futbolla yatıp futbolla kalkan insanlara acıyarak bakmak
başlık "dinsiz kitapsiz kafir" tarafından 17.03.2025 08:50 tarihinde açılmıştır.
1.
ıcinde bulundugum durum.
yazik lan size...
herifler 90 dakika oynayip sonra yensede, yenilsede unutuyor, o party senin, bu club benim surtuyor, siz oturup dert ediyorsunuz kendinize.
ısin daha komigi, su fanatiklerden 10 tanesine sorsan, en az 5 inde ay sonunu getirecek para yoktur cepte.
yarina ne garantin var desen, o zaten tam drama....
ama oturur, feneri- gs yi dert eder kendine....
ondan sonrada ben niye bi yere gelemedim, niye cebimde para yok diye kadere isyan eder.
bak dusununce sinirlendim gene... yazik falan degil size, beter olun...
yazik lan size...
herifler 90 dakika oynayip sonra yensede, yenilsede unutuyor, o party senin, bu club benim surtuyor, siz oturup dert ediyorsunuz kendinize.
ısin daha komigi, su fanatiklerden 10 tanesine sorsan, en az 5 inde ay sonunu getirecek para yoktur cepte.
yarina ne garantin var desen, o zaten tam drama....
ama oturur, feneri- gs yi dert eder kendine....
ondan sonrada ben niye bi yere gelemedim, niye cebimde para yok diye kadere isyan eder.
bak dusununce sinirlendim gene... yazik falan degil size, beter olun...
devamını gör...
2.
bir şey diyeyim mi, ben de şu şekilde sürekli türkçe karakter kullanmayanlara aynı acımayla bakıyorum. ayrıca ben semtimin takımını destekliyorum. onunla yatıp onunla kalkıyorum. semt kültürünü seviyorum, aidiyet hissediyorum. insanların zevkine acırsanız, sizin de acınacak noktalarınızı bulmak bizim için zor olmuyor. velhasız, sana ne la?
devamını gör...
3.
-aziz zaten. birbirinizi tutun. takım tutar gibi.
ece temelkuran
türkiye de hayat zordur. herkes sınırlı, herkes hüzünlü. herkes geçim sikintisinda.
insanlar futbolla biraz olsun dertlerini unutuyor. bu keyfini de elinden almayın.
beşiktaş ta çarşının delikanlıları, fenerbahçe de kanarya gençler, galatasaray in aslanları.
hepiniz o kadar güzelsiniz ki..
bizim aşkımız yurektendir gençler, yensen de yenilsen de;)
ece temelkuran
türkiye de hayat zordur. herkes sınırlı, herkes hüzünlü. herkes geçim sikintisinda.
insanlar futbolla biraz olsun dertlerini unutuyor. bu keyfini de elinden almayın.
beşiktaş ta çarşının delikanlıları, fenerbahçe de kanarya gençler, galatasaray in aslanları.
hepiniz o kadar güzelsiniz ki..
bizim aşkımız yurektendir gençler, yensen de yenilsen de;)
devamını gör...
4.
salaklıktır efenim başkasının işine, hobisine burun sokmak salaklık, ahlaksızlık itliktir.
hobilerimizi de senin sacma salak bakış açına göre mi belirleyeceğiz it.
hobilerimizi de senin sacma salak bakış açına göre mi belirleyeceğiz it.
devamını gör...
5.
6.
taraftar olmakta ya da futbol tutkusunda bir sorun yok. sorun futbolu yönetenlerde.
devamını gör...
7.
bu konuda söylemek istediklerim var.
gençliğini yıllarca tuttuğu takımın stadından 350km uzakta yaşarken bile kombineli olup, maç kaçırmadan geçiren biriyim.
