evliliklerde kadının aldatmasının daha çok ses getirmesinin nedeni

elalemle bir iki cup cup yapıyoruz diye ne bu tantana yaa.

bi çiçek yaptırıp götürür efendi gibi özrümüzü diler, konuyu kapatırız.

büyütülecek bişi değil.

yahu olay çok basit aslında. kadın aldatması ve erkek aldatmasının farkı vardır. istersen 24 saat carlayabilirsin ama durum bu.

kadınlar aldattığında sadece fiziksel değil duygusal olarak da tamamen diğer erkeğe teslim oluyor ve aldattığı kişiyi artık zihninde tamamen bitiriyor.

erkekler ise seks yapmayı diş fırçalamak olarak görürler. elin kirlenmiştir peçete kullanmışsındır. ve peçete işlevini tamamlayınca çöpe atarsın gider. yani erkeğin aldattığı zaman karısına sevgisi bitiyor diye bir şey yok. tamamen karnının acıktığında yemek yemesi gibi bir şey. elbette aşık olarak aldatan erkeklerde var ama bu az. kimse tek gecelik ilişkisi için karısından vazgeçmez sevgisi azalmaz.

ha bunlar bahane midir değildir. ama sorulan sorunun temelinde bu vardır. bunu kadınlar da bildiği için affetme kısmına daha olumlular. yani diyorlar ki " sikini baska kadına soktu ama kalbi ben de mühürlü nasıl olsa "

erkekler seks ile sevgiyi ayırmazlar. bu nedenle çok aşırı tepki verirler. affetme oranı da hayli düşüktür.

kendi hayatındaki eşinin tam tersi bir erkekle birlikte olmasından dolayı olabilir.

ayrıca coğrafya kaderdir.

yaygın bir görüşe göre evlenen erkekler içinde diğer sebeplerden bağımsız olarak sadece çocuk sahibi olmak için evlenen bir kesim var.

bunların bir kısmı sevgilisi hamile kaldığında çocuğu aldırmak istemediğinde evlenip çocuk dünyaya gelince boşanıyor. çocuk için evlenen grubun en katı saf hali bu grup.

bu grup dışında biyolojik olarak kendini çocuk sahibi olabilen biri olarak görmek/göstermek , eşcinsel olup olmadığını ispatlamak, eşcinsel olmayıp eşcinsel olmadığını ispatlamak adına evlenip çocuk sahibi olanlar var.

bir diğer grup malını mülkünü, aile adını aktarmak için çocuk sahibi olmak zorunda hissediyor.

bir de normal düz grup var. çocukları seven , çocuk sahibi olmak isteyen, sevdiği insanla ortak çocuklarını büyütmekten keyif alan hatta yaşama amacı haline getiren , onları vatana millete hayırlı bir evlat/birey olarak yetiştirmeyi hem insanlık hem vatandaşlık görevi gören bir grup.

işte hangi gruptan olursanız olun, çocuk sahibi olmak için bir nedeniniz varsa , doğan çocuğun sizin çocuğunuz olduğuna dair bir şüphe duymak istemezsiniz.

bir kadın doğacak çocuğun babasının kim olduğunu bilir. bunu da sadece o bilir. onun bile bilmediği durumlar da vardır ama bilen biri olacaksa bu kişi kadındır.

geleneksel toplumda çocuk kimden dünyaya geldi bunu bilmek mümkün değil. küçük bir yerde yaşayan insanlar için tek hastane var. o hastanede babalık testi yapıyorlar veya yapmıyorlar. yapsalar bile küçük yerde bunun dosyaya işlenmesi bile dedikodusunun duyulması için yeterli bir sebep olduğundan bunu yaptırmak istemeyen insanlar haklılar.

kimse zaten karısının kendisini aldattığını veya cinci hocadan hamile kaldığını düşünmek istemez.

özetle kadının feodal toplumda namus kavramı üzerinden ailenin en küçük erkek bireyine silah verip az yatar nasılsa diye öldürtülmesi ile cezalandırılması aslında üzerine inşa edilen tüm sistemi korumak için.

birisi çıkıyor yıllar sonra diyor ki ben senin torununum ve tüm bu tarlalarda benim de hakkım var. mahkemeye giderim bütün köy / kasaba duyar. hem rezil olursunuz hem de hukuken hakkım olanı nasılsa alırım.

köyden kente göç ile feodal kökleri olan bir çok aile kente yerleşmiş olsa da kentli olmadı. kentli derken kentin getirdiği kültürel kalıpları benimsemedi.

