esrarengiz tesadüfler

ayarlanmadan kendiliğinden olan durumlara tesadüfi denir. eğer çok tuhaf bir şeyse esrarengiz tesadüf olur.

eşin ya da sevgilinle aynı yıl aynı tarihte doğmuş olmak.

carl gustav jung, rüyasında bir ırmak kenarında bulunduğunu görür. ansızın ırmaktan çıkan devasa bir balık kendisini yemeye çalışırken uyanır. bir gün sonra fakülteye gittiğinde ise odasındaki sınav kağıtlarına bakarak şaşırır. her sınav kağıdına, rüyasında gördüğü ırmaktan çıkarak kendisini yemeye çalışan “balığın” resmi çizilmiştir. bunun, öğrencilerin tertiplediği “1 nisan” şakası olduğunu anlaması zaman alır.

peki nasıl olmuştu da öğrenciler, jung’un rüyasında gördüğü ve kimseye anlatmadığı balığı çizmişlerdi sınav kağıtlarına? jung’un başından bu olaya benzerlik gösteren başka olaylar da geçince, dostlarından biri olan einstein ile istişare ederek “eşzamanlılık” adını taşıyacak kitabını kaleme almaya başlar. görünürde aralarında mantıkî bir ilişki bulunmayan olguların niçin birbirlerine benzediklerini araştırır. ispritizmadan matematiğe, matematikten fiziğe ve psikolojiye kadar pek çok disiplinden faydalanır bu çalışmayı tamamlarken.

genelde bizi bitirir bu tesadüfler.

içimden geçirdiğim her yemeği eve gelince annemin yapmış olması. annemle telapatik bağlarımız kuvvetli demek ki. bi de etkilendiğim insan ile olur olmadık yerde karşılaşmak.

7 haziran 2015 seçimlerinde hdp’nin beklentilerin üzerinde bir oy alması ve ak parti’nin tek başına iktidar olamaması sonrasında koalisyon hükümetinin kurulamaması nedeniyle kasım ayında seçimlerin yenilenmesi kararının çıkması; haziran ayından kasım ayına kadar olan seçim sürecinde pkk’nın büyükşehirlerde bombalar patlatarak terör eylemleri yapması ve kasım ayındaki seçimlerde ak parti’nin tek başına iktidar olmasıyla pkk’nın terör eylemlerinin son bulması.

görsel hafızam güçlü olduğu için gördüğüm yüzleri unutmuyorum ve birileri süreli karşıma çıkıyor aradan yıllar geçse bile.
tesadüf mü bilmiyorum.
artık bıktım 3 ay sonra gidicem bu şehirden .

10 yıldır görmediğim bir arkadaşım vardı, aklımdan geçti bir gün, nerededir ne yapıyordur acaba diye düşündüm. kısa bir süre sonra haydi fotoğraf çekmeye gidelim dedi bir arkadaş, bursadan üsküdara gittik, galata kulesinin birkaç fotoğrafını çektik, haydi kuleye gidelim kuleden bir kaç fotoğraf çekelim dedik. kayığa bindik kuleye çıktık, fotoğraf çekmek için bir kayık, bir vapur geçsin diye elde makine bekliyoruz. birisi pardon birader dedi, hafifçe kenara çekildim, aaaa bst ne haber, ne yapıyorsun burada dedi.
bir baktım 10 senedir görmediğim, başlangıçta bahsettiğim arkadaş. adanada yaşıyormuş, akşam uçağı varmış, uçak saatine kadar zaman geçirmek için geziyormuş.
ne var bunda diyebilirsiniz tabi.
birisi bursada, diğeri adanada oturan 2 insanın istanbul, üsküdar, kız kulesinin kulesinde aynı zaman diliminde buluşup karşılaşma ihtimalini bir düşünün derim.
bu tesadüfün sonrasında beraber birkaç iş yaptık.
hala aklıma geldikçe şaşırırım bu duruma.

gece vakti korkmayacaksanız yazıyorum. eski mahallemizde bizim sokağın üst sokağında tek yaşayan bir adam vardı. o adamı geçen sene de gördüm ve o adamla ilgili söylemem gereken en önemli şey ne zaman görsem elinde sigara olduğudur. yani belki hayatım boyunca o adamı 30 defa görmüşümdür. her görmemde aynı yüz ifadesi aynı kıyafet ve hep elinde sigara vardı. çocukken beni bir kez korkutmuştu. çok iyi hatırlıyorum. ekmek almaya gitmiştim. yanımdan geçip gidecek zannederken bana doğru yaklaşmasını ve ekmek almadan koşa koşa eve girdiğimi hatırlıyorum. uzun süre dışarı çıkamamıştım. yani o adam gerçekten oldukça hayret edilesi bir insan. ne işle meşgul olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.

