21.
yaşattığını görmediğim sözleşme.
devamını gör...
22.
yaşatır!
6284 sayılı kanunu ve imzaladığınız sözleşmeyi uygulayın! geleceği var edecek kadınları yaşatın!
6284 sayılı kanunu ve imzaladığınız sözleşmeyi uygulayın! geleceği var edecek kadınları yaşatın!
devamını gör...
23.
çok şükür bugün de geriledik.
devamını gör...
24.
artık yaşatamayacak olan sözleşmedir.
devamını gör...
25.
sürekli yaşattığını görmedik denilen sözleşmeydi.
etkin uygulanmadığı için öyleydi. kadınlar etkin uygulansın diye uğraşırken bir gece ansızın tamamen feshedildi. bu kimsenin yanına kar kalmasın. öldürülen kadınların istismara uğrayan çocukların sorumlusu belli.
etkin uygulanmadığı için öyleydi. kadınlar etkin uygulansın diye uğraşırken bir gece ansızın tamamen feshedildi. bu kimsenin yanına kar kalmasın. öldürülen kadınların istismara uğrayan çocukların sorumlusu belli.
devamını gör...
26.
1-istanbul sözleşmesi neydi?
2-neden kaldırıldı?
sorularına cevap vermeye çalışacağım.
1-istanbul sözleşmesi 'kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunun gibi durumlar ile mücadeleye dair sözleşmedir.
avrupa konseyi sözleşmesi 11 mayıs 2011’de istanbul’da imzaya açılmis 2014’te yürürlüğe giren sözleşmeyi ilk imzalayan ülke türkiye cumhuriyeti’dir.
sözleşmenin amacı:
+kadınları her türlü şiddetten korumak, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele etmek, şiddeti önlemek ve kovuşturmak.
+kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirerek gerçek anlamda kadın erkek eşitliğini teşvik etmek.
+şiddet mağdurlarını korumak ve desteklemek.
+şiddetle mücadelede tüm kurum ve kuruluşlar arasında iş birliği sağlamak amacıyla koordinasyonu sağlamaktır.
2- peki böylesine evrensel değerlere sahip bir sözleşme neden kaldırıldı?
+toplumsal cinsiyet eşitliğini düzenleyen 3. ve 4. maddelerin, eşcinsel birliktelikleri yasal teminat altına aldığını ve bu durumun toplum yapısını bozduğu iddiası.
+kadının beyanı esas alınarak erkekler için verilen evden uzaklaştırma kararının aileleri parçaladığı iddiası.
+taraflar arasında, şiddete ilişkin arabuluculuk ve uzlaştırma süreçlerinin yasaklanmasını öne süren 48. maddeye ilişkin itirazlar iddiası.
2-neden kaldırıldı?
sorularına cevap vermeye çalışacağım.
1-istanbul sözleşmesi 'kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunun gibi durumlar ile mücadeleye dair sözleşmedir.
avrupa konseyi sözleşmesi 11 mayıs 2011’de istanbul’da imzaya açılmis 2014’te yürürlüğe giren sözleşmeyi ilk imzalayan ülke türkiye cumhuriyeti’dir.
sözleşmenin amacı:
+kadınları her türlü şiddetten korumak, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele etmek, şiddeti önlemek ve kovuşturmak.
+kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirerek gerçek anlamda kadın erkek eşitliğini teşvik etmek.
+şiddet mağdurlarını korumak ve desteklemek.
+şiddetle mücadelede tüm kurum ve kuruluşlar arasında iş birliği sağlamak amacıyla koordinasyonu sağlamaktır.
2- peki böylesine evrensel değerlere sahip bir sözleşme neden kaldırıldı?
+toplumsal cinsiyet eşitliğini düzenleyen 3. ve 4. maddelerin, eşcinsel birliktelikleri yasal teminat altına aldığını ve bu durumun toplum yapısını bozduğu iddiası.
+kadının beyanı esas alınarak erkekler için verilen evden uzaklaştırma kararının aileleri parçaladığı iddiası.
+taraflar arasında, şiddete ilişkin arabuluculuk ve uzlaştırma süreçlerinin yasaklanmasını öne süren 48. maddeye ilişkin itirazlar iddiası.
devamını gör...
27.
28.
kadınlara yapılanların kabul etmesinin resmi onayıdır. türkiye de kadın olmak yaşamaktan da zordur.
devamını gör...
29.
6284 sayılı kanun, istanbul sözleşmesi sayesinde cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştı.
aynı cumhurbaşkanı istanbul sözleşmesini kaldırdı. hdp kapatılma davası açıldı.
andımızı kaldırıp türk'üm diyemeyen birinin sözleri samimi değildir. önce dağdaki teröristi ailesine kavuşturup kürt seçmenden oy almayı hedeflediler.
şimdi de hdp'yi kapatmaya çalışıyorlar. mardin'de ki 3 belediye meclis üyesi hdp'den akp'ye geçtiği için şanslı olmalı :)
hdp'li imralı'ya vekilleri cumhurbaşkanı yolladı. 29 ekim cumhuriyet bayramında abdullah öcalan'ın mektubunu okutturdular. sonra ınterpol kırmızı bültende aranan abdullah öcalan'ın kardeşi osman öcalan'ı vergisini verdiğimiz trt'ye çıkarttılar.
oy uğruna fırıldak oldular, sizlerde oy verdiniz.
cennet vatanın geldiği duruma bak. sonra merkez bankası başkanı görevden alındığı için cumhurbaşkanına şükranlarını sundu.
kadınlar (%50), milliyetçiler ve kürt seçmenler bunlara oy verdiniz.
sizler siyasiler için birbirinizi yerken onlar gününü gün ediyor sizleri ailenize dahi düşman ediyor. 10 yıl sonra oy vermedim diyeceksiniz.
tıpkı %95 oy alan kenan evren'e dediğiniz gibi.
bu ülkede irticacıların sonu iplik olmuştur.
aynı cumhurbaşkanı istanbul sözleşmesini kaldırdı. hdp kapatılma davası açıldı.
andımızı kaldırıp türk'üm diyemeyen birinin sözleri samimi değildir. önce dağdaki teröristi ailesine kavuşturup kürt seçmenden oy almayı hedeflediler.
