kılıçdaroğlu’nun istifa etme eşiği nedir sorusu

parti içinden ve dışından istifa sesleri ayyuka çıkmış, belediye başkanı yürüyüş yapıp istifaya davet ediyor.
gönüllü ve paralar saçarak yazı yazdırdığı kalemşörler istifa diyor, gençler dümdüz küfür ediyor istifa et diye ama bunda tık yok!
yaşına ve yenilgilerine rağmen hala daha koltuğa zamk ile yapışmış gibi, üstüne üstlük birde kendisine oy verenler ile dalga geçerek “başarılıyım” diyor…
soruyorum; bunun istifa etmesi için daha ne gerekiyor?

not: sorunsal moderatör lütfen başlığın sonuna “sorunsal” ekleme başlık böyle iyi.

not 2: oyumu erdoğan’a verdim.

vefat etmek.

kılıçdaroğlunun koltuk sevdası erdoğan'dan daha büyük seçimi kaybetmesi iyi mi oldu bilemiyorum.

hayattan affını istemek.

ben anlamıyorum bu ülkede o kadar çok istifa etmesi gereken insan varken etmedi ve sorun olmadı şimdi ne oldu muhtemelen birileri kiliçdaroğlu nu koltuğundan edip erdoğan sonrası eski chp düzeni istiyor. etmemesi gerekir.

amerika tamam "görevin bitti" dediği zaman gidecek.

bu chp yobazlara nasıl koymuşsa ? kimin başkan olacağı bunlara dert olmuş.
bu şekilde her tarafı falso başlığı ben açsam anında silinmişti.
asıl merak ettiğimiz sarayın 1 günlük masrafı kaç paradır ?
o ince denen adam seçim gecesi neden topukladı ?

x.com/Efssahne/status/17023...

cevabı, chpye saldırılar bitince olan sorudur. kılıçdaroğlu, partiye olan tüm öfkeyi kendi üstüne çekip, insanlar chpye saydırmaktan sıkılınca yerini genç bir isme bırakacaktır.

morgazoz gibi optimist arkadaşların realist olmaya karar verdiği zamandır.

aga babalarinin lafidir. ne zaman sistem isterse o zaman istifa eder.

sayın genel başkan istifa etme düşüncesinde değil, çünkü ilerideki seçimlerde 16'lı masa kurma hayali var. onu da başaramadı sonraki seçimlerde 24'lü masayı kurma planına geçer. böyle birleşe birleşe iktidara gelecek inşallah.

cevabı bahçeli'nin istifa etme eşiği olan soru. ikisi de partilerini gasp eden herifler**, müritleri her koşulda arka çıkıyor. istifayı gerektiren bir vaziyet yok. olması gereken bu heriflerin gasp ettikleri partilerin koridorlarına seslenen yeni partilere* oy vermektir.

kılıçdaroğlu tüm çalışma yaşamını devlet memuru olarak geçirdi. daha önceden chp ile dirsek teması olmuştur ama devlet memurları siyasi partilere üye olamayacağından asla parti üyesi olmadı. sonra emekli oldu. chp'ye girdi ve "şöhretin basamaklarını" yıldırım gibi tırmandı. partiye on yıllarını vermiş onca adam varken baykal'ın yerine hop genel başkanlığa getirildi.
sizce bu işte bir terslik yok mu?
kk'yı chp genel başkanlığına devlet getirdi. görevi devletin izin verdiği ölçülerde muhalefet yaparak, doğrusu muhalefet yapıyormuş gibi görünerek akp'nin yolunu temiz tutmaktı. örneğin hdp'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında "bu anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz, anayasa mahkemesine götüren vekilleri de partimizden ihraç edeceğiz" dedi. öyle de oldu. akp'nin ayağına batan bir dikeni, yemeğindeki taşı ayıkladı chp. sonra suriye'yi işgal tezkeresine "bu işgale karşıyız ama askerimizin ayağına taş değmesin diye evet diyeceğiz" diye aptalca bir gerekçeyle onay verdi.
ne olmuştu? vahiy mi gelmişti kk'ya.
tabi ki hayır. kendisini oraya gönderenlerin talimatını uyguladı.
en son seçimlerde buna sen aday ol diye talimat verdi devlet. bu da oldu. yaşına başına bakmadan aday oldu. muhalefet çok ağır bir yenilgi aldı. devlet bir dönem daha erdoğan'la gitmeye karar vermişti. böylece 12 eylül'de eksik kalan her şeyi tamamlayacaklardı. muhalefet saflarına bakın. artık hiç kimse sandığa gitmek bile istemiyor. bugün sandık kursa erdoğan akp % 70, erdoğan %80 oy alır.
istenen de buydu. tamamen apolitik, küskün, umarsız bir muhalif seçmen. elde ettiler kk sayesinde.
geçmiş olsun.

beyfendinin iradesi kimin elindeyse onun belirleyeceği eşiktir. zıkkımın kökü eşiğidir, sinirlerimi artık mahveden eşiktir.

yorum yok.

100 yıllık çınarın genel başkanlarına şöyle bir bakalım.

