21.
hakkında çok araştırma yazılarını okudum, orada yaşayan türkleri sosyal medyada takip ediyorum ve kore ile ilgili yapımlarını izleye izleye kültürlerine aşina oldum, dillerininden epey kelime öğrendim. bir yerde korece konuşan duysam anında anlarım. çince ve japoncadan çok farklı ve bence en güzeli. mutfaklarını çok seviyorum. damak tadıma çok uyuyor ve bazı yemeklerini öğrendim, zevkle yapıyorum.
kültürlerinde bize benzer çok şey var. eve ayakkabı ile girmiyorlar evet. bizim gibi ev terliği giyiyorlar. yapımlarında en sevdiğim özellik bu sanırım. kendi kültürlerini çekinmeden yansıtıyorlar. bizde mesela; bazı dizilerde evde ayakkabı ile dolaşanları görmüşüzdür. bana tuhaf geliyor, kopuk geliyor. bir de mutfaklarını göze soka soka tanıtıyorlar. bizde bu da eksik mesela! türkiye gibi zengin mutfağı olan bir ülkenin dünyaca izlenen popüler dizilerine bak çok az yemek sahneleri. halbuki mutfağımıza dikkat çekmek, reklamını yapmak için fırsat aslında.
ve son olarak; yapımlarında teknolojilerini tanıta tanıta bitiremiyorlar. eh "adamlar teknolojide dünya devi" desek abartmış olmayız. yine ürün yerleştirme gibi kendi ülkelerinin reklamını yapıyorlar.
o yüzden bence bu kadar dünyada dizilerimiz popülerleşmişken bunu kullanmalıyız diye düşünüyorum. kendimizi tanıtalım. çünkü maalesef lobimiz yok dış ülkelerde.
kore'de yeni nesil ile eski nesil arasında epey fark var yaşam biçimi ve değerler olarak. batı gibi gittikçe bireyselleşiyorlar. eski nesil halbuki bizim gibi komşulukları, samimiyetleri var birbirleriyle. batı özentiliği de var. ingilizceyi pek iyi konuşamıyorlar ve iyi konuşan çok havalı gibi geliyor.
akran zorbalığı, ırkçılık da azımsanmayacak kadar var.
bir de ince toz sorunu var. çin tarafından çöllerden gelen ve bazen o kadar yoğun oluyormuş ki kimse dışarı dahi çıkmıyormuş. çoğu evde bu sebeple hava temizleme cihazı var ve o yüzden maske kullanmak, bizim için pandemi ile başlasa da onlar için oldukça olağan bir durum.
bir keresinde koreli bir turist topluluğu ile karşılaştım gittiğim bir yerde. bayağı muhabbet ettik. oğlumun ismini çok sevdiler korece anlamını öğrenince. çok güler yüzlülerdi, hoş sohbetlerdi. bol bol resim çektirdik. bir tanesi "güney kore'nin tarihini benden daha iyi biliyorsun" diye şaşırmıştı.
kültürlerinde bize benzer çok şey var. eve ayakkabı ile girmiyorlar evet. bizim gibi ev terliği giyiyorlar. yapımlarında en sevdiğim özellik bu sanırım. kendi kültürlerini çekinmeden yansıtıyorlar. bizde mesela; bazı dizilerde evde ayakkabı ile dolaşanları görmüşüzdür. bana tuhaf geliyor, kopuk geliyor. bir de mutfaklarını göze soka soka tanıtıyorlar. bizde bu da eksik mesela! türkiye gibi zengin mutfağı olan bir ülkenin dünyaca izlenen popüler dizilerine bak çok az yemek sahneleri. halbuki mutfağımıza dikkat çekmek, reklamını yapmak için fırsat aslında.
ve son olarak; yapımlarında teknolojilerini tanıta tanıta bitiremiyorlar. eh "adamlar teknolojide dünya devi" desek abartmış olmayız. yine ürün yerleştirme gibi kendi ülkelerinin reklamını yapıyorlar.
o yüzden bence bu kadar dünyada dizilerimiz popülerleşmişken bunu kullanmalıyız diye düşünüyorum. kendimizi tanıtalım. çünkü maalesef lobimiz yok dış ülkelerde.
kore'de yeni nesil ile eski nesil arasında epey fark var yaşam biçimi ve değerler olarak. batı gibi gittikçe bireyselleşiyorlar. eski nesil halbuki bizim gibi komşulukları, samimiyetleri var birbirleriyle. batı özentiliği de var. ingilizceyi pek iyi konuşamıyorlar ve iyi konuşan çok havalı gibi geliyor.