şimdi de hdp'yi kapatmaya çalışıyorlar. mardin'de ki 3 belediye meclis üyesi hdp'den akp'ye geçtiği için şanslı olmalı :)
hdp'li imralı'ya vekilleri cumhurbaşkanı yolladı. 29 ekim cumhuriyet bayramında abdullah öcalan'ın mektubunu okutturdular. sonra ınterpol kırmızı bültende aranan abdullah öcalan'ın kardeşi osman öcalan'ı vergisini verdiğimiz trt'ye çıkarttılar.
oy uğruna fırıldak oldular, sizlerde oy verdiniz.
cennet vatanın geldiği duruma bak. sonra merkez bankası başkanı görevden alındığı için cumhurbaşkanına şükranlarını sundu.
kadınlar (%50), milliyetçiler ve kürt seçmenler bunlara oy verdiniz.
sizler siyasiler için birbirinizi yerken onlar gününü gün ediyor sizleri ailenize dahi düşman ediyor. 10 yıl sonra oy vermedim diyeceksiniz.
tıpkı %95 oy alan kenan evren'e dediğiniz gibi.
bu ülkede irticacıların sonu iplik olmuştur.
devamını gör...
30.
"nahide opuz, kendisine ve ailesine şiddet uygulayan, tehdit eden kocasını devlet makamlarına tam 36 kez şikâyet etmesine rağmen onu koruyamayan türkiye cumhuriyeti devleti’ne karşı 15 temmuz 2002’de avrupa insan hakları mahkemesi’nde (aihm) dava açtı. aihm, türkiye cumhuriyeti devleti hakkındaki kararını 9 haziran 2009’da verdi: türkiye, vatandaşını koruyamamıştır.
devlet, karar uyarınca nahide opuz’a tazminat ödedi ama hikâye orada bitmedi. opuz davası, istanbul sözleşmesi olarak bilinen kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesi’nin ilham kaynağı oldu, neredeyse sözleşmenin gerekçeli metnini oluşturdu.
nahide opuz dayak yedi, hakaret işitti, her biri kayıt altına alınmış yedi saldırıya uğradı. davasının karar metninin türkçesini tbmm’nin arşivinde bulabilirsiniz. sizi 37 sayfalık, 37 sezonluk diziler için bile abartılı gibi görünecek bir hayat hikâyesi bekleyecek.
nahide’ye yönelttiği beşinci saldırıdan sonra mahkemeye çıkan kocası şöyle savundu kendisini: “eve geldim, karım annesindeydi, aradım geldi, ‘neden yemek yapmadın’ dedim, münakaşa çıktı, getirdiği meyve tabağındaki bıçakla vurdum.” kocası 800 lira ceza aldı ama üç taksit kolaylığıyla…
kayıtlı altıncı saldırıda tehdit vardı. savcılık, nahide’nin beyanı dışında delil olmadığını söyleyerek kamu davası açmayı reddetti (önceden kayıtlı şikâyet dilekçeleri, resmi koruma talepleri, bıçakla saldırı vs. delil olarak görülmemişti).
gelelim kayıtlı yedinci saldırıya; bu defa hedefte nahide’nin annesi vardı. kocası annesini öldürdü, mahkemeye çıktı ve şöyle savundu kendisini: “eşimin annesi ahlaka mugayir işler peşindeydi…” nahide’nin annesi kızının eşyalarını nakliye aracına yükleyip izmir’e kaçarken öldürülmüştü, kamyonun içinde. mahkeme tahrik ve iyi halden 20 küsür yıl cezayı yatırmayıp sanığı serbest bıraktı. tehditler, saldırılar devam etti bu arada…
işte bu süreçlerden sonra nahide, kendisini kocasının saldırılarından koruyamadığı gerekçesiyle şikâyet etti türkiye cumhuriyeti devleti’ni. aihm, devleti, kadını/vatandaşını, gelenek, namus ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığından beslenen insanlardan koruyamadığına hükmetti.
türkiye, öyle olmadığını kanıtlamak için istanbul sözleşmesi’ni en hızlı imzalayıp yürürlüğe koyan ülke oldu. saldırganın; “eve geldim, karım annesindeydi, yemek yoktu, çağırdım, münakaşa çıktı, bıçakladım” cümlesi sözleşmeye “toplumsal cinsiyet rolleri şiddete gerekçe olamaz” diye girdi. “eşimin annesi ahlaka mugayir işler yapıyordu, tutamadım öldürdüm”deki ‘ahlaka mugayir’ cümlesi ise sözleşmede “sübjektif namus kriteri” kadına şiddete gerekçe olamaz biçiminde yer aldı.
gel zaman git zaman, 30 sayfalık sözleşmede bir kelime keşfedildi: “cinsel yönelim…” bu sihirli kelime, nahide’yi, annesini, öldürülmüş tüm kadınları; kahvaltıda yumurta az piştiği için aşağılanan, halihazırda kocasına karşı davalı olan ve saklanan; çocuklarını korumak için şikâyet dilekçesini çekmek zorunda kalan; arkasında maddi/manevi güç olmadığı için bırakıp gidemeyen ve her akşam dayak yemeye hazır olan; olur da kısık sesle ‘yeter’ dediği için erkeğin namusuna halel getirdiği gerekçesiyle yargılanan yüzlerce kadının hayatta kalma mücadelesinin önüne geçti.