2 haftada bir istanbul'a git gel.
avrupa maçı mı var?
türkiye kupası maçı mı var?
hepsine git.
deplasmanlara git.
artık öyle bir noktaya gelmiştim ki, kombine almak aslında saçmaydı çünkü bedava bilet en önemli maçlarda bile bir telefonla önüme düşüyordu.
her şeyden önemliydi o zamanlar bu işler...
sonra ne oldu biliyor musunuz?
biraz camiaların içine girince fark ettim ki, bu iş tam bir "kandırma" sanatı.
ne paralar dönüyor, ne saçma şeyler oluyor bilseniz mideniz bulanır...
çok dürüst insan gibi televizyonlara çıkan o futbolcu eskisi yorumcular, aktif futbolcular, hakemler, yöneticiler vs... her şeyin fiyatı var arkadaşlar.
her şeyin bir yolu, yöntemi var.
kimsenin çıkıp anlatmadığı, arada bir "konuşursam yer yerinden oynar" diye tehdit ettiği ama hiçbir zaman konuşulmadığı o şeyler. herkes neyin ne olduğunu biliyor ama sus pus.
federasyon bir takıma inanılmaz kötülük yapıyor, bir bakıyorsun akşam takım başkanıyla federasyon aynı masada dansöz oynatıyor.
derbide birbirini boğazlayan futbolcular, gece x kişinin evinde aleme gidiyor.
hakemler mi? sosyal medyanın gelişimiyle beraber gelirlerini "hakaretten gelen paralar" olarak güncellediler mesela. ufak tefek haberler hariç, basında şöyle gerçekten bunun üzerine giden birini gördünüz mü?
düşünün, bilerek ve isteyerek bir maçın içine ediyor. taraftarlar gaza gelip küfür etsin ki dava açıp para alayım diyor.
işin komiği bu hakeme hiçbir şey diyemiyorsunuz. kanıtlanabilir bir durum değil.
niyet okuyarak ceza verebilirsiniz ama o zaman da adalet okunuzun şaşma olasılığı çok yüksek olur.
ayrıca hakem toplantılarına "en büyük bilmemne" nickiyle katılan hakemler var.
evinin duvarında forma asılı hakem var.
o hakemleri tuttukları takımın maçına veriyorlar mesela, şaka değil bu gerçek.
neyse işte, bütün bunlar olurken benim gariban taraftarım da "vay efendim nasıl koyduk, of nasıl yasladık, oh oh kucağa aldık" bilmem ne...
he canım kardeşim çok güzel koydun evet.
avrupa'ya çıkınca orta sıra avrupa takımları, alt seviye lig takımları ya da 19-20 yaşındaki çocuklar içinde gezdirince* bile fark etmiyorsun bunu.
suni bir başarı hikayesine aldanmış, hakemiyle yönetimiyle rengin ne olursa olsun desteklenmiş şekilde oynayan takımın galibiyetiyle akşam erkek arkadaşlarıyla grup yapan futbolcunun adını haykırıyorsun. (evet, gay olan fubolcular var mesela)
ama sokakta sorsak sana lgbt düşmanısındır değil mi?
yaa işte. hayat.
çok uzattım.
bir takımı desteklemeye asla itirazım yok.
sevin, destekleyin, yendiğinde sevinin, yenildiğinde üzülün.
ama fazlası değil. daha fazla anlam yüklemeyin bu işlere. kafayı yersiniz.
yıllardır şu modumu açtım, o kadar huzurluyum ki...
90 dakika maçı izle, maç bitti kapat ve o olay orada sonlandı.
o olmuş da penaltıymış da bilmem neymiş...
bitti maç bitti, son düdükle birlikte kapat televizyonu.
sana bir faydası kalmadı artık, haftaya yine izlersin.
gençliğini yıllarca tuttuğu takımın stadından 350km uzakta yaşarken bile kombineli olup, maç kaçırmadan geçiren biriyim.
2 haftada bir istanbul'a git gel.
avrupa maçı mı var?
türkiye kupası maçı mı var?
hepsine git.
deplasmanlara git.
artık öyle bir noktaya gelmiştim ki, kombine almak aslında saçmaydı çünkü bedava bilet en önemli maçlarda bile bir telefonla önüme düşüyordu.
her şeyden önemliydi o zamanlar bu işler...
sonra ne oldu biliyor musunuz?
biraz camiaların içine girince fark ettim ki, bu iş tam bir "kandırma" sanatı.
ne paralar dönüyor, ne saçma şeyler oluyor bilseniz mideniz bulanır...
