istavrit

sardalye boyutunda olan bir balık.

temizligi ii yapilmasi gereken balik.

sarıkanat , kocabaş gibi türleri vardır. uzun ve yassı bir balıktır. yerken karın kısmındaki büyük kılçığa dikkat edilmesi gerekir.

bilen bilir çipurayla birlikte en sevdiğim balıktır. bunlar haricinde kızarmış göl balığı on numaradır.

dünya yaşanılası bir yer olsa doğarken ağlamazdık, temiz ve pak bir yer olsa ölünce yikanmazdik. hayat balıkçının da dediği gibi; rast gele!

(bkz: istavrit kafe)

anacağızımın ölüp bittiği, kardeşimle bende karnındayken bol bol tükettiği ve de ailecek karşı koyamadığımız deniz nimeti.

carangidae familyasından trachurus cinsini oluşturan balık türü olarak bilinir.


türleri

bu sene bol ama çok küçükler. av sezonuna kadar boyutları istenilen seviyeye ulaşır sanırım.

avlamayı sevdiğim balıklardan... pıtır pıtır takılır oltaya, canını sevdiğim..
kızartması çok bilinir, sevilir...
denizden yeni çıkmış ise benim tercihim, çıtlamadır. sıfır un ve çok az yağ ile efsane bir tat çıkar ortaya.. fakat işte çok taze olması lazım, ancak o zaman...

ha bir de, ezginin günlüğü'nün de bu adı taşıyan bir şarkısı vardir.

misinadaki iğnelerin üst ucuna koyun yününü, koyun yünü bulamazsan beyaz bir çarşaftan kestiğin (çarşaf eskiyse mis gibi olur) parçaları sarar ve mutlaka parlak kırmızı renkte iple iyice bağlarsın.
sonra ucunda kurşun ağırlık olan misinayı suya atar sandalı kısa kürek darbeleriyle hareket ettirirsin. bir süre sonra istavritler kırmızı ipi görünce, "anam hamsi yavrusu gelmiş" diye bağırarak sürü halinde misinaya dalar. misina titremeye başlar.
misinayı püsür etmeden (yani birbirine dolaştırmadan) sara sara yukarı çekersin. hemen her iğne doludur. kimi ağzından, kimi solungaçlardan, kimi götünden iğneye tutulmuştur istavritlerin. şansın varsa zargana da gelir. şansın çoksa hep zargana gelir.
balıkları misinadan çıkartırsın. iyi bir balık günüyse akşama doğru kıyıya gittiğinde sandalın dibi istavrit dolmuştur. kıyıya vardığında orada mahalle balıkçıları bekliyordur. irilerini onlar alır. mazot parası artı biraz da holosko verir size. küçüklerini hemen orada ayıklayıp içinde fatih sultan mehmet döneminden beri değişmemiş yağ olan tavaya atar, fırtınalı günlerde kıyıya vurmuş, toplanmış ve kurutulmuş gargalaklardan bir ateş yakarak üstünde pişirirsiniz. rakı ve ekmeği en genç olan gidip alır.

ayyy yemesi işkence olan balık. kılçıklarını ayıklamak azap. hamsi öyle mi? kılçığıyla kuyruğıyla yutuyorsun bütün bütün.

offf çok lezzetli balıktır. hamsiyi her türlü tokatlar.
#3341596
istavritin kılçıklarını ayikliyor muyduk?*
ben bütün bütün gömüyorum... başıma bir şey gelmez inşallah.

gövdesine göre kafası çok büyük bu yüzden firesi çok. kılçıkları çok fazla yerken azap, dolandırıcılık resmen. hem balığa hem pişirene hem de yiyene işkence. bırakın yüzsünler denizde, eti falan da yok zaten. boşuna yerinden yurdundan etmeyin hayvanı.