sözleşmede cinsel tercihlerin “aktivizmine” yönelik tek bir cümle yokken; en fazla “cinsel yönelim, bir insana şiddet uygulamanın gerekçesi olamaz” anlamına gelebilecek bir cümle alındı ve “eşcinsellik teşvik ediliyor” diye yüklenildi. sözleşme bir kadının onlarca kez dayak yemesinden, annesinin kocası tarafından öldürülmesinden, doğduğu şehri terk etmek zorunda kalmasından doğmuştu, fakat bunların hepsi unutulmuş görünüyor."
istanbul sözleşmesi'ne ilham olan kadın
devlet, karar uyarınca nahide opuz’a tazminat ödedi ama hikâye orada bitmedi. opuz davası, istanbul sözleşmesi olarak bilinen kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesi’nin ilham kaynağı oldu, neredeyse sözleşmenin gerekçeli metnini oluşturdu.
nahide opuz dayak yedi, hakaret işitti, her biri kayıt altına alınmış yedi saldırıya uğradı. davasının karar metninin türkçesini tbmm’nin arşivinde bulabilirsiniz. sizi 37 sayfalık, 37 sezonluk diziler için bile abartılı gibi görünecek bir hayat hikâyesi bekleyecek.
nahide’ye yönelttiği beşinci saldırıdan sonra mahkemeye çıkan kocası şöyle savundu kendisini: “eve geldim, karım annesindeydi, aradım geldi, ‘neden yemek yapmadın’ dedim, münakaşa çıktı, getirdiği meyve tabağındaki bıçakla vurdum.” kocası 800 lira ceza aldı ama üç taksit kolaylığıyla…
kayıtlı altıncı saldırıda tehdit vardı. savcılık, nahide’nin beyanı dışında delil olmadığını söyleyerek kamu davası açmayı reddetti (önceden kayıtlı şikâyet dilekçeleri, resmi koruma talepleri, bıçakla saldırı vs. delil olarak görülmemişti).
gelelim kayıtlı yedinci saldırıya; bu defa hedefte nahide’nin annesi vardı. kocası annesini öldürdü, mahkemeye çıktı ve şöyle savundu kendisini: “eşimin annesi ahlaka mugayir işler peşindeydi…” nahide’nin annesi kızının eşyalarını nakliye aracına yükleyip izmir’e kaçarken öldürülmüştü, kamyonun içinde. mahkeme tahrik ve iyi halden 20 küsür yıl cezayı yatırmayıp sanığı serbest bıraktı. tehditler, saldırılar devam etti bu arada…
işte bu süreçlerden sonra nahide, kendisini kocasının saldırılarından koruyamadığı gerekçesiyle şikâyet etti türkiye cumhuriyeti devleti’ni. aihm, devleti, kadını/vatandaşını, gelenek, namus ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığından beslenen insanlardan koruyamadığına hükmetti.
türkiye, öyle olmadığını kanıtlamak için istanbul sözleşmesi’ni en hızlı imzalayıp yürürlüğe koyan ülke oldu. saldırganın; “eve geldim, karım annesindeydi, yemek yoktu, çağırdım, münakaşa çıktı, bıçakladım” cümlesi sözleşmeye “toplumsal cinsiyet rolleri şiddete gerekçe olamaz” diye girdi. “eşimin annesi ahlaka mugayir işler yapıyordu, tutamadım öldürdüm”deki ‘ahlaka mugayir’ cümlesi ise sözleşmede “sübjektif namus kriteri” kadına şiddete gerekçe olamaz biçiminde yer aldı.
gel zaman git zaman, 30 sayfalık sözleşmede bir kelime keşfedildi: “cinsel yönelim…” bu sihirli kelime, nahide’yi, annesini, öldürülmüş tüm kadınları; kahvaltıda yumurta az piştiği için aşağılanan, halihazırda kocasına karşı davalı olan ve saklanan; çocuklarını korumak için şikâyet dilekçesini çekmek zorunda kalan; arkasında maddi/manevi güç olmadığı için bırakıp gidemeyen ve her akşam dayak yemeye hazır olan; olur da kısık sesle ‘yeter’ dediği için erkeğin namusuna halel getirdiği gerekçesiyle yargılanan yüzlerce kadının hayatta kalma mücadelesinin önüne geçti.
sözleşmede cinsel tercihlerin “aktivizmine” yönelik tek bir cümle yokken; en fazla “cinsel yönelim, bir insana şiddet uygulamanın gerekçesi olamaz” anlamına gelebilecek bir cümle alındı ve “eşcinsellik teşvik ediliyor” diye yüklenildi. sözleşme bir kadının onlarca kez dayak yemesinden, annesinin kocası tarafından öldürülmesinden, doğduğu şehri terk etmek zorunda kalmasından doğmuştu, fakat bunların hepsi unutulmuş görünüyor."
istanbul sözleşmesi'ne ilham olan kadın
devamını gör...
31.
(bkz: kalender) mahlaslı yazarın yazdığı
#588864 nolu tanımda ne olduğu ne olmadığı anlatılan sözleşme.
medyanın kendi yaratığı (bkz: korku kültürü) üzerinden kişilere sempatik gösterdiği sözleşme.
medya (bkz: acımasız dünya sendromu) ile hayatımızı ele geçirip sonra da hükümetler ile ilişkisi doğrultusunda bunu bize karşı kullanıyor.
#588864 nolu tanımda ne olduğu ne olmadığı anlatılan sözleşme.
medyanın kendi yaratığı (bkz: korku kültürü) üzerinden kişilere sempatik gösterdiği sözleşme.
medya (bkz: acımasız dünya sendromu) ile hayatımızı ele geçirip sonra da hükümetler ile ilişkisi doğrultusunda bunu bize karşı kullanıyor.
devamını gör...
