#ödüllü filmler
1996 yapımı, büyük ses getirmiş yavuz turgul filmidir. eşkiya; 35 yıl önce cudi dağında yakalanan bir eşkıyanın, kendisine ihanet ederek hapse düşmesine neden olan ve sevdiği kadınla evlenen eski arkadaşının peşine düşmesini anlatıyor. film için yaptığı müzikle, erkan ogur da siyad tarafından ödüle layık görülmüştür.
yönetmen:
yavuz turgul
oyuncular:
şener şen
uğur yücel
sermin hürmeriç
kamran usluer
yeşim salkım
melih çardak
yavuz turgul
oyuncular:
şener şen
uğur yücel
sermin hürmeriç
kamran usluer
yeşim salkım
melih çardak
*bogey ödülleri (1997) - bogey ödülü
*sinema yazarları derneği (siyad) ödülleri (1997) - en iyi film / en iyi senaryo [yavuz turgul] / en iyi yardımcı erkek oyuncu [melih çardak]
*festróia - tróia enternasyonal film festivali (1998) - altın yunus [yavuz turgul]
film toplam 6 ödüle sahiptir.
*sinema yazarları derneği (siyad) ödülleri (1997) - en iyi film / en iyi senaryo [yavuz turgul] / en iyi yardımcı erkek oyuncu [melih çardak]
*festróia - tróia enternasyonal film festivali (1998) - altın yunus [yavuz turgul]
film toplam 6 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "furkan" tarafından 16.11.2020 00:52 tarihinde açılmıştır.
1.
türk sinemasının başyapıtlarından biridir. konusu, oyuncuları ve müzikleri muazzam. filmin ana karakteri baran'ın cumali'ye sahip çıkışına, babacan tavrına ve keje'ye olan sadakatine ne desek az kalır.
“beni hapiste vurdular keje ölmedim. hastalandım bir ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim. çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. yaşadım seni bir kez daha görebilmek için yaşadım.”
“beni hapiste vurdular keje ölmedim. hastalandım bir ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim. çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. yaşadım seni bir kez daha görebilmek için yaşadım.”
devamını gör...
2.
1996, yavuz turgul'un yönetmenliğini yaptığı filmdir. o yıllarda yaklaşık 38 hafta vizyonda kalmıştır. büyük sükse yaratmıştır. izlemeyenlere kesinlikle tavsiye edilir. keje'nin 40 senelik sessizliği, baran'ın sadakati, yıldızlar...
devamını gör...
3.
1996 yapımı, yavuz turgul'un yönettiği şener şen, uğur yücel gibi dev oyuncuların oynadığı, aşiret, aşk, intikam konularının müthiş repliklerle işlendiği, çok ilgi gördüğü için sinemanın merdivenlerinde izlemek zorunda kaldığım içinde dini hiç bir öğenin olmadığı sinema filmi.
devamını gör...
4.
aileyle biraraya gelince hadi izleyelim dediğimiz ve hep aynı heyecanla izlediğimiz film. kazancı bedih'in sesine de yer verilmiş olması urfalıları ayrı bir havaya sokuyor. sona erdiğinde ise kafamda kendince çalmaya devam eden şarkı: şu fırat'ın suyu akar serindir...
devamını gör...
5.
sahura kadar izlemeyi umduğum türk filmi. filmi yüzlerce kez görmem ve duymama rağmen adam akıllı hiç izlemedim. arkadaşım bu filmin türk sinemasının en iyi filmi olduğunu söyledi.* beklentileri yükselttim. gerçi şener şen işin içindeyse kalite var demektir.
devamını gör...
6.
başrollerini şener şen ve uğur yücel'in paylaştığı, yavuz turgul'un yazıp yönettiği 1996 yapımı film.
1950'lerde başlayıp 1970'lere kadar devam eden yeşilçam dönemi 1980 darbesi ile sona erdi. 1980'ler ve 1990'larda türk sineması bitme noktasına gelmişti. işte tam da bu dönemde vizyona giren eşkıya gişe rekoru kırıp 2,5 milyon izleyiciye ulaşmış ve türk sineması'nda 5. günün şafağında doğudan gelen gandalf etkisi yapmıştı. türk sineması'nda uzun bir süredir yaşanan fetret devri'ni bitirmiş ve türk sineması'nın tekrar çıkışa geçmesine öncülük etmiştir.
baran: bana niye ihanet ettin berfo?
berfo: ihanet ha? demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun ha? peki, eyi, öyle olsun. peki şimdi ben sana şöyle desem; ben bunları yaptım, çünkü aşıktım ben, yani vurulmuştum, ölüyordum aşkımdan. bunun üzerine kim bana ne diyebilir ha? ihanet mi? aşkım için yaptım ulan! ahlaksızlık mı? evet yaptım. ben en yakın arkadaşımı, seni, jandarmaya ihbar etmiş adamım. sen yapabilir miydin benim yaptığımı ha? en sevgili arkadaşına ihanet edebilir miydin? onu jandarmaya ihbar edebilir miydin? arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? o altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilir miydin? arkadaşını ölüme gönderebilir miydin? ama ben yaptım. aşkım için! şimdi söyle bana; hangimizin aşkı keje'ye daha büyük ha? hangimizin? hangimiz keje için böyle büyük bir günaha girmeyi göze alabildik? bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. ya sen?
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
baran: beni hapiste vurdular keje, ölmedim. hastalandım bi ciğerimi orada bıraktım gene ölmedim. çok dövdüler beni, kan kustum ama ölmedim. yaşadım... seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki, kimse sesini duyamıyormuş, susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın keje? sesini duyamayacak mıyım?
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
cumali: çok korkuyorum eşkıya. beni bırakma, çok korkuyorum, çok.
baran: korkma, sadece toprağa gideceksin. sonra toprak olacaksın. sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin. oradan özüne ulaşacaksın. çiçeğin özüne bir arı konacak. belki... belki, o arı ben olacağım.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
berfo: çocuğun ölümünün ne önemi var? keje'yi alıp gitseydin aşkın için bir şey yapacaktın. ama sen keje'yi bir insan hayatına feda ettin, sevdiğin kadını kıytırık bir herifin hayatı için harcadın gitti. halbuki o kadın seni bir ömür bekledi. hayatın sevda karşısında ne önemi var?
baran: doğru... sevdanın karşısında ne önemi var hayatın?
