havuç

lop tavşanımın yavruyken yemediği şimdi severek tükettiği sebze.

içimde c, k ve bolca fosfor bulunduran, turuncu ve siyah renkleri olan köklü sebze.

türkiye'de en çok yetiştiği yer olan (bkz: beypazarı)'ında heykeli olan sebze.

havuç tarator olarak ve katur katur soyup yemek içindir. onun dışında kullanılmaması gerektiğini düşündüğüm sebzedir.

kortkortkort diye yenilmesi farzdır.

çocukluğumdan bu yana göze iyi geldiği bahanesiyle ile yediğim, ancak a vitamini dışında göze bir faydası olmadığını öğrendiğimde salataya renk katmak dışında pek tüketmediğim sebze.

ikinci dünya savaşı döneminde ingilizlerin radarı icad etmesiyle alman uçaklarını kartal hucumu sırasında buyuk zarara uğratmıştır. ingilizler radar diye bir şey bulduklarını kimseye söylemedikleri için tüm dünya ingiliz pilotlarının alman uçaklarını nasıl düşürdüklerini konuşuyorlardı. ingilizler ise radar sistemlerini öyle zor bir zamanda başka ülkeler de yapmasın diye pilotlarımız havuç yediği için gözleri çok iyi görüyor dolayısıyla alman uçaklarını kartal hucumu sırasında hezimete uğrattık diye haber yapmışlardı. havuç göze iyi gelir muhabbeti ordan gelir. peki neden bu bilgiyi buraya yazdın diye sorarsanız onu bilemiyorum. havuç ismini duyunca aklıma bu olay gelir.

tarator dışında çiğ çiğ nasıl yendiğine bir türlü aklım ermiyor. katır kutur kemirmenin ne anlamı var? bir de kort kort diye bir şey uydurmuşlar. havuç tarator olmasa tavşan yeminden fazlası değildir. *

orta boy bir tanesi, günlük a vitamini ihtiyacının %70-80'ini karşılar. a vitamini de sivilce ve akneye karşı en etkili maddelerden biridir. (bkz: retinol)

göze iyi geldiği söylenen, kışın vazgeçilmez sebzesi. pek âlâ ben sevmem ama, salatası da müthiş hoş olur.

taratoru güzel olur. başka da bişey olmaz.

dışını soyup daha sonra rendeledikten sonra yediğim sebze.

havucu sevme sebebim küçüklükte izlemek için can attığım bugs bunny'dır.

en sevdiğim renk turuncudur. ve havucun tadı da güzel. o yüzden en sevdiğim sebze havuçtur.
kış gelse de yesek.

bundan tüketenlerin görme duyuları daha da gelişiyormuş diyorlar.

kızıl saçlı olan insanlara takılan lakaptır.

havuç içi kadar mutluluk yeter...

ıspanağa, barbunyaya, kızartmaya her şeye koyarsın gık demez.
ısıra ısıra yersin, lezzetlidir.
salatada, turşuda olmazsa olmaz.
hadi bunlar bir yana,
tatlısı var, keki var, cezerye diye kendine özgü ürünü var.
bir sebzeden daha ne kadar verim alınabilir ki, bundan iyisi şamdak ayısı*

