kadın yazarlardan erkek yazarlara sorular
başlık "larmina" tarafından 21.11.2020 18:00 tarihinde açılmıştır.
81.
(bkz: #743212">#743212) entry'deki sayın orsalesta anafor yazarımızın sorularından bir kaçına cevap vermeye çalıştım.
5- delilik sizce nedir?
cevap: delilik, insanın kendine mesafe koyması ve kendinden gitgide uzaklaşmasıdır. bu uzaklaşma sonucu, ruhun bir süre sonra akılla olan bağlantısı kopmaktadır. ruhu kaybeden akıl artık kendini bir düzlem üzerinde tutan ve kendinde dengeyi oluşturan otoritesini tekrar bulmak üzere etrafa saldırmaya başlamaktadır ki bu bize delilik olarak yansımaktadır.
7- toplum olarak karamsar bir yapıya sahibiz. peki neden bu karamsarlıktan kurtulamıyoruz sizce?
cevap: toplum olarak algılarımız tam oturmuş değiller. kendi içsel dengemizi kurabilmiş değiliz, dışarıdan gelen etkilere çok fazla açığız. kendimizle uğraşmak yerine sürekli olarak başka hayatların gölgesine sığınmayı tercih ediyoruz. kendi çözümünü üretemeyen kişi bir süre sonra şikayet etmenin ve önünde engel gördüklerini suçlamanın alışkanlığına kapılarak umudunu yitirmeye başlıyor. insan beyni de çok ilginçtir, sürekli verilen mesajların "doğru olmadığını" bilse bile o mesajların etkisi altında kalıyor. ki siz bir de bu şikayet ve suçlamalarınıza inandığınızı düşünün o zaman durum iyice karamsarlık duyma ve nefret etmeye doğru evrilmeye başlıyor.
9- bilimin bardağından içilen bir yudum su sizi ateist yapar sözüne katılıyor musunuz? sizce bu sözle ne denmek isteniyor?
cevap: katılmıyorum. bilim sürekli gelişen ve zaman zaman hataları olan, mutlak doğruluğu olmayan bir olgudur.
bilim bugün doğru dediğine yeni gelişmeler ve bulgular elde ettikçe yarın yanlış diyebilir.
tanrı bilimle uğraşmayı destekliyor. dini, dili, ırkı ne olursa olsun ben çalışana ilmi veririm beyanı var. çok çalışan, fedakarlıklarda bulunan ilmin kapısından giriyor. tanrı aslında insanın her şeyi çözmesini istiyor. ama çözümleme sadece akılla olmuyor, insanın bir de ruh tarafı, kalp tarafı var. insan salt akıldan oluşmuyor. ve insanda bulunan akıl, ruh ve kalp ile çıkılan bu yolda ilerleyenler, aşama katettikçe mutlak olana doğru yakınlaşmaya ve bilimle, akılla, ruhla, kalple yaratılış sanatının inceliğini keşfetmeye başlıyorlar. bu keşfe çıkanlarında ifadelerini bizler çok anlayamıyoruz, ya taşlıyoruz ya aforoz ediyoruz ya da yanlış anlayıp, onların dediklerini kendimizce yanlış şekilde yapmaya çalışıyoruz.
5- delilik sizce nedir?
cevap: delilik, insanın kendine mesafe koyması ve kendinden gitgide uzaklaşmasıdır. bu uzaklaşma sonucu, ruhun bir süre sonra akılla olan bağlantısı kopmaktadır. ruhu kaybeden akıl artık kendini bir düzlem üzerinde tutan ve kendinde dengeyi oluşturan otoritesini tekrar bulmak üzere etrafa saldırmaya başlamaktadır ki bu bize delilik olarak yansımaktadır.
7- toplum olarak karamsar bir yapıya sahibiz. peki neden bu karamsarlıktan kurtulamıyoruz sizce?
cevap: toplum olarak algılarımız tam oturmuş değiller. kendi içsel dengemizi kurabilmiş değiliz, dışarıdan gelen etkilere çok fazla açığız. kendimizle uğraşmak yerine sürekli olarak başka hayatların gölgesine sığınmayı tercih ediyoruz. kendi çözümünü üretemeyen kişi bir süre sonra şikayet etmenin ve önünde engel gördüklerini suçlamanın alışkanlığına kapılarak umudunu yitirmeye başlıyor. insan beyni de çok ilginçtir, sürekli verilen mesajların "doğru olmadığını" bilse bile o mesajların etkisi altında kalıyor. ki siz bir de bu şikayet ve suçlamalarınıza inandığınızı düşünün o zaman durum iyice karamsarlık duyma ve nefret etmeye doğru evrilmeye başlıyor.
9- bilimin bardağından içilen bir yudum su sizi ateist yapar sözüne katılıyor musunuz? sizce bu sözle ne denmek isteniyor?
cevap: katılmıyorum. bilim sürekli gelişen ve zaman zaman hataları olan, mutlak doğruluğu olmayan bir olgudur.
bilim bugün doğru dediğine yeni gelişmeler ve bulgular elde ettikçe yarın yanlış diyebilir.
tanrı bilimle uğraşmayı destekliyor. dini, dili, ırkı ne olursa olsun ben çalışana ilmi veririm beyanı var. çok çalışan, fedakarlıklarda bulunan ilmin kapısından giriyor. tanrı aslında insanın her şeyi çözmesini istiyor. ama çözümleme sadece akılla olmuyor, insanın bir de ruh tarafı, kalp tarafı var. insan salt akıldan oluşmuyor. ve insanda bulunan akıl, ruh ve kalp ile çıkılan bu yolda ilerleyenler, aşama katettikçe mutlak olana doğru yakınlaşmaya ve bilimle, akılla, ruhla, kalple yaratılış sanatının inceliğini keşfetmeye başlıyorlar. bu keşfe çıkanlarında ifadelerini bizler çok anlayamıyoruz, ya taşlıyoruz ya aforoz ediyoruz ya da yanlış anlayıp, onların dediklerini kendimizce yanlış şekilde yapmaya çalışıyoruz.
devamını gör...