1950'lerde başlayıp 1970'lere kadar devam eden yeşilçam dönemi 1980 darbesi ile sona erdi. 1980'ler ve 1990'larda türk sineması bitme noktasına gelmişti. işte tam da bu dönemde vizyona giren eşkıya gişe rekoru kırıp 2,5 milyon izleyiciye ulaşmış ve türk sineması'nda 5. günün şafağında doğudan gelen gandalf etkisi yapmıştı. türk sineması'nda uzun bir süredir yaşanan fetret devri'ni bitirmiş ve türk sineması'nın tekrar çıkışa geçmesine öncülük etmiştir.
baran: bana niye ihanet ettin berfo?
berfo: ihanet ha? demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun ha? peki, eyi, öyle olsun. peki şimdi ben sana şöyle desem; ben bunları yaptım, çünkü aşıktım ben, yani vurulmuştum, ölüyordum aşkımdan. bunun üzerine kim bana ne diyebilir ha? ihanet mi? aşkım için yaptım ulan! ahlaksızlık mı? evet yaptım. ben en yakın arkadaşımı, seni, jandarmaya ihbar etmiş adamım. sen yapabilir miydin benim yaptığımı ha? en sevgili arkadaşına ihanet edebilir miydin? onu jandarmaya ihbar edebilir miydin? arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? o altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilir miydin? arkadaşını ölüme gönderebilir miydin? ama ben yaptım. aşkım için! şimdi söyle bana; hangimizin aşkı keje'ye daha büyük ha? hangimizin? hangimiz keje için böyle büyük bir günaha girmeyi göze alabildik? bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. ya sen?
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
baran: beni hapiste vurdular keje, ölmedim. hastalandım bi ciğerimi orada bıraktım gene ölmedim. çok dövdüler beni, kan kustum ama ölmedim. yaşadım... seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki, kimse sesini duyamıyormuş, susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın keje? sesini duyamayacak mıyım?
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
cumali: çok korkuyorum eşkıya. beni bırakma, çok korkuyorum, çok.
baran: korkma, sadece toprağa gideceksin. sonra toprak olacaksın. sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin. oradan özüne ulaşacaksın. çiçeğin özüne bir arı konacak. belki... belki, o arı ben olacağım.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
berfo: çocuğun ölümünün ne önemi var? keje'yi alıp gitseydin aşkın için bir şey yapacaktın. ama sen keje'yi bir insan hayatına feda ettin, sevdiğin kadını kıytırık bir herifin hayatı için harcadın gitti. halbuki o kadın seni bir ömür bekledi. hayatın sevda karşısında ne önemi var?
baran: doğru... sevdanın karşısında ne önemi var hayatın?
devamını gör...
7.
bir yavuz turgul filmidir.
türk sinema tarihinde bir eşiğin atlanmasına neden olan bu harika filmin senaryosunu da yavuz turgul yazmıştır. başrollerinde ne oynasa güzel oynayan şener şen ve kişisel hayranlığımın çok kuvvetli olduğu uğur yücel oynamaktadır.
insanlar bir dönem sadece yabancı filmleri izlemek için sinemaya gitmeye başlamıştı. türk filmlerini izlemek için sinemaya gitmeye yeniden başlamamıza ön ayak olan film eşkiyadır.
filmin şarkısı da o zaman büyük ilgi görmüştü. erkan oğur’un seslendirdiği fırat türküsü filmin yayınlanmasının ardından herkesin dilindeydi.
yıllar süren hapis cezasını çekip çıkan baran’ın intikam almak ve sevdiği kadın olan, onun varlığının karşısında insan hayatının bir önemi kalmayan keje’ye kavuşmak için her şeyi yapmak kararlıdır. bu arada şans eseri karşısına çıkan semt çocuğu, sahte delikanlı cumali ile bir kader ortaklığı yaparlar ve bu ortaklık sonsuza kadar sürer, bir çiçek ve arı metaforu aracılığıyla.
benim ilk aldığım soundtrack albümü bu filmin müziğidir. ve resmî olarak ilk çıktığım futbol maçından ve ilk resmî golümü attığım o gün çantamda tekmeliklerim ve kramponlarımla son anda yetişip izlemiştim bu filmi. değeri büyüktür bende.
siz bu tanımı okuduğunuzda bir şey olmayacak. sadece bir çiçeğin özüne yürüyeceksiniz. sonra bir arı konacak o çiçeğe. belki de o arı ben olacağım.
türk sinema tarihinde bir eşiğin atlanmasına neden olan bu harika filmin senaryosunu da yavuz turgul yazmıştır. başrollerinde ne oynasa güzel oynayan şener şen ve kişisel hayranlığımın çok kuvvetli olduğu uğur yücel oynamaktadır.
insanlar bir dönem sadece yabancı filmleri izlemek için sinemaya gitmeye başlamıştı. türk filmlerini izlemek için sinemaya gitmeye yeniden başlamamıza ön ayak olan film eşkiyadır.
filmin şarkısı da o zaman büyük ilgi görmüştü. erkan oğur’un seslendirdiği fırat türküsü filmin yayınlanmasının ardından herkesin dilindeydi.
yıllar süren hapis cezasını çekip çıkan baran’ın intikam almak ve sevdiği kadın olan, onun varlığının karşısında insan hayatının bir önemi kalmayan keje’ye kavuşmak için her şeyi yapmak kararlıdır. bu arada şans eseri karşısına çıkan semt çocuğu, sahte delikanlı cumali ile bir kader ortaklığı yaparlar ve bu ortaklık sonsuza kadar sürer, bir çiçek ve arı metaforu aracılığıyla.
benim ilk aldığım soundtrack albümü bu filmin müziğidir. ve resmî olarak ilk çıktığım futbol maçından ve ilk resmî golümü attığım o gün çantamda tekmeliklerim ve kramponlarımla son anda yetişip izlemiştim bu filmi. değeri büyüktür bende.
siz bu tanımı okuduğunuzda bir şey olmayacak. sadece bir çiçeğin özüne yürüyeceksiniz. sonra bir arı konacak o çiçeğe. belki de o arı ben olacağım.
devamını gör...
