezeni savunmuştum hala çok gezen olduğunu düşünüyorum. gezme eylemi iki önemli elementi de içerisinde bulunduruyor çünkü. yaşıyorsun birebir ve bu okumakla elde edilemeyecek bir tecrübe bana kalırsa.
devamını gör...
143.
gezdiği yeri hava atmak için gezmeyip, akşamları gezmeye gittiği şehrin sokaklarında yeni şeyler keşfetmeye çalışıp bunları not alan ve resmeden, aldığı notları kitap gibi okuyan insanlar bilir. bence gezerken not almak çok önemli, kitap okumak ve gezmek kadar yazmakta önemli diye düşünüyorum.
devamını gör...
144.
çok bilmişlik yapmayan.
devamını gör...
145.
çok mal olanın çok bildiği zannedilir genelde bu teraziyi böyle kurmak lazım.
devamını gör...
146.
ikisi de degildir. birinde gezerek elde edilen tecrube eksiktir, otekinde okuyarak edinilmis bilgi birikimi.
ziyareti planlanan lokasyonu, oncesinde arastirip/ogrenip ziyaret eden insan tamamiyla bilendir. ya da daha iyi bilendir...
ziyareti planlanan lokasyonu, oncesinde arastirip/ogrenip ziyaret eden insan tamamiyla bilendir. ya da daha iyi bilendir...
devamını gör...
147.
devamını gör...
148.
soruya göre değişir.
devamını gör...
149.
birbirinin tamlayanı şeyler aslında bunlar, birbirinin sağlaması, birini diğerinden ayrı düşünmek ya da daha çok eğilim göstermek pek bir fayda sağlamayacaktır.
devamını gör...
150.
çok seven.
devamını gör...
151.
ben yıllarca aşırı şekilde okudum. sonra aşırı şekilde de gezmeyi seçtim ama tek bildiğim bir şey bilmediğim oldu günün sonunda.
devamını gör...
152.
ne çok gezen,ne çok okuyan. en çok cahil biliyor bu ülkede!!!
devamını gör...
153.
kesinlikle gezen. gezerek her şeyi yaşayarak görür öğrenisiniz ancak okuyarak öğrendikleriniz havada sadece teoride kalır. şayet okuyan bilseydi teorileri uygulamaya ihtiyaç duymazdık.
devamını gör...
154.
okurken sayfaların, fikirlerin ve yüzyılların arasında gezen; gezerken de mekanın içinde bıkmadan okuyan bilir.
devamını gör...
155.
en çok sevişen dediğim versus
devamını gör...
156.
en çok okuduğu kitaplarda gezebilen bilir
devamını gör...
157.
çok gezenler bilseydi hippiler alim olurdu. çok okuyup okuduğunu anlamayan insan da anca okuma hızını geliştirir. çok okuyan önce okuduğunu anlayacak anlamadığını araştıracak üzerine bi şeyler katacak ki çok bilsin.
devamını gör...
158.
"çok gezen mi yoksa çok okuyan mı?" sorusuna fatih altaylı, "çok gezen bilseydi şeyma subaşı ilber ortaylı'dan daha çok bilirdi." cevabını vermiştir, doğru konuşmuştur. yeterli sanırım.
devamını gör...
159.
zamana ve mekana göre değişen şeyler bunlar tabii...
değişiyor yani, değişmekte... görüyoruz.
hele ki son dönemde inanılmaz bir değişim yaşanıyor.
sıkça gündeme gelmesinin nedeni de bu zaten.
mevzu bir şekilde dönüp dolaşıp, ''çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?'' ya geliyor.
''dağdaki çobanın oyu ile benim oyum bir mi?'' gibi...
pratikte yani.
teoriye gelirsek...
özellikle 2009'daki 3g devrimi ile birlikte, ''çok okuyan bilir''cilerin sayısının sürekli bir artış halinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
bilgiye ulaşım hızı ve konforu arttıkça, ''okuyan bilir''e karşı olan sempati ve destek de artıyor, toplum genelinde...
önceden, eğitimleri için okumaz mıydı insanlar, bir meslek edinmek adına?
geniş kitleler tarafından öyle çok tercih edilen bir şey miydi okumak?
entelektüel bir kesim vardı işte, o kadar...
onlar da, bilginin kaynağına ulaşabilmek için çokça zaman, para ve gayret harcamak zorunda kalırlardı çoğu zaman...
velhasıl, ''çok okuyan'' out idi binlerce yıl boyunca, dünya genelinde.
ekseriyetle, ''çok gezen''ler daha çok bilirlerdi her şeyi, en azından kendilerine göre...
okuyan da bilebilirdi birçok şeyi ama gezen, apayrı bir seviyedeydi..
tüm detaylarıyla, varlığıyla, bilinciyle!
şimdi ne oldu?
sezon öncesi hazırlık kampı gibi geçen 2010'larda, bir sistem oturtuldu.
2020'lerle birlikte de nihayet, yeni sezon başladı!
ama ne sezon başlangıcı!
muhteşem!
pandemi dönemi, havai fişek gösterisi gibi girdi devreye ve ilk düdük çaldı!
''çok gezen bilir''in artık hiçbir şansı yok! hareket bile edemiyor baksana!
