istanbul sözleşmesi olayının çok abartılması

hükümetin bu sözleşmeyi kaldırmasını doğru buluyorum. çünkü bazı insanlar, bu sözleşme üzerinden devlete baskı kurmaya çalışıyordu.

kaldırılmasına katılmıyorum ama abartılmasına katılıyorum. zira bu sözleşme zaten uygulanmıyordu

çok beğenerek izlediğim aşırı felsefi ve sanatsal* olan "sex education" dizisindeki rahim karakterinin de dediği gibi "bir çizgi yalnızca bir çizgi değildir. göreceksiniz devamı da gelecek."yani demem o ki abartınız, abartmazsanız devamı da gelecek.

... bayan... hükümete inanç... zaten hakları var daha ne istiyorlar...
aklıma seneleeer önce rahmetli can baba'nın deniz akkaya şuursuzuna verdiği cevap geldi( deniz gezmiş kartpostal kahramanıdır gibisinden saçmaladığında) ;
kart sensin, postal da sana girsin...
acep şimdi olsa ne derdi, kesin bayan ve hükümete sonsuz güven ile ilgili muhteşem bir iltifat sunardı.

istanbul sözleşmesini toplasan 1000 kişi mesele ediyordur. hadi 100.000 olsun. geri kalan 79.900.000 kişinin umrumda bile değil. ve bu 79.900.000 kişiden hadi yine yüksek atayım yüzde 90 ının sözleşmeden haberi bile yok.

bu zamana kadar bütün cinayetler bu sözleşme olmadığı için mi oldu? bu arada sözleşme karşıtı değilim ama bütün ümidimizi bu sözleşmeye mi bağlayalım gelmeyince tedirgin mi olalım? bayan değil kadın bu idareden de gına geldi . kadınları hiçbir söylem alcaltamaz zira bu savunmalar kompleks eseridir

cinayetler büyük oranda uyarıcı madde ve alkol etkisindeyken işleniyormuş.
hadi adam cinnet geçirdi aldı eline bıçağı aa dur sözleşme vardı öldüremem mi diyecek ?
bence bu sorun evlilik öncesi bir eğitimle çözülebilir. sözleşme işi hava cıva. hayat kurtaracağını sanmıyorum.

sözleşme birçok insan için tutunulacak son daldı.
ama iktidar kendi isteğiyle getirdiği bu sözleşmeyi bir gecede tek bir kişinin kararıyla bir avuç tarikat şeyhinin desteği için hukuksuzca kaldırdı ve cinsiyet eşitliğini reddettiğini bir kez daha ispatladı.

içeriği isterse patatesler elma dilim mi kesilsin yoksa havuç dilim mi kesilsin bile olsa, bir gecede uluslararası bir sözleşmeden bir kişinin sözüne bakılarak çıkılmasının izahı yoktur. ülkeyi kötü gösterir duyulan güven sekteye uğrar ülke itibarsızlaşır.

sözleşmeyle mi adam oluyorlar bunlar kardeşim .
olayı çözemediler .
yapan yapmaya meğli olan kişilere tekli müdahale suçtur . toplu müdahale baş kaldırmaktır .
dışarıda onca kapı var . yardım edecek tek insan yok .
burada sözleşmeyi de skym uzatan insanıda

iyiki de kaltı gitti. ne o öyle allah aşkına? erkeğin beyanı esastır desek abuk subuk eylemler yaparsınız.

muhtemel katil ve tecavüzcü beyanı. sağda solda elinee bıçakla kılıçla dolanıp rastgele milleti daha çok keserler.

bunu abartı bulanın zihniyetini çözmek zor değil.
merak ediyorum hiç okudu mu?
ve bu maddelerle seçme seçilme hakkını bağdaştırmış evet çilekle armut çok aynı. bu benzerliği göremediğimiz için biz körüz! beynimiz kör!
ki zaten çıkıldı peki o sözleşmeden ilk rahat olan kim, kaldırılmasını isteyen kimdi biliyor musunuz?
kimin isteklerine hizmet edildi acaba?..
şu an bir madde daha sallanışta. sadece kadınları değil kadınlarla birlikte başka insanların haklarını da kaldırıyorlar. bu kuş olan kadınların kanatlarını kırmaktan farksız. tabi diğer kesimler içinde...
şiddete, korunmasına, evlilik sonrası güvencesi vs. hepsiyle dertleri var. böyle düşmancıl bir zihniyet.

kadının beyanı esasa alınması kadar saçmadır. bu çok yanlış bir durum. ortada hiçbir suçum yokken haksız tahriğe kapılıp yaptığım bir kaç söylemden ötürü savcı beni "kadına cinsel taciz" "tehdit ve şantaj" suçları ile yargılanmamı istedi. bu kadında uyuşturucu madde üretiyor ve şizofreni hastası. 12 eylül'de mahkme süreci başlayacak. elimde her türlü delil var ve beraat etme ihtimalim yüzde 100. sonra ne olacak peki? maddi ve manevi tazminat davası açıp hayatını daha da berbat hale getireceğim. bu ülkede kadınlar üzerinden pozitif ayrımcılığa ve istanbul sözleşmesine karşıyım! herkes eşit olacak. işte o kadar!