istanbul sözleşmesi olayının çok abartılması
başlık "kisakes" tarafından 20.03.2021 18:38 tarihinde açılmıştır.
101.
aptala anlatır gibi anlatmaktan o kadar tükendim ki. bu sözleşme yalnızca kadınları değil taciz ve şiddet mağduru herkesi korumaya yönelik maddeler içeren bir sözleşme. altını çiziyorum bak herkes, sen de dahilsin buna. hayatında bir kere tacize uğramamış, canı yanmamış, gece sokakta yürürken korkudan telefonla konuşuyor gibi yapmak zorunda kalmamış, peşinden gelen birinden kaçmak için hiç tanımadığı birinin yanına gidip adımlarına ayak uydurmaya çalışmamış, hiç dayak yememiş, odaya kapatılmamış, okuldan alınmamış, kendi aile üyeleri tarafından psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalmamış, tacize uğramamış insanların hiç utanmadan çıkıp bu kadar boş yapmasına dayanamıyorum ben artık. bu ülkede kadınsan sadece yaşadığın için bile cezalandırılabiliyorsun, sadece yaşamak be! hayatta olduğun için, kadın olduğun için cezalandırıyorlar seni. kadın olmayı da geçtim bu ülkede insanlar var oldukları için bile öldürülüyorlar! hadi çevrenizde hiç yok denk gelmediniz tamam ama koca ülke çevrenizden mi ibaret? onlarca kadın var bu ülkede ve ben bunları yazarken onlarcası katlediliyor. bu ülkede yemek biraz dibine tuttu diye karısını kaç yerinden bıçakladı adamın biri haberin var mı? dışarı çıkıyor diye, bak dışarı hani sadece sokak hani senin her gün özgürce dolaştığın yer sırf sokağa çıkıyor diye birini öldürmek namusumu temizledim diye adlandırılıyor bu ülkede. sırf cinsel yönelim tercih veya ne olarak adlandırıyorsan sırf bunun için kaç tane insan öldürüldü kaç tanesi daha öldürülecek haberin var mı? kaç insan öldürülmekten beter durumda? kaç tanesi kendini gizlemek, kendinden utanmak zorunda bırakılıyor? kaç insan özgür bu ülkede? kaç kadın gece sokakta korkmadan yürüyebiliyor? kaç tanesi sırf dünyanın en normal şeyini yaptı diye birini sevdi diye ailesi tarafından dövüldü ya da okuldan alınmakla tehdit edildi? kaç tanesi okumak istediği halde zorla evlendirildi? doğuda kaç tane çocuk, küçücük çocuk kaç paraya yaşlı adamlara malmış gibi satıldı? tacizin ne olduğunu bile bilmeyen kaç tane küçük çocuk bugün bir aile üyesi tarafından tacize uğradı? kaç tanesi dövüldü, kaç tanesinin kendini savunmaya gücü yetiyor? kaç insan boşanmak istedi diye tehdit edildi, öldürüldü? bu sözleşme din, dil, ırk, yaş ve cinsiyet fark etmeksizin herkesi korumaya yönelik bir sözleşme. bu soruların her birine hiç cevabı verdiğiniz gün bu sözleşmenin gerekliliğini tartışırız belki ama bu şartlar altında şu sözleşmenin abartıldığını söylemek aptallıktır. tek başına bir sözleşme kimseyi tam olarak korumaz, bunun herkes bilincinde ama bugüne kadar fazladan beş kişiyi bile koruduysa gereklidir, bu kadar. siz susmaya devam ettikçe hatta böyle baltaladıkça utanmadan bu ülkeden adam olmaz. bunu yapan ne o bu ne başkası biz yapıyoruz bunu. bizim hatalarımız, bizim çocuk yetiştirme tarzımız, bizim zihniyetimiz yapıyor bunu başkası değil. bizim veremediğimiz eğitim yapıyor bunu. bizim seçtiğimiz insanlar da çanak tutuyor. bu baltaladığın durum, abartılıyor dediğin sözleşmeye böyle karşısın ya hani bu maddelerin bir şekilde koruduğu insanlardan birine bile zarar geldiğinde herkes kadar senin de payın var bunda. sen de en az gücümün yettiğine diyip sağa sola saldıran, kendinden değil diye, kendi ahlak anlayışına ters diye bir insanı taciz edip, ona zarar