82.
çok boş sorular olacağını tahmin ediyorum.
hayat nedir? sanata olan bakış açısına toplumun bıdı bıdısı nedir? deizm bir felsefi düşünce biçimi mi?
çok traş.
entel kardeşlerim konunun muhatabı olur genelde, bizim olayımız meme. entelliğin alemi yok.
hayat nedir? sanata olan bakış açısına toplumun bıdı bıdısı nedir? deizm bir felsefi düşünce biçimi mi?
çok traş.
entel kardeşlerim konunun muhatabı olur genelde, bizim olayımız meme. entelliğin alemi yok.
devamını gör...
83.
gelip düzgünce itiraf etmek varken neden bizi de kendinizi de yoruyorsunuz? bu bir
ikincisi istemiyorsanız istemiyorum deyin kardesim neden hissettikletinizi söylemekte bu kadar kararsız ve anlaşılmazsınız? çok doluyum.
ikincisi istemiyorsanız istemiyorum deyin kardesim neden hissettikletinizi söylemekte bu kadar kararsız ve anlaşılmazsınız? çok doluyum.
devamını gör...
84.
7. soruya cevap veriyorum. şimdi ben bunları nasıl cevaplayayım :d
devamını gör...
85.
duygusuz olmak ve kızkardeşinizden daha çok sevilmek hoşunuza gidiyor mu?
bir yerlere gelmek için erkek olmak yetiyor mu?
öldürmekten zevk mi alıyorsunuz?
gay zannedilmemek için fosfor renkli giysiler giymekten kaçındıĝınız doğru mu?
yüzünüzde sakal olması korkutucu değil mi?
kadınları tiksinirken , seksi sevmeniz saçma değil mi?
özgürce sigara içebildiĝiniz için şanslı hissediyor musunuz?
bacaklarınızı açmadan oturmak çok mu zor?
neden yazar oldunuz?
bir yerlere gelmek için erkek olmak yetiyor mu?
öldürmekten zevk mi alıyorsunuz?
gay zannedilmemek için fosfor renkli giysiler giymekten kaçındıĝınız doğru mu?
yüzünüzde sakal olması korkutucu değil mi?
kadınları tiksinirken , seksi sevmeniz saçma değil mi?
özgürce sigara içebildiĝiniz için şanslı hissediyor musunuz?
bacaklarınızı açmadan oturmak çok mu zor?
neden yazar oldunuz?
devamını gör...
86.
biraz anlatsana neden ben?
devamını gör...
87.
kardeş bunlar nasıl sorular gözünü seveyim. bekle robdösambrimi giyip geliyorum.
devamını gör...
88.
yazar arkadaşımızın bir tanesini öldürmekten zevk mi alıyorsunuz diye sormuş.
aramızda seri katil mi var? sözlük diye geldik, mapushane mi çıktı?
aramızda seri katil mi var? sözlük diye geldik, mapushane mi çıktı?
devamını gör...
89.
bunlar ne böyle kıyamet alemeti gibi sorular ben gidiyom.
devamını gör...
90.
1- sevgiye
2- (aşmak fiili biraz garip olmuş gibi geldi değiştirebilir mi olarak aldım) insan karakteri her gün değişir. farkında değilizdir ama her yaşadığımız tecrübe bizi değiştirir yeniden var eder.
3- kesinlikle etkiliyorlar. 3-4 yıl önce arabesk müziği ilk defa kendim açıp dinlediğimde hiçbir derdim olmamasına rağmen aşırı depresif bir ruh haline girmiştim. ya da paganini dinlerken içimin coşkuyla dolması da örnek olarak verilebilir.
4- hiçbir fikrim yok ama akıl yürüttüğüm zaman önce ritmin meydana gelmiş olabileceğini söyleyebilirim. zamanla ritimleri seslerine göre ayırmışlardır ve onlara isim vermişlerdir. *
5- kendimi bulmakla ışık arasındaki bağlamı anlayamadım. ama iyi hissetmekse karanlıkta ve sessiz ortamda daha kendimle olurum.
6- bu soruyu hiç anlamadım. pas.
7- edip canseverin phoenix şiirindeki anlatıcı özne yeniden doğmak için “bu günü” yaktığını söyler. şiirdeki imajlar mekân ağırlıklı olmasına rağmen neden mekânı yahut kendini değil de zamanı yakmayı tercih eder?
2- (aşmak fiili biraz garip olmuş gibi geldi değiştirebilir mi olarak aldım) insan karakteri her gün değişir. farkında değilizdir ama her yaşadığımız tecrübe bizi değiştirir yeniden var eder.
3- kesinlikle etkiliyorlar. 3-4 yıl önce arabesk müziği ilk defa kendim açıp dinlediğimde hiçbir derdim olmamasına rağmen aşırı depresif bir ruh haline girmiştim. ya da paganini dinlerken içimin coşkuyla dolması da örnek olarak verilebilir.