8.
şener şen oyunculuğu için cilt cilt kitap yazılacak suç drama konulu türk yapımı filmdir. dostu tarafından ihanete uğrayıp sevdiği kadını da aynı dostuna kaptıran eşkiya uzun süren hapis hayatından çıkıp kendisine ihanet eden kişiyi araştırır. sonucunda da dostunun yaptığını öğrenip peşine düşer. geçen yıllarla birlikte aradığı dost iş adamı olmuştur. eşkiya da istanbulun yolunu tutar. trende kenar mahalle delikanlısını hem polisten hem de öümden kurtarmıştır(ne olduğunu yazmıyorum spo falan vermiyim) devamında ise olaylar gelişir de gelişir. yerli film kategorisinde benim için zirvede yer alır bu film. defalarca ilk kez izliyormuş gibi izledim ve büyük zevk aldım. gelmiş geçmiş en iyi yerli aktör olarak şener şen diyorum ve bu filmin fikrime etkisi büyüktür. uğur yücel ismini de es geçmek istemiyorum. oyunculuğu, filmdeki o havası karizmasıyla filmde büyük etki yarattığı fikrindeyim. kendisine daha önceden nedensiz bir önyargım vardı ama bu filmden sonra sempati duymaya başladım kendisine. yukarıda bahsettiğim kenar mahalle delikanlısı karakterini işte uğur yücel oynuyor. filmi duygusal anınızda izlerseniz büyük etki yaratıp duygulu anlar yaşatabilir. şahsen bende öyle oldu. izlenilecek filmler listenizde bulunsun derim
devamını gör...
9.
eşkiya nin sevdiği kadın keje nin ondan ayrı olduğu ve en yakin arkadasinin oyuna getirip kejeyle evlenmesi durumunda kejenin yıllarca konuşmaması bir zamanlar gercek aşkın olduğunu ispatlıyor.
devamını gör...
10.
tanım: başrollerinde şener şen ve uğur yücel'in yer aldığı 1996 yapımı kült türk filmidir.
1990'ların başlamasıyla türk sineması, amerikan sineması karşısında güç kaybetmiş ve salonlarda yeteri kadar kendisine yer bulamamıştır. abd yapımı filmlerin gişede hasılatı büyük ölçüde toplamasıyla türk sineması büyük bir karanlığın içine girmiştir.
böyle bir ortamda iki film gişesi milyonları bulan imkansız bir başarıya imza atmıştır. biri tabutta rövaşata, diğeri ise eşkıya. özetle gişe anlamında büyük bir ilke imza atmıştır.
sanat açısından bakarsak; şener şen yeşilçamın neden en büyük oyunculardan biri olduğunu bu filmle bir kere daha ispatlamıştır.
filmin sonunda havai fişeklerin patlamasıyla dostlarının öldüğünü düşünen şener şen ve gökyüzüne bakan keje. yavuz turgul'un sinematografisini görmezden gelmek mümkün değildir.
filmin müziği ise bir başka etkileyici unsurdur. erkan oğur'un seslendirdiği fırat ağıtı'nı ne zaman duysam son sahneye giderim.
yıllar sonra cem yılmaz, pek yakında (2014) filminde bu filme de bir selam çakmıştır.
türk sinemasının başyapıtlarından biridir. var ol şener şen, var ol yavuz turgul!
1990'ların başlamasıyla türk sineması, amerikan sineması karşısında güç kaybetmiş ve salonlarda yeteri kadar kendisine yer bulamamıştır. abd yapımı filmlerin gişede hasılatı büyük ölçüde toplamasıyla türk sineması büyük bir karanlığın içine girmiştir.
böyle bir ortamda iki film gişesi milyonları bulan imkansız bir başarıya imza atmıştır. biri tabutta rövaşata, diğeri ise eşkıya. özetle gişe anlamında büyük bir ilke imza atmıştır.
sanat açısından bakarsak; şener şen yeşilçamın neden en büyük oyunculardan biri olduğunu bu filmle bir kere daha ispatlamıştır.
filmin sonunda havai fişeklerin patlamasıyla dostlarının öldüğünü düşünen şener şen ve gökyüzüne bakan keje. yavuz turgul'un sinematografisini görmezden gelmek mümkün değildir.
filmin müziği ise bir başka etkileyici unsurdur. erkan oğur'un seslendirdiği fırat ağıtı'nı ne zaman duysam son sahneye giderim.
yıllar sonra cem yılmaz, pek yakında (2014) filminde bu filme de bir selam çakmıştır.
türk sinemasının başyapıtlarından biridir. var ol şener şen, var ol yavuz turgul!
devamını gör...
11.
hep aklımda olan ama izlemeye bu akşam (saat 2’de) karar verdiğim filmdir. şener şen’in oyunculuğuna diyecek lafım yok, gerçekten de “usta” denilmeye layık bir oyuncu. onun dışında filmde son sahne de çalan “fırat ağıtı” mükemmeldi ayrıca filmin başında “kazancı bedih’e”de yer vermeleri çok güzel ayrıntı doğrusu.bir de muskanın koruma inancını işlenmiş filmde, yıllardır yanında muska taşıyan ben bi garip oldum koptuğu sahnede.meşhur replikle bitirmek istiyorum:
“beni hapiste
vurdular ölmedim. hastalandım bir ciğerimi
orda bıraktım gene ölmedim,
çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim,yaşadım,
seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. susmuşsun.benimle de konuşmayacak mısın keje.
sesini duyamayacak mıyım..?
“beni hapiste
vurdular ölmedim. hastalandım bir ciğerimi
orda bıraktım gene ölmedim,
çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim,yaşadım,
seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. susmuşsun.benimle de konuşmayacak mısın keje.
sesini duyamayacak mıyım..?
devamını gör...
