1.
aşık insanların en çok zorlandığı konulardan biridir zira seven kalpler kırılmaya daha müsait olur ve korkarlar.
devamını gör...
2.
(bkz: yapma)
devamını gör...
3.
hiç gerek olmayan bir şey. git ağaçlara açıl denize açıl kedilerle konuş ama insandan uzak dur.*
devamını gör...
4.
.
devamını gör...
5.
fikrimce gereksiz bir uğraştır çünkü karşı taraf size aşık değilse, kesinlikle ilgisini çekmeyecek ve çoğunu dinlemeyecektir. zaten aşık insan dinlemek değil, yaşamak isteyecektir.
devamını gör...
6.
insanın ne kadar hassas, kolayca çözülebilen bir canlı olduğunu gösteren olaydır. şimdi insanın kendisini bir başkasına açması konusunda yapılan hatalara, aşırılıklara değinelim ki olur olmaz sağa sola dökülüp kendimizi zayıflatmayalım.
bir defa hemen bu konuda neyin üzerine temelleneceğimizi anlatalım: bizler, doğamızdan gelen özelliklerimizin yanında yaşadığımız olayların, hayatımızdan gelip geçen insanların bıraktığı izlerin bir harmanıyla kişiliğimizi oluştururuz. olaylara yaklaşımlarımız, tepkilerimiz, kendimizi bir olay karşısında farkında olmadan konumlandırışımız bütünüyle bir yaşamın üzerimizdeki etkisindendir.
bu olaylar ve insanlar arasında öyleleri vardır ki bizim için dönüm noktaları olmuştur. yaşadığımız bazı olaylar hayatımızda bir milat olmuştur; onlar bizi biz yapmıştır ve değerlidirler. eğer onların ne olduğunu sızdırırsak, hassas noktalarımızı ele vermiş oluruz. güçlü noktalarımızın nerelerden, hangi olay karşısında çıkardığımız hangi ders ile temellendiğini anlatmış oluruz. bunu yaptığımızda da farkında olmadan karşımızdakine üzerimizde istediği gibi tahakküm kurabilme imkanı veririz. zayıflıklarımız ortadadır, güçlü yanlarımız da şu ve bu yollarla geliştirilmiştir ve herhangi bir şekilde temeline dinamit koyduğu anda paramparça olacağızdır.
kendini başkasına açan insanla bunun alakası şudur: ülkemizde her şey gibi sevdiğimiz insanlara kendimizi açarken sakin kalamayız ve dökülürüz. ona güveniriz. karşımızdaki insan bunu hiçbir şekilde kullanmayacak, çok iyi bir insan olarak görülebilir. ancak böyle bir insan yok denecek kadar azdır. öyle ya da böyle bir yerinizden sizi tutup duvara vurmak isteyecektir. genellikle bunu düşünmeyiz ve açtıkça açarız kendimizi. güvendikçe daha derinlere sızmasına izin veririz. şimdi bunun hayattaki yansımasına bir örnek verelim ki somutlaşsın.
söz gelimi iki sevgili, bir konuda tartışmış olsun. kadın erkeğe çok öfkelenmiş olsun ve her öfkelenen insan gibi karşısındakine hamlesini yapmak istesin. bu kadının yapabileceği hamle, normal şartlarda o olayla alakalı bir şey söylemek ya da küfür etmek, bağırıp çağırmak gibi şeyler olur. ancak siz zamanında ona ne kadar güvendiğinizi, onu ne kadar sevdiğinizi göstermek, kanıtlamak amacıyla lüzumsuz bir şekilde önceki arkadaşlık ilişkilerinizden birinde(ahmet ya da merve) yaptığınız korkunç hatayı ve karşılığında affedilmediğinizi, bu insanı kaybetmekten dolayı büyük bir keder duyduğunuzu anlatmışsınızdır. şimdi de duyacağınız laf şudur: "ahmet/merve'nin ne kadar haklı olduğunu anlıyorum."