şimdi mevzunun esrarengiz kısmına geliyorum. yurtdışından gelen kuzenlerimle arabayla geçen yaz gece yarısı dolaşıyoruz. şimdi tam olarak tesadüf denemez çünkü resmen adamın sokağında kendisine denk gelmiştik. saat gece 3 civarında ve sokaklarda ne gelip giden araba ne de insan vardı. o adamı uzaktan gördüm. evinin önünde arkası dönük şekilde ayakta duruyordu. ben de kendisini gördüğüm için bir üst sokaktan gitmek için yukarıya doğru dönmek için manevra yaptım. o an arabanın farı mı sesi mi kendisini rahatsız etti bilmiyorum adam bir anda dönüp öyle garip garip hareketler yaptı ki donup kaldım. kuzenlerim olaya tamamen fransızdı. onunla travması olan bendim. en ufak yalanım olmadığının altını çizerek devam ediyorum. o hareketten sonra çabucak gaza bastım. üst sokağa doğru gidiyorduk. sonuçta altımızda araba vardı ve biraz cesaretliydik. adamın hareketlerinden it gibi korkmuştuk. üst sokakta biraz dolaşıp yeniden adamı gördüğümüz yere yukardan aşağıya doğru inmeye karar verdik. bu sefer adam evinin önünden ayrılmış tamamen karşımıza çıkmıştı. yere bakıyordu. elinde sigarayla yavaş yavaş dolaşıyordu. yanından geçecek cesareti bulamayıp geri vitese takıp döndük. şu an yazarken bile heyecanlanıyorum. bu başlıkla alakası olan durum o adamla birçok kez karşılaşmamdır.

1838 yılında yayınlanan edgar allan poe'nun "arthur gordon pym" isimli karanlık romanında, gemide seyahat ederken yaşanan olaylar neticesinde mürettebattan bir kişiyi yemek zorunda kalan insanlar vardı. bu basbayağı bir kurgu. esrarengiz tesadüf şu ki dudley and stephens olayı 1884'de yaşanıyor, hemen hemen aynı şey. fakat mürettebattan hayatta kalanlar karaya ulaşabiliyor ve yargılanıyor mahkemede. "adalet" derslerinde konusu geçen bir ahlaki çıkmaz. mürettebattaki bir kişiyi yemezlerse herkes açlıktan ölecekti. ama yenilen kişi de insan.

sözlüğe kayıt olduğum andan itibaren acayip bir seks serüveninin içine girdim. burası tam bir seks cehennemi.

ben tesadüflere pek inanmazdım daha önce her tesadüfün dahi bir parça bizim emeğimizle oluştuğunu düşünürdüm. insan o gün biriyle karşılaşmak isterse ve bunu tesadüfe atfetmesi gerekliyse karşılaşacağı kişinin geçmesi olası yollardan yürür bir nevi tesadüfe ortam hazırlardı. ama artık öyle düşünmüyorum tesadüf gerçekten var ve maalesef ki her yerde. doğumumdan ölümüme kadar ufak tesadüflerle hayattayım. artık inkara lüzum yok. tesadüf denilen şey var ve bazen insanın canını çok yakabiliyor.

ilk trafik kazası..
1900'lerin başı..
şehirde epi topu 2 tane araç olmasına rağmen kafa kafaya çarpışırlar..
bundan daha güzel tesadüf olur mu ??
ulan biriniz frene basıp dursanız bile olurdu..

arabayla gideceğin yere varınca, playlistten hep en sevdiğin şarkılardan birisinin çalmaya başlaması. boşa gitti diye üzülürsün.

ankara'da yol kenarında bi arkadaşla oturuyorduk. mithatpaşa - yüksel caddelerinin kesiştiği yere yakın. tipitip sakızları muhabbeti açıldı ve tam bunu konuşurken önümüzden kocaman tipitip resimli bir minibüs veya benzeri bir taşıt geçti. boydan boya o uzun burunlu elemanın resmi var yani taşıtta. çok şaşırdık.önceden görmemiz falan mümkün değil çünkü aracın geldiği tarafa doğru dönük değildik. sonra da minti sakızı muhabbeti falan açıldı. sonra eve döndüm, pantolonumu askıya asarken bi baktım pantolonumun oturduğum kısmına sakız yapışmış. bi kokladım, bayağı minti sakızı kokusu. hahah.

rüyamda gördüğüm, tanımadığım insanla ertesi gün tanışmam. ben bu kadar tesadüfü hayatımda görmedim.

hep rüyalardan bahsedilmiş. o zaman ben de rüyamdaki bir tesadüfü yaşadığımdan bahsedeyim. rüyamda hiç tanımadığım bir yerde geziyordum. aylar sonra askere gittiğimde çarşı iznine çıktığımda gezdiğim yerin aylar önce rüyamda gördüğüm yer olduğunu anladım.

arayıp sormak istediğim kişi aklıma düşünce gününde ya yazıyor ya da mesaj atıyor genelde.
ve "bugün bende seni aramayı düşünüyordum." deyince çoğu zaman samimiyetsiz ya da yalan gelir ama cidden yaşıyorum bunu.
onun dışında ınstagramda baya benzer bir hayat yaşadığım takipçim var.
aynı filmi izliyoruz, aynı kitabı okuyoruz çoğu zaman. kedi ismi bile aynı çıkmıştı neredeyse ve kedimizin olması neredeyse aynı zamanlara denk gelmişti.
atıyorum bazen bir kitap aklıma düşüyor "bunu bundan sonra okuyacağım." diyorum bakıyorum o birkaç gün içinde "arkadaşlar ben bugün bu kitaba başladım." diyor. ya da ben film izlerken yorum için yer bıraktığımda "ya, bende bunu gördüm çok merak ediyordum. dün izledim." diyordu. bu bariz tesadüfler ikimizi hem güldürüyor hem de ürkütüyor. bazen eklediğim alıntılar bile bir çıkıyor. o yüzden bakmayı kestim...

bugüne kadar 2 sevgilim oldu2 sinin ismi de 3 harfli ve e yle başlıyor. şimdi yeni birini tanıyorum ve onun da ismi 3 harfli ve e yle başlıyor. çok ilginç.

ilerde erkek çocuğum olursa adını efe , ege koymak şart oldu.