çok dürüst insan gibi televizyonlara çıkan o futbolcu eskisi yorumcular, aktif futbolcular, hakemler, yöneticiler vs... her şeyin fiyatı var arkadaşlar.
her şeyin bir yolu, yöntemi var.
kimsenin çıkıp anlatmadığı, arada bir "konuşursam yer yerinden oynar" diye tehdit ettiği ama hiçbir zaman konuşulmadığı o şeyler. herkes neyin ne olduğunu biliyor ama sus pus.
federasyon bir takıma inanılmaz kötülük yapıyor, bir bakıyorsun akşam takım başkanıyla federasyon aynı masada dansöz oynatıyor.
derbide birbirini boğazlayan futbolcular, gece x kişinin evinde aleme gidiyor.
hakemler mi? sosyal medyanın gelişimiyle beraber gelirlerini "hakaretten gelen paralar" olarak güncellediler mesela. ufak tefek haberler hariç, basında şöyle gerçekten bunun üzerine giden birini gördünüz mü?
düşünün, bilerek ve isteyerek bir maçın içine ediyor. taraftarlar gaza gelip küfür etsin ki dava açıp para alayım diyor.
işin komiği bu hakeme hiçbir şey diyemiyorsunuz. kanıtlanabilir bir durum değil.
niyet okuyarak ceza verebilirsiniz ama o zaman da adalet okunuzun şaşma olasılığı çok yüksek olur.
ayrıca hakem toplantılarına "en büyük bilmemne" nickiyle katılan hakemler var.
evinin duvarında forma asılı hakem var.
o hakemleri tuttukları takımın maçına veriyorlar mesela, şaka değil bu gerçek.
neyse işte, bütün bunlar olurken benim gariban taraftarım da "vay efendim nasıl koyduk, of nasıl yasladık, oh oh kucağa aldık" bilmem ne...
he canım kardeşim çok güzel koydun evet.
avrupa'ya çıkınca orta sıra avrupa takımları, alt seviye lig takımları ya da 19-20 yaşındaki çocuklar içinde gezdirince* bile fark etmiyorsun bunu.
suni bir başarı hikayesine aldanmış, hakemiyle yönetimiyle rengin ne olursa olsun desteklenmiş şekilde oynayan takımın galibiyetiyle akşam erkek arkadaşlarıyla grup yapan futbolcunun adını haykırıyorsun. (evet, gay olan fubolcular var mesela)
ama sokakta sorsak sana lgbt düşmanısındır değil mi?
yaa işte. hayat.
çok uzattım.
bir takımı desteklemeye asla itirazım yok.
sevin, destekleyin, yendiğinde sevinin, yenildiğinde üzülün.
ama fazlası değil. daha fazla anlam yüklemeyin bu işlere. kafayı yersiniz.
yıllardır şu modumu açtım, o kadar huzurluyum ki...
90 dakika maçı izle, maç bitti kapat ve o olay orada sonlandı.
o olmuş da penaltıymış da bilmem neymiş...
bitti maç bitti, son düdükle birlikte kapat televizyonu.
sana bir faydası kalmadı artık, haftaya yine izlersin.
devamını gör...
8.
devamını gör...
9.
futbolu izlemekte, takım tutmakta tek başına sorun yok. tatlı atışmalara da itirazım yok da bu uğurda kafayı sıyırmak, insanlara küfür, hakaret etmek ve kalp kırmak ahmakça. her işte olduğu gibi bunda da aşırıya kaçmamak gerek. izleyip o anlık mutlu oluyoruz ya da üzülüyoruz ama orada kalması gerekiyor bunun.
astroloji de böyle mesela. burcunun yorumunu eğlencesine okuyup iki dakika sonra unutanla, doğacak çocuğunun burcunu belirli bir burca denk getirebilmek adına hamile kalacağı dönemi ona göre ayarlamaya çalışan kişi arasında dağlar kadar fark var.
