istanbul sözleşmesi olayının çok abartılması
başlık "kisakes" tarafından 20.03.2021 18:38 tarihinde açılmıştır.
41.
bizdemi bi sıkıntı var yoksa onlardamı diye bazen oturup düşündüğüm oluyor. herkes aklını kullanmalı. yaşananlar unutulmamalı.
devamını gör...
42.
başlığı açan yazar...istanbul sözleşmesi, senin de istemeden bahsettigin gibi hak ve özgürlüklerimizi dışarıdan bakınca elimizden almiyor olabilir . fakat konunun derinlerine inildiginde, türkiye 'de hemen hemen her kadin, uçkuruna sahip çıkamayan cahil pislikler yüzünden özgürce, içi rahat bir şekilde dışarı çıkamıyor, istedigini yapamıyor üstüne üstlük taciz ediliyor, tecavüze uğruyor, öldürülüyor..
istanbul sözleşmesi kadına yönelik siddeti insan hakkı ihlali olarak ele alır ,siddeti onler ve kadınları korur..
sadece ölmek istemediğimiz için, bu abartilar anlayacagin..
bu imzanın ev sahipligini yapan bir ulke olarak türkiye imzasının cekilmesini onaylamıyoruz. daha iyisini hazirlayip sunmak için verilmiş bir karar olduğunu düşünenler de var tabii. onlara sadece acıyorum.
istanbul sözleşmesi kadına yönelik siddeti insan hakkı ihlali olarak ele alır ,siddeti onler ve kadınları korur..
sadece ölmek istemediğimiz için, bu abartilar anlayacagin..
bu imzanın ev sahipligini yapan bir ulke olarak türkiye imzasının cekilmesini onaylamıyoruz. daha iyisini hazirlayip sunmak için verilmiş bir karar olduğunu düşünenler de var tabii. onlara sadece acıyorum.
devamını gör...
43.
devlete guvenin tamsa, 77 gunde 78 kadin neden ölduruldu. bu geven nerden geliyor sayin yazar @kisakes
devamını gör...
44.
asıl ben sizi anlayamıyorum. her geçen gün öldürülüyoruz, tecavüze, zorbalığa maruz kalıyoruz. bizi savunacak, insan yerine koyacak yaptırımların olduğu bir yasa idi, tabi o da uygulandı mı desek uygulanmadı, ama varlığı bile bazı mahlukatlar korkutmaya yetiyordu. kadınlar devletin gözünde değersizdir, eşitsizdi.bunu yapılan her açıklamayla görmek mümkün. ben devletinin beni koruyacağına ne yazık ki inanamıyorum. kalkmış bugün bir sözde din adamı 8 martta rezilce bakış açısının yanında bugünkü feshedilme olayını dini kelimelerle öve öve bitiremedi. ben anladım ki bir yere yaranmak isteyen baş şahıs kadınları da harcadı gitti. bir yerde hep dini söyle varsa korkarım arkadaş. dini kullanıp da insanları koyunlaştırdıkları için. yoksa dinimin ne suçu ola!
devamını gör...
45.
bayandan sonrasını okumadığım başlıktır.
devamını gör...
46.
şu başlıkları ve peşi sıra girilen "sözleşme abartılıyürr yiaa" entrylerini görünce benim motorları maviliklere değil duvarlara süresim geliyor.
buram buram troll kokan yine de sinirlerimi zıplatmış kişi beyanı. çünkü peşi sıra bu zihniyete sahip leş kargalarıyla da muhattap olmamıza neden oldu. ne diyelim allah trollün de hayırlısını versin ve mümkünse belasını neyse...
kıyamam, bir ton da güzel insan tane tane laf anlatmaya çalışmış bu dangalaklara.*
buram buram troll kokan yine de sinirlerimi zıplatmış kişi beyanı. çünkü peşi sıra bu zihniyete sahip leş kargalarıyla da muhattap olmamıza neden oldu. ne diyelim allah trollün de hayırlısını versin ve mümkünse belasını neyse...
kıyamam, bir ton da güzel insan tane tane laf anlatmaya çalışmış bu dangalaklara.*
devamını gör...
47.
tanımı okuyunca yazarın bıyık modeli gözlerimin önünde belirdi
devamını gör...
48.
abartma mı ? bu başlığı açanların kadınların hak ve özgürlüklerini önemsemeyen biri olduğuna inanıyorum. kadının tek hakkı seçme ve seçilme değildir! kadının barınma, yeme, içme ve saygı görme hakkı da vardır. en önemlisi de yaşama hakkıdır! istanbul sözleşmesinin iptal edilmesi ise sadece kadınlara karşı değil tüm insanlara karşı yapılmış bir düşüncesizlik ve hakarettir.
devamını gör...