32.
bir diğer adıyla kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin avrupa konseyi sözleşmesi. istanbul sözleşmesi yaşatır, 6284’ü uygula. ayrıca eklemek isterim ki, kadın beyanı esastır derken kadının beyanı hükme değil, tedbir ve soruşturmaya esas. kadının ek delil aranmaksızın korunması anlamına geliyor. lütfen “kadın benim hakkımda suç atacak, ben de içeri gireceğim. bu yüzden bu sözleşmeyi kabul etmiyorum,” diyerek cahil cahil konuşmayın.
devamını gör...
33.
sözleşme pek insani maddelerle bezeli olsa da sözleşmenin uygulanmasını izleyip değerlendirecek olan grevio'nun çalışmaları üniter devlet üzerinde bir tahakküm tesis ediyor. sözleşmede grevio diye anılan izleme ve değerlendirme grubu, kadın araştırması yapmakta alabildiğine yetkili. ülkenin her yerinden beşeri veri topluyor.
topladıkları verilere yer verilen 2018 grevio türkiye raporunda askeri operasyonlara şöyle ifadelerle yer veriyor. buradan
"analiz genelinde, grevio türkiye’deki hakim olan mevcut durumun etkilediği alanları vurgulamıştır. terörle mücadele tedbirleri, güneydoğu anadolu bölgesindeki güvenlik operasyonları ve başarısız darbe girişimi sonrası kamu görevlilerinin toplu ihracıyla ortaya çıkan kamu görevlileri kaynağının boşalması gibi çeşitli faktörlerin, kadınların şiddetten uzak yaşama hakkının yerine getirilmesine uygun olmadığını ortaya koymaktadır."
"grevio, çatışma, çatışma sonrası ve yerinden edilme durumlarının, partnerin uyguladığı şiddet ve partner kaynaklı olmayan cinsel şiddet gibi kadına yönelik mevcut şiddeti ağırlaştırabileceğini, ayrıca kadına yönelik yeni şiddet türleri ortaya çıkarabileceğini hatırlatır.
türkiye’nin güneydoğusundaki terörle mücadele operasyonları sırasında kamu ve askeriye tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlalleri iddiaları ışığında grevio, etkilenen bölgelerdeki kadınlar için başta cinsel şiddet olmak üzere ve özellikle bu operasyonlar sonucunda gözaltına alınan veya tutuklanan kadınlar için artan şiddet riskinden endişe duymaktadır."
"ayrıca grevio, hükümet kararı ile türkiye’nin güneydoğusunda gerçekleştirilen askeri operasyonlar ve terörle mücadele operasyonlarında, kadınların taciz, cinsel şiddet ve tehditlere maruz kaldıkları ve tecavüz edilmiş ve/veya öldürülmüş çıplak kadın fotoğraflarının, emniyet güçleri tarafından sosyal medyada korkutma amacıyla paylaşıldığını iddia eden ürkütücü raporlara atıfta bulunur."
raporun 116'ncı sayfasında bu verilerin(!) alındığı stk'lara yer verilmiş. aynı stk'lar rapordan ve yukarıdaki garabetten hiç bahsetmiyor! istanbul sözleşmesi izleme platformu adı altında bir de stk'mız varmış bu arada.
"-insan hakları derneği
-cinsel şiddetle mücadele derneği
-türkiye kadın dernekleri federasyonu (tkdf)
-mor çatı
-kadının insan hakları- yeni çözümler derneği
-istanbul sözleşmesi izleme platformu ( söz konusu platformun 81 üyesi için web sitemizdeki
gölge rapora bkz.)
-kadın adayları destekleme derneği (ka-der)
-türk tabipleri birliği: kadın hekimlik ve kadın sağlığı kolu
- gay ve lezbiyen kültürel araştırmalar ve dayanışma derneği
-gökkuşağı istanbul kadın kuruluşları platformu (gikap)
-kadınlarla dayanışma vakfı (kadav)
-toplumsal cinsiyet eşitliği izleme derneği
-kamer vakfı
-kadın ve demokrasi derneği (kadem)
-kadın cinayetlerini durduracağız platformu
-bağımsız iletişim ağı (bianet)
-kadın sağlıkçılar eğitim ve dayanışma vakfı"
topladıkları verilere yer verilen 2018 grevio türkiye raporunda askeri operasyonlara şöyle ifadelerle yer veriyor. buradan
"analiz genelinde, grevio türkiye’deki hakim olan mevcut durumun etkilediği alanları vurgulamıştır. terörle mücadele tedbirleri, güneydoğu anadolu bölgesindeki güvenlik operasyonları ve başarısız darbe girişimi sonrası kamu görevlilerinin toplu ihracıyla ortaya çıkan kamu görevlileri kaynağının boşalması gibi çeşitli faktörlerin, kadınların şiddetten uzak yaşama hakkının yerine getirilmesine uygun olmadığını ortaya koymaktadır."
"grevio, çatışma, çatışma sonrası ve yerinden edilme durumlarının, partnerin uyguladığı şiddet ve partner kaynaklı olmayan cinsel şiddet gibi kadına yönelik mevcut şiddeti ağırlaştırabileceğini, ayrıca kadına yönelik yeni şiddet türleri ortaya çıkarabileceğini hatırlatır.
türkiye’nin güneydoğusundaki terörle mücadele operasyonları sırasında kamu ve askeriye tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlalleri iddiaları ışığında grevio, etkilenen bölgelerdeki kadınlar için başta cinsel şiddet olmak üzere ve özellikle bu operasyonlar sonucunda gözaltına alınan veya tutuklanan kadınlar için artan şiddet riskinden endişe duymaktadır."