4- hiçbir fikrim yok ama akıl yürüttüğüm zaman önce ritmin meydana gelmiş olabileceğini söyleyebilirim. zamanla ritimleri seslerine göre ayırmışlardır ve onlara isim vermişlerdir. *
5- kendimi bulmakla ışık arasındaki bağlamı anlayamadım. ama iyi hissetmekse karanlıkta ve sessiz ortamda daha kendimle olurum.
6- bu soruyu hiç anlamadım. pas.
7- edip canseverin phoenix şiirindeki anlatıcı özne yeniden doğmak için “bu günü” yaktığını söyler. şiirdeki imajlar mekân ağırlıklı olmasına rağmen neden mekânı yahut kendini değil de zamanı yakmayı tercih eder?
devamını gör...
91.
devamını gör...
92.
#829063 nolu tanım için cevaplarım.
- gitmiyor. ayrıca kızkardeşim bana göre çifte standartlı. cinsiyetten değil, fakat yaştan. bu tür şeylerden hoşlananlar vasat insanlardır.
- böyle bir soru neden var bilmiyorum bile, ama "hayır" zerre alakası yok. ama bazı patronların kadınlara ayrımcılık yaptığı da bir gerçek tabii.
- niye alalım? manyak olmadıktan sonra.
- gay değil, daha ziyade keko zannedilmemek için.
- sen bir de sakalsız gör beni.
- kim tiksiniyormuş? tiksineni ben döverim.
- hissetmiyorum. kadınların sigara içmesinin bazıları tarafından ayıp karşılandığının farkındayım, ama aslında bu durumu lehine çevirebilirler. bilakis, sigara özgürlüğünüzü elinizden alan etmenlerden biri.
- keyifli oluyor. keşke herkes öyle yapsa.
- ekşiden başka bir yazarın önerisiyle.
- gitmiyor. ayrıca kızkardeşim bana göre çifte standartlı. cinsiyetten değil, fakat yaştan. bu tür şeylerden hoşlananlar vasat insanlardır.
- böyle bir soru neden var bilmiyorum bile, ama "hayır" zerre alakası yok. ama bazı patronların kadınlara ayrımcılık yaptığı da bir gerçek tabii.
- niye alalım? manyak olmadıktan sonra.
- gay değil, daha ziyade keko zannedilmemek için.
- sen bir de sakalsız gör beni.
- kim tiksiniyormuş? tiksineni ben döverim.
- hissetmiyorum. kadınların sigara içmesinin bazıları tarafından ayıp karşılandığının farkındayım, ama aslında bu durumu lehine çevirebilirler. bilakis, sigara özgürlüğünüzü elinizden alan etmenlerden biri.
- keyifli oluyor. keşke herkes öyle yapsa.
- ekşiden başka bir yazarın önerisiyle.
devamını gör...
93.
#829063 kadın cinayetlerini erkek cinsiyetine mal etmek yanlış. akıl sağlığı yerinde olan kimse öldürmekten zevk almaz. sanırım onu kastetmek istedin.
ramazan ayında biz de özgürce sigara içemiyoruz.
bacaklarımızı açmadan oturmak elbetteki zor değil ama tamamen kapatınca acı veriyor.
bence içinizde sürekli büyüyen hareket edip tekme atan bir varlığın olması sakaldan daha korkutucu. isterseniz sizin de sakallarınız olabilir ,ağda yapmayın.
bir yerlere gelmek için cinsiyetini kullanan insanların çoğu da kadındır. güzel bir kadınsan hayata çok önde başlarsın.
ramazan ayında biz de özgürce sigara içemiyoruz.
bacaklarımızı açmadan oturmak elbetteki zor değil ama tamamen kapatınca acı veriyor.
bence içinizde sürekli büyüyen hareket edip tekme atan bir varlığın olması sakaldan daha korkutucu. isterseniz sizin de sakallarınız olabilir ,ağda yapmayın.
bir yerlere gelmek için cinsiyetini kullanan insanların çoğu da kadındır. güzel bir kadınsan hayata çok önde başlarsın.
devamını gör...
94.
1. bir nesneye ihtiyaç duyabilir. fakat bu nesne öznelliğinden bir şey koyabileceği bir ruha sahip olursa adı yaratıcı olabilir.
2.karakter değişebilir, dönüşebilir, uyum gösterebilir. bulunduğu, yetiştiği ortamda şekil alabilen,belirli tavır ve tutum özellikleri kazanan,tüm bu oluşma bütününe ve aynı zamanda bu bütünsel (onu diğer bireylerden de ayrı tutan bir özelliğe sahiptir.) yapıya karakter dendiği içindir belki.
2.karakter değişebilir, dönüşebilir, uyum gösterebilir. bulunduğu, yetiştiği ortamda şekil alabilen,belirli tavır ve tutum özellikleri kazanan,tüm bu oluşma bütününe ve aynı zamanda bu bütünsel (onu diğer bireylerden de ayrı tutan bir özelliğe sahiptir.) yapıya karakter dendiği içindir belki.
devamını gör...
95.
akış çok hızlı. hangi soruya cevap vereceğimi şaşırdım.
ilk soruyla başlayalım o zaman.
kadınların yanlış anlama eğilimi çok fazla. yada mesaj yazdım diyelim cevap gelmedi kendimi kötü birşey yapmış gibi hissediyorum. o yüzden ilk mesajı kadınlar yazsın.
ilk soruyla başlayalım o zaman.
kadınların yanlış anlama eğilimi çok fazla. yada mesaj yazdım diyelim cevap gelmedi kendimi kötü birşey yapmış gibi hissediyorum. o yüzden ilk mesajı kadınlar yazsın.
devamını gör...