12.
başrollerinde şener şen ve uğur yücel’in oynadığı, yönetmenliğini ise yavuz turgul’un yaptığı filmdir. filmde arkadaşının ihaneti ile ömrünün büyük bir kısmını hapiste geçiren eşkıya baran ve onun şehre gelip uyuşturucu satıcısı cumali ile yollarının kesişmesi anlatılır.
baran’ın şehre gelmesinin iki nedeni vardır. birincisi köyü artık yok olmuştur ve gideceği bir yeri yoktur. ikinci nedeni ise büyük aşkı keje ve ona ihanet eden arkadaşını bulmaktır. cumali ise bu hikayede bir kenar mahallede palazlanmaya çalışan bir mafya/uyuşturucu taciridir.
baran karakteri tümüyle zamanın gerisinde kalmış bir karakterdir. o eski dünyanın insanıdır. hapisten çıkınca köyüne gitmesi, köyüne ne olduğunu anlayamaması, arkadaşının ihanetini kabullenmemesi bu yüzdendir. ayrıca giyimi de onun karakterinin zamansallığını sembolize eder. ayağında köyde giyilen bir kundura, şalvar benzeri bir pantolon ve uzun bir pardösü ile dolaşır. fikirleri ve duygu dünyası da, onun eskinin temsilcisi olduğunu kanıtlar. öyle ki, kendisine yanaşan hayat kadınına el sürmez. çünkü onun inandığı aşka göre birini severken, bir başka kadınla münasebet olamaz. keje’ye duyduğu aşk ve mahmut ile yaptığı anlaşma ve cumali’nin patronu ile anlaşması da onun eski “racon” temsilcisi olduğunu gösterir. bir söz verdiğinde tutar ve karşısındakinden de bunu bekleyen biridir.
cumali ise tam anlamıyla baran’ın zıttıdır. şehir çocuğudur ve sözünü tutan biri değildir. gerektiğinde patronundan habersiz uyuşturucu saklar ve onu satar. gerektiğinde kendini tutamaz ve cinayet işler. baran’a sahip çıkması, ona acımasındandır. baran’ın aksine aşkta umduğunu bulamaz zira sevdiği kadın onu dolandırıp, abim dediği adamla yatıp kalkar. baran’ın aksine başkasıyla birlikte olan kadına ve sevgilisine acımaz ve onları öldürür. halbuki baran o sahnede kendisine onları öldürmemelerini tavsiye eder. cumali’nin giyimi de baran’a göre moderndir ve kendi muhitinde tanınan uyumlu birini canlandırır.
baran, dağlarda yaşamaya alışkın biridir, cumali ise şehirde. ancak film ilerledikçe dağ şehre, şehir dağa dönüşür. öyle ki dağlarda gezen eşkıyalar, artık damlarda cirit atmaya başlarlar ve cumali'nin patronunun bir sahnede dediği gibi “eşkıya artık şehirdedir”.
filmin zamansallığı değiştiğinden, cumali karakterinin bu zamansallıkta bir karşılığı kalmaz. baran tıpkı dağda olduğu gibi arkadaşının ihanetine uğrar ve karşılıksız bir çek baran’a verilir. filmde şehir eşkıyasını temsil eden cumali’nin patronu da cumali’yi öldürür. eşkıyalar nasıl dağların yüksek kesimlerinde mağaralarda saklanırsa, filmde dağların karşılığı da damlardır ve doğru zamansallık gereği cumali evrilirken ölür.
artık filmde taşlar yerine oturur. film boyunca şehir hayatına alışmaya çalışan, dönemin raconunu anlamayan baran, dağlardaki zamansallığa geri döner. şehir dağa dönüştüğüne göre eskiyi temsil eden baran, yeniyi temsil eden şehirdeki eşkıyaları tek tek öldürmeye başlar. önce şehirde parayı bulan arkadaşını, sonra da cumali’nin patronunu öldürür. ve damlarda yani dağlarda yaşamaya başlar. ölümü de yine bu mekanda olacaktır.
baran’ın hikayesi aslında sıradan bir eşkıya hikayesidir. farkı ise bu hikayenin mekanının şehir olması, dağlar yerine damlarda geçmesidir. her yavuz turgul filminde olduğu gibi bu filmde de yine bir eski-yeni ve gelen-giden çatışması mevcuttur. öyle ki filmin geçtiği cumhuriyet oteli, otelde sürünen kişilerin kimliği, artık silinen profillerden oluşur. baran da artık silinmek üzere olan bir kültür ve insan tipini canlandırır. cumali ise yeniyi temsil etmesine karşın, içinde bulunduğu zamanın getirileri ile baş edecek kadar güçlü biri değildir.
filmde şehir dağa, yani eşkıya arenasına evrildiğinde kaçınılmaz olarak kazanan baran olacaktır. çünkü filmdeki gerçek eşkıya ne cumali’nin patronu ne de baran’ın arkadaşıdır. bu sayede şehir eşkıyalarını ve yeniyi temsil eden bu ikili kolayca baran tarafından öldürülür. baran’ın ölümü ise kaçınılmaz olan zamansallığın değişiminin bir sonucudur. eski ve yeniyi temsil eden tüm karakterlerin ölümü ile değişen kültür ve insan tiplerinin devingenliğine atıfta bulunulur.
baran’ın şehre gelmesinin iki nedeni vardır. birincisi köyü artık yok olmuştur ve gideceği bir yeri yoktur. ikinci nedeni ise büyük aşkı keje ve ona ihanet eden arkadaşını bulmaktır. cumali ise bu hikayede bir kenar mahallede palazlanmaya çalışan bir mafya/uyuşturucu taciridir.
baran karakteri tümüyle zamanın gerisinde kalmış bir karakterdir. o eski dünyanın insanıdır. hapisten çıkınca köyüne gitmesi, köyüne ne olduğunu anlayamaması, arkadaşının ihanetini kabullenmemesi bu yüzdendir. ayrıca giyimi de onun karakterinin zamansallığını sembolize eder. ayağında köyde giyilen bir kundura, şalvar benzeri bir pantolon ve uzun bir pardösü ile dolaşır. fikirleri ve duygu dünyası da, onun eskinin temsilcisi olduğunu kanıtlar. öyle ki, kendisine yanaşan hayat kadınına el sürmez. çünkü onun inandığı aşka göre birini severken, bir başka kadınla münasebet olamaz. keje’ye duyduğu aşk ve mahmut ile yaptığı anlaşma ve cumali’nin patronu ile anlaşması da onun eski “racon” temsilcisi olduğunu gösterir. bir söz verdiğinde tutar ve karşısındakinden de bunu bekleyen biridir.