verip öldürebileceğini düşünen o zihniyet kadar suçlusun. bütün bu kaosu görüp buna rağmen utanmadan bu kadar karşıysan eğer ve vicdanın bir parça sızlamadan uykuya dalabiliyorsan suçludan bile betersin sen. ölürsem hakkım aransın istediğim için, yaşamak istediğim için, içinde yaşayan herkesi bir şekilde ölüme sürükleyen bu ülkede hayatta kalmak ve huzurla nefes alabilmek istediğim için abartılıyor ilan ediliyorsam eğer abartıyorum evet ve abartmaya da devam edeceğim çünkü biz ölüyoruz ve siz sadece izliyorsunuz. bu ülkede her yeni gün başka bir insan psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor, taciz ediliyor ve öldürülüyor. keyfiniz rahat ya, size bir şey olmaz değil mi hiç? başkalarını umursamadan dile getirdiğiniz söylemler, abartılıyor ya dediğiniz durumlar bir gün dönüp dolaşıp sizi bulduğunda da rahat olacak mı bu kadar söylemleriniz? biraz aptal küçük dünyanızdan çıkın da insanların halini görün. senin o burun kıvırdığın sözleşme belki kaç insanı korudu sayın yazar. kaç insana en azından biraz bile olsa nefes alma boşluğu sağladı belki. evet yetmez, bu sözleşme ile bir halt kurtarılamaz doğrudur. cezalar ağırlaşmadıkça, kalıcı çözümler üretilmedikçe yetmez bu sözleşme ama bir kişiyi bile koruduysa sadece tek bir insanı bile hayatta tutmaya yettiyse o insanın hatrına susup otur en azından.
devamını gör...
102.
(bkz: istanbul sözleşmesi anketi)
devamını gör...
103.
kadına şiddettin normalleştirildiği, her gün kadınların öldürüldüğü bu ülkede bu başlığı görmek sinirlerimi geriyor cidden. istanbul sözleşmesi yeterince abartılmamıştır. istanbul sözleşmesi için ayaklanma çıkması gerekirdi.
devamını gör...
104.
bugüne kadar hiçbir şeyi abartmadık çok güzel oldu çünkü, çok da iyi güzel oldu.
devamını gör...
105.
maddeleri okumakla beraber henüz bir hukuçu olmadığım için bu maddelerin aslında kimlere nasıl haklar verdiğini bilemiyorum ama şundan eminim ki çözüm istanbul sözleşmesi devamı
falan değil düzgün bir yasa ve yargılayıp uygulama düzgün ve kesin bir yasanın herhangi bir sözleşmeden etkili olacağını düşünüyorum.nokta.
falan değil düzgün bir yasa ve yargılayıp uygulama düzgün ve kesin bir yasanın herhangi bir sözleşmeden etkili olacağını düşünüyorum.nokta.
devamını gör...
106.
bu ülkede insanların özellikle kadınların ve çocukların güvende olmamasını çok hafife alan bir kesim var. zaten yürürlükte olan bir sözleşmeyi uygulamıyorduk ve uygulamaları için canla başla çabaladık ama onlar komple sözleşmeyi kaldırdılar. bu başlığı açan arkadaşa soruyorum her gün okuduğun, gördüğün kadın cinayeti haberleri canını yakmıyor mu? ben korkuyorum bu ülkede yaşamaktan, dışarı çıkmaktan, birisiyle tanışmaktan. ölsem, tecavüze yada tacize uğrasam benim hakkımı koruyacak bir devlet yok. sözleşme varken cinayetler çoğaldı diyenlere sözleşmeyi sadece 2011 yılında uyguladığımızı söylemek istiyorum. o yılda görülen bir düşüş olmuş cinayetler için zaten. daha sonra giderek uygulanmamaya başlandı ve saçma sapan nedenlerden dolayı kaldırıldı. benim güvenliğim yok bu ülkede
devamını gör...
107.
şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi olan her bireyi koruyan bir sözleşme bırakın da abartılsın.
devamını gör...
108.
son zamanlarda gözlemlediğim sözlükteki geri kafalı, kimisi "solcu abiler" tarafından yazılmış "aklım yok ama fikrim var" başlıklarından biri daha. susmak da bir erdemdir sayın bilgisiz, erk zihniyetli yazarlar.
devamını gör...