akran zorbalığı, ırkçılık da azımsanmayacak kadar var.
bir de ince toz sorunu var. çin tarafından çöllerden gelen ve bazen o kadar yoğun oluyormuş ki kimse dışarı dahi çıkmıyormuş. çoğu evde bu sebeple hava temizleme cihazı var ve o yüzden maske kullanmak, bizim için pandemi ile başlasa da onlar için oldukça olağan bir durum.
bir keresinde koreli bir turist topluluğu ile karşılaştım gittiğim bir yerde. bayağı muhabbet ettik. oğlumun ismini çok sevdiler korece anlamını öğrenince. çok güler yüzlülerdi, hoş sohbetlerdi. bol bol resim çektirdik. bir tanesi "güney kore'nin tarihini benden daha iyi biliyorsun" diye şaşırmıştı.
devamını gör...
22.
türkiye'yi gri liste sınıfına sokmuş ve ülkeye girişleri yasaklamış devlet. evet mülteci ulkesi olduğumuzdan ve fakir olduğumuzdan bizim ülkenin de ırzına geçerler bunlar diye meşhur kardeş ülke bizi gri listeye almıştır.
diğer 8. dünya ülkeleri ile birlikte adımız. ne deyim itibarimizi iki paralık edenler yüzünden bu haldeyiz. ülken nefesi kokanlar sınıfında adamlar siktirin gidin arkadaşım ne kardeş ülkesi diyor direkt olarak.
ben milliyetçi bir insan değilim, as bayrakları kafası ömrü hayatım boyunca yaşamadım, balkan göçmeni bir ailenin çocuğuyum, bu tarz slogan duygular, hareketler, benim yaratılışıma ve hayat görüşüme ekstrem şekilde terstir, müthiş saçma davranışlardır. benim anlayisimda vatan ve millet kavramı şu an hâli hazırda içinde bulunduğum ülkede bulunmuyor. evet ben söyleyim kimseye kalmadan, imkanım oldugu takdirde s*ktirp giderim. 1 saniye arkama bakmadan...
ama bu demek değildir ki ülke için canını veren insanları yok sayayım. ne olursa olsun g. kore savaşı'nda senin ülken adına buradan kalkıp giden türk askeri orada canını vermiş. ve çok uzak olmayan tarihindeki bu olayı yok sayıp gri listeye alması benim gibi zerre milliyetçi duyguları olmayan biri için bile büyük yavşaklıktır. diğerlerini anlarım da bu ülke senin için ölmüş lan.
güney kore de bizim için artık bitmiştir hocam ahshs.
diğer 8. dünya ülkeleri ile birlikte adımız. ne deyim itibarimizi iki paralık edenler yüzünden bu haldeyiz. ülken nefesi kokanlar sınıfında adamlar siktirin gidin arkadaşım ne kardeş ülkesi diyor direkt olarak.
ben milliyetçi bir insan değilim, as bayrakları kafası ömrü hayatım boyunca yaşamadım, balkan göçmeni bir ailenin çocuğuyum, bu tarz slogan duygular, hareketler, benim yaratılışıma ve hayat görüşüme ekstrem şekilde terstir, müthiş saçma davranışlardır. benim anlayisimda vatan ve millet kavramı şu an hâli hazırda içinde bulunduğum ülkede bulunmuyor. evet ben söyleyim kimseye kalmadan, imkanım oldugu takdirde s*ktirp giderim. 1 saniye arkama bakmadan...
ama bu demek değildir ki ülke için canını veren insanları yok sayayım. ne olursa olsun g. kore savaşı'nda senin ülken adına buradan kalkıp giden türk askeri orada canını vermiş. ve çok uzak olmayan tarihindeki bu olayı yok sayıp gri listeye alması benim gibi zerre milliyetçi duyguları olmayan biri için bile büyük yavşaklıktır. diğerlerini anlarım da bu ülke senin için ölmüş lan.
güney kore de bizim için artık bitmiştir hocam ahshs.
devamını gör...
23.
güney kore, uzakdoğu'daki kore yarımadası'nda yer alan ve turani ırkın altay kolundan olan bir ülke olup diğer bir kardeşi komünist kuzey kore'dir. güney kore'nin başkenti seul şehridir ve resmi adı kore cumhuriyeti'dir. güney kore, kore'nin kapitalist olanıdır ve abd'nin doğu asya'daki japonya ile birlikte en güvenilir müttefikidir.* güney kore, tarihteki goguryeo krallığı'nın gerçek mirasçısıdır. k-pop, samsung, lg gibi uzakdoğu popüler kültürü buradan çıkmadır.
korelilerin ataları olan goguryeo kırallığı'nın bayrağı
goguryeo kırallığı'nın haritadaki konumu
güney kore bayrağı
güney kore'nin haritadaki konumu




devamını gör...