özetle; taraftarlık güzel ama hiçbir şeyin holiganlığını yapmamak lazım.
astroloji de böyle mesela. burcunun yorumunu eğlencesine okuyup iki dakika sonra unutanla, doğacak çocuğunun burcunu belirli bir burca denk getirebilmek adına hamile kalacağı dönemi ona göre ayarlamaya çalışan kişi arasında dağlar kadar fark var.
özetle; taraftarlık güzel ama hiçbir şeyin holiganlığını yapmamak lazım.
devamını gör...
10.
dayımın yaş olmuş 50, -de, -da eklerini ayırmayı bile öğrenememiş, suriyeliden hallice türkçesiyle diyor ki “basmışım aminoasidi nasılım kızlar…fıtbol mıtbol ney ya kaslı erkek seven kızlar eklesin….”
bildiğin 50 yaş üstü akp seçmeni işte, onları lozanda gizli maddeler olmadığına ikna etmeye çalışmayacağım gibi dayıya da karşı çıkmayacağım. aynen dayı maçlar toplar boştur lo*
bildiğin 50 yaş üstü akp seçmeni işte, onları lozanda gizli maddeler olmadığına ikna etmeye çalışmayacağım gibi dayıya da karşı çıkmayacağım. aynen dayı maçlar toplar boştur lo*
devamını gör...
11.
bilgisizilik ve azcık da cehalet sonucu icra edilen faaliyettir.
evet, bu insanlara acıyarak bakmak önce bilgisizlik, sonra da azcık cehaletten ileri gelir.
futbolla * yatıp kalkan kişi sayısına bakıyoruz. öyle 3-5 kişi değil. 100-200 bile değil.
(bkz: milyonlarca)
o yüzden bazı maskeleri bir kenara koyup "lan bu olay insanın psikolojisinde bir şeylere karşılık geliyor demek ki. yoksa bu kadar karşılık bulması olası değil" diye düşünmemek daha saçma.
taraftar/fanatik olma halinden kendi kendine "lan bi dakka, bu çook saçma?" diyerek uzaklaşan kişi de bireyleşme* sürecine başlamış demektir.
bu öyle herkesin tecrübe edeceği bir süreç de değildir, bir çeşit lükstür.
zaten başarılı sonuçlanacak diye bi kural da yoktur.
(bkz: sosyal bilimler)
(bkz: sosyoloji)
(bkz: grup dinamikleri)
(bkz: psikoloji)
(bkz: kitle manipülasyonu)
evet, bu insanlara acıyarak bakmak önce bilgisizlik, sonra da azcık cehaletten ileri gelir.
futbolla * yatıp kalkan kişi sayısına bakıyoruz. öyle 3-5 kişi değil. 100-200 bile değil.
(bkz: milyonlarca)
o yüzden bazı maskeleri bir kenara koyup "lan bu olay insanın psikolojisinde bir şeylere karşılık geliyor demek ki. yoksa bu kadar karşılık bulması olası değil" diye düşünmemek daha saçma.
taraftar/fanatik olma halinden kendi kendine "lan bi dakka, bu çook saçma?" diyerek uzaklaşan kişi de bireyleşme* sürecine başlamış demektir.
bu öyle herkesin tecrübe edeceği bir süreç de değildir, bir çeşit lükstür.
zaten başarılı sonuçlanacak diye bi kural da yoktur.
(bkz: sosyal bilimler)
(bkz: sosyoloji)
(bkz: grup dinamikleri)
(bkz: psikoloji)
(bkz: kitle manipülasyonu)
devamını gör...