109.
benim anlamadığım tek bir şey var aydınlatılmak istiyorum ama kimse yardımcı olmuyor. 6284'te şiddet gösterenin cezalandırılması ve şiddet görenin korunması ile ilgili bir yasa, madde yok mu? sözleşme olmadan önce katiller serbest mi bırakılıyordu herkes kafasına göre mi davranıyordu? sözleşme yürürlükte değildi diyenler de iyice araştırsın lütfen sözleşme yürürlükteydi. yürürlükte olmasına rağmen cinayetler günden güne arttı. yani ben kimsenin şiddet görmesini istemiyorum asla ama bu sözleşmenin faydasını görmek istiyorum sadece. hakimler anayasada yazan her maddeyi uygulamak zorunda uygulamazsa disiplin cezası alıyorlar. 6284te gerekli maddeler varsa ayriyetten bir sözleşmeye neden gerek var? gerçekten merak ediyorum.
devamını gör...
110.
şuraya biraz rahatlamaya geliyoruz sinir hastası olup çıkıyoruz
devamını gör...
111.
aynı failin iki kurbanı üzerinden istanbul sözleşmesinin nasıl yaşattığını anlatacağım arkadaşlar:
erdoğan küpeli isimli şahıs gülay mübareği dört yıl boyunca tehdit etti ve hayatını cehenneme çevirdi. istanbul sözleşmesinin uygulanması sayesinde 8 yıl ceza aldı ama serbest bırakıldı. serbest bırakılmasının ardından tuğba keleşe aynı zorbalıkları yaptı. tuğba keleş şikayet etti ama sözleşme uygulanmadı. arkadaşlar gülay mübarek hayatta ama tuğba keleş öldü. umarım yeterince açıklayıcı olmuştur
erdoğan küpeli isimli şahıs gülay mübareği dört yıl boyunca tehdit etti ve hayatını cehenneme çevirdi. istanbul sözleşmesinin uygulanması sayesinde 8 yıl ceza aldı ama serbest bırakıldı. serbest bırakılmasının ardından tuğba keleşe aynı zorbalıkları yaptı. tuğba keleş şikayet etti ama sözleşme uygulanmadı. arkadaşlar gülay mübarek hayatta ama tuğba keleş öldü. umarım yeterince açıklayıcı olmuştur
devamını gör...
112.
şaka gibi ama asla komik olmayan bir başlık daha tıpkı şunun gibi
(bkz: https://kafasozluk.com/b/re...)
(bkz: https://kafasozluk.com/b/re...)
devamını gör...
113.
bu kadar temel hakların korunduğu bir sözleşmenin üzerine bu kadar titrenmesi nasıl abartı olabiliyor anlamıyorum. şimdi burda erkeklerin tuzu kuru onlar konuşuyor bile diyemiyorum çünkü dostlarım, sözleşmenin ahlaka ve aile yapısına ters olduğunu söyleyen o kadar kadın var ki kanım çekiliyo düşündükçe. bu sözleşmenin abartıldığını düşünen birileri varsa buradan yalnızca "kadına şiddetten" ölen kadınların sayısını takip edebilir, isterseniz ölüm haberlerini okuyup vahşetin farkına varabilirsiniz. demem o ki benim bu ülkede bir kadın olarak can güvenliğim yok. benim üzerinde durmam gereken başka ne konusu olabilir allah aşkına.
devamını gör...
114.
abartilan şu: savunan niye savunduğunu, karşı olan da niye karşı olduğunu tam bilmiyor. karşı taraf ne diyorsa tersini savunuyor herkes hunharca. halbuki açıp okusalar, herkesin anlamayacağı bir dilde yazışmış olduğunu görecekler. vallahi ben de kabaca anladım.yani uzmanmış gibi konuşup savunacak kadar hakim olamadım konuya. ağdalı bir dille yazılmış uluslararası bir sözleşmeye ilkokul mezunu karşı çıkıyor. niye? çünkü öyle diyor birileri. savunan da aynı.
referandumda neyi oyladığını bilmeyen halk bunda da aynısını yapıyor.
referandumda neyi oyladığını bilmeyen halk bunda da aynısını yapıyor.
devamını gör...