24.
sanırsam değişik bir havası var. bizim ülkeden okumaya giden esmer tenli kızlar birden beyaz bir tene kavuşuyorlar. keşke bu formülü michael jackson da verseydiniz. adamcağız kendini heba etti.
devamını gör...
25.
1975 yılına kadar çok koyu bir faşizmle yönetilen uzak doğu ülkesi. özgürlük, işçi hakları gibi sözleri etmenizi bir yana bırak, birinin bu adam bunları düşünüyor diye ihbarda bulunması bile yok edilmeniz yeterliydi. 1980 yılında chun doo-hwan hükûmetine karşı gösteri yapan yerel jeonnam üniversitesi öğrencileri hükûmet birlikleri tarafından görülmemiş bir şekilde saldırıya uğrayarak dövüldü ve öldürüldü. bunun üzerine gwangju vatandaşları silahlandı yerel polis karakollarını basarak silahla direniş gösterdi. ayaklanma 27 mayıs 1980 tarihinde kanlı bir şekilde bastırıldı. bu olaylar sırasında cumhurbaşkanı olan chun doo-hwan da darbeyle iş başına gelmişti. chun doo-hwan bu katliamlar nedeniyle 1996'da idama mahkum edildi ama it iti ısırmaz prensibi gereğince yeni cumhurbaşkanı tarafından affedildi.
ülkenin en büyük şirketleri olan hyundai, samsung ve adını şimdi hatırlamadığım iki şirket kore ekonomisinin tümden sahibidir. diğer firmalar bunların taşeronudur. bunların sözünden çıkarlarsa kendi idam fermanlarını imzalamış olurlar. bu dört firma dört aileye aittir. bunlar kore'nin derebeyleriymiş bir zaman. bizim treni kaçıran sagra gibi.
sanayi bürokrası ilişkileri tıpkı türkiye gibidir. sıkışan bir firma uygun bir ödemeyi elden yaparsa devlet elinde pompa sıkışıklığı açmaya koşar.
ama yiğidi öldür haklarını yeme. eğitimleri primadır. bir ara seul sokaklarında gördüğünüz 25 yaş üstü her iki gençten biri doktoralı insandı.
1996'dan sonra ieee'nin dergisinde yayınlanan her üç makaleden biri koreli mühendislerce yazılıyordu. şu anda, tacı çin'e devretmek üzere olsalar da yarı iletken hafıza konusunda dünyanın market lideridir. samsung bu liderliği ellerine geçirmeleri abd'yi deliye döndürmüştü.
ülkenin en büyük şirketleri olan hyundai, samsung ve adını şimdi hatırlamadığım iki şirket kore ekonomisinin tümden sahibidir. diğer firmalar bunların taşeronudur. bunların sözünden çıkarlarsa kendi idam fermanlarını imzalamış olurlar. bu dört firma dört aileye aittir. bunlar kore'nin derebeyleriymiş bir zaman. bizim treni kaçıran sagra gibi.
sanayi bürokrası ilişkileri tıpkı türkiye gibidir. sıkışan bir firma uygun bir ödemeyi elden yaparsa devlet elinde pompa sıkışıklığı açmaya koşar.
ama yiğidi öldür haklarını yeme. eğitimleri primadır. bir ara seul sokaklarında gördüğünüz 25 yaş üstü her iki gençten biri doktoralı insandı.
1996'dan sonra ieee'nin dergisinde yayınlanan her üç makaleden biri koreli mühendislerce yazılıyordu. şu anda, tacı çin'e devretmek üzere olsalar da yarı iletken hafıza konusunda dünyanın market lideridir. samsung bu liderliği ellerine geçirmeleri abd'yi deliye döndürmüştü.
devamını gör...
26.