49.
yine yüzeysellikten bağrı delinmiş sözlüğün. garip insancıklar harbi harbi şöyle zannediyolar; istanbul sözleşmesine muhalefet edenler kadın düşmanı.. böyle sığ kafaların kemmiyeti elbette şaşırtıcı değil. ancak hakaret üretebiliyolar zaten görüldüğü üzere. değil sözleşme, yukarıdan bi kitap daha inse bu tiplerin olduğu toplumda ahlaki düzeni tesis edemez. düştükleri gaita çukurundan onları çıkarabilecek bi ip henüz bulunamadı, bulunacağını da sanmıyorum. bulunmasın da zaten. o çukurda ajdar'ın müziğinde oynayan müslüm gibi oynasınlar.
sözleşmeye gelirsek.. sözleşme maddelerini tartışmaya teker teker gerek bile yok. ancak okuyanların bildiği üzere -okumayıp ahkam kesenleri adam yerine koyan yok zaten- toplumsal cinsiyet üzerinden kadın haklarının azami ölçüde muhafazasını temin etmeye çalışan bi metin var önümüzde. metnin içindeki ideolojik ögeler veya diğer maddelerle olan anlaşmazlıklara girmiyorum. bu doğrudur veya değildir, daha sonra tartışılması gereken bi konu. asıl konumuz sözleşme hukuku ve taraflar arasındaki konsensusun içeriği olan metnin pratiği. sözleşme bir metin olarak bilindiği üzere asgari iki taraflıdır ve taraflar için belli yükümlülükler içerir. bu yükümlülükler doğası gereği pratik ahlaki gerekçeler ve dinamik bi işleyiş gerektirir. aksi takdirde sözleşme metni tek taraflı olma durumundadır. tüm sözleşmeler karakteri gereği normatif değer taşırlar. ancak direkt olarak ahlak yasalarına müracaat eden istanbul sözleşmesi gibi sözleşmelerin aslıca vazifesi norm belirlemektir. yani bizatihi normatiftir. normatif hiçbir metnin yekpare olarak anlamı olamaz. bu tür metinler her şeyden daha fazla pratiğe ihtiyaç duyarlar. çünkü pratik olmadığında metin anlamsız kalır. rousseau'nun toplum sözleşmesi'nde dediği gibi “eğer dedikleri gibi, yasa koyucu yada hükümdar olsaydım, ne yapmak gerektiği hakkında yazı yazmakla oyalanmaz, ya yapılması gerekeni yapar, ya da susarım”. kimsenin metnin arkasından ağıt yakmasına gerek yok. hiçbi metin ahlak düzeltemez. vicdanı kuvvetlendiremez.
sözleşmeye gelirsek.. sözleşme maddelerini tartışmaya teker teker gerek bile yok. ancak okuyanların bildiği üzere -okumayıp ahkam kesenleri adam yerine koyan yok zaten- toplumsal cinsiyet üzerinden kadın haklarının azami ölçüde muhafazasını temin etmeye çalışan bi metin var önümüzde. metnin içindeki ideolojik ögeler veya diğer maddelerle olan anlaşmazlıklara girmiyorum. bu doğrudur veya değildir, daha sonra tartışılması gereken bi konu. asıl konumuz sözleşme hukuku ve taraflar arasındaki konsensusun içeriği olan metnin pratiği. sözleşme bir metin olarak bilindiği üzere asgari iki taraflıdır ve taraflar için belli yükümlülükler içerir. bu yükümlülükler doğası gereği pratik ahlaki gerekçeler ve dinamik bi işleyiş gerektirir. aksi takdirde sözleşme metni tek taraflı olma durumundadır. tüm sözleşmeler karakteri gereği normatif değer taşırlar. ancak direkt olarak ahlak yasalarına müracaat eden istanbul sözleşmesi gibi sözleşmelerin aslıca vazifesi norm belirlemektir. yani bizatihi normatiftir. normatif hiçbir metnin yekpare olarak anlamı olamaz. bu tür metinler her şeyden daha fazla pratiğe ihtiyaç duyarlar. çünkü pratik olmadığında metin anlamsız kalır. rousseau'nun toplum sözleşmesi'nde dediği gibi “eğer dedikleri gibi, yasa koyucu yada hükümdar olsaydım, ne yapmak gerektiği hakkında yazı yazmakla oyalanmaz, ya yapılması gerekeni yapar, ya da susarım”. kimsenin metnin arkasından ağıt yakmasına gerek yok. hiçbi metin ahlak düzeltemez. vicdanı kuvvetlendiremez.
devamını gör...
50.
bu insanlık vitaminlerle güçlü kalan, psikologlar yardımıyla yaşama tutunabilen, sözleşmelerle hayatta kalan bir varlık değildir. doğurduğunuz p.. lerinize ve şirret o.... larınıza sahip çıkın yeter.
devamını gör...
51.
yobaz.avi
devamını gör...
52.
gündem tagı almamasına şaşırdığım başlık.
devamını gör...
53.
evimden çıktığımda geri dönemediğim, hiç tanımadığım birinin sırf canı istediği için öldürdüğü bir ülkede yaşıyorum ki bunların örnekleri bolca var. tutuklanması gerekirken ortalıkta cirit atan katiller var ülkemde. o yüzden istanbul sözleşmesi gereklidir hatta kadın katliamı olan bi ülke için zorunludur.
devamını gör...