sizi küfürden, bağırış çağırıştan daha fazla incitecek bir söz, beyin kıvrımlarından dudaklarına ulaşmıştır. ciddi anlamda yaralanırsınız çünkü bu olay sizde bir yaradır. üzerini kapatıp hayatınıza devam etmişsinizdir ancak bu yaranın varlığını, kendi boş boğazlığınız yüzünden artık bir başkası da biliyordur ve onu kanatma hakkını da ona vermişsinizdir. insanlara çok kızdığınızda onu kendi bildiğimiz şekillerle incitmek isteriz. o da bu yolla canınızı yakmıştır. eğer ona bu fırsatı vermemiş olsaydık, tartışma ruhumuzda bir delik açmayacak şekilde, yüzeysel bir yerde kalabilirdi.
bu ülkede sevgililer arasında her şeyin bir şekilde dökülüp saçılması, gizli bir şeyin kalmaması gerektiği gibi lüzumsuz bir algı var. karşılarındaki insanı, geçmişini, kişiliğini delik deşik ediyorlar. bu korkunç bir hatadır bana göre. elbette sevdiğimiz insanlara kendimizi açacağız, gerekirse ona güvenip bizi çok zorlayan sırlarımızı, kederlerimizi paylaşacağız ama her şeyi değil. bu paylaşımı kontrollü bir şekilde vermek çok önemli. her daim kendimize ait bir bölgenin olması, bizi biz yapan trajedileri kendinize saklamamız gerekir. bunu baştan kabul ederek yolumuza devam edersek, ilişki sürecinde karşımızdakinden gizlemek zorunda kaldığımız şeyler tarafından da zehirlenmemiş oluruz. eğer ortaya "eşler/sevgililer arasında gizli saklı olmaz" gibi bir norm koyarsak, buna uymak zorunda kalırız ki bu ileride başımıza çoraplar örer.
kendimizi başkasına açmalıyız ancak bunu yaparken temkinli olmalıyız. en azından yukarıdaki norma inanıyorsak da bunu kademeli bir şekilde ve zaafiyetlerimizi makyajlayarak yapmamız daha doğru olacakır.
bir defa hemen bu konuda neyin üzerine temelleneceğimizi anlatalım: bizler, doğamızdan gelen özelliklerimizin yanında yaşadığımız olayların, hayatımızdan gelip geçen insanların bıraktığı izlerin bir harmanıyla kişiliğimizi oluştururuz. olaylara yaklaşımlarımız, tepkilerimiz, kendimizi bir olay karşısında farkında olmadan konumlandırışımız bütünüyle bir yaşamın üzerimizdeki etkisindendir.
bu olaylar ve insanlar arasında öyleleri vardır ki bizim için dönüm noktaları olmuştur. yaşadığımız bazı olaylar hayatımızda bir milat olmuştur; onlar bizi biz yapmıştır ve değerlidirler. eğer onların ne olduğunu sızdırırsak, hassas noktalarımızı ele vermiş oluruz. güçlü noktalarımızın nerelerden, hangi olay karşısında çıkardığımız hangi ders ile temellendiğini anlatmış oluruz. bunu yaptığımızda da farkında olmadan karşımızdakine üzerimizde istediği gibi tahakküm kurabilme imkanı veririz. zayıflıklarımız ortadadır, güçlü yanlarımız da şu ve bu yollarla geliştirilmiştir ve herhangi bir şekilde temeline dinamit koyduğu anda paramparça olacağızdır.
kendini başkasına açan insanla bunun alakası şudur: ülkemizde her şey gibi sevdiğimiz insanlara kendimizi açarken sakin kalamayız ve dökülürüz. ona güveniriz. karşımızdaki insan bunu hiçbir şekilde kullanmayacak, çok iyi bir insan olarak görülebilir. ancak böyle bir insan yok denecek kadar azdır. öyle ya da böyle bir yerinizden sizi tutup duvara vurmak isteyecektir. genellikle bunu düşünmeyiz ve açtıkça açarız kendimizi. güvendikçe daha derinlere sızmasına izin veririz. şimdi bunun hayattaki yansımasına bir örnek verelim ki somutlaşsın.
