21.
devamını gör...
22.
sade bir piyano melodisi ve çan sesleri eşliğinde başlayarak dikkati üzerine çeken the division bell albümünde yer alan 1994 çıkışlı pink floyd parçasıdır.
şarkının adı muhteşem değil mi?*
önce parçayı ekleyecek daha sonra serseri serbest stil devam edeceğim.
şarkının 5.10'da başlayan solosu bile tek başına çok canlar yakarken, kitapsız pembe floydlar soğuk renklerin hakim olduğu; dikkatimizi objeler ve boyutların üzerinde oyalayan mükemmel bir klip de yapmış. bu renkler açısından mor ve ötesi geliyor aklıma.
pembe böcekler bununla yetiniyor mu? asla yetinmiyor ve şu güzel sözlerden de mahrum bırakmıyor bizi;
beyond the horizon of the place we lived when we were young
in a world of magnets and miracles
gençken yaşadığımız mükemmel yer, her şeyin ötesindeki o yer,
our thoughts strayed constantly and without boundary
the ringing of the division bell had begun
tabi ki mükemmel yer ve mükemmel düşünceler vardı. neden kıymetliydi bu düşünceler? çünkü sınırsızdı.
peki ne oldu? çanlar bizim için çaldı.
along the long road and on down the causeway
do they still meet there by the cut
buluşuyor, birleşiyor, kesişiyor mu bir yerlerde? bulunduğu yolda bunlar mümkün mü? evet demek istiyor, bunu diliyorum.
there was a ragged band that followed in our footsteps
running before times took our dreams away
leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
to a life consumed by slow decay
bizi takip eden, sınırsız düşüncelerimizi kalıplarına alan, bizi biz yapan her şeyi bizden uzaklaştıran o ucube şeyler; yavaş seyreden çürümemize katkılarını sunmakta çok cömert.
the grass was greener
the light was brighter
when friends surrounded
the nights of wonder
çimen daha yeşil, ışık daha parlaktı. bunlar bildiklerimiz, hissettiklerimiz, hatırladıklarımız ve hüzünlendiklerimizdir zaten.
looking beyond the embers of bridges glowing behind us
to a glimpse of how green it was on the other side
steps taken forwards but sleepwalking back again
dragged by the force of some inner tide
at a higher altitude with flag unfurled
we reached the dizzy heights of that dreamed of world
dahası için uğraştık. biliyorduk önceki durumu, rahatsız ediyordu şimdiki zaman ve biz daha yeşili var mı diye göz attık ilerisine. bu bilinçle ilerlenen bir yol muydu? eskiyle aramızda olan uzaklığın verdiği bir sürüklenme hali miydi?
encumbered forever by desire and ambition
there's a hunger still unsatisfied
our weary eyes still stray to the horizon
though down this road we've been so many times
bu hırsı, bu açlığı biliyoruz. yaşıyor ve yaşatıyoruz. bize de yaşatıyorlar. gözlerimizi ufka mı çevirdik yoksa bu bir boşluk mu?
the endless river
forever and ever
*işte bu gerçeğin ta kendisi*
şarkının adı muhteşem değil mi?*
önce parçayı ekleyecek daha sonra serseri serbest stil devam edeceğim.
şarkının 5.10'da başlayan solosu bile tek başına çok canlar yakarken, kitapsız pembe floydlar soğuk renklerin hakim olduğu; dikkatimizi objeler ve boyutların üzerinde oyalayan mükemmel bir klip de yapmış. bu renkler açısından mor ve ötesi geliyor aklıma.
pembe böcekler bununla yetiniyor mu? asla yetinmiyor ve şu güzel sözlerden de mahrum bırakmıyor bizi;
beyond the horizon of the place we lived when we were young
in a world of magnets and miracles
gençken yaşadığımız mükemmel yer, her şeyin ötesindeki o yer,
our thoughts strayed constantly and without boundary
the ringing of the division bell had begun
tabi ki mükemmel yer ve mükemmel düşünceler vardı. neden kıymetliydi bu düşünceler? çünkü sınırsızdı.
peki ne oldu? çanlar bizim için çaldı.
along the long road and on down the causeway
do they still meet there by the cut
buluşuyor, birleşiyor, kesişiyor mu bir yerlerde? bulunduğu yolda bunlar mümkün mü? evet demek istiyor, bunu diliyorum.
there was a ragged band that followed in our footsteps
running before times took our dreams away
leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
to a life consumed by slow decay
bizi takip eden, sınırsız düşüncelerimizi kalıplarına alan, bizi biz yapan her şeyi bizden uzaklaştıran o ucube şeyler; yavaş seyreden çürümemize katkılarını sunmakta çok cömert.
the grass was greener
the light was brighter
when friends surrounded
the nights of wonder
çimen daha yeşil, ışık daha parlaktı. bunlar bildiklerimiz, hissettiklerimiz, hatırladıklarımız ve hüzünlendiklerimizdir zaten.