belki malı mülkü olmadığı halde , kimse duymayacağı için rezil de olmayacak olsa, sırf namuslu olmayan kadının cezası ölüm olmalıdır kodu ile kuşaktan kuşa işlenen bir kültürden geldiği için aldatan / boşanan karısını öldürüyor.

boşanmak normal bir durum ama feodal toplumda kadın bir mal gibi sahiplenilen bir şey olarak görüldüğü için boşansa bile kadını hala kendi tasarrufunda gören tipler nasıl benden ayrılır nasıl başkasıyla birlikte olur diyerek kadını öldürmeyi bir hak olarak görebiliyor.

kıskançlık krizi / aşağılık kompleksi gibi sebeplerle belki daha öncelikli nedenler ama bir yönü de bence bu.

giren çıkan ile alakalı durum,çok şey yapmayın.

kadına sadakat erkeğe güç sorumluluğu yükleniyor toplum gözünde. bu yüzden aldatan kadın ve çalışmayan erkek aynı ayıbı işlerken, aldaten erkek ve çalışan kadın da aynı 'neyse'yi görüyor. şimdiki çalışma düzeninden bahsetmiyorum elbet, bir çıkış noktasıdır bahsettiğim. şimdi her şey değişti, eskiden böyle miydi? buralar hep dutluktu.

kadının geçmişteki vakarı, tanımı yüzündendir.

günümüz kadınları, eski kadınların onda biri olmadığı için, 20 sene sonra gelen seste hatırı sayılır düşme olacaktır.

instagram ile büyüyen nesilden ne beklediğiniz konusunda gerçekçi olmalısınız.

çünkü 21.yy da bile kadın hala bir meta, anne, cennet çiçeği. ya kadın öncelikle bir birey, hepsi bu.sıfat yükleyip durmayın.

mesela;
kadın aldatıyorsa suçu erkekte ararım.
ahlaksız kadın diye bir şey yoktur. dandik erkekle evlenip onun yönüne sapan vardır.
sen iyi adam ol, hiç bir kadın aldatmaz seni.
aksini iddia eden hemcinslerim (erkekler) zayıf karakterlidir ve başına gelenlerden dolayı hep suçlayacak birisini ararlar.

bi mesela daha;
sen karına ' hadi kıçımı yala çok zevkli ' dersen, kadın da derki ' ohho hala kimliğini bulamamış bu herife mi adayacağım ömrümü , ben şu dünyayı bir keşfe çıkayım hele.'

toplumsal cinsiyet eşitsizliği.... çokta uzun uzadıya yazmaya gerek yok !

çünkü erkek aldattığında bile eşini onunla aldattığı kadın suçlu sayılıyor sadece.

burada baya ses getireceğe benziyor.

yalnız aklıma nedense tam 6sayara layık top tekmeleyici godosh ıkardı ve şu anjantin'de sakat numarası ile dolaşıp barıştığı wanda'sı geldi aklıma.
beni de nedense bi gülme tuttu şahan'cım!

kadının daha çok ses çıkarmasından olabilir

çünkü eril toplum ve din, namus erdemini kadın mülkiyetiyle beraber erkeğe ait sayıyor. erkek sahipolduğu kadındaki namus!la erdemlendiriliyor, bunu ancak kendi sapkın zorlamalarıyla veya kadının ihaneti ile kaybedebilir sanılıyor. dikkat edin iki eşcinsel erkek ilişkisinde namus söz konusu değil. ikisi de istediğiyle olur bu namussuzluk değil ikisine dair sapkınlık sayılıyor. ama birisi kadınsa ötekinin namusunu kirletmiş sayılır.
bu yüzden kadın aldatması, taraflar arası bir sorun değil, sistemin kurallarını tehlikeye atar önemde görülüyor.. toplumsal bir sorunun, herkesi ilgili ve söz sahibi yapması ve namusu taşıyan! kadının suçlanmasından doğal ne olabilir..

.

gene kadınlarda neye katlanamıyorsunuz

evliliklerde kadının çoğunlukla "aldatmamasından" mütevellit ortaya çıkan hadise.

kadın erkek gibi aldatmaz. aldatan erkek çoğunlukla heyecan arar ve eşine de karşı tarafa da belirli hisler beslemeye, anlamlar yüklemeye devam eder ancak kadınınki bitmiş bir ilişkinin net göstergesidir.

aldatıldığını düşünen erkek şu gerçeğin bilincindedir:
ben aldatılmıyor, aslında istenmiyorum. artık sevilmiyor, kabul edilmiyorum. kaybettim. hatalarımı şimdi görüyorum ama ne yapsam da onu geri kazanamam.