cumali ise tam anlamıyla baran’ın zıttıdır. şehir çocuğudur ve sözünü tutan biri değildir. gerektiğinde patronundan habersiz uyuşturucu saklar ve onu satar. gerektiğinde kendini tutamaz ve cinayet işler. baran’a sahip çıkması, ona acımasındandır. baran’ın aksine aşkta umduğunu bulamaz zira sevdiği kadın onu dolandırıp, abim dediği adamla yatıp kalkar. baran’ın aksine başkasıyla birlikte olan kadına ve sevgilisine acımaz ve onları öldürür. halbuki baran o sahnede kendisine onları öldürmemelerini tavsiye eder. cumali’nin giyimi de baran’a göre moderndir ve kendi muhitinde tanınan uyumlu birini canlandırır.
baran, dağlarda yaşamaya alışkın biridir, cumali ise şehirde. ancak film ilerledikçe dağ şehre, şehir dağa dönüşür. öyle ki dağlarda gezen eşkıyalar, artık damlarda cirit atmaya başlarlar ve cumali'nin patronunun bir sahnede dediği gibi “eşkıya artık şehirdedir”.
filmin zamansallığı değiştiğinden, cumali karakterinin bu zamansallıkta bir karşılığı kalmaz. baran tıpkı dağda olduğu gibi arkadaşının ihanetine uğrar ve karşılıksız bir çek baran’a verilir. filmde şehir eşkıyasını temsil eden cumali’nin patronu da cumali’yi öldürür. eşkıyalar nasıl dağların yüksek kesimlerinde mağaralarda saklanırsa, filmde dağların karşılığı da damlardır ve doğru zamansallık gereği cumali evrilirken ölür.
artık filmde taşlar yerine oturur. film boyunca şehir hayatına alışmaya çalışan, dönemin raconunu anlamayan baran, dağlardaki zamansallığa geri döner. şehir dağa dönüştüğüne göre eskiyi temsil eden baran, yeniyi temsil eden şehirdeki eşkıyaları tek tek öldürmeye başlar. önce şehirde parayı bulan arkadaşını, sonra da cumali’nin patronunu öldürür. ve damlarda yani dağlarda yaşamaya başlar. ölümü de yine bu mekanda olacaktır.
baran’ın hikayesi aslında sıradan bir eşkıya hikayesidir. farkı ise bu hikayenin mekanının şehir olması, dağlar yerine damlarda geçmesidir. her yavuz turgul filminde olduğu gibi bu filmde de yine bir eski-yeni ve gelen-giden çatışması mevcuttur. öyle ki filmin geçtiği cumhuriyet oteli, otelde sürünen kişilerin kimliği, artık silinen profillerden oluşur. baran da artık silinmek üzere olan bir kültür ve insan tipini canlandırır. cumali ise yeniyi temsil etmesine karşın, içinde bulunduğu zamanın getirileri ile baş edecek kadar güçlü biri değildir.
filmde şehir dağa, yani eşkıya arenasına evrildiğinde kaçınılmaz olarak kazanan baran olacaktır. çünkü filmdeki gerçek eşkıya ne cumali’nin patronu ne de baran’ın arkadaşıdır. bu sayede şehir eşkıyalarını ve yeniyi temsil eden bu ikili kolayca baran tarafından öldürülür. baran’ın ölümü ise kaçınılmaz olan zamansallığın değişiminin bir sonucudur. eski ve yeniyi temsil eden tüm karakterlerin ölümü ile değişen kültür ve insan tiplerinin devingenliğine atıfta bulunulur.
devamını gör...
13.
çekilmeden önce kaba hatlarıyla konusundan bahsedilip yönetmenliğini yavuz turgul'un yapacağı söylenseydi, bundan çok daha kalitelisini beklemiş olacağım yavuz turgul filmidir.
şayet birileri taşlamayacaksa evet ben bu filmi, oldu bitti beğenemedim arkadaş. ya da aynı ekiple yapılan muhsin bey gibi bir şaheser, beklenti ayarlarımı bozdu. şimdi almışsın eline sazı, kırsalın feodal değer algısıyla kentin bireyci, değertanımaz algısının çatışmasından doğan öyküyü - hani iyi de bir yerden yakalamışsın meseleyi- anlatacaksın, o senaryo nedir hocam? diyaloglar, olabildiğince yapay ve gerçeklikten uzak. hikayeyi de sorunlu buluyorum ki eşkiyalık olgusunun önü arkası doldurulmamış, bu olguyu doğuran sosyo-ekonomik, kültürel koşulların esamesi okunmuyor. film boyunca bir eşkıya romantizmidir almış gidiyor. öyle ki cahit kulebi'nin hikaye şiirinde geçen " benim doğduğum köyleri akşamları eşkıyalar basardı. ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem" dizelerinde korku alegorisiyle bahsedilen eşkıyalar da aynı eşkıya. kaldı ki kolluk denetimlerinin yetersiz olduğu dönemlerde suça bulaşmış, asker kaçağı ya da başka suçlardan aranan insanların yakalanmamak için seçtikleri bu illegal ve yağmacı yaşamda eşkıyalar, hiçbir toplumsal talebi olmayan, kendisi için yaşayıp kendisi için vuran, soyan, talan eden faydacı kimselerdir. duygusal kişilik yapısı, bu yaşam tarzına uygun değildir. yine eşkıya ve yakın arkadaşının çocukluk ve gençlik döneminde, o sosyolojik yapı içinde kadınların, isimleriyle dahi anılmadıkları silik, belirsiz, yok hükmünde bir pozisyonları vardır. değil isimleriyle hitap edilmesi, seslerinin çıkması bile yadırganırdı. bizim keje ise hoşgörüyle karşılanan bildiğin sohbet orucunda. sinemanın gerçeklik algısıyla ya sağlıklı bir ilişkisinin olması ya da tüm bağlarını koparıp tamamen fantastik bir kompozisyonu olması gerektiğini düşünüyorum. arada bir yerde kalması olmuyor.
