hayat pahalılığı

normalde sevmiyorum bu konuda konuşmak, içimi karartıyor. ama çok doldum.

gereksiz para harcayan biri değilim, ihtiyacım varsa o şeyi çok da beğenmişsem satın alırım, ya da canım çekmiştir, karnımı doyurmak ve sağlıklı beslenmek için.

şunu diyeceğim, öğrenci olarak bu öncelikli ihtiyaç ve isteklerim bile anca hayal. çok ciddiyim. eve dönerken markete uğrayıp sabah kahvaltı için besin değeri olan bir şey almak istiyorum, her seferinde elim boş çıkıyorum - her seferinde. simit de artık pahalı, aç da dayanabiliyormuşum öğlene kadar.

devlet okulu, uygun yemek, eyvallah, her yemekten sonra ağzımda kalan iğrenç tat? göstermelik porsiyonlar? yüksek beklenti yok tabii de, olmayacak şey mi acaba?

düzgün beslenmeyince karbonhidrat ve çikolata çekiyor canım, 10 lira olmuşlar?

resmi etkinliklere katılıyorum kariyerim için filan hani, tekstil ürünleri hep doldurma fiyatlı, çevremizden çok iyi biliyoruz. çanta, kulaklık, bilumum başka ihtiyaçlarım var. hepsi aklımda ve beklemede.

et bu ülkede hep pahalıydı, kıyma almak bir jestti. bugün balık da öyle (yarım ada ülkesi?), domates de öyle (15 liraya dometes mi olur?), meyve de her şey de. makarna bile pahalı ulan.

her öğün ailemle ürünlerin pahalılığından, her arada sınıf arkadaşlarımla dolar kurundan, her arkadaş görüşmelerimde "kanka onu yemeyelim-paramı yetirmem lazım, kanka buluşmayalım akbilim boş" muhabbetinden bık-tım.

bir ülkenin vatandaşıyım ama bırak refah seviyesini, askeri yaşama koşullarına bile gerçekten sahip değilim. o zaman ne anlamı var?

bizde mi sorun? protesto etmeliyiz, ve bunu topluca yapmalıyız. benzin almayacağız, markete gitmeyeceğiz, toplu taşıma kullanmayacağız, belki işe ve okula gitmeyeceğiz. vatandaş olmadan bir ülke ne ki?

bu yaşıma kadar ilk defa böyle şiddetli hissettiğim durum. 2 sene öncesine kadar orta direk vatandaş statüsündeyken şu an ancak asgari müştereklerini ancak karşılayabilen bir vatandaş haline geldik.

yine aç değiliz açıkta değiliz çok şükür ama bi tavuğa 55 tl ödemekte insanın zoruna gidiyor a**.

yandaşlara dokunmayandır.

hayat pahalı değil devletin başında olanlar vatandaşı ve refah seviyesini düşünmediği için kendisi saraylarda yaşarken kendi vatandaşına 3 değil 1 ekmek alın deme seviyesine kadar düşebilecek hatta ve hatta evleri yanan insanlara çay atabilecek yöneticiler yüzünden para birimimizin değeri yok.

akp ve mhp denen partilerin umurunda olmayan şeydir.

hala muhalefete saldırıyorlar. chp ve bay kemal deyip etrafa saldırıyorlar.

cidden inanılmaz.

gerçi bende böyle bir seçmene sahip olsa idim, bende böyle yapardım herhalde. (bkz: müstahak)

şu son bir kaç gündür bütün her şey zamlanıyor ama kimsenin ne olduğundan haberi yok. ülkenin yarısından fazlası asgari ücretle çalışıyor bu fiyatlarla ev mi geçindirilir, evlilik mi yapılır, sosyal hayat mı kalır yazık günah ya. gidişat aşırı kötü yurt dışına gidenler haklı malesef.

dışarı çıkmayım her çıkışta boşa para gidiyor diye düşündüren ve insanı eve kapatan durum.

bu iş nereye kadar böyle gidecek merak ediyorum. her gün zam geliyor sürekli fiyatlar değişiyor. zenginler keyif sürüyor fakirler bedelini ödüyor. ıntihar olayları neden artıyor sizce de sebebi belli değil mi! parasız tuvalete gidilmiyor deyimi gerçek oldu artık. ot gibi yaşıyoruz.