54.
bayan sözcüğü bir hakaret ve küfür değildir.ayrıca kadın sözcüğü de bir hakaret ve küfür değildir
kadın adlarının ya da soyadlarının başına getirilen, kişinin kadın olduğunu belirten bir san.
buradan da anlaşıldığı gibi bayan kelimesi bir hitap sözcüğüdür (bay ,bey ve hanımefendi gibi)
ama kadın cinsiyet belirtir
bir cinsiyeti anlatirken kadın ve erkek demek yerine bayan ve erkek demek anlamsızdır ve amacınız belki de bu olmasa bile kadın cinsiyetini aşağalıyan bir nitelik kazanmakdadır.
bu yüzden kadın demek sizi kaba göstermicektir . gönül rahatlığıyla kadın diyebilirsiniz
kadın adlarının ya da soyadlarının başına getirilen, kişinin kadın olduğunu belirten bir san.
buradan da anlaşıldığı gibi bayan kelimesi bir hitap sözcüğüdür (bay ,bey ve hanımefendi gibi)
ama kadın cinsiyet belirtir
bir cinsiyeti anlatirken kadın ve erkek demek yerine bayan ve erkek demek anlamsızdır ve amacınız belki de bu olmasa bile kadın cinsiyetini aşağalıyan bir nitelik kazanmakdadır.
bu yüzden kadın demek sizi kaba göstermicektir . gönül rahatlığıyla kadın diyebilirsiniz
devamını gör...
55.
içişleri bakanlığı verilerine göre şiddet olayı
dünya geneli %10,7
avrupa %7
türkiye %3,4
elbette kimse kimseye şiddet uygulamamalı lakin bunu sebep kılıp paraları cukkalayanlarında oyununu görmek gerek. ha bu arada şiddet olaylarının sebebi %70'le alkol'dür. (dsö)
dünya geneli %10,7
avrupa %7
türkiye %3,4
elbette kimse kimseye şiddet uygulamamalı lakin bunu sebep kılıp paraları cukkalayanlarında oyununu görmek gerek. ha bu arada şiddet olaylarının sebebi %70'le alkol'dür. (dsö)
devamını gör...
56.
tamamen troll olduğunu düşünmek istiyorum bu kişinin. öncelikle sözleşmenin imzalanma sebebini öğrenmesi gerekiyor. "bayan" demedeki ısrarınızı eşit hakları savunurken de görmek isteriz.
devamını gör...
57.
troll sanırım. umarım trolldür.
devamını gör...
58.
feshedilen sözleşme değil , bir milletin kaderini tayin etmek için verdiği çabadır .
devamını gör...
59.
senin fikrinin ne önemi var vasat herif görselini başlığın üstüne yapıştırma isteği duydum. ıstanbul sözleşmesi türk toplumunda devletin türlü kademelerinde ve ne yazık ki hukuk sisteminde bile kabul edilmeyen konuşulmayan şeyleri dile getiriyordu. örneğin şiddet sadece cinsel ya da fiziksel değildir, evli olmayan çiftler de aynı evde yaşayabilir, evlilik içinde de tecavüz vardır, kadın çocuk lgbti+ farketmez şiddete kim maruz kalırsa ya da maruz kalma ihtiamli varsa devlet onu korumak zorundadır vs. sözleşme zaten uygulanmıyordu. ama ben 6284ün uygulanmasını talep edebiliyordum karakolda adliyede anayasal hak olarak. anlaşmanın yok sayılması demek benim yaşam güvenliğimin yok sayılması demek. ki anlaşmayı doğru bulmuyorsunuz diyelim ki ulan cb kararıyla uluslararası anlaşma yok sayılamaz bu anayasaya aykırı bir şey. az aklı olan buna karşı çıkar en azından. biz mecliste kabul edilen ve artık kanun hükmünde olan bir anlaşmadan nasıl gece yarısı yayınlanan bi cb metniyle çıkabiliyoruz der. anlaşmadan çıkmayı geçtim yönteme tepki gösterir insan. çok yazık hala düşünmeyi öğrenememiş toplumumuza, çok öfkeliyim her gün öldürülen şiddete maruz kalan tehdit edilen tüm kadınlar için de. öldürülen kadınlar tek tek isimlerinin okunduğu eylemlerde ağlamaktan konuşamayan, korkmamanın tek yolunu dayanışmada ve birbirlerinde bulan kadınların öfkesi bu eril düzeni yıkacak ve siz öfkemizin ateşinden korkun. bizim kaybedecek bir canımız kaldı onu da her gün katledilen her kadın da tekrar tekrar kaybediyoruz. çok yazık bunu göremeyenlere. çok yazık yaşam hakkı mücadelesini bile dinleyemeyen, anlayamayanlara.
devamını gör...
60.
daha da çok abartılmasını istemek için yazdığım tanımdır.
devamını gör...