şayet birileri taşlamayacaksa evet ben bu filmi, oldu bitti beğenemedim arkadaş. ya da aynı ekiple yapılan muhsin bey gibi bir şaheser, beklenti ayarlarımı bozdu. şimdi almışsın eline sazı, kırsalın feodal değer algısıyla kentin bireyci, değertanımaz algısının çatışmasından doğan öyküyü - hani iyi de bir yerden yakalamışsın meseleyi- anlatacaksın, o senaryo nedir hocam? diyaloglar, olabildiğince yapay ve gerçeklikten uzak. hikayeyi de sorunlu buluyorum ki eşkiyalık olgusunun önü arkası doldurulmamış, bu olguyu doğuran sosyo-ekonomik, kültürel koşulların esamesi okunmuyor. film boyunca bir eşkıya romantizmidir almış gidiyor. öyle ki cahit kulebi'nin hikaye şiirinde geçen " benim doğduğum köyleri akşamları eşkıyalar basardı. ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem" dizelerinde korku alegorisiyle bahsedilen eşkıyalar da aynı eşkıya. kaldı ki kolluk denetimlerinin yetersiz olduğu dönemlerde suça bulaşmış, asker kaçağı ya da başka suçlardan aranan insanların yakalanmamak için seçtikleri bu illegal ve yağmacı yaşamda eşkıyalar, hiçbir toplumsal talebi olmayan, kendisi için yaşayıp kendisi için vuran, soyan, talan eden faydacı kimselerdir. duygusal kişilik yapısı, bu yaşam tarzına uygun değildir. yine eşkıya ve yakın arkadaşının çocukluk ve gençlik döneminde, o sosyolojik yapı içinde kadınların, isimleriyle dahi anılmadıkları silik, belirsiz, yok hükmünde bir pozisyonları vardır. değil isimleriyle hitap edilmesi, seslerinin çıkması bile yadırganırdı. bizim keje ise hoşgörüyle karşılanan bildiğin sohbet orucunda. sinemanın gerçeklik algısıyla ya sağlıklı bir ilişkisinin olması ya da tüm bağlarını koparıp tamamen fantastik bir kompozisyonu olması gerektiğini düşünüyorum. arada bir yerde kalması olmuyor.
devamını gör...
14.
seks filmleri furyası sonrası seyircisini büyük ölçüde kaybetmiş türk sineması, 1996'da vizyona giren bu film ile izleyicisi ile barışmıştır.
yavuz turgul ve şener şen birlikteliğinin en görkemli filmi olan eşkıya, güneydoğu'dan istanbul'a uzanan kapanamış bir ihanetin sonuca ulaşma yolculuğudur bir anlamda.
şener şen, uğur yücel, kamran usluer, sermin hürmeriç, özkan uğur ve yeşim salkım başrollerdedir. komediden drama evrilen oyunculuk yolculuğunda gerek şener şen ve gerekse uğur yücel gerçek anlamda ters köşe rollerle karşımıza çıkar.
daha önceleri komedilerin vazgeçilmez oyuncusu olan şener şen, eşkıya ile türk sineması için ne kadar kıymetli bir oyuncu olduğunu silinmeyecek bir izle perçinlemiştir.
şener şen sonraki sinema yolculuğunda güvenli alanından çıkmamayı tercih edip sadece yavuz turgul ile çalışarak kimine göre akıllıca davransa da bana göre fazlasıyla garanticiliği onu bulunduğu noktadan daha yukarıya taşımamaktadır. son 25 yıldır şener şen için yazılan senaryolarda, şener şen için oluşturulan oyuncu kadrosuyla, yavuz turgul'un çektiği filmleri izliyoruz.
1987'den beri sadece bir kez şerif gören, bir kez de ertem eğilmez ile çalışan şener şen diğer filmlerini yavuz turgul ile çekmiş. 35 yıllık süreçte çektiği toplam 10 filmin 8 adedini aynı yönetmenle çekmiş.
filme dönecek olursam, benim bayıldığım bir film değildir. hatta 'overrated' bir film olduğunu düşünürüm. şaşırtıcı yanı yeşim salkım'ın performansıdır.
baran ve cumali arasındaki 'dostluk' bana hiç geçmedi. baran'ın unutamadığı aşkı keje ve ihanete uğradığı arkadaşı arasındakiler de üzerinde çok oynanmış bir klişeden ibaret tamamıyla.
baran dünyadan uzak geçirdiği yıllardan sonra, bir kılavuzu olmadan yeni dünya düzenine ayak uydurmayacağı için cumali ona kılavuzluk etmektedir. kılavuzu karga olanın atasözü de burada insanın aklına gelmiyor değil.
keje rolünü oynayan sermin hürmeriç, o dönem şener şen ile olan birlikteliği nedeniyle filmdedir.
kamran usluer ise başlı başına bir oyunculuk abidesidir. kendisinin salkım hanım'ı taneleri filmindeki oyunculuğunu anmadan geçmek istemem.
bugüne kadar hiç izlememiş olanlara tavsiye edeceğim bir film değil. üzerinde çok konuşulmuş, çok göklere çıkarılmış olsa da benim film zevkime asla hitap etmez.
şener şen ile yavuz turgul filmlerini çok beğenmediğimi söylerken, bu iki ustanın ustalığına laf söylemek olarak algılanmasın. benim beğenmediğim yan, bu ikilinin filmlerinde alt metne yerleştirilen duyguların çok üzerine gidilince insanı rahatsız etmesi sadece.
baran eşkıya ancak prensipleri olan bir adam. ama eşkıya işte. yani yasadışı bir karaktere bir de uyuşturucu satıcısı yaren ekleyip ahlak, etik, prensip hikayesi anlatmak bana makul gelmiyor. neymiş aşıkmış, tamam kardeşim.
yavuz turgul ve şener şen birlikteliğinin en görkemli filmi olan eşkıya, güneydoğu'dan istanbul'a uzanan kapanamış bir ihanetin sonuca ulaşma yolculuğudur bir anlamda.