"ayrıca grevio, hükümet kararı ile türkiye’nin güneydoğusunda gerçekleştirilen askeri operasyonlar ve terörle mücadele operasyonlarında, kadınların taciz, cinsel şiddet ve tehditlere maruz kaldıkları ve tecavüz edilmiş ve/veya öldürülmüş çıplak kadın fotoğraflarının, emniyet güçleri tarafından sosyal medyada korkutma amacıyla paylaşıldığını iddia eden ürkütücü raporlara atıfta bulunur."
raporun 116'ncı sayfasında bu verilerin(!) alındığı stk'lara yer verilmiş. aynı stk'lar rapordan ve yukarıdaki garabetten hiç bahsetmiyor! istanbul sözleşmesi izleme platformu adı altında bir de stk'mız varmış bu arada.
"-insan hakları derneği
-cinsel şiddetle mücadele derneği
-türkiye kadın dernekleri federasyonu (tkdf)
-mor çatı
-kadının insan hakları- yeni çözümler derneği
-istanbul sözleşmesi izleme platformu ( söz konusu platformun 81 üyesi için web sitemizdeki
gölge rapora bkz.)
-kadın adayları destekleme derneği (ka-der)
-türk tabipleri birliği: kadın hekimlik ve kadın sağlığı kolu
- gay ve lezbiyen kültürel araştırmalar ve dayanışma derneği
-gökkuşağı istanbul kadın kuruluşları platformu (gikap)
-kadınlarla dayanışma vakfı (kadav)
-toplumsal cinsiyet eşitliği izleme derneği
-kamer vakfı
-kadın ve demokrasi derneği (kadem)
-kadın cinayetlerini durduracağız platformu
-bağımsız iletişim ağı (bianet)
-kadın sağlıkçılar eğitim ve dayanışma vakfı"
devamını gör...
34.
(bkz: istanbul sözleşmesi anketi)
devamını gör...
35.
2011 yılında istanbul'da imzalanan bir sözleşmedir. türkiye ve 11 avrupa ülkesinde yürürlüğe girmektedir.
bu anlaşmaya göre; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi, bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesinin ilk imzacılarından biri türkiye'dir.
bakınız burası çokomelli... kadına şiddet konusunda bağlayıcılığı olan ilk uluslararası anlaşmadır. anlaşma; kadına şiddet insan hakları ihlali ve ayrımcılığıdır diyor. imzalayan devleti kadına şiddetin önlenmesi konusunda sorumlu tutuyor. yani; sözleşmeyi imzalayan devletlerin zararı önleme ve zararı tazmin etme yükümlülüğü var...
tüm mesele budur!
bu anlaşmaya göre; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi, bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesinin ilk imzacılarından biri türkiye'dir.
bakınız burası çokomelli... kadına şiddet konusunda bağlayıcılığı olan ilk uluslararası anlaşmadır. anlaşma; kadına şiddet insan hakları ihlali ve ayrımcılığıdır diyor. imzalayan devleti kadına şiddetin önlenmesi konusunda sorumlu tutuyor. yani; sözleşmeyi imzalayan devletlerin zararı önleme ve zararı tazmin etme yükümlülüğü var...
tüm mesele budur!
devamını gör...
36.
bugün desteklemek amaçlı instagram hikâyemde paylaştım ama hiç kız yazmadı lan ? böyle bir şey olmaz olsun, pis şey. evet.
devamını gör...
37.
içeriğinde sırf eşcinselleri de barındırdığı için feshedilen ve yerine muhtemelen eşcinselsiz ankara sözleşmesinin getirileceği sözleşme.
devamını gör...
38.
son dönemde sözlükte, sosyal medyada, televizyonda sık sık karşımıza çıkan sözleşme. istanbul sözleşmesi yaşatır diyoruz ancak çok azımız sözleşmeyi yakından inceleyip okudu. hukukçu olmanın bir gereği olarak siz sayın sözlükçülere, kadınlara, çocuklara, şiddet gören erkeklere yardımcı olması adına sözleşme ile ilgili kısa kısa bilgiler verip, kendimce önemli gördüğüm birkaç maddesini yorumlamak istiyorum. biraz uzun bir yazı olacak ama okumanızda fayda var. şiddet gören erkekler ne alaka demeyin. sözleşmenin giriş kısmında; “kadınların ve genç kızların erkeklerden daha fazla oranda toplumsal cinsiyete dayalı şiddet riskine maruz kaldıklarının ve erkeklerin de aile içi şiddetin mağdurları olabileceğinin bilincinde olarak” sözleşmenin hazırlandığı ifade edilmiştir.
her ne kadar istanbul sözleşmesi olarak dillendirilse de, metnin asıl ismi kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesi’dir. avrupa konseyi’nin 11 mayıs 2011 tarihli istanbul toplantısında imzaya açıldığı için istanbul sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. bu husus sözleşmenin 81 inci maddesinde; “istanbul’da, 2011 yılı mayıs ayının 11. günü, ingilizce ve fransızca olarak, her iki dildeki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere, tek nüsha halinde hazırlanan bu belge, avrupa konseyi arşivinde saklanacaktır. avrupa konseyi genel sekreteri bu belgenin onaylı kopyalarını avrupa konseyine üye her devlete, bu sözleşmenin hazırlanma sürecine katılmış üye olmayan devletlere, avrupa birliğine ve bu sözleşmeye katılmak üzere davet edilmiş bütün devletlere gönderecektir.” şeklinde ifade edilmiştir. ülkemiz 11 mayıs 2011 tarihinde bu sözleşmeyi imzalamış, 14 mart 2012 yılında onaylamış, 01 ağustos 2014 tarihinde ise yürürlüğe sokmuştur. sözleşme 81 maddeden müteşekkil olup 30 sayfadan ibarettir. merak edenler için söyleyelim; ülkemiz 1949 yılından beridir avrupa konseyine üye bir devlettir.