96.
orsalesta anafor #828972
kafa açıcı sorulara kafa açıcı cevaplar
1- sizce yaratıcının neye ihtiyacı var?
eğer tanrı gerçekse ve bir şeye ihtiyacı varsa, bu onu insanlaştırır. öyleyse her şeyden önce yalnız olması en büyük sıkıntı. evreni yaratan bir varlığın bizden gelecek bir şeye ihtiyacı olması abes olurdu. varsa kendi türünden varlıklar onu tatmin eder gibi geliyor. ayrıca ihtiyaç demek zaaf demek. bu kadar kudretli olup, video oyunu bossu gibi böyle bir zayıf yönü olması mantıksız olurdu. tabii tanrıyı insanlar yaratmadıysa.
2- insan karakterini aşabilir mi?
aşar. ama bu demek değildir ki yeni biri olur. aşmak demek karakterinin sınırlarını genişletmek olabilir. bu da zaten başından beri o kişinin karakteri dahilindedir.
3- müzik notalarının psikolojimizi etkilemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
aklıma seslerin çiçekler üzerindeki etkisini konu alan bir yazı geldi. dua okunan çiçeğin daha hızlı açması, okunan duadan değil, iyi niyetle ağızdan çıkan sözcüklerin frekansından o şekilde etkilendiği için daha hızlı büyüyorlar diye okumuştum bir yerden. uyduruk bir facebook haberi de olabilir bilmiyorum. ama kimse kaşlarını çatarak hönküre hönküre çiçeğe sübhaneke okumaz diye düşünüyorum. doğruluk payı olabilir o yüzden. eminim vardır bir makalesi, üşendim şimdi bakmaya. bunun dışında psychology of music başlı başına bir uzmanlık alanı. * fikrim var, ama aktarabilecek kadar yok maalesef.
4- sizce ilk nota nasıl ortaya çıktı?
atmosfer oluştuğunda. ses havada yayılır nasıl olacak başka. *. kağıt üzerindeki notaysa 1000li yıllarda italya'da kiliselerde çalınan müziklerde "artık şunları bi yazsak mı.. yanlış çaldıkça rezil oluyoruz", dediler diye çıktı biliyorum ama emin değilim.
5- kendinizi karanlıkta mı buluyorsunuz yoksa aydınlıkta mı? neden?
ying yang. karanlığım olmadan aydınlığım da olmazdı.
6- bir zaman çizelgesi yaratsaydınız nasıl olurdu?
yarım yamalak uyduğum programımsı bir şeyim var o mu? *.
yoksa zaman çizgilerini baştan yaratmayı mı kastettin. ben de dahil çoğumuzun zamanı çember şeklinde bence. dönüp dolaşıp aynı şeyleri yaşıyoruz. tarih bile tekerrür ediyor. kendim de dahil, zamanı çember olanları büküp düze çekerdim.
7- siz de bana üzerinde fikir teatisi yapabileceğimiz bir soru sorun
en zor soru bu galiba. kızların üzerinde çok fazla ilgi var malum. bütün bu ilgi arasında, hem kendilerine hem de çevreye karşı objektif bakış açılarını korumayı nasıl başarıyorlar, ya da bunu düşünüyorlar mı? bence çok zor bir şey. daha düzgün bir soru gelmedi aklıma.
------------o------------
larktwain_123_ #829063
gerçekten sinir bozucu sorular olmuş, ama bunu bir kenara bırakıyorum
~(˘▾˘~)
-duygusuz olmak ve kızkardeşinizden daha çok sevilmek hoşunuza gidiyor mu?
duygusuz olmak ne demek? biraz daha açmak lazım bunu. mesela öfke de bir duygudur. başka bir adı vardır onun.
kız kardeşim olsaydı kesinlikle en çok o seviliyor olurdu. kimse sevmese, ne kadar ihtiyacı varsa o kadar severdim. ayrıca erkek kardeşim var. bir farkı yok.
-bir yerlere gelmek için erkek olmak yetiyor mu?
deminden şimdiye gelmek için evet yeter. masamdan kalkıp yatağıma gideceğim zaman yetmez. kıçımı kaldırmam lazım.
-öldürmekten zevk mi alıyorsunuz?
bilgisayar oyunlarında ve yarattığım absürd evrenlerde geçen şakalarda evet. gerçekte canlılara zarar verebilecek davranışlarda bulunmamaya çalışıyorum. evde böcek görünce tutup dışarı atarım. *
-gay zannedilmemek için fosfor renkli giysiler giymekten kaçındıĝınız doğru mu?
saçım uzun küpem var. gay zannedilmiyorum.
kıza pembe, erkeğe mavi. ben bu pembeyi de sevmiyorum maviyi de. motorum olsa fosforlu bir sürü kıyafetim olurdu, giymekten kaçınmazdım kaza yapmak istemem.
-yüzünüzde sakal olması korkutucu değil mi?
mikroskopla bakmadıkça değil.
-kadınları tiksinirken , seksi sevmeniz saçma değil mi?
anlamadım bunu. değil. seksi kim sevmez ki? *
-özgürce sigara içebildiĝiniz için şanslı hissediyor musunuz?
sigara içmiyorum, ayda yılda bir tane. özgürce uçan bir kuş, ayda yılda bir sigara içerken gelip kafama sıçsaydı şanslı hissedebilirdim.