115.
dedi gerici idiot.
şeriatın postal sesleridir bunlar.
siz bu ülkenin kanserisiniz aslanım.
istanbul sözleşmesi, ölümü değil yaşamı, şiddeti, tecavüzü, tacizi, ırz düşmanlığını, eşitsizliği, adaletsizliği değil eşit ve insanca yaşamayı ve adaleti savunmak ve mümkün kılmak için, insanlık onuru için sonuna kadar savunulması gereken uluslararası sözleşmedir.
şeriatın postal sesleridir bunlar.
siz bu ülkenin kanserisiniz aslanım.
istanbul sözleşmesi, ölümü değil yaşamı, şiddeti, tecavüzü, tacizi, ırz düşmanlığını, eşitsizliği, adaletsizliği değil eşit ve insanca yaşamayı ve adaleti savunmak ve mümkün kılmak için, insanlık onuru için sonuna kadar savunulması gereken uluslararası sözleşmedir.
devamını gör...
116.
gelinen noktada insanlar 1 2 gün konuşup unuttular. ülkede gündem o kadar değişiyor ki insanlar çoğu şeye duyarsız kalıyor.
devamını gör...
117.
kadına yapılan zulmün azalmadığı; şiddet dürtüsünün törpülenemediği bir toplumda sadece sosyal medya ile sınırlı bir gündemdir. toplum eğitilmediği sürece neyi abartırsanız abartın neyi gündem yaparsanız yapın bu tablo değişmiyor. bu eğitim sürecinde en önemli rol ailelerin; fakat geçim derdine düşmüş olan aile; mevcut olan ataerkil kültürde çocuğuna ne aktarabiliyor ve onu ne kadar bilinçli yetiştirebiliyor kocaman bir soru işareti.
devamını gör...
118.
istanbul sözleşmesi neden abartılmalıdır kısmına geçmeden önce istanbul sözleşmesinin ne olduğu ve neden gerekli olduğuna değinmek gerekir.
2002 yılında nahide opuz evli olduğu erkek tarafından görmüş olduğu şiddet ve eziyetler sonucunda 36 defa şikayette bulunmuş ancak şikayetleri sonucunda evli olduğu erkeğe hiçbir yaptırım uygulanmamıştır. bu doğrultuda hala şiddet görmekte olan nahide opuz son çareyi avrupa insan hakları mahkemesine başvurmakta bulmuştur ve mahkeme 2009 yılında opuz'u haklı bularak, türkiye'nin şiddet gören bir kadını, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamayarak ayrımcılık yaptığına hükmetmiş ve türkiye’yi tazminata mahkûm etmiştir. verilen bu karar, avrupa konseyi'nin aile bireylerini aile-içi şiddetten korumak için hazırladığı yeni bir insan hakları sözleşmesine (istanbul sözleşmesi) ilham vermiş; sözleşme türkiye'nin öncülüğünde hazırlanmış; türkiye'nin avrupa konseyi dönem başkanı olduğu sırada imzaya açılmış ve ilk imzalayıcısı türkiye olmuştur.
peki sözleşme neyi amaçlar?
kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcı niteliğe sahip ilk uluslararası sözleşme olan istanbul sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesini amaçlıyor.
sözleşme, “aile içi şiddet”i, “mağdurla aynı ikametgahı paylaşsın, paylaşmasın veya daha önce paylaşmış olsun veya olmasın, aile içinde veya aile biriminde veya mevcut veya daha önceki eşler veya birlikte yaşayan bireyler arasında” olarak tanımlıyor.
sözleşme kapsamında hem kadına hem de ev içi şiddet ele alınıyor. bu doğrultuda sözleşme’nin ana ekseni kadınlar ve kız çocukları olmakla birlikte; ev içi şiddet kapsamına kadın erkek fark etmeksizin yaşı ne olursa olsun herkes giriyor. sözleşme’nin yaşlı ya da yetişkin erkekler dahil ev içi şiddet mağduru diğer gruplara uygulanıp uygulanmayacağı taraf devletlerin inisiyatifine bırakılıyor. bununla birlikte, ev içi şiddete maruz kalan erkekler ve yaşlılar gibi diğer şiddet mağdurlarının da uygulamaya dahil edilmesi teşvik ediliyor.
taraflara, anayasalarına veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil etmeleri ve bu ilkenin uygulanmasını sağlama, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklama ve kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldırma zorunluluğu getiren sözleşme, her türlü şiddet eylemini önleyecek “gerekli yasal ve diğer tedbirlerin” alınmasını zorunlu kılıyor.
istanbul sözleşmesinin uygulanması halinde devletin sorumlulukları nelerdir?