1- mustafa kemal atatürk (1923-1938)
2- ismet inönü (1938 - 1972)
3- bülent ecevit (1972 - 1980)
4- deniz baykal (1992 -1995)
5 - hikmet çetin (1995 - 1995)
6- deniz baykal- (1995-1999)
7- altan öymen (1999-2000)
8- deniz baykal (2000 - 2010)
9- kemal kılıçdaroğlu (2010 - günümüz)

100 yıllık bir partinin 7 tane genel başkanı olmuş, bunlardan beş tanesi dört yıl ve üzerinde görev yapmış. genel başkanların görev yaptığı dönemin genel özelliklerine bir bakalım.

kemal paşa kurucu lider. partiyi de o kurdu, devleti de o kurdu, cumhuriyeti de o getirdi, devrimleri de o yaptı. ömrü daha fazlasına vefa etmedi, 1938'de dünyaya gözlerini yumdu.

ismet paşa, ikinci adam. ikinci cihan harbi, çok partili hayata geçiş, menderes-bayar ikilisi, tüm kudretine rağmen muhalefette kalabilme erdemi, 1960 ihtilali, talat aydemir'in başarısız darbe girişimleri, sosyalist hareketin yükselişi, 9-12 mart… biraz da yaş haddinden emekli olsa da dönemin ruhu inönü'yü kaldırmazdı. yeri geldi iktidarın da sahibi oldu, yeri geldi muhalefet sıralarında oturdu. cumhuriyeti, demokrasiyi kör topal da olsa 1972 yılına kadar getirdi. memlekette demokrasi varsa, demokrasi kültürü varsa, bunu hiç şüphesiz ismet paşa'ya borçluyuz. iki ayyaş diyerek aşağıladığını sananlar donlarına kadar her şeylerini bu iki adama borçlular.

bülent ecevit, 1972'den 12 eylül'e kadar genel başkanlık ve başbakanlık yaptı. partiyi kendinin deyimiyle ortanın soluna çekti, sosyal demokrat bir chp inşa etti. başbakanken abd ile yaşanan haşhaş ekimi krizi ve kıbrıs barış harekatı nedeniyle ülke ambargo yemiştir. dönemin ruhu gereği chp, tarihinin en yüksek oylarını ecevit döneminde almıştır. 12 eylül 1980 darbesiyle birlikte chp kapatılmış ve siyasi yasaklılar arasına adı yazılmıştır. ne demişti kendisi: "biz milliyetçiliği; sokak duvarlarına değil, kıbrıs’ın topraklarına, ege’nin deniz yataklarına yazmışız. biz milliyetçiliği batı anadolu’nun haşhaş tarlasına yazmışız.”

deniz baykal, 1992 yılında oturduğu koltuktan ara ara inmiş ancak 2010 yılına kadar koltuğa oturmuştur. 12 eylül'cüler türkiye'nin ekonomik ve politik eksenini değiştirmiş, türkiye'yi kendine has islamcı-liberal bir düzene oturtmaya çalışmıştır. anap'lı cumbaba özal da pek tabii 12 eylül'cüdür. 90'larla birlikte islamcılar iyiden iyiye kendini göstermiş, ülke 28 şubat sürecine girmiş ancak 28 şubat bin yıl sürmemiştir. 2002 yılında adalet ve kalkınma partisi iktidar olmuş, 2010'lara kadar gülen hareketiyle kol kola girmiş ve ülkeyi öyle yönetmişlerdir. 2010 yılında ise bir kaset skandalıyla baykal, genel başkanlık görevini bırakmış, yerine kemal kılıçdaroğlu seçilmiştir.

bu yazdıklarıma şöyle bir bakın rica ediyorum. memleketin bütün kırılma noktalarında, öncesinde veya hemen sonrasında chp genel başkanı değişmiş. dönemin ruhuna göre olması gereken profil belirlenmiş ve o seçilmiş gibi görünüyor. 12 mart'ın hemen ardından yükselen sol dalgayı göğüsleyebilecek ecevit, liberal-islamcı düzene adım adım ilerlenen 90'larda deniz baykal, türkiye'nin en büyük kırılmalarından olan akp-gülen faytlaşması esnasında kılıçdaroğlu göreve gelmiş. eğer chp genel başkanı değişiyorsa türkiye'nin düzeni değişiyor demektir. kemal kılıçdaroğlu göreve kendi kafasına göre gelemez, kendi kafasına göre de istifa edemez.

çalakalem yazdım, hızlı oldu biraz. anlam kaymaları vs. muhakkak olmuştur. okuyanlar kusuruma bakmasın.

tabuttur.

kemal kılıçdaroğlu o koltukta oturmadığında siyasi bir figür olarak bir varlığı olmayacağının farkında.

devletin ana muhalefet partisi lideri olarak ona sağladığı imkanlarla rahat bir yaşlılık geçirme imkanı var.

bu nedenle de bu imkanları bırakmak istemiyor. onun muhalefetin birleşmesi ve altılı masa adı altında seçime tek çatı altında girmeleri, 40 vekil vermesi hepsi kendisinin koltukta oturmaya devam etmesi için planlandı.

tek başına girse %20-25 oy alacaktı. bu oran standart chp seçmeninin her seçimde verdiği oy.

burada esas önemli olan iyi partiyi yani sağın en yüksek oy oranına ulaşan 2.partisini halkın gözünde uzlaşmaz göstermeyi başarması ve eski siyasal islamcı partilerin silinmesini engelleyip meclise sokması.

demek ki daha görevini tamamlamadı. istanbul ankara izmir antalya gibi kentleri de kaybetmesi gerekiyor ki sonra köşesine çekilsin.

herkes kendine verilen görevi yapıyor. kimsenin türk milletinin içine düştüğü durumla ilgili bir planı ya da çözümü yok.

böyle bir dertleri yok.

yok ki öyle bir eşik. o yüzden zaten istifa etmiyor ya. adamı programlarken istifa ve istifa eşiğini eklemeyi unutmuşlar. o yüzden hiç beklentiye girmeyin. birisi zorla indirmediği sürece orada kalacak. durmak yok yola devam!