61.
-işin aslı birbirlerini seviyorlardı da ikisi de sevmeyi bilemeyecek kadar gençti. küçük prens içi şüphelerle dolu olarak oradan kaçtı.
-onu yalnız mı bırakmış? peki nereye gitmiş?
-ilk başta nereye gittiğini bilmiyormuş. ama terk etmesi bile dönüş yolculuğunun ilk adımıymış aslında.
-onu yalnız mı bırakmış? peki nereye gitmiş?
-ilk başta nereye gittiğini bilmiyormuş. ama terk etmesi bile dönüş yolculuğunun ilk adımıymış aslında.
devamını gör...
62.
bazen üzüldüğünüz, kırıldığınız ortamlarda kalmak için boş nedenler ararken, gitmek aslında en başta yapılması gereken eylemlerden biridir. çünkü sizi üzen yarın da üzecektir. aylar yıllar sonra da yine kıracaktır. o yüzden bazen gitmek şifâdır, güçtür, cesarettir. zaten kalmanızı isteyen gitmenize sebep olacak şeyler yapmaz. bunu da unutmayın.
devamını gör...
63.
fikirsel değişimleri fiziksel bir hareket ile taçlandırmak.
devamını gör...
64.
bilinmeze yürümektir.
devamını gör...
65.
kendinden bile gidemedikten sonra hiçbir işe yaramıyor aşılan mesafeler ve alışılan yeni yüzler. yol almak, yön değiştirmek, mevsimleri aşmak kadar da unutmak gerek. öyle bir hız alacaksın ki dikenli anılar peşinden sana yetişemeyecek. ancak böylesi mümkün olursa, insanı yenileyip yeni bir başlangıca götürecek. yitip gitmekse eğer, kalan daha şanssız. meçhul olan boşluktan farksız. bekleyiş ve direnmek çoğu kez zor. hafızaya ve mutsuzluğa inat bükülmeden durabilmekse takdire şayan. hadi olsun, lütfen, yarın çok yakın diyerek avunmak için diğerleri gibi kavuşma masallarına inan. olur mu? olsun.
devamını gör...
66.
gidenler yerini ayarlar genellikle. kalanların ızdırabı ise yıkım getirir.
devamını gör...
67.
gitmek büyük bir devrim aslında. başlı başına bir baş kaldırı. yolu ev bilene yolda evinde hissedene gitmek bile büyük yük. ama insan bu devrimi yapmaya kendini hazır hissettiğinde ne eski benliği kalıyor ne anıları ne acıları ne mutlulukları kalıyor gittiğinde.
devamını gör...
68.
zaman zaman yaptığımdır insanları terk edip. bir gün bu ülkeyi de geride bırakıp gideceğim ama ne zaman kesin bir tarih veremiyorum.
devamını gör...
69.
gitmek isteyenin önünde kimse duramaz.
devamını gör...
70.
akla düştüyse eğer yapılması gerekendir. kaldığınız takdirde kafada bu düşünce ile hiçbir şey yapamazsınız.
devamını gör...
71.
gitsem mi diyorsan şüphesiz ki gitmen doğru karardır.
devamını gör...
72.
bir can yücel şiiri.
bugünlerde herkes gitmek istiyor.
küçük bir sahil kasabasına,
bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara..
hayatından memnun olan yok.
kiminle konuşsam aynı şey..
her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
bir kendisi.
bu yeter zaten.
her şeyi, herkesi götürdün demektir.
keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
ama olmuyor.
hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
yani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
böyle gidiyoruz işte.
bir yanımız “kalk gidelim”,
öbür yanımız “otur” diyor.
“otur” diyen kazanıyor.
o yan kalabalık zira..
iş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
güvende olma duygusu..
en kötüsü alışkanlık.
alışkanlığın verdiği rahatlık,
monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
kalıyoruz..
kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
evlenmeler..
bir çocuk daha doğurmalar..
borçlara girmeler..
işi büyütmeler..
bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
misal ben..
kapıdaki rex’i bırakıp gidemiyorum.
değil bu şehirden gitmek,
iki sokak öteye taşınamıyorum.
alıp götürsem gelmez ki..
bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
herkes onu, o herkesi seviyor.
hangi birimizle gitsin?
“sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır;
evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
kendi imalatımız küfeler.
ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
ölüm var zira.