-bacaklarınızı açmadan oturmak çok mu zor?
sürekli bacak açarak oturmak, bacakların dış kısımlarındaki tendon ve kasları kısalttığı için (aynı kambur dururken boynu öne eğdiğinde boyun fıtığına sebep veren kasların kısalıp uzalması gibi) bacak kapatarak oturmak zor geliyor olabilir. toplu taşımada vs genelde bacak bacak üstüne atıyorum.
-neden yazar oldunuz?
ege sahil kasabası gibi yer. pandemide içim açılıyor. bide yazar olmak için 40 takla atmak gerekmiyor.
kafa açıcı sorulara kafa açıcı cevaplar
1- sizce yaratıcının neye ihtiyacı var?
eğer tanrı gerçekse ve bir şeye ihtiyacı varsa, bu onu insanlaştırır. öyleyse her şeyden önce yalnız olması en büyük sıkıntı. evreni yaratan bir varlığın bizden gelecek bir şeye ihtiyacı olması abes olurdu. varsa kendi türünden varlıklar onu tatmin eder gibi geliyor. ayrıca ihtiyaç demek zaaf demek. bu kadar kudretli olup, video oyunu bossu gibi böyle bir zayıf yönü olması mantıksız olurdu. tabii tanrıyı insanlar yaratmadıysa.
2- insan karakterini aşabilir mi?
aşar. ama bu demek değildir ki yeni biri olur. aşmak demek karakterinin sınırlarını genişletmek olabilir. bu da zaten başından beri o kişinin karakteri dahilindedir.
3- müzik notalarının psikolojimizi etkilemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
aklıma seslerin çiçekler üzerindeki etkisini konu alan bir yazı geldi. dua okunan çiçeğin daha hızlı açması, okunan duadan değil, iyi niyetle ağızdan çıkan sözcüklerin frekansından o şekilde etkilendiği için daha hızlı büyüyorlar diye okumuştum bir yerden. uyduruk bir facebook haberi de olabilir bilmiyorum. ama kimse kaşlarını çatarak hönküre hönküre çiçeğe sübhaneke okumaz diye düşünüyorum. doğruluk payı olabilir o yüzden. eminim vardır bir makalesi, üşendim şimdi bakmaya. bunun dışında psychology of music başlı başına bir uzmanlık alanı. * fikrim var, ama aktarabilecek kadar yok maalesef.
4- sizce ilk nota nasıl ortaya çıktı?
atmosfer oluştuğunda. ses havada yayılır nasıl olacak başka. *. kağıt üzerindeki notaysa 1000li yıllarda italya'da kiliselerde çalınan müziklerde "artık şunları bi yazsak mı.. yanlış çaldıkça rezil oluyoruz", dediler diye çıktı biliyorum ama emin değilim.
5- kendinizi karanlıkta mı buluyorsunuz yoksa aydınlıkta mı? neden?
ying yang. karanlığım olmadan aydınlığım da olmazdı.
6- bir zaman çizelgesi yaratsaydınız nasıl olurdu?
yarım yamalak uyduğum programımsı bir şeyim var o mu? *.
yoksa zaman çizgilerini baştan yaratmayı mı kastettin. ben de dahil çoğumuzun zamanı çember şeklinde bence. dönüp dolaşıp aynı şeyleri yaşıyoruz. tarih bile tekerrür ediyor. kendim de dahil, zamanı çember olanları büküp düze çekerdim.
7- siz de bana üzerinde fikir teatisi yapabileceğimiz bir soru sorun
en zor soru bu galiba. kızların üzerinde çok fazla ilgi var malum. bütün bu ilgi arasında, hem kendilerine hem de çevreye karşı objektif bakış açılarını korumayı nasıl başarıyorlar, ya da bunu düşünüyorlar mı? bence çok zor bir şey. daha düzgün bir soru gelmedi aklıma.
------------o------------
larktwain_123_ #829063
gerçekten sinir bozucu sorular olmuş, ama bunu bir kenara bırakıyorum
~(˘▾˘~)
-duygusuz olmak ve kızkardeşinizden daha çok sevilmek hoşunuza gidiyor mu?
duygusuz olmak ne demek? biraz daha açmak lazım bunu. mesela öfke de bir duygudur. başka bir adı vardır onun.
kız kardeşim olsaydı kesinlikle en çok o seviliyor olurdu. kimse sevmese, ne kadar ihtiyacı varsa o kadar severdim. ayrıca erkek kardeşim var. bir farkı yok.
-bir yerlere gelmek için erkek olmak yetiyor mu?
deminden şimdiye gelmek için evet yeter. masamdan kalkıp yatağıma gideceğim zaman yetmez. kıçımı kaldırmam lazım.
-öldürmekten zevk mi alıyorsunuz?
bilgisayar oyunlarında ve yarattığım absürd evrenlerde geçen şakalarda evet. gerçekte canlılara zarar verebilecek davranışlarda bulunmamaya çalışıyorum. evde böcek görünce tutup dışarı atarım. *
-gay zannedilmemek için fosfor renkli giysiler giymekten kaçındıĝınız doğru mu?
saçım uzun küpem var. gay zannedilmiyorum.
kıza pembe, erkeğe mavi. ben bu pembeyi de sevmiyorum maviyi de. motorum olsa fosforlu bir sürü kıyafetim olurdu, giymekten kaçınmazdım kaza yapmak istemem.
-yüzünüzde sakal olması korkutucu değil mi?
mikroskopla bakmadıkça değil.
-kadınları tiksinirken , seksi sevmeniz saçma değil mi?
anlamadım bunu. değil. seksi kim sevmez ki? *
-özgürce sigara içebildiĝiniz için şanslı hissediyor musunuz?
sigara içmiyorum, ayda yılda bir tane. özgürce uçan bir kuş, ayda yılda bir sigara içerken gelip kafama sıçsaydı şanslı hissedebilirdim.