bu sözleşmenin, iç hukuk kuralları karşısındaki durumu nedir? herhangi bir yargılamada iç hukuk kurallarına mı yoksa sözleşmeye mi öncelik verilecektir? anayasamızın 90 ıncı maddesine göre; “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz. (ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." istanbul sözleşmesi temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir metin olduğundan anayasamıza göre kanundan önce uygulanma alanı bulur. yine anayasamıza göre; eğer meclis bir konuda kanun çıkarmışsa, cumhurbaşkanlığı artık o konuda kararname ile düzenleme yapamaz. bu amir hükümler uyarınca, kanundan bile güçlü olan bir metnin, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağı yönündeki yorumu, siz değerli romalılara bırakıyorum. sözleşmenin feshine gerekçe olarak sunulan eşcinsellik konusuna ben sözleşme kapsamında rastlamadım, ancak aşağıda dikkat çeken birkaç sözleşme maddesini belirtmekte fayda görüyorum.
devletin yükümlülükleri ve titizlikle yapması gereken inceleme ve araştırmalar başlıklı 5. madde;
“1-taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir.
2-taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu sözleşmenin kapsamı dahilindeki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarfedilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.” bu maddeyi okurken benim aklıma direkt musa orhan, ümitcan uygun ve aydın’da 92 yaşında kadına tecavüz edip öldüren cani geldi. hatırlarsanız aydın’da yaşanan olayda failin elindeki dövmenin görünmesi nedeniyle müfettiş görevlendirilmişti. yani sorun kadına şiddet veya tecavüz değil, sorun bir siyasi parti ambleminin görülmesi.
genel yükümlülükler başlıklı 12 nci maddede; “taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.” düzenlemesine yer verilmiştir. namusumu temizledim deyip indirim alanların memleketinde, böyle bir madde hayatta kalır mı sevgili sözlükçüler?
eğitim başlıklı 14 üncü maddede; “ taraflar, yerine göre, tüm eğitim seviyelerinde resmi müfredata, kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde çatışmaların şiddete başvurmadan çözüme kavuşturulması, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konuların, öğrencilerin zaman içinde değişen öğrenme kapasitelerine uyarlanmış bir biçimde dahil edilmesi için gerekli tedbirleri alacaklardır.” hükmüne yer verilmiştir. kindar ve dindar bir toplum yetiştirme amacıyla faaliyet gösteren imam hatiplerin, bu maddeyi kabul etmesi olacak şey midir?
tazminat başlıklı 30 uncu madde düzenlemesi; “hasarın fail, sigorta şirketi veya finansmanı devletçe sağlanan sağlık ve sosyal sigorta hükümlerince karşılanmaması halinde, ciddi bedensel yaralanma veya sağlık bozukluğuna uğrayanlara yeterli devlet tazminatı sağlanacaktır. bu durum, mağdurun emniyetine gereken dikkat sarfedilmesi koşuluyla, tarafların, söz konusu tazminatın, fail tarafından verilen tazminat kadar azaltılması talep etmesini ihtimal dışı bırakmaz.” kadınları hayatta tutalım yeter tazminat isteyen yok.
velayet altına alma, ziyaret hakları ve emniyet başlıklı 31 inci madde; “taraflar çocukların velayetinin ve ziyaret haklarının belirlenmesinde, bu sözleşme kapsamındaki şiddet olaylarının göz önüne alınmasını temin edecek gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” bu madde, eline geçen her fırsatta mustafa kemal atatürk’e hakaret eden fatih tezcan isimli şahsın da, çocuğumu göremiyorum diye yakındığı maddedir.
taciz amaçlı takip başlıklı 34 üncü madde; “taraflar başka bir şahsa yönelik olarak gerçekleştirilen ve bu şahsı, şahsın kendisini güvende hissetmesini önleyecek şekilde korkutacak, kasıtlı bir biçimde tekrarlanan tehditkar davranışların cezalandırılmasını temin edecek gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” daha bugün sözlükte takip edip pantolonunu indiren sapık başlığı açıldı. bu tür davranışlar maalesef iç hukukta cinsel taciz yerine, kişilerin huzur ve sükununu bozmak olarak adlandırılıyor.
ırza geçme de dahil olmak üzere cinsel şiddet eylemleri başlıklı 36 ncı madde:
“taraflar aşağıdaki kasten gerçekleştirilen eylemlerin cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır:
a) başka bir insanla, rızası olmaksızın, herhangi bir vücut parçasını veya cismi kullanarak, cinsel nitelikli bir vajinal, anal veya oral penetrasyon gerçekleştirmek;
b) bir insanla, rızası olmaksızın, cinsel nitelikli diğer eylemlere girişmek;
c) başka bir insanın, rızası olmaksızın, üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak.
rıza, mevcut koşullar bağlamında değerlendirilmek üzere, şahsın özgür iradesi sonucunda gönüllü olarak verilmelidir.
taraflar 1. fıkrada yer alan hükümlerin aynı zamanda iç hukukta kabul edilmiş olan, eski veya mevcut eşlere veya birlikte yaşayan bireylere karşı gerçekleştirilmiş eylemler için de geçerli olmasının temin edilmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” islam fıkhında eşe karşı gerçekleştirilen bu rızasız ilişki, tecavüz olarak nitelendirilemez. aksine eşinin isteğini reddeden kadın, hoş görülmez.
soruşturmalar ve kanıtlar başlıklı 54 üncü madde; “taraflar herhangi bir hukuk veya ceza davasında mağdurun cinsel geçmişi ve davranışıyla ilgili var olan kanıtlara yalnızca davayla ilgili ve gerekliyse izin verilmesini temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer önlemleri alacaktır.” kadın mıdır kız mıdır bilmem diyenlerin ülkesinde ölü doğmuş bir madde daha.