önleme
* kadınların daha aşağı düzeyde olduğu düşüncesine veya kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının * değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirlerin alınması,
* kadınların güçlendirilmesine yönelik program ve faaliyetlerin yaygınlaştırılması,
* her türlü şiddet eylemini önleyecek gerekli yasal ve diğer tedbirlerin alınması,
* kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını sağlamak.
koruma
* tüm mağdurları daha başka şiddet eylemlerine karşı korumak için gerekli tedbirleri almak,
* mağdurların ihtiyaçlarının ve güven içinde olmalarının sağlanması,
*mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanı sıra tıbbi yardım sağlayan destek hizmetleri,
* yeterli sayıda sığınma evinin tahsis edilmesi ve günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanması.
hukuk
* kadınlara yönelik şiddetin suç sayılmasının ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması,
* soruşturma ve yargılama sürecinde mağdurların özel koruma tedbirlerinden yararlanmalarını sağlamak,
* mağdurların, ailelerinin ve tanıkların, sindirmeye, misillemeye ve tekrar mağdur bırakılmaya karşı korunmaları sağlamak,
* mağdurun iç hukuk kurallarının usulüne uygun olarak duruşmalara katılmasını, kanıt temin etmesini ve kendi görüşlerini, ihtiyaçlarını ve kaygılarını doğrudan veya bir aracı vasıtasıyla sunmasını ve bunların dikkate alınmasını sağlamak.
son üç yılda 1089* kadının öldürüldüğü türkiye'de istanbul sözleşmesinin abartılması ve uygulanması gerekir. çünkü, istanbul sözleşmesi yalnızca kadına şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesini değil, gerçekleşmemesi adına tedbir alınması ve gerçekleşmesi halinde yaptırım uygulanmasını amaçlar.
2002 yılında nahide opuz evli olduğu erkek tarafından görmüş olduğu şiddet ve eziyetler sonucunda 36 defa şikayette bulunmuş ancak şikayetleri sonucunda evli olduğu erkeğe hiçbir yaptırım uygulanmamıştır. bu doğrultuda hala şiddet görmekte olan nahide opuz son çareyi avrupa insan hakları mahkemesine başvurmakta bulmuştur ve mahkeme 2009 yılında opuz'u haklı bularak, türkiye'nin şiddet gören bir kadını, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamayarak ayrımcılık yaptığına hükmetmiş ve türkiye’yi tazminata mahkûm etmiştir. verilen bu karar, avrupa konseyi'nin aile bireylerini aile-içi şiddetten korumak için hazırladığı yeni bir insan hakları sözleşmesine (istanbul sözleşmesi) ilham vermiş; sözleşme türkiye'nin öncülüğünde hazırlanmış; türkiye'nin avrupa konseyi dönem başkanı olduğu sırada imzaya açılmış ve ilk imzalayıcısı türkiye olmuştur.
peki sözleşme neyi amaçlar?
kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcı niteliğe sahip ilk uluslararası sözleşme olan istanbul sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesini amaçlıyor.
sözleşme, “aile içi şiddet”i, “mağdurla aynı ikametgahı paylaşsın, paylaşmasın veya daha önce paylaşmış olsun veya olmasın, aile içinde veya aile biriminde veya mevcut veya daha önceki eşler veya birlikte yaşayan bireyler arasında” olarak tanımlıyor.
sözleşme kapsamında hem kadına hem de ev içi şiddet ele alınıyor. bu doğrultuda sözleşme’nin ana ekseni kadınlar ve kız çocukları olmakla birlikte; ev içi şiddet kapsamına kadın erkek fark etmeksizin yaşı ne olursa olsun herkes giriyor. sözleşme’nin yaşlı ya da yetişkin erkekler dahil ev içi şiddet mağduru diğer gruplara uygulanıp uygulanmayacağı taraf devletlerin inisiyatifine bırakılıyor. bununla birlikte, ev içi şiddete maruz kalan erkekler ve yaşlılar gibi diğer şiddet mağdurlarının da uygulamaya dahil edilmesi teşvik ediliyor.