-bacaklarınızı açmadan oturmak çok mu zor?
sürekli bacak açarak oturmak, bacakların dış kısımlarındaki tendon ve kasları kısalttığı için (aynı kambur dururken boynu öne eğdiğinde boyun fıtığına sebep veren kasların kısalıp uzalması gibi) bacak kapatarak oturmak zor geliyor olabilir. toplu taşımada vs genelde bacak bacak üstüne atıyorum.
-neden yazar oldunuz?
ege sahil kasabası gibi yer. pandemide içim açılıyor. bide yazar olmak için 40 takla atmak gerekmiyor.
devamını gör...
97.
3. soruya cevap : hüzünlü melodiler genellikle minör dizili, daha eğlenceli melodiler genellikle majör dizilidir. yapılan araştırmalarda müziğin tonu ve ritmininde psikolojik durumumuzu etkilediği belirlenmiştir.
devamını gör...
98.
taklaya getiren kadın yazar şeysidir.
+ cevap vermiyorum.
+ cevap vermiyorum.
devamını gör...
99.
azıcık beynimi yakmanın zamanı geldi diyerek serinin #618059 numaralı olan ilk partisini dilim döndüğünce cevaplayayım daha doğrusu cevaplamaya çalışayım.
1- zamanı eğer bir sanata dökebilecek olsaydım resim sanatına dökmek isterdim. psikoloji ve nörobiyoloji ile birleştirmek isterdim. resim sanatına dökmek istedim çünkü resim her ne kadar ressamın anlatmak istediklerini barındırsa da resime bakan herkeste farklı, izafi duygular oluşturacağını düşünerek zamanın izafi oluşuna en iyi yakışan sanatın resim olduğunu düşünüyorum. bunu da nörobiyoloji ve psikoloji ile eşleştirmek isterdim çünkü zaman ne kadar genel geçer olsa da kişisel ve anlık bazda izafidir. kimisi için zaman çabuk ve güzelken, kimisi için ise yavaş ve çilelidir. zamanın kişi neden ve ne ifade ettiğini de bilimsel olarak psikoloji ve nörobiyoloji ile ortaya koyabiliriz diye düşünüyorum.
2 - yükselişler ve düşüşler içeren, bir kısmında coşkunluk varken sonrasında dinginliğin olduğu bir melodi ortaya çıkarırdım.
3 - soruların sahibi tarafından kabul edilir mi bilmiyorum ama şu an aklıma gelen sevdiğim bir müziği fotoğrafla değil tablo ile, ren nehrinde yıldızlı bir gece tablosu ile ifade etmek isterim. kabul etmezse bu soruyu tekrar düşünüp yanıtlamam gerek.
4 - gerçeklik ve doğruluk hem nesnellik hem de öznellik çerçevesinde incelenmelidir. hangi gerçekliği ve hangi doğruluğu inceliyoruz?
5 - soğuğun sıcak ile, karanlığın ışık ile var olması gibi yoklukta varlıkla vardır. evet yokluk vardır.
1- zamanı eğer bir sanata dökebilecek olsaydım resim sanatına dökmek isterdim. psikoloji ve nörobiyoloji ile birleştirmek isterdim. resim sanatına dökmek istedim çünkü resim her ne kadar ressamın anlatmak istediklerini barındırsa da resime bakan herkeste farklı, izafi duygular oluşturacağını düşünerek zamanın izafi oluşuna en iyi yakışan sanatın resim olduğunu düşünüyorum. bunu da nörobiyoloji ve psikoloji ile eşleştirmek isterdim çünkü zaman ne kadar genel geçer olsa da kişisel ve anlık bazda izafidir. kimisi için zaman çabuk ve güzelken, kimisi için ise yavaş ve çilelidir. zamanın kişi neden ve ne ifade ettiğini de bilimsel olarak psikoloji ve nörobiyoloji ile ortaya koyabiliriz diye düşünüyorum.
2 - yükselişler ve düşüşler içeren, bir kısmında coşkunluk varken sonrasında dinginliğin olduğu bir melodi ortaya çıkarırdım.
3 - soruların sahibi tarafından kabul edilir mi bilmiyorum ama şu an aklıma gelen sevdiğim bir müziği fotoğrafla değil tablo ile, ren nehrinde yıldızlı bir gece tablosu ile ifade etmek isterim. kabul etmezse bu soruyu tekrar düşünüp yanıtlamam gerek.
4 - gerçeklik ve doğruluk hem nesnellik hem de öznellik çerçevesinde incelenmelidir. hangi gerçekliği ve hangi doğruluğu inceliyoruz?
5 - soğuğun sıcak ile, karanlığın ışık ile var olması gibi yoklukta varlıkla vardır. evet yokluk vardır.
devamını gör...
100.
---önsöz--
kafa sözlük formatı ve kuralları'nı okudum ancak burada bazı sorular var ki cevaplamak istiyorum. lütfen modlar bugün bu başlığa girdiğim entryleri flood kapsamında değerlendirmeyiniz.
--önsöz sonu--
#618059 bunları cevaplamıştım. şimdi kaldığım yerden #743212 buradan devam ediyorum.
1 - dünyayı güzel bir şiir ya da beste olarak algılardım sanırdım. nitekim dinlediğim şarkılarda, baktığım resimlerde dünyayı, hayatı görmekteyim.
