kadın

hep dış sese maruz.

çok anlaşılmaz bir organizma.

ilk zamanlarımızda bir fotoğraf yolladı bana, siyah bir elbise, saçlar topuz ya da toplu, gözünde acımız büyük gözlüğü, aha dedim aynı audrey hepburn, fazlası var eksiği yok.
yazışırken "ulan" kelimesini kullandım diye " ulan yerine ulen kelimesini tercih ederseniz sevinirim" diyen bir kadın..
oooo, perfect!

şimdi geldiğimiz hal mi?
geçen bir fotoğraf yollamış, kafasında müptezel rapçiler gibi yan oturtulmuş bir şapka, ağzında bir sigara, sigarayı içine çekerken avurtları göçmüş, saçlarını kes dızo kontenjanından esenlere bırak sırıtmaz, o derece.
yazışırken neredeyse her cümlesinin sonunda noktalama işareti gibi galiz küfürler yazmasına hiç girmiyorum bak!

hayır şimdi "noldu lan sana canım yârim benim?" desem senden ötürü diyecek, soramıyorum da.

oysa ben hep ilk günkü gibi efendi, romantik, sakin, anlayışlı, güven veremkxhahahahshs

yazamadım gülmekten kusura bakmayın ahahass

canım benim jsjsjjs terk etme lan beni sakın mdkkd

saçı falan var böyle uzun..

bunu yazamam. kesmesin.

uc farkli deneyimim var yasadigim. onlari anlaticam:

1.amerikan kadini: su sik zekama ve kulturume iltifat aldigimbir deneyimdi.dis gorunus daha arka plandaydi. ve leziz bir deneyimdi.

2.fransiz kadini: kadinliyla en barisik kadindir. disi giyinir, disi davranir, ben burdayim der. cok mutlu hissettigim bir deneyimdi.

3.turk kadini: ilk turkiye ye kesin donus yaptigimda fransiz kadini olmustum. giyim konusunda curetkar. sicakkanli. disi. ama erkekler o kadar yavsaklasmisti ki turkiye de. dedim bu turk erkegi yanlis anliyor sicak kadini. yaklasik 10 senedir genel olarak buzdolabi ve mesafeliyim. giyimim kapali. boyle cok rahat ettim turk erkegiyle. cok iltifat aliyorum cevremden cok hanim hanimciksin diye.

her kulturun kendi dili, kendi kadini var.

söyle:

(bkz: estetik)

tarih boyunca birçok defa insanlığa olan katkıları erkekler tarafından gasp edildi. saçma sapan "hir şiyiiiii irkiklir yiptiii timimmm mii" hezeyanları görünce insan gerçekten hayret ediyor. ha diyelim ki hiçbir şey beceremedik çünkü öldürülmemek, tecavüze uğramamak, dövülmemek gibi şeylerle meşgul edilmiş olabiliriz. kadın ev hanımı iken de evin ekonomisine, evdekilerin bakımına sürekli katkı sağlar. ne yapsa da yaranamaz; çünkü biraz kendini korumak isterse kezban, rahat davransa yollu olur. çalışsa çocuklarını ihmal etmekle çalışmasa eşini yolmakla (!) suçlanır. ya bir de en çok üç kuruş maaşla çalışan erkeklerin kadınların parasını yediğini iddia ettiğini görüyorum. para yiyen kadın seninle üç kuruşluk makarna ısmarla, ortalama bir otomobilde herhangi bir yere gidebilin diye birlikte oluyorsa bayağı salakmış demektir.

birazcık göz gezdirin de saçmalamayı azaltın:

buradan

gereğinden fazla karmaşık bir yapı.

(bkz: over-engineered autonomous biological stucture)

hayatı güzelleştiren varlıklardır. mümkünse şu sıralar benden uzak dursunlar. evet, hayatımın güzelleşmesi yerine huzurlu ve kötü bir hayatı tercih ediyorum.

mutfakta bir mahkeme reisi iki üye bir yazı işleri müdürü iki de zabıt katibi turşu kuruyorlar. turşu kurarken de dedikodu yapiyorlar. bir ara mutfağa gidecek gibi oldum da mutfak şengül hamamına dönmüş kulak misafiri oldum girmedim. yan odadan bunları dinliyorum. çok değişik canlı bunlar çok.

haddinden fazla abartılan varlıklar. bir kadın edebiyatıdır gidiyor. kadın şöyle, kadın böyle. ha. bu kafa karıştıran, manipülatif edebiyat köpüğünü üfleyince altta yatan varlık alt tarafı gelecek nesli temsil eden yumurtalıkları için uygun spermi arayan bir canlı. gelecekle ilgili bütün evhamlarını elinden aldıktan sonra geriye sadece boşluk kalır. eh. gelecek karmaşık bir şey, hiçbir şekilde hesaplara uymayan bu saçmalıkla ilgili binbir tasarıyı kafasında çeviriyor diye bir varlık karmaşık olamaz. sadece elinde olmayan durumlara hükmedebileceği sanrısıyla oyalanan bir ahmak olabilir. daha fazlası değil. karmaşık olan ne? kadının beyni içindeki geleceğin fırtınaları. bu kadar. o karmaşası kendisine kalsın. ben almayayım. sağolsun.

rakiplerini değil de kendini seçsin diye hemcinslerimin önünde dombaldığı dişi insan. dotünü kaldırırsınız, sonra burada feryad edersiniz.

kadın ki, cennet tasavvuru kadar latîf bir hayâli bizlere müjdeleyen, varlığıyla gönülleri mest eden bir lisân-ı rahmettir. öyle ki, cemâlinin hakikati karşısında şüphe duymamak imkânsızdır; hem hayâl kadar tatlı hem de hakikat kadar yakıcıdır. insanoğlu, hayranlık duyduğu bu nev’-i cemâle dokunmaya dahi cesaret edemez; zîrâ hayranlıkla titreyen el, çoğu kez teessürün eşiğinde durur.

"kadın, hayalimizin ötesinde bir cennet, gönlümüzün en sessiz köşelerinde bir nurdur."

güzel varlıklar. *

bazen annedir, bazen abladır, bazen sevgilidir, bazen platoniktir. varlığı huzur verendir.