7 günlük bir iş seyahatinde geçen eylül ayı oradaydım. (bkz: suwon) ve başkent (bkz: seul)'de bulundum. türkiye'den uçakla 10 saat sürdü. aramızda 6 saatlik bir fark var. gidecekler olanlar için bir k-eta vizesi almaları gerekiyor. buradan
önce yemeklerden bahsedelim. genellikle deniz ürünleri ve sebze ağırlıklı bir yemek anlayışları var. sebebi ülke toprağının küçük olması ve nüfusu besleme noktasında mecburen deniz ürünlerine yönelmişler. (bkz: kimchi) ve (bkz: bibimbap) gibi yemekleri var. yemeklerinin çoğu baharatlıdır. (bkz: soju) adı verilen prinçten yapılan bir biraları var. bazıları bunun prinç vodkası olduğunu söylüyor. yemeklerinde ekmek yok. ekmek yerine bir kapta yağsız ve tuzsuz buharda pişmiş prinç yerler. birde çubuklarla yeme olayı var. deniz ürünleriyle arası iyi olmayan normal bir anadolu çocuğuna göre bu yemekler tatsız gelebilir. deniz ürünleriyle aranız varsa güney kore tam size göre.
evlere gelelim. evler genelde 60m2 civarı. küçük evlerde yaşarlar. evlerin çoğu kiralık. ev sahibi olmak çok zor. şehirlerde dikey mimari esas gibi bir şey. genellikle kiralarda depozito çok fazla isteniyor. depozitoyu ev sahibi çeşitli yatırımlarda kullanıyor ve sene sonunda size geri veriyor. amaç paranın sürekli bir şekilde piyasada bulunması. klozetlerde taharet musluğu var ama biraz gelişmiş şekilde. düğmeye basıyorsun, musluk açmıyorsun.
kozmetik sektörü acayip gelişmiş. erkekler de bile yüz bakımı olayı var. bebek yüzlü zaten bakımlı olanları. eşe dosta bu ürünlerden aldığımda pasaportumu göstererek vergi indiriminden yararlandım. yabancıya vergi indirimi var. sanırım reklam ve teşvik amaçlı.
gelelim türkler'le muhabbete gelince. yaşlılar kore savaşını biliyorlar ve türkiye'ye inanılmaz saygılılar. gençler ise pek öyle değil. kore savaşı ve türklerin yardımlarını pek bilen yok. deprem zamanı türkiye'ye büyük yardım kampanyaları düzenlemişler. bazıları da "bunlar evlerini niye sağlam yapmıyor?" diye sorgular olmuşlar. yabancılara karşı kapalı bir toplum. aranıza pek almıyorlar. akdeniz insanı gibi samimi değiller.
sokaklar inanılmaz temiz, yerde çöp yok. başıboş sokak hayvanı yok. gördüğüm bütün hayvanlar sahipliydi.
seul çok büyük bir yer ve çok gelişmiş bir metro ağı var. bizimkilerle sakın karşılaştırmayın (bkz: ağlamıyorum sadece gözüme türkiye gerçekleri kaçtı). metrolarda ise millet raylara atlayarak intihar etmesin diye camlı bölmeler konulmuş.
(bkz: catch pang) diye dükkanları var bunların. para atıp kollu makineyle peluş oyuncak alıyorsun ya hani, komple dükkan böyle. aşırı derecede bunlar bu dükkanlara hasta.
(bkz: suwon) ise seul'e trenle 45 dk. uzaklıkta. seul çok pahalı olduğu için, suwon'da oturup seul'de çalışmaya gelen insanlar var.
halkın çoğu dinle ilgilenmiyor. konfüçyüsçülük ve budizim geleneksel dinleri. ancak evangelistler buraya da el atmışlar hemen hemen her yerde kilise kurmuşlar.
japonlar'dan ve kuzey korelilerden nefret ederler. zira japonlar bunlara zulüm etmişler, özellikle 1. dünya ve 2. dünya savaşlarında. saraylarını yakıp yıkmışlar ve bazılarını da ahır niyetine kullanmışlar. kuzey kore ile aralarında 70 sene süren ateşkes antlaşmaları var, barış antlaşması yok. hatta o ateşkes antlaşmasını da güney kore adına bir amerikalı general imzalamış. o kadar amerikan etkisinde yani.
ve k-pop (bkz: black pink) baya meşhur burada. tv'lerde sırf k-pop müzik kanalları var. sabahtan akşama kadar klipleri döner.
not: kore tv kanallarında bir de ne göreyim. (bkz: muhteşem yüzyıl) dizisi var, korece alt yazılı.