işte bu düşüncelerin temelinde hatalarının telafisinin ne denli güç olduğunu bilen erkeğin kendine duyduğu öfkesi yatar. bu öfke ise karşısındaki kadını suçlamakla sonuçlanır. kadını suçladıkça hatalarını görünmez kılar. toplumun bakış açısı da tüm bunları yapmasına zaten zemin hazırlar derken durum bu başlıktaki gibi gelişir.

aldatmanın her türlüsü yanlış olsa da durum bundan ibarettir.

temel nedeni, ataerkil toplumlarda kadının namusuna ve sadakatine atfedilen aşırı önemdir. kadınlar, genellikle aile yapısının ve toplumun ahlaki düzeninin sembolü olarak görülür. bu bakış açısı, kadının sadakatini sadece kişisel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal düzenin bir gereği haline getirir. kadının aldatması, bu düzeni bozduğu düşünülen bir ihanet olarak algılanır ve dolayısıyla daha ağır eleştirilerle karşılaşır.

erkekler ise tarihsel olarak daha geniş bir özgürlük alanına sahip olmuşlardır. erkeklerin aldatması, toplum tarafından genellikle daha hoşgörülü karşılanmış, hatta bazen "doğal" ya da "erkek doğasının bir parçası" olarak kabul edilmiştir. bu bakış açısı, kadınlar ve erkekler arasında çifte standart yaratır ve erkeklerin aldatmalarını daha az dikkat çeken bir konu haline getirir. bu tür toplumsal normlar, kadınların daha sıkı denetlendiği ve daha sert eleştirildiği bir sistem yaratır. oysaki her iki cinsiyetin de eşit şekilde sorumluluk ve özgürlük içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

erkeklerin kendilerini üstün varlık sanmasından ve öfke kontrolü konusu da berbat olmalarından başka bir nedeni yok.

hep aynı bahane ileri sürülür: erkek aldatırken duygu beslemek zorunda değilmiş ama kadın aldatırsa mutlaka o kişiye karşı hisleri olurmuş bla bla... bir durup düşünün o zaman: kadın aldatsa ve dese ki "ben bir anlık ihtiyaçla aldattım. o adama karşı en ufak bir duygusal yakınlık hissetmedim." sonuç değişecek mi sizce? aldatılan adam "ha iyi o zaman, sorun yok." diyecek mi? demek ki mevzu bu değil.

erkekler sanıyor ki bir tek kendilerinin onuru kırılıyor, bir kendileri buna tahammül edemiyor, bir tek kendileri böyle şeyleri kaldıramıyor ama kadına ne yaparsan yap kadın affedebilir. yok öyle bir dünya. beni aldatan erkeği öyle bir silerim ki hayatımdan, benim için hiç var olmamış gibi olur. isterse aşkından ölüyor olayım, böyle şeyi kabullenmem.

karşı tarafta yaratacağı duygusal tahribat konusunda en ufak bir fark yok kimin aldattığının. o yüzden geçin tüm o sığınılan bahaneleri. hepsi çöp.

yüzyıllar önce toplumlar kabile hayatında doğan çocuklara tüm kabilecek bakıyorlardı. kadınlar da güçlü erkeklerle (alfa) sevişip hamile kalırken daha bi meriç (beta) olanlara da çocuklarını baktırıyorlardı. (bkz: hipergami) haliyle hem üreyeme, hem çocuk bak, sayıca fazla olan betalara zor geldiğinden "evlilik" diye bir şey bulup herkes kendi piçine baksın teorisini ortaya attılar. burada amaç bi yerde kadınların tek kişiye yönelmesini engellemek, arada üreyebilmek için şans elde etmek. işte o günden sonra doğal seçilim azalarak günümüzde bitme noktasına geldi. bırakın alfayı betayı, omegalar bile üreyebiliyor artık ve çocukları sağlıksız da olsa gelişen teknoloji ve tıp sayesinde hayatta kalabiiyor.

toplumun büyük kısmını oluşturan bu betalar yüzünden de hala daha kadının en güçlüye yönelmesi aşağılık bir hareket olarak algılanır. kuru kalabalık işte, illa şamata da kopartacaklar kadının aldattığını duyduklarında, gördüklerinde.

her ne kadar orman kanunları böyle olsa da cinsiyetten bağımsız aldatmak kötüdür yine de diyor ve aldattığınızda korunmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

(bkz: normal sözlük betalar birliği başkanlığı)

iffet, namus, sadakat gibi tanımların sadece kadına ait olduğunun sanılmasından kaynaklı.