looking beyond the embers of bridges glowing behind us
to a glimpse of how green it was on the other side
steps taken forwards but sleepwalking back again
dragged by the force of some inner tide
at a higher altitude with flag unfurled
we reached the dizzy heights of that dreamed of world
dahası için uğraştık. biliyorduk önceki durumu, rahatsız ediyordu şimdiki zaman ve biz daha yeşili var mı diye göz attık ilerisine. bu bilinçle ilerlenen bir yol muydu? eskiyle aramızda olan uzaklığın verdiği bir sürüklenme hali miydi?
encumbered forever by desire and ambition
there's a hunger still unsatisfied
our weary eyes still stray to the horizon
though down this road we've been so many times
bu hırsı, bu açlığı biliyoruz. yaşıyor ve yaşatıyoruz. bize de yaşatıyorlar. gözlerimizi ufka mı çevirdik yoksa bu bir boşluk mu?
the endless river
forever and ever
*işte bu gerçeğin ta kendisi*
devamını gör...
23.
nasıl da vicdansız bir parça. truva atı gibi giriyor insanın içine. sonra darmadağın oluyorsun en derinde. çimenlerle örülü bir bahçede koşup dururken hep aynı noktaya dönüyorsun. çitlerin ardına geçsen bile. çamur yok, tablo hiç kirlenmiyor; ressam ve fırçası sağ olsun. şimdi dur, durabilirsen.
gitar solosunda sonsuza dek yaşayabilirsiniz. hepinize yer var.
gitar solosunda sonsuza dek yaşayabilirsiniz. hepinize yer var.
devamını gör...
24.
konsept albüm olmasa da, genel olarak iletişimsizlik teması üzerine kurulu ve grubun yolculuğu hakkında pek çok şarkı içeren (bkz: poles apart)(bkz: wearing inside out) (bkz: coming back to life) (bkz: lost for words) the division bell'in kapanış, pink floyd'un da aslında veda şarkısı.
grubun ilk gününden bu son gününe yolculuğunu, huzurlu bir zafer duygusuyla, biraz da geçmişe özlemle anlatır.
nereden nereye der gilmour ve sevgilisi. bu kadar köşetaşı bir şarkıya polly samson'un elinin değmiş olması zamanında biraz burukluk yaratmış ama abla olmasaydı gilmour yazma utangaçlığını atamaz, bu albüm de hiç çıkmazdı gibi geliyor bana.
grubun ilk gününden bu son gününe yolculuğunu, huzurlu bir zafer duygusuyla, biraz da geçmişe özlemle anlatır.
nereden nereye der gilmour ve sevgilisi. bu kadar köşetaşı bir şarkıya polly samson'un elinin değmiş olması zamanında biraz burukluk yaratmış ama abla olmasaydı gilmour yazma utangaçlığını atamaz, bu albüm de hiç çıkmazdı gibi geliyor bana.
devamını gör...
25.
öldüğümde cenazemde çalınmasını vasiyet edeceğim soloya sahip muhteşem ötesi şarkı. cover severler için
buyursunlar efenim...
buyursunlar efenim...
devamını gör...
26.
büyük umutlar
pink floyd şarkısı olup the division bell albümünde yer alır.
gençken yaşadığımız yerin ufkunun ötesinde
beyond the horizon of the place we lived when we were young
mıknatıslar ve mucizelerle dolu bir dünyada
ın a world of magnets and miracles
düşüncelerimiz sürekli ve sınır tanımadan saptı
our thoughts strayed constantly and without boundary
pink floyd şarkısı olup the division bell albümünde yer alır.
gençken yaşadığımız yerin ufkunun ötesinde
beyond the horizon of the place we lived when we were young
mıknatıslar ve mucizelerle dolu bir dünyada
ın a world of magnets and miracles
düşüncelerimiz sürekli ve sınır tanımadan saptı
our thoughts strayed constantly and without boundary

devamını gör...
27.
the division bell albümünün kapanış şarkısıdır. albümün ve pink floyd kariyerinin en özel şarkılarından biridir. grubun kuruluş ve gelişimi gibi şeyleri anlatır.
klibi de şarkı kadar özeldir. klipte gördüğünüz her nesnenin ayrı bir anlamı var. klibin sonunda görünen heykel, grubun kurucusu ve isim babası syd barrett'a aittir. wish you were here şarkısında olduğu gibi high hopes da syd barret'a bir armağandır...
klibi de şarkı kadar özeldir. klipte gördüğünüz her nesnenin ayrı bir anlamı var. klibin sonunda görünen heykel, grubun kurucusu ve isim babası syd barrett'a aittir. wish you were here şarkısında olduğu gibi high hopes da syd barret'a bir armağandır...
devamını gör...
28.
pink floyd'un benim için zirvesi. yükselen ve düşen tüm hisslerle vücudu doldurur ve boşaltır...çok fazla canlı kaydı var, hepsi birbirinden güzel ama dinleyip en sevdiğim şu demo versiyonu oldu. gerçekten ağır ve yorucu bir hali. şarkının dibine kdar hakkını veriyor
devamını gör...