2 - eğer bir seçim şansım olsaydı dünyaya gelmeyi seçmezdim. eğer varsa o ihtiyara bu konuda kırgınım ve eğer bir gün görüşeceksek beni yaratma amacı neydi? ne amaçladı ne elde etti dinlemek isterim. nitekim var olmaktan ziyadesiyle memnuniyetsizim. gelip gelmemeyi seçme şansım yok ama ne olarak gelmeyi seçme şansım olsaydı gene insan olarak gelmeyi seçerdim. belki de kedi emin değilim.
3 - bilimin toplumda gelişebilmesi için, özellikle günümüz türkiye toplumunda, şebeklikten, saçma tüketim malzemelerine olan ilgiden kurtulup bilim insanlarına ve bilime toplumsal düzeyde ilgi gösteriyor olmak gerek. bu nasıl sağlanır bilemiyorum? bir arkadaşım einstein'ın marilyn monroe'yu o tipiyle o kadar oyuncu, müzisyen, model arasından nasıl düşürdüğünü sormuştu. o dönemlerde bilim insanları bir rock stardan daha ilgi çekiciydi. 1930'larda einstein'ın new york times gazetesinin kapak sayfasında yer alan makalesini okumak için bir kırtasiyenin önünde cama yapışıp okumaya çalışan büyük bir kitle görmüştüm. ben de o arkadaşıma bundan bahsettim. şimdi de ne zaman ki bilim insanlarının instagram hesabı bir modelin hesabından daha çok etkileşim almaya başlar o zaman bilimde gelişme istenilen düzeye erişir diyorum. eee o bilimde ilerleyen ülkeler de günümüzde o dönemki bu toplumsal eğilimin meyvelerini yiyorlar.
4 - bu soruya çok düşündüm ve sanırım düşüncelerimi açıklamanın en kolay yolu metafor kullanmak ve burada einstein'dan faydalanmak olacak. mekan bir nehir, zaman o nehrin akıntı gücüdür. biz ve tüm varlıklar ise o nehrin içinde o akıntıda ilerleyen varlıklarız.
5 - akıl ve ruh sağlığı konusunda deliliğin tanımını bilim yapmıştır zaten. he sorulan eğer bazen kendi aramızda "deli" dediğimiz kişilerin yaptıklarıysa eğer toplumun genel anlayışına ve tekdüzeliğine uyumsuz bir karaktere sahip olup, bunu baskılamadan ve insanların ne düşündüğünü önemsemeden bu uyumsuzluğu çerçevesinde davranmak ve yaşamaktır.
6 - ışığın olmadığı yerde karanlıktan nasıl bahsedemezsek, ya da karanlığın olmadığı yerde ışıktan, varlığın olmadığı yerde yokluktan, yokuluğun olmadığı yerden de varlıktan bahsemeyiz. örneğin ben hiç var olmamış olmasaydım yokluğumdan behsedilemezdi. bazen yokluğumuzun hissedilmediği ortamlar olur hani. daha önce bulunmuşuzdur ancak bulunmadığımızda yokluğumuz farkedilmez. eğer yokluğumuzdan bahsedilmiyorsa var olmamışızdır aslında.
7 - karamsarlığımızın nedeni ortadoğuun melankolik, arabesk kültürüdür. bu coğrafya tarihte sayısız savaşlara, acılara maruz kalmış bir coğrafyadır. bu durum toplumun ana damarlarına kadar melankoli ve hüznü yerleştirmiştir. bu edebiyattan, müziğe kadar her alanda da hissedilir.
8 -şimdi deliliği 4. soruda tanımladım. bilim benim deli tanımıma düşük eq diyor. dahi iqsu yüksek ama düşük eqlu kişi iken*, deli hem eq'nun hem iq'nun düşük olduğu insanlardır. yani deli hem sosyal hem de analitik olarak düşük zekaya sahipken, dahi sosyal olarak düşük zekaya ancak analitik olarak yüksek zekaya sahiptir.
9 - aslında ateizm'e değil de tanrının varlığını ve dinleri sorgulamaya iter diyorum. bilimsel olarak çok bilgili bir insan olduğumu düşünmüyorum. ancak son yıllarda bilimden az çok okuduklarım ve bildiklerim ile kutsal kitapları ve dinleri araştırıp okumaya başladığımda tanrının varlığını ve dinlerin gerçekleğini ciddi manada sorgulamaya başladım. geçenlerde birisi bana müslüman mısın diye sorduğunda, bilmiyorum cevabı verebildim. çünkü şu an agnostizm'e daha yakın hissediyorum. * yani rasyonel olarak ortaya koymak imkansız iken tanrı vardır ya da yoktur diye kesin yargılarda bulunamayız. az çok bilim bende böyle bir etkiye neden olmuşken, bazı arkadaşlarımda ise ateizm'e eğilmelerine, bazılarında deizm'e eğilmelerinde bazılarında ise türk milliyetçiliği nedeniyle şamanizm ve tegricilik eğilimlerine neden olmuştur. yani salt ateizm eğilimine neden olur diyememkteyiz. din birazda psikolojik bir olgu.
şimdilik benim eyorlamam bu kadar. serinin kalanına daha sonra devam edeceğim. sanırım sözlükte yazarken en çok eğlendiğim entry oldu. teşekkürler orsalesta anafor.
kafa sözlük formatı ve kuralları'nı okudum ancak burada bazı sorular var ki cevaplamak istiyorum. lütfen modlar bugün bu başlığa girdiğim entryleri flood kapsamında değerlendirmeyiniz.
--önsöz sonu--
#618059 bunları cevaplamıştım. şimdi kaldığım yerden #743212 buradan devam ediyorum.