şener şen, uğur yücel, kamran usluer, sermin hürmeriç, özkan uğur ve yeşim salkım başrollerdedir. komediden drama evrilen oyunculuk yolculuğunda gerek şener şen ve gerekse uğur yücel gerçek anlamda ters köşe rollerle karşımıza çıkar.
daha önceleri komedilerin vazgeçilmez oyuncusu olan şener şen, eşkıya ile türk sineması için ne kadar kıymetli bir oyuncu olduğunu silinmeyecek bir izle perçinlemiştir.
şener şen sonraki sinema yolculuğunda güvenli alanından çıkmamayı tercih edip sadece yavuz turgul ile çalışarak kimine göre akıllıca davransa da bana göre fazlasıyla garanticiliği onu bulunduğu noktadan daha yukarıya taşımamaktadır. son 25 yıldır şener şen için yazılan senaryolarda, şener şen için oluşturulan oyuncu kadrosuyla, yavuz turgul'un çektiği filmleri izliyoruz.
1987'den beri sadece bir kez şerif gören, bir kez de ertem eğilmez ile çalışan şener şen diğer filmlerini yavuz turgul ile çekmiş. 35 yıllık süreçte çektiği toplam 10 filmin 8 adedini aynı yönetmenle çekmiş.
filme dönecek olursam, benim bayıldığım bir film değildir. hatta 'overrated' bir film olduğunu düşünürüm. şaşırtıcı yanı yeşim salkım'ın performansıdır.
baran ve cumali arasındaki 'dostluk' bana hiç geçmedi. baran'ın unutamadığı aşkı keje ve ihanete uğradığı arkadaşı arasındakiler de üzerinde çok oynanmış bir klişeden ibaret tamamıyla.
baran dünyadan uzak geçirdiği yıllardan sonra, bir kılavuzu olmadan yeni dünya düzenine ayak uydurmayacağı için cumali ona kılavuzluk etmektedir. kılavuzu karga olanın atasözü de burada insanın aklına gelmiyor değil.
keje rolünü oynayan sermin hürmeriç, o dönem şener şen ile olan birlikteliği nedeniyle filmdedir.
kamran usluer ise başlı başına bir oyunculuk abidesidir. kendisinin salkım hanım'ı taneleri filmindeki oyunculuğunu anmadan geçmek istemem.
bugüne kadar hiç izlememiş olanlara tavsiye edeceğim bir film değil. üzerinde çok konuşulmuş, çok göklere çıkarılmış olsa da benim film zevkime asla hitap etmez.
şener şen ile yavuz turgul filmlerini çok beğenmediğimi söylerken, bu iki ustanın ustalığına laf söylemek olarak algılanmasın. benim beğenmediğim yan, bu ikilinin filmlerinde alt metne yerleştirilen duyguların çok üzerine gidilince insanı rahatsız etmesi sadece.
baran eşkıya ancak prensipleri olan bir adam. ama eşkıya işte. yani yasadışı bir karaktere bir de uyuşturucu satıcısı yaren ekleyip ahlak, etik, prensip hikayesi anlatmak bana makul gelmiyor. neymiş aşıkmış, tamam kardeşim.
devamını gör...
15.
bu filmi önemli yapan neydi aslında .
türk sineması 1980 lerde çok büyük bir duraklama dönemine girmişti. artık her yer de amerikan filmleri vardı. türk filmleri çekilmiyor çekilse kimse izlenmiyordu. işte eşkıya filmi 1996 da gösterime girdi uzun yıllar en çok izlenen film oldu. sonra türk filmleri tekrar çekilmeye başlandı.
suç ve ceza da bir kısım var . diyor ya . insan bir uçurum da olsa . hatta tek ayağı üzerinde. üzerinde yıldırımlar yağmurlar. az sonra aşağıya düşeceğini bilse . bir saniye daha yaşamak için. hatta öyle orada öyle durup yaşamak için nelerini feda etmez. yaşamak, her şeye rağmen yaşamak isteği. insana bu yüzden alçak diyen alçaktır. aşağı yukarı böyle bir kısım. yaşamak duygusu.
buna eşkıya filmin deki aşkı görünce aşkı eklemek istedim . aşk için neler yaptın diyordu berfo baran a.
sen aşk için en yakın arkadaşını jandarma ya ihbar edebilir miydin. ona böyle ihanet edebilir miydin. keje yi babasından parayla satın alıp kacirabilir miydin. şu haline bak. yıllar sonra keje ye kavuşmuşsun . ciğeri beş para etmez bir adam için kejeyi yine bırakıyorsun. o seni kaç yıl bekledi. kaç yıl sustu.
yani diyorum insana belkide bu yüzden alçak diyen alçaktır.
ayrıca uğur yücel in otel odasında yeşim salkım ve özkan uğur a dönüp ateş ettiği sahnelerde içim buz gibi olmuştur. resmen rahatladık. yaralı yüz filmindeki tonny montana gibi ateş ede ede oldu ama güzel olmuştu.
bir de oteldeki kaba saba iri pezevenge sıkıyor ya, o sahnede hah iyi oldu diyorsun.
türk sineması 1980 lerde çok büyük bir duraklama dönemine girmişti. artık her yer de amerikan filmleri vardı. türk filmleri çekilmiyor çekilse kimse izlenmiyordu. işte eşkıya filmi 1996 da gösterime girdi uzun yıllar en çok izlenen film oldu. sonra türk filmleri tekrar çekilmeye başlandı.
suç ve ceza da bir kısım var . diyor ya . insan bir uçurum da olsa . hatta tek ayağı üzerinde. üzerinde yıldırımlar yağmurlar. az sonra aşağıya düşeceğini bilse . bir saniye daha yaşamak için. hatta öyle orada öyle durup yaşamak için nelerini feda etmez. yaşamak, her şeye rağmen yaşamak isteği. insana bu yüzden alçak diyen alçaktır. aşağı yukarı böyle bir kısım. yaşamak duygusu.