ölüme inat tutunmak lazım,
inadına kök salmak lazım.
bari ufak kaçışlar yapabilsek.
var tabii yapanlar, ama az.
sadece kaymak tabakası.
hepimiz kaçabilsek..
bütçe, zaman, keyif.. denk olsa.
gün içinde mesela..
küçücük gitmeler yapabilsek.
ne mümkün.
sabah 9, akşam 18
sonra başka mecburiyetler
sıkışıp kaldık.
sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
bu kadar ağır olmamalı.
hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
ne saçma..
bahar mıdır bizi bu hale getiren?
galiba.
ben her bahar aşık olmam ama
her bahar gitmek isterim.
gittiğim olmadı hiç,
ama olsun.. istemek de güzel.
bugünlerde herkes gitmek istiyor.
küçük bir sahil kasabasına,
bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara..
hayatından memnun olan yok.
kiminle konuşsam aynı şey..
her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
bir kendisi.
bu yeter zaten.
her şeyi, herkesi götürdün demektir.
keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
ama olmuyor.
hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
yani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
böyle gidiyoruz işte.
bir yanımız “kalk gidelim”,
öbür yanımız “otur” diyor.
“otur” diyen kazanıyor.
o yan kalabalık zira..
iş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
güvende olma duygusu..
en kötüsü alışkanlık.
alışkanlığın verdiği rahatlık,
monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
kalıyoruz..
kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
evlenmeler..
bir çocuk daha doğurmalar..
borçlara girmeler..
işi büyütmeler..
bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
misal ben..
kapıdaki rex’i bırakıp gidemiyorum.
değil bu şehirden gitmek,
iki sokak öteye taşınamıyorum.
alıp götürsem gelmez ki..
bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
herkes onu, o herkesi seviyor.
hangi birimizle gitsin?
“sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır;
evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
kendi imalatımız küfeler.
ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
ölüm var zira.
ölüme inat tutunmak lazım,
inadına kök salmak lazım.
bari ufak kaçışlar yapabilsek.
var tabii yapanlar, ama az.
sadece kaymak tabakası.
hepimiz kaçabilsek..
bütçe, zaman, keyif.. denk olsa.
gün içinde mesela..
küçücük gitmeler yapabilsek.
ne mümkün.
sabah 9, akşam 18
sonra başka mecburiyetler
sıkışıp kaldık.
sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
bu kadar ağır olmamalı.
hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
ne saçma..
bahar mıdır bizi bu hale getiren?
galiba.
ben her bahar aşık olmam ama
her bahar gitmek isterim.
gittiğim olmadı hiç,
ama olsun.. istemek de güzel.
devamını gör...
73.
74.
nereye gideyim sorusu nerede kalayım sorusundan daha çaresizcedir.
devamını gör...
75.
durağanlığın getirdiği o durgunluktan kaçınmak. diğer duran şeylerin baskısından kaçınmak. durmaktan kaçınmak. kaçmaktır.
devamını gör...
76.
"burası olmasın da neresi olursa olsun" der kendi önüne düşer gidersin. bırak arkandan bakakalsınlar!..
devamını gör...
77.
''nereye gideceğini bilen için geç kalmak yoktu.'' demişti hakan günday daha kitabında. her yere ve her şeye kalışım ondan herhalde...
devamını gör...
78.
içimi rahat bırakmayan alıp başını gitme isteği var. tek başına...sanki tahammülüm kalmamış gibi hiç kimseyi almadan kimseyle muhattap olmadan yeni insanlarla tanışmadan gitmek geliyor içimden. belki de arkanda yükünü hafifleten değil de yüküne yük katıp hadi taşı diyen taşıyamadığında elini uzatmayan bir ailen olduğunda dünya tüm samimiyetini kaybediyor, içinde yalnızca gitme isteği kalıyor. o an kendinden ve sana ait olanlardan başka güveneceğin belki de tutunacağın bir dal bırakmıyor hayat. şükrü erbaşın
"evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. " dediği yerde bu eve sahip olmadığımı iliklerime kadar hissettim. bu evin olmayışı benim için inşaa edilemeyen ve yeri doldurulamayan ayrıca eksikliği, insanlara olan inancımı kaybettiren büsbütün kaybedişti.
"evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. " dediği yerde bu eve sahip olmadığımı iliklerime kadar hissettim. bu evin olmayışı benim için inşaa edilemeyen ve yeri doldurulamayan ayrıca eksikliği, insanlara olan inancımı kaybettiren büsbütün kaybedişti.
devamını gör...
79.
özleyenin olduğu yerden gitmek daha kolaydır. zor olan, kimsenin özlemeyeceğini bile bile gitmektir.
düşün.
düşün.
devamını gör...
80.
gitmek, bazen bir vedanın başlangıcıdır, bazen ise yeni bir maceranın kapısını aralar. yola çıkmak, hayatın bize sunduğu sonsuz olanakları keşfetmek için cesaretin göstergesidir. ne zaman ve nereye gidersen git, yüreğinle, aklınla ve hayallerinle git; çünkü gitmek, yaşamın kendisidir.
devamını gör...