önce yemeklerden bahsedelim. genellikle deniz ürünleri ve sebze ağırlıklı bir yemek anlayışları var. sebebi ülke toprağının küçük olması ve nüfusu besleme noktasında mecburen deniz ürünlerine yönelmişler. (bkz: kimchi) ve (bkz: bibimbap) gibi yemekleri var. yemeklerinin çoğu baharatlıdır. (bkz: soju) adı verilen prinçten yapılan bir biraları var. bazıları bunun prinç vodkası olduğunu söylüyor. yemeklerinde ekmek yok. ekmek yerine bir kapta yağsız ve tuzsuz buharda pişmiş prinç yerler. birde çubuklarla yeme olayı var. deniz ürünleriyle arası iyi olmayan normal bir anadolu çocuğuna göre bu yemekler tatsız gelebilir. deniz ürünleriyle aranız varsa güney kore tam size göre.
evlere gelelim. evler genelde 60m2 civarı. küçük evlerde yaşarlar. evlerin çoğu kiralık. ev sahibi olmak çok zor. şehirlerde dikey mimari esas gibi bir şey. genellikle kiralarda depozito çok fazla isteniyor. depozitoyu ev sahibi çeşitli yatırımlarda kullanıyor ve sene sonunda size geri veriyor. amaç paranın sürekli bir şekilde piyasada bulunması. klozetlerde taharet musluğu var ama biraz gelişmiş şekilde. düğmeye basıyorsun, musluk açmıyorsun.
kozmetik sektörü acayip gelişmiş. erkekler de bile yüz bakımı olayı var. bebek yüzlü zaten bakımlı olanları. eşe dosta bu ürünlerden aldığımda pasaportumu göstererek vergi indiriminden yararlandım. yabancıya vergi indirimi var. sanırım reklam ve teşvik amaçlı.
gelelim türkler'le muhabbete gelince. yaşlılar kore savaşını biliyorlar ve türkiye'ye inanılmaz saygılılar. gençler ise pek öyle değil. kore savaşı ve türklerin yardımlarını pek bilen yok. deprem zamanı türkiye'ye büyük yardım kampanyaları düzenlemişler. bazıları da "bunlar evlerini niye sağlam yapmıyor?" diye sorgular olmuşlar. yabancılara karşı kapalı bir toplum. aranıza pek almıyorlar. akdeniz insanı gibi samimi değiller.
sokaklar inanılmaz temiz, yerde çöp yok. başıboş sokak hayvanı yok. gördüğüm bütün hayvanlar sahipliydi.
seul çok büyük bir yer ve çok gelişmiş bir metro ağı var. bizimkilerle sakın karşılaştırmayın (bkz: ağlamıyorum sadece gözüme türkiye gerçekleri kaçtı). metrolarda ise millet raylara atlayarak intihar etmesin diye camlı bölmeler konulmuş.
(bkz: catch pang) diye dükkanları var bunların. para atıp kollu makineyle peluş oyuncak alıyorsun ya hani, komple dükkan böyle. aşırı derecede bunlar bu dükkanlara hasta.
(bkz: suwon) ise seul'e trenle 45 dk. uzaklıkta. seul çok pahalı olduğu için, suwon'da oturup seul'de çalışmaya gelen insanlar var.
halkın çoğu dinle ilgilenmiyor. konfüçyüsçülük ve budizim geleneksel dinleri. ancak evangelistler buraya da el atmışlar hemen hemen her yerde kilise kurmuşlar.
japonlar'dan ve kuzey korelilerden nefret ederler. zira japonlar bunlara zulüm etmişler, özellikle 1. dünya ve 2. dünya savaşlarında. saraylarını yakıp yıkmışlar ve bazılarını da ahır niyetine kullanmışlar. kuzey kore ile aralarında 70 sene süren ateşkes antlaşmaları var, barış antlaşması yok. hatta o ateşkes antlaşmasını da güney kore adına bir amerikalı general imzalamış. o kadar amerikan etkisinde yani.
ve k-pop (bkz: black pink) baya meşhur burada. tv'lerde sırf k-pop müzik kanalları var. sabahtan akşama kadar klipleri döner.
not: kore tv kanallarında bir de ne göreyim. (bkz: muhteşem yüzyıl) dizisi var, korece alt yazılı.
devamını gör...
27.
kadinlar icin guvenilmez olan, sapikligin yaygin oldugu ulke. bazi konulardan guvenlikli olsa da, bazi konularda guvenligi sinifta kalabilen bi ulke.
fakat k-pop kulturuyle birlikte en sevilen ulkelerden biri olmustur.
ayrica yanlarinda kuzey kore oldugu icin, bize atom atarlar mi acaba diye bi korkulari da var buranin halkinin. evet.
fakat k-pop kulturuyle birlikte en sevilen ulkelerden biri olmustur.
ayrica yanlarinda kuzey kore oldugu icin, bize atom atarlar mi acaba diye bi korkulari da var buranin halkinin. evet.
devamını gör...