1 - dünyayı güzel bir şiir ya da beste olarak algılardım sanırdım. nitekim dinlediğim şarkılarda, baktığım resimlerde dünyayı, hayatı görmekteyim.
2 - eğer bir seçim şansım olsaydı dünyaya gelmeyi seçmezdim. eğer varsa o ihtiyara bu konuda kırgınım ve eğer bir gün görüşeceksek beni yaratma amacı neydi? ne amaçladı ne elde etti dinlemek isterim. nitekim var olmaktan ziyadesiyle memnuniyetsizim. gelip gelmemeyi seçme şansım yok ama ne olarak gelmeyi seçme şansım olsaydı gene insan olarak gelmeyi seçerdim. belki de kedi emin değilim.
3 - bilimin toplumda gelişebilmesi için, özellikle günümüz türkiye toplumunda, şebeklikten, saçma tüketim malzemelerine olan ilgiden kurtulup bilim insanlarına ve bilime toplumsal düzeyde ilgi gösteriyor olmak gerek. bu nasıl sağlanır bilemiyorum? bir arkadaşım einstein'ın marilyn monroe'yu o tipiyle o kadar oyuncu, müzisyen, model arasından nasıl düşürdüğünü sormuştu. o dönemlerde bilim insanları bir rock stardan daha ilgi çekiciydi. 1930'larda einstein'ın new york times gazetesinin kapak sayfasında yer alan makalesini okumak için bir kırtasiyenin önünde cama yapışıp okumaya çalışan büyük bir kitle görmüştüm. ben de o arkadaşıma bundan bahsettim. şimdi de ne zaman ki bilim insanlarının instagram hesabı bir modelin hesabından daha çok etkileşim almaya başlar o zaman bilimde gelişme istenilen düzeye erişir diyorum. eee o bilimde ilerleyen ülkeler de günümüzde o dönemki bu toplumsal eğilimin meyvelerini yiyorlar.
4 - bu soruya çok düşündüm ve sanırım düşüncelerimi açıklamanın en kolay yolu metafor kullanmak ve burada einstein'dan faydalanmak olacak. mekan bir nehir, zaman o nehrin akıntı gücüdür. biz ve tüm varlıklar ise o nehrin içinde o akıntıda ilerleyen varlıklarız.
5 - akıl ve ruh sağlığı konusunda deliliğin tanımını bilim yapmıştır zaten. he sorulan eğer bazen kendi aramızda "deli" dediğimiz kişilerin yaptıklarıysa eğer toplumun genel anlayışına ve tekdüzeliğine uyumsuz bir karaktere sahip olup, bunu baskılamadan ve insanların ne düşündüğünü önemsemeden bu uyumsuzluğu çerçevesinde davranmak ve yaşamaktır.
6 - ışığın olmadığı yerde karanlıktan nasıl bahsedemezsek, ya da karanlığın olmadığı yerde ışıktan, varlığın olmadığı yerde yokluktan, yokuluğun olmadığı yerden de varlıktan bahsemeyiz. örneğin ben hiç var olmamış olmasaydım yokluğumdan behsedilemezdi. bazen yokluğumuzun hissedilmediği ortamlar olur hani. daha önce bulunmuşuzdur ancak bulunmadığımızda yokluğumuz farkedilmez. eğer yokluğumuzdan bahsedilmiyorsa var olmamışızdır aslında.
7 - karamsarlığımızın nedeni ortadoğuun melankolik, arabesk kültürüdür. bu coğrafya tarihte sayısız savaşlara, acılara maruz kalmış bir coğrafyadır. bu durum toplumun ana damarlarına kadar melankoli ve hüznü yerleştirmiştir. bu edebiyattan, müziğe kadar her alanda da hissedilir.
8 -şimdi deliliği 4. soruda tanımladım. bilim benim deli tanımıma düşük eq diyor. dahi iqsu yüksek ama düşük eqlu kişi iken*, deli hem eq'nun hem iq'nun düşük olduğu insanlardır. yani deli hem sosyal hem de analitik olarak düşük zekaya sahipken, dahi sosyal olarak düşük zekaya ancak analitik olarak yüksek zekaya sahiptir.
9 - aslında ateizm'e değil de tanrının varlığını ve dinleri sorgulamaya iter diyorum. bilimsel olarak çok bilgili bir insan olduğumu düşünmüyorum. ancak son yıllarda bilimden az çok okuduklarım ve bildiklerim ile kutsal kitapları ve dinleri araştırıp okumaya başladığımda tanrının varlığını ve dinlerin gerçekleğini ciddi manada sorgulamaya başladım. geçenlerde birisi bana müslüman mısın diye sorduğunda, bilmiyorum cevabı verebildim. çünkü şu an agnostizm'e daha yakın hissediyorum. * yani rasyonel olarak ortaya koymak imkansız iken tanrı vardır ya da yoktur diye kesin yargılarda bulunamayız. az çok bilim bende böyle bir etkiye neden olmuşken, bazı arkadaşlarımda ise ateizm'e eğilmelerine, bazılarında deizm'e eğilmelerinde bazılarında ise türk milliyetçiliği nedeniyle şamanizm ve tegricilik eğilimlerine neden olmuştur. yani salt ateizm eğilimine neden olur diyememkteyiz. din birazda psikolojik bir olgu.
şimdilik benim eyorlamam bu kadar. serinin kalanına daha sonra devam edeceğim. sanırım sözlükte yazarken en çok eğlendiğim entry oldu. teşekkürler orsalesta anafor.
devamını gör...