istanbul sözleşmesi

iptal edilmesiyle birlikte türkiye'de sürekli yaşanan kadın ölümlerinin uluslararası basında yer almasıyla birlikte rezil edildiğimiz sözleşme.

twitter

istanbul sözleşmesi yaşatır!

devlet öldürür, istanbul sözleşmesi yaşatır

istanbul sözleşmesi nedir

kadın haklarını, lgbt bireylerini, çocukları koruyan sözleşme. "türk aile yapısını bozuyor" diye kaldırdılar. türk aile yapınıza tüküreyim sizin.

genelde inkar edenlerin ya dinci ya da erkekler boş yere taciz tevavüz suçundan içeri giriyor diye zırlayanlar olduğu sözleşme. kimse boş yere bir suçtan içeri girmiyor? suç iddiası ortadaysa sorgulanması gerekir. sözleşmeyi açıp okumayıp aptal aptal ağlamak nedir? yüzlerce kadın ölüyorken bu iddialarla sözleşmeyi yalanlamak nasıl bir yüzsüzlüktür?

nahide opuz isimli bir kadının türkiye aleyhine aihm'e dava açması ve mahkemenin türkiye aleyhine verdiği karar sonrası hayatımıza girmiş fakat kenarda hep sembolik olarak durmuş ardından temmuz 2021 tarihinde çıkacağımız bir sözleşme.

kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ile ilgili sözleşmedir. bir insan bu sözleşmeye karşı çıkıyorsa ya sözleşmeyi hiç okumamıştır ya da niyeti bozuktur. her allah'ın günü bir kadının katledildiği memlekette uygulanması gereken sözleşmedir. kaldırılması bazı kesimlere iyice cesaret vermiştir. bkz : seni öldürsem de ceza yemem
son olarak eşcinselliğe falan özendirmez. kadın, çocuk, ırk, dil, yönelim vb. bakılmaksızın herkesin şiddetten korunmasını amaçlar.

sözleşme o ya da bu farketmez, gerekirse daha iyisi de yapılır. problem o değil. problem şu: içinde eşcinselliğe dair "farklı cinsiyetlerden olmak şiddet görme sebebi olamaz." maddesinden başka bir şey olmayan sözleşmeyi bize eşcinsel destekçiliği diye yutturmaya çalıştırlar ve yutanlar da azınlıkta kalmadı. problem bu. inanılmaz derecede cahil ve yaşama düşman kesilmiş insanlarla birlikte yaşıyoruz.

sağcıların sevmediği sözleşme. (bkz: rte'ye reis demek)

hiç bir işe yaramayan uyduruk bir metindir. hani ne oldu 2 gün sonra unuttunuz bakıyorum da. sözleşme varken kadınlar öldürülüyordu yine öldürülüyor değişen bişey yok. bu tamamen ortadoğu ve islam da kadına bakış açısı ile alakalıdır.

yerine daha caydırıcı, hiç itiraza gerek kalmayacak maddeleri olan, daha bizim bir sözleşme gelir umarım bir an önce.

not: hala kadına şiddettin veya şiddetin bir dinle, ırkla, eğitim seviyesiyle, cinsiyetle alakalı olduğunu düşünen insanlar olduğunu görmek beni şaşırtıyor. okumuş cahil kara cahilden daha tehlikeliymiş, net!

iktidar'in muhalefetin eline verdiği bir oyuncak.

