çok gezen mi bilir çok okuyan mı sorunsalı

çok gezen kendi deneyimler, çok okuyan başkalarının deneyimlerini öğrenir.

salt bilgiden söz edersek, çok okuyan daha çok bilir normalde.

tecrübeyle bezeli öğrenim için ise ilgili yerleri gezmek gerekir.

örneğin, dünyanın en iyi ingilizce eğitimini de alsanız, ingiltere'de ekmek alırken bile zorlanırsınız ilk seferinde.

deneyim önemli.

ayrıca, nasıl biri olduğunuz da, bilmediğiniz kültürlerde neler yaşayacağınızı belirler.

ben midyat/mardin'e gittiğimde orada çok iyi şeyler yaşadım ve orayı ve insanlarını çok sevdim. tipik, "memleketim de memleketim" diye ağlayıp duran denizlili bir arkadaşım ise oraya ve insanlarına her gün sövdü. ben, "al doğu anadoluyu, bur güneydoğu anadolu'ya" şeklinde bir ön yargıyla gitmemiştim oraya; o arkadaşımsa belli ki öyle gitmiş.

çok okuyan. bana göre öyle.

iyi gören bilir...

okuduğun yerleri canlı canlı görmek gerekir ama gördüğün yerleri okumadan da görmenin bı anlamı olmaz bu yüzden hem okumak hem gezmek butunken güzel

çok okuyacak bilgi kültür hayal gücü önemli. sonrasında gezecek gezerken okuduklarıyla bişeyler katacak gözlemini ona göre yapacak. yoksa ha bakmış haa okumuş. ha gezmiş ha ayak yormuş bi anlamı yok.

çok çeken bilir.

ikisi bir arada olması gerek bence.
mesela ingiltere'de bath kentine gider, oradan seni wiltshire'a götürür, gittiğiniz yerde dr. doolittle filminin çekildiğini söylerler. 1968 yapımı olanını. eğer film merakınız yoksa, üstüne okuma merakınız da yoksa karayollarının mühendisleri gibi avel avel bakar, gittiğiniz yerden bir eksik anıyla dönersiniz.
okumak önemli, gezmek önemli, ikisini bağdaştırmak önemli.
umarım bir gün barcelona'ya giderseniz ilk amacınız sagra de familia'yı görmek olur ve antony gaudy'nin dehasına şapka çıkartırsınız.

neyi bilmesi gerektiğiyle çelişir. ama ben çok gezen tarafındayım.

çok gezenin görsel kültürü gelişmiştir, çok okuyanın da genel kültürü gelişmiştir.

çok gezip de çok okuyan bilir kardeşim. ikisi de olmalı. hiç bir şey bilmeden gezilmez, hiç bir yer gezmeden de okumanın bir manası yoktur.

lisede çok tartıştık münazara kulübünde bana göre ikisi de bilir bilmesine de farklı şeyleri deneyimler. gezen insanları doğayı yemekleri kültürleri yakından deneyimler ve öğrenir ama bu öğrenme dogaclamadir kişiye göre değişir alma kapasitene göre değişir.okuyan dq çok şey bilir okudukları onu geliştirir hayal eder öğrenir ama deneyimleyemez

çok gezen çok okuyandan fazla bilir diyemem ama... ve sayse vörsa
şu "ufkun açılır" kavramı var ya...
şurdan bulgaristan'a veya azerbaycan'a bile gitsen 1000 kitabın "öğretemeyeceğini" demiyorum bak, veremeyeceğini verir.

`ne cok gezen bilir dunyayi
ne taze oluyu mezar
ne de cok okuyan
velev ki cok sokan kadar...`

cocuk bahcesi tartismasi. ilkokul 4 zekasi. durdurmak icin biri yapmaliydi bunu, evet.

çok gezdim çok da okuduğumu düsünuyorum ama hiç bir sey bilmiyorum.

çok tanım okuyan.

okurken de gezerken de objektif araştırma yapmıyorsa yine aynı kişisindir.

net cevabım çok gezen
pratik en iyi öğrenme şeklidir. *

çok soran bilir.

bi milyon yıldır aynı soru yeter bee.

çok gezen görerek öğrendiği için daha iyi, daha ayrıntılı bilir.