12.
herhangi bir insanın zevkini küçümseyen insanlara pek hoş bakmıyorum. küçümsedikten sonra kendine prim çıkarmaya çalışanlar bi tık daha alt seviyede benim için.
benim olduğum bir ortamda, birisinin üstüne sistemli olarak böyle davranan olduğunda, genelde misliyle üstüne oynuyorum. üzerlerine saldırıldığı zaman çok kırılgan oluyorlar. hemen asarım, keserim demeye başlıyorlar. çok eğlenceliler. bugüne kadar dayak yemedim ama bu yemeyeceğim anlamına gelmiyor tabi.
burada yapmayacağım. çünkü, o andaki yüzünü görmedikten sonra eğlenceli gelmiyor. bir de, fakirim. fakir olduğum için buna da hakkım yoktur kesin.
benim olduğum bir ortamda, birisinin üstüne sistemli olarak böyle davranan olduğunda, genelde misliyle üstüne oynuyorum. üzerlerine saldırıldığı zaman çok kırılgan oluyorlar. hemen asarım, keserim demeye başlıyorlar. çok eğlenceliler. bugüne kadar dayak yemedim ama bu yemeyeceğim anlamına gelmiyor tabi.
burada yapmayacağım. çünkü, o andaki yüzünü görmedikten sonra eğlenceli gelmiyor. bir de, fakirim. fakir olduğum için buna da hakkım yoktur kesin.
devamını gör...
13.
ne deseniz haklısınız çocuklar ooooo fenerr haydi bastırr fenerr
devamını gör...
14.
valla belki öyleleri de vardır.. ama futbol dünya ölçeğinde milyarlarca insanın ilgilenip izlediği bir spor etkinliği.. yaşla falan ilgisi de yok. müsait yaşlarda oynayarak da ilgilenilebilir,ileri yaşlarda taraftar olarak da ilgilenilebilir. yedisinden yetmişine herkese hitap edebilir. doz ve yöntemini beceremeyenlerin suçu, neden futbolun kendisi ile ilgili olsun. siyasetle de ilgilenirsiniz, ilgilenmelisiniz.. ama kendinizi birilerinin göt kılı olarak mı, ülkenin halkının sorunları ve çözümüyle ilgilenen, sorumlu bir aydın kişiliğinde mi ilgileneceğiniz tercihi sizin elinizde...
devamını gör...
15.
siyaset yazarı veya siyasetçi ve belli bir kontekstte bir sanatçı veya mesela elon musk gibi x'in sahibi falan değilseniz, ülkenin ve dünyanın gidişatına yön verebilmeniz pek mümkün değil. tek yapabileceğiniz şey oy vermek yani, öyle biri değilseniz. benim siyasi konulara pek girmememin sebebi de bu. bir ara deniyordu ya, "kapıcıyı, şunu bunu ikna et de akp'ye oy vermesinler" falan. o iş öyle yürümez. herkes gizli oy kullanıyor. sana "ikna oldum, artık akp'ye oy vermeyeceğim" der, gider gene verir.
yani hepimiz eğlenmek için bir şeylere bağlanıyoruz. kimisi için de bu futbol oluyor. kendim futbolla yatıp futbolla kalkan biri olmasam da futbol takip etmek önde gelen hobilerimden biri. yani futbolla yatıp futbolla kalkan biri olsaydım bile birilerinin bana acımayla bakmasını hiç umursamazdım açıkçası. ama tabii futbol dışında da ilgi alanlarının olması, tek mutluluk noktası futbol olmaması, tuttuğu takım kötü sonuç alınca dünyasının başına yıkılmaması falan bir kişi için daha iyidir diye düşünüyorum. benim için sadece bir eğlence unsurudur futbol. futbol için kimsenin kalbini kırmam. takımım kötü sonuç alsa bile bu o günkü modumu da negatif etkilemez zaten. yani acıyarak bakmasam da, bir kişide futbolun bu denli sevinç ve keder yaratabilmesini çok da sağlıklı bulmadığımı belirtmek isterim. bir de takımım kazanınca "ben kazandım" diye düşünmem ben. yani sonuçta on milyonlarca galatasaray taraftarından biriyim. kendim bir başarı elde ettiysem gururlanabilirim de gs bir başarı elde ettiğinde takımımla gurur duyabilsem de spesifik olarak kendimle duymam.