söz gelimi iki sevgili, bir konuda tartışmış olsun. kadın erkeğe çok öfkelenmiş olsun ve her öfkelenen insan gibi karşısındakine hamlesini yapmak istesin. bu kadının yapabileceği hamle, normal şartlarda o olayla alakalı bir şey söylemek ya da küfür etmek, bağırıp çağırmak gibi şeyler olur. ancak siz zamanında ona ne kadar güvendiğinizi, onu ne kadar sevdiğinizi göstermek, kanıtlamak amacıyla lüzumsuz bir şekilde önceki arkadaşlık ilişkilerinizden birinde(ahmet ya da merve) yaptığınız korkunç hatayı ve karşılığında affedilmediğinizi, bu insanı kaybetmekten dolayı büyük bir keder duyduğunuzu anlatmışsınızdır. şimdi de duyacağınız laf şudur: "ahmet/merve'nin ne kadar haklı olduğunu anlıyorum."
sizi küfürden, bağırış çağırıştan daha fazla incitecek bir söz, beyin kıvrımlarından dudaklarına ulaşmıştır. ciddi anlamda yaralanırsınız çünkü bu olay sizde bir yaradır. üzerini kapatıp hayatınıza devam etmişsinizdir ancak bu yaranın varlığını, kendi boş boğazlığınız yüzünden artık bir başkası da biliyordur ve onu kanatma hakkını da ona vermişsinizdir. insanlara çok kızdığınızda onu kendi bildiğimiz şekillerle incitmek isteriz. o da bu yolla canınızı yakmıştır. eğer ona bu fırsatı vermemiş olsaydık, tartışma ruhumuzda bir delik açmayacak şekilde, yüzeysel bir yerde kalabilirdi.
bu ülkede sevgililer arasında her şeyin bir şekilde dökülüp saçılması, gizli bir şeyin kalmaması gerektiği gibi lüzumsuz bir algı var. karşılarındaki insanı, geçmişini, kişiliğini delik deşik ediyorlar. bu korkunç bir hatadır bana göre. elbette sevdiğimiz insanlara kendimizi açacağız, gerekirse ona güvenip bizi çok zorlayan sırlarımızı, kederlerimizi paylaşacağız ama her şeyi değil. bu paylaşımı kontrollü bir şekilde vermek çok önemli. her daim kendimize ait bir bölgenin olması, bizi biz yapan trajedileri kendinize saklamamız gerekir. bunu baştan kabul ederek yolumuza devam edersek, ilişki sürecinde karşımızdakinden gizlemek zorunda kaldığımız şeyler tarafından da zehirlenmemiş oluruz. eğer ortaya "eşler/sevgililer arasında gizli saklı olmaz" gibi bir norm koyarsak, buna uymak zorunda kalırız ki bu ileride başımıza çoraplar örer.
kendimizi başkasına açmalıyız ancak bunu yaparken temkinli olmalıyız. en azından yukarıdaki norma inanıyorsak da bunu kademeli bir şekilde ve zaafiyetlerimizi makyajlayarak yapmamız daha doğru olacakır.
devamını gör...
7.
içimi açtım sana
içini açmak için der birhan keskin.
içini açmak için der birhan keskin.
devamını gör...
8.
yapamadıgim eylemdir. hatta bu sözlüğü kullanış amaclarimdan biridir. ne kolay kolay aglayabilirim ne de içimi dökebilirim. birine eğer bir şeyimi anlatıyorsam ya çok seviyorumdur ya da o beni hiç tanımıyacak biridir. bunu yapanlara da hep şaşkınlıkla bakmışımdır.
devamını gör...
9.
ihtiyaçtır. kendi kendine kaldığında kendinden uzaklaşırsın. kendini anlatmak için kendinden uzaklaşmalısın.
devamını gör...
10.
aç kardeşim dinleyenin kalsın.. acabası gitsin... yalnız mı kaldın kal...
ama bu açma germeyi yapmak için gereken süreyi hesapla (onu da yap bari)
ama bu açma germeyi yapmak için gereken süreyi hesapla (onu da yap bari)
devamını gör...