taraflara, anayasalarına veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil etmeleri ve bu ilkenin uygulanmasını sağlama, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklama ve kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldırma zorunluluğu getiren sözleşme, her türlü şiddet eylemini önleyecek “gerekli yasal ve diğer tedbirlerin” alınmasını zorunlu kılıyor.
istanbul sözleşmesinin uygulanması halinde devletin sorumlulukları nelerdir?
önleme
* kadınların daha aşağı düzeyde olduğu düşüncesine veya kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının * değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirlerin alınması,
* kadınların güçlendirilmesine yönelik program ve faaliyetlerin yaygınlaştırılması,
* her türlü şiddet eylemini önleyecek gerekli yasal ve diğer tedbirlerin alınması,
* kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını sağlamak.
koruma
* tüm mağdurları daha başka şiddet eylemlerine karşı korumak için gerekli tedbirleri almak,
* mağdurların ihtiyaçlarının ve güven içinde olmalarının sağlanması,
*mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanı sıra tıbbi yardım sağlayan destek hizmetleri,
* yeterli sayıda sığınma evinin tahsis edilmesi ve günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanması.
hukuk
* kadınlara yönelik şiddetin suç sayılmasının ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması,
* soruşturma ve yargılama sürecinde mağdurların özel koruma tedbirlerinden yararlanmalarını sağlamak,
* mağdurların, ailelerinin ve tanıkların, sindirmeye, misillemeye ve tekrar mağdur bırakılmaya karşı korunmaları sağlamak,
* mağdurun iç hukuk kurallarının usulüne uygun olarak duruşmalara katılmasını, kanıt temin etmesini ve kendi görüşlerini, ihtiyaçlarını ve kaygılarını doğrudan veya bir aracı vasıtasıyla sunmasını ve bunların dikkate alınmasını sağlamak.
son üç yılda 1089* kadının öldürüldüğü türkiye'de istanbul sözleşmesinin abartılması ve uygulanması gerekir. çünkü, istanbul sözleşmesi yalnızca kadına şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesini değil, gerçekleşmemesi adına tedbir alınması ve gerçekleşmesi halinde yaptırım uygulanmasını amaçlar.
devamını gör...
119.
feminazi düşüncelere sahip kişilerin desteklediği sözleşmedir. (ironi diyelim de sonra ciddi sanmasınlar).
bu arada feministler hiç sevmem, hep medyaya oynarlar. mağdurları bunlar değil, vicdanı olan insanlar ve gerçek mağdur insanlar savunabilir. bunların ki sadece gösteridir.
kadını, çocuğu, yaşlıyı, zayıfı koruyacak her sözleşmeye destek veririm.
bu arada feministler hiç sevmem, hep medyaya oynarlar. mağdurları bunlar değil, vicdanı olan insanlar ve gerçek mağdur insanlar savunabilir. bunların ki sadece gösteridir.
kadını, çocuğu, yaşlıyı, zayıfı koruyacak her sözleşmeye destek veririm.
devamını gör...
120.
ülkemizde insan hakları olayı komple "abartıldığından"* çok şey olmayan tespitimsi başlık şeysi.*
siz devam edin aynen böyle; bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle...
o yılan sokacak hepimizi birden haberiniz yok. o, medeniyetin merkezi kabul ettiğiniz, ilk fırsatta bulduğunuz ilk uçakla kaçacağınız kuzey ülkelerinin gelişmişliğinde kadınların eğitimine ve toplumdaki yerine verilen önemi bilseniz keşke diyeceğim de biliyorsunuz zaten. şeriatla yönetilen ülkelerden götüm götüm kaçıp norveç'e giderek orda demokrasiye yaslanmış rahat götle şeriat isteyecek kadar iki yüzlü/yüzsüz* insanlardan bahsediyoruz ne de olsa. yaşama motivasyonunuz sizden olmayanlara* bu dünyada cehennemi yaşatmak üzerine kurulu çünkü. buradaki sorunun basit bir sözleşme metni olmadığını hepimiz bal gibi biliyoruz ki istanbul sözleşmesi öyle basit bir sözleşme değil. bilhassa türkiye gibi ülkelerde hayati bir öneme sahip. kaldı ki zaten bu ülkede yürürlükte olduğu zaman diliminde dahi açıkça uygulanmıyor olduğu hepimizin malumu; korkunç bir şekilde katledilen kadın istatistikleri doğrudan gösteriyor bize bunu.