tanrı, canının sıkıldığı, “ne yapsam ne yapsam” diye dolandığı bir gün, tembelliği de tutunca rakı balığın değişmez mezesi turpun içine metil oranj denilen boyadan enjekte etmiş, turpun tadının bozulduğunu anlayınca da biraz da şeker ekleyerek bugün havuç dediğimiz sebzemsi kökü =sebkök yaratmıştır.
yaratım sürecinin bu kadar dandik bir süreç olmasından da anlaşıldığı üzere kendisi de epeyce dandik bir yiyecektir. havuç kadar, hatta ondan da dandik bir sebze olan pırasanın havuç olmadan yapılanın hiç ağza sürülmeyesi olması, bize havucun kıymetinin ne olduğunu göstermelidir.
buyurun size iki kullanım alanı:
1) ucuz, sulandırılmış bira satan meyhanelerde ince dilimlenmiş halde bir cam bardağın içinde masanıza gelir bu meret. yanında aynı şekil dilimlenmiş hıyar ve bardağın dibinde de limon suyu havası verilmiş sarı limon tuzu suyu vardır. patates kızartması ve sosis tavadan oluşan mezeler bittikten ve çerez tabağındaki son beyaz leblebi, acaba leblebi mi diye incelenenip yendikten sonra son çare olarak bu havuçlara sarkar insanoğlu.
2) havuç suyunun gözlere faydalı olduğu söylenir. hiç denemedim ama deneyenleri duydum. biri metin şentürk’tü. bardak bardak havuç suyu içip ölçüyü kaçırınca hastanelik olmuştur kendisi. havuçtan hiç fayda görmediğini ekleyeyim.
havuçla yapılabilecekler
havucu pırasaya yarenlik etmekten, sarhoşa ucuz meze olmaktan ve metin şentürk’ü gözlerini havuç suyuyla iyileştirmeye çalışmaktan kurtarmak ve yaratanı severiz yaratılandan ötürü (böyle değildi ama olsun) dediğimiz için bu seb-kök’e yeni kullanım alanları bulmaya hasrettim kendimi bir süredir. işte bunlardan bazıları:
1) havuçlu pide: pide hamurunun içine blenderden geçirilerek çok ince parçalara ayrılmış havuç eklenir ve fırına verilir. fırından çıkan pideyi yiyemeyeceksiniz muhtemelen. dolayısıyla parçalayıp güvercinlere ikram ettiğiniz pidenin içindeki o mikroskobik havuç parçalarının güvercinler tarafından nasıl ayıklanıp bir tarafa konulduğunu hayretle gözleyebilirsiniz.
2) havuç kalem: en ucuz ve yazarken baskı yapan parmağınızı acıtan türden bir tükenmezkalemi, boydan boya delinen ince bir havucun ortasına sokarak parmağınızı acıtmayan bir tükenmez kalem elde edebilirsiniz. kalemin arkasını kemirme huyunuz varsa ve aynı şeyi kurşun kalemle de yaparsanız tadından yenmez bir kurşun kaleminiz olur. her halde tadı tahtadan daha iyidir.
3) sigara ağızlığı: gene ortasını deldiğiniz bir havucun ucuna sigara takarak muazzam bir ağızlık elde etmiş olursunuz. bu durumda havuç epeyce ince olmalıdır. kalın bir havuç çene kaslarınızın yorulup şapır şupur ağzınızın suyunun akmasına neden olur
4) yumurta: işte tam benlik bir kullanım alanı… metin şentürk içmeden elinden kapacağınız havuç suyuna atacağınız yumurtaları bu suda haşlarsanız sarı şirin yumurtalarınız olur. tabi yumurtaların beyaz kabuklu olanını seçmişseniz... kahverengi yumurtayla denemeyin sakın.
5) şişe mantarı: birkaç gün güneşte bırakarak yavşattığınız havuçları şişe mantarı boylarında keserek ev yapımı şaraplarınızın şişelerini kapatmakta kullanabilirsiniz. burada dikkat edilecek husus, şarabın havuçla temas etmesini engellemektir. sonuç itibariyle kim havuç kokulu şarap içmek ister ki?
6) sarhoş mezesi: ta yukarıda söz ettiğimiz yöntem. havuç ince ince dilimlenir ve kendisi gibi dilimlenmiş hıyarla beraber içinde limon suyu süsü verilmiş limon tuzu suyunun (evet sarı renkli) bulunduğu bir cam bardağın içinde servis yapılır. ucuz, sulandırılmış bira satan meyhane sarhoşlarının, patates kızartması ve sosis tavadan oluşan mezeler bittikten ve çerez tabağındaki son beyaz leblebi, acaba leblebi mi diye incelenip yendikten sonra son çaresidir bu havuçlar. evet, galiba en güzel kullanım yeri de bu havucun .

bizim kantinde döner dürümün içine katılıyor isteğe bağlı, çok yakışıyor garip bir şekilde.

ince ince kesip publarda limon suyunun içine koyulduğu zaman harika oluyor ama ne zaman evde yapsam hiçbir zaman aynı tadı alamadım.