yani hepimiz eğlenmek için bir şeylere bağlanıyoruz. kimisi için de bu futbol oluyor. kendim futbolla yatıp futbolla kalkan biri olmasam da futbol takip etmek önde gelen hobilerimden biri. yani futbolla yatıp futbolla kalkan biri olsaydım bile birilerinin bana acımayla bakmasını hiç umursamazdım açıkçası. ama tabii futbol dışında da ilgi alanlarının olması, tek mutluluk noktası futbol olmaması, tuttuğu takım kötü sonuç alınca dünyasının başına yıkılmaması falan bir kişi için daha iyidir diye düşünüyorum. benim için sadece bir eğlence unsurudur futbol. futbol için kimsenin kalbini kırmam. takımım kötü sonuç alsa bile bu o günkü modumu da negatif etkilemez zaten. yani acıyarak bakmasam da, bir kişide futbolun bu denli sevinç ve keder yaratabilmesini çok da sağlıklı bulmadığımı belirtmek isterim. bir de takımım kazanınca "ben kazandım" diye düşünmem ben. yani sonuçta on milyonlarca galatasaray taraftarından biriyim. kendim bir başarı elde ettiysem gururlanabilirim de gs bir başarı elde ettiğinde takımımla gurur duyabilsem de spesifik olarak kendimle duymam.
devamını gör...
16.
ben bu acınası insanlardan biriyim.
mesela bu hafta futbolla yattım ama sabahına rita hayworth ile uyandım. ani bir şok yaşadım. rita'yı sarstım bir iki kere. gilda dedim. gilda bu ne hal dedim.
sonra türk korku filmlerinde her zaman olduğu gibi bir kez daha uyandım. ama korkum geçmemişti. hemen banka hesabıma baktım. aman tanrım. ay sonunu getirecek param vardı hesabımda. sonra hemen bankanın mobil uygulamasını kapattım. zira ben başarımı ve mutluluğumu hesabımdaki para ile ölçecek kadar basit bir insan değilim.
o uyku sersemliği ile yatağı kontrol ettim rita hayworth hala orda mı diye. ama yoktu. hemen kütüphaneme koştum. geçerken aynaya baktım bir süre. boy aynası. zaten boy aynası olmasa da ben kendimi boydan görüyorum. zira tüm vücut olarak yakışıklı olmak kavramı bana uygun değil.
bu öz saygısı düşük düşüncelerimle baş etmek için kütüphaneme döndüm. toplamda yaklaşık yedi bin kitaptan oluşan kütüphanemin küçük bir bölümünü oluşturan kitaplıktaki futbol kitaplarına göz atmak istedim hemen. zira gece futbolla yatınca insan sabah en azından bir günaydın deme nezaketini göstermeli.
gözüme ilk çarpan kitap islam çupi isimli bir adamın kitabı oldu. kendisi de hatırladığım kadarıyla futbolla yatıp kalkan bir adamdı. futbolun ölümü kitabını şöyle bir karıştırdım. sonra islam çupi'yi çok sevsem de hemen kendi renklerime dönmem gerektiğini düşünerek welcome to hell kitabına göz attım. o kitapta da aradığımı bulamadım. sonra biraz gülümseme ihtiyacı duyup nasıl yıldız olunmaz kitabına baktım. hatta bir iki sayfa da okudum ne yalan söyleyeyim. eğlendim.
futbol kitaplarına ciddi bir kısım ayırdığım kütüphanemden "kütüphane ben ayrılmak istiyorum" diyerek uzaklaştım. umarım bir yerlerden tokası falan düşmez ileride. dayanamam. yıkılırım.
ben futbolla yatıp futbolla kalkıyorum ama can kozanoğlu'nun tanımladığı şekliyle futbolsevmez taraftarlardan biri değilim. futbolun içindeki rekabet duygusunu seviyorum. dayanışmayı seviyorum. endüstriyel futbola ne kadar düşmansam oyunun kendisini o kadar seviyorum.