neyse ben uzattıkça kopuyorum artık yazının ana fikrinden. stresten mideme ağrı girdi zaten şunu yazarken. anlamak istemeyene oturup insan hakları dersi versem şurada kaç yazar?
uzun lafın kısası, siz hiç merak etmeyin. eğer bu gidişat istikrarlı bir şekilde devam ederse ki etmesi kuvvetle muhtemel, çok da uzak olmayan bir gelecekte insan hakları olayının çok abartılmasını falan konuşuyor olacağız herhalde.
...
bugün yılın ilk dersinde öğrendiğim ilginç bir bilgiyi eklemek istedim bu yazıya.
80'li yılların türkiye'sinde bir davada şöyle bir durum aynen anlatıldığı şekilde gerçekleşiyor:
kadın evlilik içi tecavüze maruz kalıp bu sebeple hamile kalarak darp ediliyor ve çıktığı mahkemede "hakim" kadına; kocasının istediği zaman kendisiyle ilişkiye girebileceğini, kocası olduğu için bunun onun doğal hakkı olduğunu ve kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmemek gerektiğini söylüyor.
eklenecek şeyler bu kadar millet. artık neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu neyin abartıldığını falan düşünür bu kafa yapısındakiler.*
siz devam edin aynen böyle; bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle...
o yılan sokacak hepimizi birden haberiniz yok. o, medeniyetin merkezi kabul ettiğiniz, ilk fırsatta bulduğunuz ilk uçakla kaçacağınız kuzey ülkelerinin gelişmişliğinde kadınların eğitimine ve toplumdaki yerine verilen önemi bilseniz keşke diyeceğim de biliyorsunuz zaten. şeriatla yönetilen ülkelerden götüm götüm kaçıp norveç'e giderek orda demokrasiye yaslanmış rahat götle şeriat isteyecek kadar iki yüzlü/yüzsüz* insanlardan bahsediyoruz ne de olsa. yaşama motivasyonunuz sizden olmayanlara* bu dünyada cehennemi yaşatmak üzerine kurulu çünkü. buradaki sorunun basit bir sözleşme metni olmadığını hepimiz bal gibi biliyoruz ki istanbul sözleşmesi öyle basit bir sözleşme değil. bilhassa türkiye gibi ülkelerde hayati bir öneme sahip. kaldı ki zaten bu ülkede yürürlükte olduğu zaman diliminde dahi açıkça uygulanmıyor olduğu hepimizin malumu; korkunç bir şekilde katledilen kadın istatistikleri doğrudan gösteriyor bize bunu.
neyse ben uzattıkça kopuyorum artık yazının ana fikrinden. stresten mideme ağrı girdi zaten şunu yazarken. anlamak istemeyene oturup insan hakları dersi versem şurada kaç yazar?
uzun lafın kısası, siz hiç merak etmeyin. eğer bu gidişat istikrarlı bir şekilde devam ederse ki etmesi kuvvetle muhtemel, çok da uzak olmayan bir gelecekte insan hakları olayının çok abartılmasını falan konuşuyor olacağız herhalde.
...
bugün yılın ilk dersinde öğrendiğim ilginç bir bilgiyi eklemek istedim bu yazıya.
80'li yılların türkiye'sinde bir davada şöyle bir durum aynen anlatıldığı şekilde gerçekleşiyor:
kadın evlilik içi tecavüze maruz kalıp bu sebeple hamile kalarak darp ediliyor ve çıktığı mahkemede "hakim" kadına; kocasının istediği zaman kendisiyle ilişkiye girebileceğini, kocası olduğu için bunun onun doğal hakkı olduğunu ve kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmemek gerektiğini söylüyor.
eklenecek şeyler bu kadar millet. artık neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu neyin abartıldığını falan düşünür bu kafa yapısındakiler.*
devamını gör...