toplumsal cinsiyete dayalı iltica talepleri başlıklı 60 ıncı madde; “taraflar kadına yönelik, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 sözleşmesi 1a(2) maddesi anlamında zulüm olarak ve tamamlayıcı/ ikincil korumayı gerektiren ciddi bir hasar biçimi olarak tanınabilmesini temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” bu madde benim aklıma işid üyesi barbarların tecavüzüne uğrayan ezidi kadınlarını getirdi.
yukarıda dikkat çektiğim sözleşme hükümlerini okursanız, bu hükümlerin bizim gibi barbar ortadoğu toplumlarında karşılık bulmayacağını çabucak göreceksiniz. mesele eşcinsellik meselesi değil, ki öyle olması da başlı başına bir facia olurdu. azgın bir azınlığın rahatça at koşturması için hukuk devletinin engelleri birer birer bertaraf ediliyor. her ne kadar sevmesem de hani şu soma faciasında tutuklu kalan tek bir kişi var; mağdur ailelerin avukatı, selçuk kozağaçlı. o adamın güzel bir lafı var; "hukuk diye helvadan put yapmışsınız, acıkınca yiyorsunuz."
her ne kadar istanbul sözleşmesi olarak dillendirilse de, metnin asıl ismi kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesi’dir. avrupa konseyi’nin 11 mayıs 2011 tarihli istanbul toplantısında imzaya açıldığı için istanbul sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. bu husus sözleşmenin 81 inci maddesinde; “istanbul’da, 2011 yılı mayıs ayının 11. günü, ingilizce ve fransızca olarak, her iki dildeki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere, tek nüsha halinde hazırlanan bu belge, avrupa konseyi arşivinde saklanacaktır. avrupa konseyi genel sekreteri bu belgenin onaylı kopyalarını avrupa konseyine üye her devlete, bu sözleşmenin hazırlanma sürecine katılmış üye olmayan devletlere, avrupa birliğine ve bu sözleşmeye katılmak üzere davet edilmiş bütün devletlere gönderecektir.” şeklinde ifade edilmiştir. ülkemiz 11 mayıs 2011 tarihinde bu sözleşmeyi imzalamış, 14 mart 2012 yılında onaylamış, 01 ağustos 2014 tarihinde ise yürürlüğe sokmuştur. sözleşme 81 maddeden müteşekkil olup 30 sayfadan ibarettir. merak edenler için söyleyelim; ülkemiz 1949 yılından beridir avrupa konseyine üye bir devlettir.
bu sözleşmenin, iç hukuk kuralları karşısındaki durumu nedir? herhangi bir yargılamada iç hukuk kurallarına mı yoksa sözleşmeye mi öncelik verilecektir? anayasamızın 90 ıncı maddesine göre; “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz. (ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." istanbul sözleşmesi temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir metin olduğundan anayasamıza göre kanundan önce uygulanma alanı bulur. yine anayasamıza göre; eğer meclis bir konuda kanun çıkarmışsa, cumhurbaşkanlığı artık o konuda kararname ile düzenleme yapamaz. bu amir hükümler uyarınca, kanundan bile güçlü olan bir metnin, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağı yönündeki yorumu, siz değerli romalılara bırakıyorum. sözleşmenin feshine gerekçe olarak sunulan eşcinsellik konusuna ben sözleşme kapsamında rastlamadım, ancak aşağıda dikkat çeken birkaç sözleşme maddesini belirtmekte fayda görüyorum.
devletin yükümlülükleri ve titizlikle yapması gereken inceleme ve araştırmalar başlıklı 5. madde;
“1-taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir.
2-taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu sözleşmenin kapsamı dahilindeki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarfedilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.” bu maddeyi okurken benim aklıma direkt musa orhan, ümitcan uygun ve aydın’da 92 yaşında kadına tecavüz edip öldüren cani geldi. hatırlarsanız aydın’da yaşanan olayda failin elindeki dövmenin görünmesi nedeniyle müfettiş görevlendirilmişti. yani sorun kadına şiddet veya tecavüz değil, sorun bir siyasi parti ambleminin görülmesi.
genel yükümlülükler başlıklı 12 nci maddede; “taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.” düzenlemesine yer verilmiştir. namusumu temizledim deyip indirim alanların memleketinde, böyle bir madde hayatta kalır mı sevgili sözlükçüler?
eğitim başlıklı 14 üncü maddede; “ taraflar, yerine göre, tüm eğitim seviyelerinde resmi müfredata, kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde çatışmaların şiddete başvurmadan çözüme kavuşturulması, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konuların, öğrencilerin zaman içinde değişen öğrenme kapasitelerine uyarlanmış bir biçimde dahil edilmesi için gerekli tedbirleri alacaklardır.” hükmüne yer verilmiştir. kindar ve dindar bir toplum yetiştirme amacıyla faaliyet gösteren imam hatiplerin, bu maddeyi kabul etmesi olacak şey midir?
tazminat başlıklı 30 uncu madde düzenlemesi; “hasarın fail, sigorta şirketi veya finansmanı devletçe sağlanan sağlık ve sosyal sigorta hükümlerince karşılanmaması halinde, ciddi bedensel yaralanma veya sağlık bozukluğuna uğrayanlara yeterli devlet tazminatı sağlanacaktır. bu durum, mağdurun emniyetine gereken dikkat sarfedilmesi koşuluyla, tarafların, söz konusu tazminatın, fail tarafından verilen tazminat kadar azaltılması talep etmesini ihtimal dışı bırakmaz.” kadınları hayatta tutalım yeter tazminat isteyen yok.