istanbul sözleşmesi 2011' de imzalanıp 2014 yılında yürürlüğe girmiş ve buna rağmen kadın cinayetleri ve bunlarla ilgili aile içi şiddette katlanarak artışlar yaşanmıştır.buradan
buradan
istanbul sözleşmesi genel olarak kadınlara seç beğen suç paketi sunmaktadır. elbette içinde haklı olarak suç duyurusunda bulanacaklar vardır. ama biraz kendinize gelin. kadının tanrıçalaştırılması gibi bir durum söz konusu. kadına değer veriliyor güya ama kocasını en küçük öfkede suçlayan üstelik aldattığı için bile evden süren kadınlar var. ne de olsa; " kadının beyanı esastır." diye bir maddesi var. bir de bunu düşünsenize; ağabeyiniz,babanız yolda geçerken kadının birine yanlışlıkla çarpıyor. ama kadın ortalığı yaygaraya verip taciz veya tecavüz etti diyerek etrafta görgü tanığı veya kamerada yoksa ki olsa dahi kadının beyanı bir çok şeyden üstün. o zaman da haklı bulacak mısınız. buradan
amerika'nın türkiye sözleşmeyi kabul etmemekle bilmem kınıyoruz gibisinden tepki gösterip kendilerinin kabul etmeyen bir çok büyük devlet gibi kabul etmemesi bile insanı düşündürtürtmeli. bilim cinsiyet eşitliği olacak falan filan. o cinsiyet eşitliği derken kadın erkekle eşit haklara sahip olacak denilmiyor. eşitlik olsaydı eğer kadının beyanı esas olduğu gibi erkeğinde beyanı esas olurdu. kadınlara çıkarılan bu hususî sözleşmeden erkekler içinde çıkarılmalıydı ki eşit olsunlar. ordaki cinsiyet eşitliği; rusya'nın bile ülkenin gelecek demografik hareketlerini, tehlikeye sokmaması ve çocukların psikolojileri için karşı çıktığı birden fazla cinsiyet konusudur.* türkiye'nin aile yapısına uymayan bu sözleşmeyi; batılı devletlerin kendilerinin imzalamadan ve çarpıtma detaylarla içteki muhalif güçlerin kışkırtmaları dâhi sözleşmeyi uygulamaya geçirememiştir. konunun birden fazla kadınla evlenmek ki öyle olsaydı bile islami olarak öyle bir kararın verilme nedenine bakılmak istenirse, o zamanki dönemde evlilik olmadan birden fazla kadına sahip olunup sonra çocuklarıyla ortada bırakılma durumu oluyordu. bu mağduriyeti gidermek için bir kaç taneye kadar izin verilip onunda tercihe göre en iyisinin tek eşli olduğu savunulmuştur. evlenme nedeni heba ve hissiyatı olsaydı hz. aişe dışında dul olan kadınlarla yaşlı denilcek 53 yaşında evlenmezdi. üstelik ilk eşi olan hz. hatice vefa ettikten sonra evlenmiştir. buradan
günümüz şartlarını da düşününce bu düşünce yine makuldur. peygamber efendimiz( s. a.v)' in peygamberliğini kabul etmeyenlerin onun niçin ve neden birden fazla eşi olduğunu ahlaksızlığa bağlamaları gayette normaldir. bu konuyu bununla bağdaştırmaya çalışanların yaptığı islam'a çamur atmaktır. bariz ortadadır. henüz ilkokul çağındaki çocuklara sirinin dayatmaya çalıştığı bir sözleşmede bulunan madde ne kadar doğaldır bilinmez.
ülkemizde de istanbul ( avrupa) sözleşmesi sonrasında okullarda etcep projesi hayata geçirildi. içeriğinin masum gösterilmeye çalışılması derin düşünmeye davet ettiricidir. kaynak olarak bakabilirsiniz.


üstelik amerika dışişleri bakanı yrd. wendy sherman' ın taktığı maske de manidardır.



buradan
kökenimizi ve halkın büyük çoğunluğu müslüman olan bir ülkede böyle avrupa sözleşmesi her ne kadar istanbul sözleşmesi adıyla anılsa da yerli olamaz. bizleri temsil ettiğini düşünemeyiz. bir kısım temsilcileri ise genelde bir çok konuda tepki veren güçlerdir.

yaşatır.

insan hakları sözleşmesidir aslında. kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadelede gerekli olandı ama kaldırdırdılar sırf avrupa konseyi tarafından desteklendiği için. bunun yanında ek olarak da rahat rahat kadınları ezmek için tabii.

tam içeriği şöyledir:



bu sözleşmeden rahatsız olanlardan gün gelip hesap soracağız, kimsenin şüphesi olmasın…

yaşatır!!!

yaşatır diyenler bu sözleşme kabul edildiğinden bu zamana kadar kaç kadın öldüğünü bilmiyor mu acaba?

sözleşme falan kimseyi yaşatmaz, zihniyetler değişmedikçe bunun önüne geçilemez kendinizi kandırmayın.

çöptür. feminaziler tarafından olmazsa olmaz algısı yaratılmaya çalışılmaktadır ancak tabii ki öyle bir şey yoktur. eğer mesele kadına şiddetin önüne geçmekse, gerekli düzenleme ve yasaların uygulanmasıyla engellenebilir, üzerine gidilmesi meselesidir. ancak tabii ki kadına şiddet meselesi feminazilerin ve islamofobların kullandığı bir ön yüzdür. ardında istanbul sözleşmesi'nin, insanlığın başlangıcından beri kadına ve erkeğe dair biyolojik, evrimsel, tabii farklılıklardan kaynaklanan tüm rollerin reddi talep edilmektedir. bununla bizdeki feministlerin ne elde etmeye çalıştığı baya muğlak (bizdeki feministler derken işin aslının farkında olan %1'i kastediyorum).

ne olduğunu bilmediğim, öğrenmek için çaba sarf etmediğim sözleşme.

kim kime ne sözü veriyor? birisi özet geçsin.