yıllarca amatör olarak futbol oynadım. sol kanattan akım hiç bitmesin diye mücadele ettim. bazen arka direkte kendini unutturmak için uğraşırken arka direkte olduğumu unuttuğum bile oldu.
futbol asla sadece futbol değildir. bu oyunun içinde hayata dair çok şey bulan insanlar var. dar alanda kısa paslaşmalar filminde söylendiği gibi hayat futbola fena halde benzer. başka insanların hayatı ile meşgul olmak yerine insan kendi hayatı ile ilgilenmeye başladığı zaman rita hayworth'ın da en az gilda kadar güzel olduğunu anlar.
mesela bu hafta futbolla yattım ama sabahına rita hayworth ile uyandım. ani bir şok yaşadım. rita'yı sarstım bir iki kere. gilda dedim. gilda bu ne hal dedim.
sonra türk korku filmlerinde her zaman olduğu gibi bir kez daha uyandım. ama korkum geçmemişti. hemen banka hesabıma baktım. aman tanrım. ay sonunu getirecek param vardı hesabımda. sonra hemen bankanın mobil uygulamasını kapattım. zira ben başarımı ve mutluluğumu hesabımdaki para ile ölçecek kadar basit bir insan değilim.
o uyku sersemliği ile yatağı kontrol ettim rita hayworth hala orda mı diye. ama yoktu. hemen kütüphaneme koştum. geçerken aynaya baktım bir süre. boy aynası. zaten boy aynası olmasa da ben kendimi boydan görüyorum. zira tüm vücut olarak yakışıklı olmak kavramı bana uygun değil.
bu öz saygısı düşük düşüncelerimle baş etmek için kütüphaneme döndüm. toplamda yaklaşık yedi bin kitaptan oluşan kütüphanemin küçük bir bölümünü oluşturan kitaplıktaki futbol kitaplarına göz atmak istedim hemen. zira gece futbolla yatınca insan sabah en azından bir günaydın deme nezaketini göstermeli.
gözüme ilk çarpan kitap islam çupi isimli bir adamın kitabı oldu. kendisi de hatırladığım kadarıyla futbolla yatıp kalkan bir adamdı. futbolun ölümü kitabını şöyle bir karıştırdım. sonra islam çupi'yi çok sevsem de hemen kendi renklerime dönmem gerektiğini düşünerek welcome to hell kitabına göz attım. o kitapta da aradığımı bulamadım. sonra biraz gülümseme ihtiyacı duyup nasıl yıldız olunmaz kitabına baktım. hatta bir iki sayfa da okudum ne yalan söyleyeyim. eğlendim.
futbol kitaplarına ciddi bir kısım ayırdığım kütüphanemden "kütüphane ben ayrılmak istiyorum" diyerek uzaklaştım. umarım bir yerlerden tokası falan düşmez ileride. dayanamam. yıkılırım.
ben futbolla yatıp futbolla kalkıyorum ama can kozanoğlu'nun tanımladığı şekliyle futbolsevmez taraftarlardan biri değilim. futbolun içindeki rekabet duygusunu seviyorum. dayanışmayı seviyorum. endüstriyel futbola ne kadar düşmansam oyunun kendisini o kadar seviyorum.
yıllarca amatör olarak futbol oynadım. sol kanattan akım hiç bitmesin diye mücadele ettim. bazen arka direkte kendini unutturmak için uğraşırken arka direkte olduğumu unuttuğum bile oldu.
futbol asla sadece futbol değildir. bu oyunun içinde hayata dair çok şey bulan insanlar var. dar alanda kısa paslaşmalar filminde söylendiği gibi hayat futbola fena halde benzer. başka insanların hayatı ile meşgul olmak yerine insan kendi hayatı ile ilgilenmeye başladığı zaman rita hayworth'ın da en az gilda kadar güzel olduğunu anlar.
devamını gör...
17.
dönemin büyük tanrıları.
şirketler. *
şirketler. *
devamını gör...