velayet altına alma, ziyaret hakları ve emniyet başlıklı 31 inci madde; “taraflar çocukların velayetinin ve ziyaret haklarının belirlenmesinde, bu sözleşme kapsamındaki şiddet olaylarının göz önüne alınmasını temin edecek gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” bu madde, eline geçen her fırsatta mustafa kemal atatürk’e hakaret eden fatih tezcan isimli şahsın da, çocuğumu göremiyorum diye yakındığı maddedir.
taciz amaçlı takip başlıklı 34 üncü madde; “taraflar başka bir şahsa yönelik olarak gerçekleştirilen ve bu şahsı, şahsın kendisini güvende hissetmesini önleyecek şekilde korkutacak, kasıtlı bir biçimde tekrarlanan tehditkar davranışların cezalandırılmasını temin edecek gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” daha bugün sözlükte takip edip pantolonunu indiren sapık başlığı açıldı. bu tür davranışlar maalesef iç hukukta cinsel taciz yerine, kişilerin huzur ve sükununu bozmak olarak adlandırılıyor.
ırza geçme de dahil olmak üzere cinsel şiddet eylemleri başlıklı 36 ncı madde:
“taraflar aşağıdaki kasten gerçekleştirilen eylemlerin cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır:
a) başka bir insanla, rızası olmaksızın, herhangi bir vücut parçasını veya cismi kullanarak, cinsel nitelikli bir vajinal, anal veya oral penetrasyon gerçekleştirmek;
b) bir insanla, rızası olmaksızın, cinsel nitelikli diğer eylemlere girişmek;
c) başka bir insanın, rızası olmaksızın, üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak.
rıza, mevcut koşullar bağlamında değerlendirilmek üzere, şahsın özgür iradesi sonucunda gönüllü olarak verilmelidir.
taraflar 1. fıkrada yer alan hükümlerin aynı zamanda iç hukukta kabul edilmiş olan, eski veya mevcut eşlere veya birlikte yaşayan bireylere karşı gerçekleştirilmiş eylemler için de geçerli olmasının temin edilmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” islam fıkhında eşe karşı gerçekleştirilen bu rızasız ilişki, tecavüz olarak nitelendirilemez. aksine eşinin isteğini reddeden kadın, hoş görülmez.
soruşturmalar ve kanıtlar başlıklı 54 üncü madde; “taraflar herhangi bir hukuk veya ceza davasında mağdurun cinsel geçmişi ve davranışıyla ilgili var olan kanıtlara yalnızca davayla ilgili ve gerekliyse izin verilmesini temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer önlemleri alacaktır.” kadın mıdır kız mıdır bilmem diyenlerin ülkesinde ölü doğmuş bir madde daha.
toplumsal cinsiyete dayalı iltica talepleri başlıklı 60 ıncı madde; “taraflar kadına yönelik, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 sözleşmesi 1a(2) maddesi anlamında zulüm olarak ve tamamlayıcı/ ikincil korumayı gerektiren ciddi bir hasar biçimi olarak tanınabilmesini temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” bu madde benim aklıma işid üyesi barbarların tecavüzüne uğrayan ezidi kadınlarını getirdi.
yukarıda dikkat çektiğim sözleşme hükümlerini okursanız, bu hükümlerin bizim gibi barbar ortadoğu toplumlarında karşılık bulmayacağını çabucak göreceksiniz. mesele eşcinsellik meselesi değil, ki öyle olması da başlı başına bir facia olurdu. azgın bir azınlığın rahatça at koşturması için hukuk devletinin engelleri birer birer bertaraf ediliyor. her ne kadar sevmesem de hani şu soma faciasında tutuklu kalan tek bir kişi var; mağdur ailelerin avukatı, selçuk kozağaçlı. o adamın güzel bir lafı var; "hukuk diye helvadan put yapmışsınız, acıkınca yiyorsunuz."
devamını gör...
39.
istanbul sözleşmesi’nden cumhurbaşkanı kararıyla çıkılmasına yönelik muhalefetin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine ise erdoğan 26 mart 2021 cuma günü namaz çıkışında gazetecilere şu değerlendirmeyi yapmıştır:
“istanbul sözleşmesi ile ilgili meclis’in alacağı bir karar yok. muhalefet bu işleri bilmiyor. bilse zaten bu ifadeyi kullanmazlar. burada cumhurbaşkanlığı’nın attığı adım tamamen yasaldır. bu attığı adımla da yoluna devam edecektir. bunlar bir çok şeyleri karıştırıyorlar. uluslararası anlaşmaların altından mıdır üstünde midir, bunları konuşmak havayı bulandırmaktan başka bir şey değildir. biz bu kararımızı aldık, üç ay içerisinde de biz bundan çıkmış olacağız. olay bu kadar basittir. biz kararımızı verdik. gireriz, girdiğimiz gibi çıkarız. ne önünü ne arkasını kimse karıştırmasın. bu iş böylece bitmiştir.”
buradan
“istanbul sözleşmesi ile ilgili meclis’in alacağı bir karar yok. muhalefet bu işleri bilmiyor. bilse zaten bu ifadeyi kullanmazlar. burada cumhurbaşkanlığı’nın attığı adım tamamen yasaldır. bu attığı adımla da yoluna devam edecektir. bunlar bir çok şeyleri karıştırıyorlar. uluslararası anlaşmaların altından mıdır üstünde midir, bunları konuşmak havayı bulandırmaktan başka bir şey değildir. biz bu kararımızı aldık, üç ay içerisinde de biz bundan çıkmış olacağız. olay bu kadar basittir. biz kararımızı verdik. gireriz, girdiğimiz gibi çıkarız. ne önünü ne arkasını kimse karıştırmasın. bu iş böylece bitmiştir.”
buradan
devamını gör...
40.
feshiyle "ah istanbul istanbul olalı hiç gormedi böyle keder" şarkısını dinlettiren sözleşme.
devamını gör...