buna eşkıya filmin deki aşkı görünce aşkı eklemek istedim . aşk için neler yaptın diyordu berfo baran a.
sen aşk için en yakın arkadaşını jandarma ya ihbar edebilir miydin. ona böyle ihanet edebilir miydin. keje yi babasından parayla satın alıp kacirabilir miydin. şu haline bak. yıllar sonra keje ye kavuşmuşsun . ciğeri beş para etmez bir adam için kejeyi yine bırakıyorsun. o seni kaç yıl bekledi. kaç yıl sustu.
yani diyorum insana belkide bu yüzden alçak diyen alçaktır.
ayrıca uğur yücel in otel odasında yeşim salkım ve özkan uğur a dönüp ateş ettiği sahnelerde içim buz gibi olmuştur. resmen rahatladık. yaralı yüz filmindeki tonny montana gibi ateş ede ede oldu ama güzel olmuştu.
bir de oteldeki kaba saba iri pezevenge sıkıyor ya, o sahnede hah iyi oldu diyorsun.
devamını gör...
16.
uğur yücel'i her rolüyle çok severim ama bence zirveye çıkaran filmdir eşkıya.
cumali'nin bara girdiği sahnede çalan şarkı da filmin akılda kalan güzel detaylarından biridir. sözleri de uğur yücel'e ait karanlığın içinde isimli şarkı bu sahnede kendisi tarafından seslendirilmişti.
yağmurun altında, bir çıkmaz sokakta
bir ölü yatıyor, duvarın arkasında
hayat fani, ölüm ani, sokaklar dar, her zamanki gibi
kim korkutuyor beni şehir mi?
niye korkutuyor şehir deli mi?
karanlığın içinde
cumali'nin bara girdiği sahnede çalan şarkı da filmin akılda kalan güzel detaylarından biridir. sözleri de uğur yücel'e ait karanlığın içinde isimli şarkı bu sahnede kendisi tarafından seslendirilmişti.
yağmurun altında, bir çıkmaz sokakta
bir ölü yatıyor, duvarın arkasında
hayat fani, ölüm ani, sokaklar dar, her zamanki gibi
kim korkutuyor beni şehir mi?
niye korkutuyor şehir deli mi?
karanlığın içinde
devamını gör...
17.
şener şen en sevdiğim türk oyuncu ya.. evde de durup durup filmlerinden replikler söylerim. eşkıya da bunlardan biri.
bana bir şey söylediklerinde durup yutkunurum. zorla konuşarak e-..eşş...eşkııyaa derim
evdekiler bıktı
bana bir şey söylediklerinde durup yutkunurum. zorla konuşarak e-..eşş...eşkııyaa derim
evdekiler bıktı
devamını gör...
18.
korkma, sadece toprağa gideceksin. sonra toprak olacaksın. sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın. çiceğin özüne bir arı konacak. belki, belki o arı ben olacağım.
şu ifadeler doğru moddaysam gözümden iki damla yaş akıtır istisnasız ama doğru moddaysam. tanımların birinde yasadışı bi karakter üzerinden ahlak hikayesi anlatmak makul gelmiyor denmiş brom hiç pop kültür anti kahramanı diye bi şeyle karşılaşmadınız mı siz hayat boyu..
tanım: müzikleri erkan oğur'a ait şener şen'in başrolde olduğu yavuz turgul filmi. karanlığın içinden çok iyi şarkı şimdi görünce açtım yine.
devamını gör...
19.
oynadığı her rolü yaşayan ve yaşatan şener şen ve uğur yücel filmidir, 1996 yapımı türk filmi olup yavuz turgul yönetmenliğinde çekilmiştir.
yaklaşık 30 yıllık mapusun ardından özgürlüğüne kavuşan bir adamın, bir eşkıyanın kendisine ihanet eden kişiyi aramasını, bu sırada cumali ile tanışmasını ve aşkı konu edinir.
filmdeki keje karakteri şener şen'in gerçek karısıdır.
eşkıyalığın, ihanetin, aşkın filmidir.
korkma, sadece toprağa gideceksin. sonra toprak olacaksın.
sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin.
çiçeğin özüne bir arı konacak.
belki, belki o arı ben olacağım.
yaklaşık 30 yıllık mapusun ardından özgürlüğüne kavuşan bir adamın, bir eşkıyanın kendisine ihanet eden kişiyi aramasını, bu sırada cumali ile tanışmasını ve aşkı konu edinir.
filmdeki keje karakteri şener şen'in gerçek karısıdır.
eşkıyalığın, ihanetin, aşkın filmidir.
korkma, sadece toprağa gideceksin. sonra toprak olacaksın.
sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin.
çiçeğin özüne bir arı konacak.
belki, belki o arı ben olacağım.
devamını gör...
20.
ilk kez bu akşam izledim.
yazarlık kursundaki hocam bir sonraki derste atıf yapacağını söylediği için izleyeyim dedim.
ama iş ki filmi izlemeden birkaç saat önce ruh halim boş havası pipetle çekilmiş meyve suyu kutusuna dönmüştü.
filmi durdurup durdurup ağladım. hem de hıçkıra hıçkıra.
ağlarken bir ara sesimi dinledim, gülüyor gibi ağlıyordum.
filme dönelim, konuşma aksanı urfa’dan antep’e kayıyordu arada ama güzel kabul edilebilir.
tartışma ekseni ise şahane. bir hayat, aşktan daha önemli olabilir mi?
yazarlık kursundaki hocam bir sonraki derste atıf yapacağını söylediği için izleyeyim dedim.
ama iş ki filmi izlemeden birkaç saat önce ruh halim boş havası pipetle çekilmiş meyve suyu kutusuna dönmüştü.
filmi durdurup durdurup ağladım. hem de hıçkıra hıçkıra.
ağlarken bir ara sesimi dinledim, gülüyor gibi ağlıyordum.
filme dönelim, konuşma aksanı urfa’dan antep’e kayıyordu arada ama güzel kabul edilebilir.
tartışma ekseni ise şahane. bir hayat, aşktan daha önemli olabilir mi?
devamını gör...
"eşkıya (film)" ile benzer başlıklar
eşkıya
3