üzerinize afiyet iki üç gün önce amazonu açıp kendime ciciler almak istedim. ayakkabı ve pantolon fiyatlarını görünce uygulamayı kapatıp telefondan kaldırdım.

galata kulesinin dibinde, viyana kahvecisinde 2 tatlı 4 çay 1 şu 200 tl olmuş. en dandik tişört 100 lira. yazlıklar olsun

her gün biraz daha giriyor. artık alacak yerimiz kalmadı.

simit 4,00 ₺.
ekmek 3,50 ₺.
0.5'lik su 2,50 ₺.
taksimetre açılış 7,00 ₺. kısa mesafe 20,00 ₺.
dolmuş 7,00 ₺ olmuş, oha.
1 kilo domates, 1 kilo patates, 1 kilo soğan, 1 kilo salatalık, 1 adet marul 70-80,00 ₺.
kırmızı etin kilosu 120-140,00 ₺.

50 lirayla sabah evden çık, hiçbir şey yapma, işe git-işten dön, sikko bir döner ye, 1 adet su alıp iç, para bitti.

yakında 50 lirayla götümüzü sileceğiz. başka işe yaramayacak çünkü.

kime göre neye göre ?

halk özelikle alt tabaka memnun.

2023 'te doğal gazın çıkıp şahlanacağını düşünen bir kesim var.
geçen bir fabrika işçisi ile ayak üstü birazcık sohbet etme imkanı bulduk. adam biraz hayat pahalılığından muzdarip. tutamadım kendimi biraz yardırmışım.

adam bir dakika dedi.
"donsuz gezeriz vatansız kalmayız.
hırsız pkk lı kilişdarogluna, pensilvanya kulasi merallle mi ? " dedi ve uzaklaştık.

o yüzden devamke

tıraş bıçağı ile tıraş köpüğü alacaktım, garanti olsun diye 100 lira aldım yanıma her ikisi için de. marketten içeriye girdim ve gördüm ki sadece iki adet tıraş bıçağı 100 lira idi. tıraş köpüğü ise 40 lira. tıraş köpüğü alıp çıktım, sinirden aklıma gelen her şeye sövüyordum eve yürürken.

ulke ekonomisinde son durum budur arkadaslar kisa ve oz .

markete gitmeye korktuğum durumdur.

aldığım bir ürünü ikinci kez aynı fiyata alamıyorum. bir bakmışım tavan yapmış fiyatlar. bir bakmışım denetleme olacakmış düşmüş fiyatlar. iki market arasında bile dünya fark var.

geçen gün şeker alayım dedim a101 de 2 kilosu 22 tl ama kalmamış. bime gittim 2 kilosu 32 lira.

artık marketlerde kaça yutturursak diyo ellam. velasılkelam bize fakirsin sen fakir kal diyorlar cebinizdrkileride alıyorlar.

çocuklarla dışarı bile çıkmıyoruz artık olurda canları bir şey isterse alamazsak diye. insanın en çok o zoruna gidiyor.

aslında dolar bazında her ürün gecmis yıllara oranla hemen hemen ayni. hayat pahali değil sen artik daha az kazaniyorsun. 2014 yilinda ilk aldığım maaşımdan dolar bazında daha az kazanma rezaleti yaşıyorum.

çok sıkıldım artık dünyada her şey iyi giderken rahat yaşayan hiçbir ülkeyi örnek göstermeyip kötü bir şey olduğunda "bak, onlarda da böyle" diyenlerden. adamlar krallar gibi yaşarken hiçbiriniz çıkıp demiyordunuz "onlarda niye böyle değil, biz neyi yanlış yapıyoruz?" diye

covid nedeniyle ulusal ve uluslararası alanda baş gösteren problem.

dünyada her şey iyi giderken rahat yaşayan hiçbir ülkeyi örnek göstermeyip kötü bir şey olduğunda "bak, onlarda da böyle" diyenlerden. adamlar krallar gibi yaşarken hiçbiriniz çıkıp demiyordunuz "onlarda niye böyle değil, biz neyi yanlış yapıyoruz?" diye