''çok okuyan bilir'' ise, müthiş bir öz güvenle, atak halinde! müthiş çoğalıyorlar, rakip ceza sahası içinde...
''çok okuyan bilir''cilerin sayısı artık toplum genelinde, tarih boyunca hiç olmadığı kadar müthiş seviyelerde.
herkes okuyor, sürekli okuyor hem de.
istediği zaman, istediği yerde, istediği seviyede...
en nihayetinde;
'çok okuyan'' in.
''çok gezen'' ise out olmuş halde!
kabul müyüz?
ve işte bu nedenle de, sürekli bu konu gündeme gelmekte...
öyle bir geçiş var ki, ''gezen''den ''okuyan''a doğru, o curcuna, o dinamizim, mevzuyu hep gündemde tutuyor, günümüzde.
daha da tutacak...
''gezen bilir''in canına okuyacak ''okuyan bilir.''
gören bilir ortak parantezinde.
değişiyor yani, değişmekte... görüyoruz.
hele ki son dönemde inanılmaz bir değişim yaşanıyor.
sıkça gündeme gelmesinin nedeni de bu zaten.
mevzu bir şekilde dönüp dolaşıp, ''çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?'' ya geliyor.
''dağdaki çobanın oyu ile benim oyum bir mi?'' gibi...
pratikte yani.
teoriye gelirsek...
özellikle 2009'daki 3g devrimi ile birlikte, ''çok okuyan bilir''cilerin sayısının sürekli bir artış halinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
bilgiye ulaşım hızı ve konforu arttıkça, ''okuyan bilir''e karşı olan sempati ve destek de artıyor, toplum genelinde...
önceden, eğitimleri için okumaz mıydı insanlar, bir meslek edinmek adına?
geniş kitleler tarafından öyle çok tercih edilen bir şey miydi okumak?
entelektüel bir kesim vardı işte, o kadar...
onlar da, bilginin kaynağına ulaşabilmek için çokça zaman, para ve gayret harcamak zorunda kalırlardı çoğu zaman...
velhasıl, ''çok okuyan'' out idi binlerce yıl boyunca, dünya genelinde.
ekseriyetle, ''çok gezen''ler daha çok bilirlerdi her şeyi, en azından kendilerine göre...
okuyan da bilebilirdi birçok şeyi ama gezen, apayrı bir seviyedeydi..
tüm detaylarıyla, varlığıyla, bilinciyle!
şimdi ne oldu?
sezon öncesi hazırlık kampı gibi geçen 2010'larda, bir sistem oturtuldu.
2020'lerle birlikte de nihayet, yeni sezon başladı!
ama ne sezon başlangıcı!
muhteşem!
pandemi dönemi, havai fişek gösterisi gibi girdi devreye ve ilk düdük çaldı!
''çok gezen bilir''in artık hiçbir şansı yok! hareket bile edemiyor baksana!
''çok okuyan bilir'' ise, müthiş bir öz güvenle, atak halinde! müthiş çoğalıyorlar, rakip ceza sahası içinde...
''çok okuyan bilir''cilerin sayısı artık toplum genelinde, tarih boyunca hiç olmadığı kadar müthiş seviyelerde.
herkes okuyor, sürekli okuyor hem de.
istediği zaman, istediği yerde, istediği seviyede...
en nihayetinde;
'çok okuyan'' in.
''çok gezen'' ise out olmuş halde!
kabul müyüz?
ve işte bu nedenle de, sürekli bu konu gündeme gelmekte...
öyle bir geçiş var ki, ''gezen''den ''okuyan''a doğru, o curcuna, o dinamizim, mevzuyu hep gündemde tutuyor, günümüzde.
daha da tutacak...
''gezen bilir''in canına okuyacak ''okuyan bilir.''
gören bilir ortak parantezinde.
devamını gör...
160.
eğer çok gezen, gezerken öğrendikleriyle okuduklarını birleştirip hayata geçirebilirse çok bilen olabilir belki. bilmek bilgiyi yaşamaktır, cebinde taşımak değil. bir bilgiyi teorik olarak bilmek başka şey, yerinde ve zamanında kullanabilmek başka şeydir. biliyorum demek, o bilgiyi uygulayabileceğiniz anlamına gelmez. bilirsiniz ama hayata geçiremeyebilirsiniz.
ayrıca sadece kitaplardan öğrenmek, günü geldiğinde sizi hüzne boğar. çünkü satırlar kitaplardadır ve yaşanmamış satırlar, eksik hayatlardır.
sonuçta ne biri ne diğeri tek başına bilmeye sebep olamaz. bilgiyle gezip görgüyle bilebilmek, bildiğini yaşayabilmek, yaşadığını anlayabilmek gerek.
ayrıca sadece kitaplardan öğrenmek, günü geldiğinde sizi hüzne boğar. çünkü satırlar kitaplardadır ve yaşanmamış satırlar, eksik hayatlardır.
sonuçta ne biri ne diğeri tek başına bilmeye sebep olamaz. bilgiyle gezip görgüyle bilebilmek, bildiğini yaşayabilmek, yaşadığını anlayabilmek gerek.
devamını gör...