kitap okuyan insanı belli eden detaylar

beyinleri egzersiz yaptığı için güçlüdür
stres seviyeleri önemli ölçüde azdır
liderlik için gereken özelliklerin, okumakla kazanılabilecek, bir kısmını kazanmışlardır
yapıcı ve hızlı kararlar verirler
benzersiz kişilikler oluştururlar ve zamanla da geliştirirler
özgüvenleri fazladır
iletişim yetenekleri gelişmiştir
yaşları ilerlese de bunamazlar.

benim gördüğüm kadarıyla 3'e ayrılıyor:

1-) omzunda çantası varken elinde klasik ile gezenler: görsel bir şekilde "kitap okuyorum uleyn" diyerek entelektüel birikimini çevresine salıyordur.

2-) normal bir şekilde kitap okuyan: normal bir şekilde kitap okuyordur.

3-) zaman zaman kitap yerine işine yarayacak şeyleri okuyan: kitabın kendisine yetmediğini düşündüğü için interneti kitap yerine kullanarak kitabı yedek kaynak niyetine bulunduran ben.

üslubu daha düzgün olur.

elinde kitap olması.

kitap okuyanları değil kitap okumayanları fark eder..

akıcı konuşma, düzgün telaffuz ve hitap yeteneğinin yanında kitap okumayanlar üzerinden de bir örnek verilecek olursa şayet: kitap okumayan insan çok şey söyleyip hiçbir şey anlatamama sendromuna sahiptir. bu sendrom beden dillerine de yansır aynı zamanda. bir laf söylerken üst bedenlerini kollarına, ellerine oranla daha fazla kullanırlar. birde kitap okumayan insanlar konuştukları cümleler arasında bağlantı kuramaz ve konudan konuya çok çabuk atlarlar.

çok dikkat ettim bugüne kadar. kitap okuyan insanlarda bu detaylar çok seyrek görülüyor. az lafla çok şey anlatır, bir şey anlatırken vücutları gergin değil rahat olur, bir konudan başka bir konuya geçerken ise önceki konuyu da kapsayan nitelikte sohbeti ilerletirler.

o değil de benim entry de çok uzun oldu swh.

kelimeleri doğru yazması. her yazdığı doğru olmasa bile doğru olması için çaba sarf etmesidir.

kitap okuduklarını her fırsatta dile getirirler.

oysaki dünyanın en normal eylemi de budur.

fakat bu arkadaşlar türkiye'deki düşük okuma alışkanlığından dolayı kendilerini bulunmaz hint kumaşı sanmakta ve öyle reklam yapmaktadırlar.

hepimiz okuyoruz canlar, fakat '' okuyom ben yeaa '' diye reklama ihtiyaç duymuyoruz.

not: aziz kürk mantolu tutunamayan albay.

onlarca insan yazmış ama ben de yazayım; kurduğu cümleler çok net belli eder.

gözlük.

akıcı konuşma ve "ııı", "eee" gibi konuşma düzenini bozan durumların olmaması. gözlük. kelime dağarcığı genişliği. okuyun okutturun..

nazik olması, empati yapabilmesi en önemli ikisi bu bence.bir de domates biber satar gibi konuşmaması. kitap okuyan insan okuyom ben yaa demez; okumaya teşvik eder ve bu teşviklerden beslenir de. uslübu da belli eder. neyse okuyalım, okutturalım.

yeni tanıştığı bir insanlar sohbeti ilerletince 'kitap okumayı sever misin?' sorusunu sorunca bilin ki kendisi okuyordur *
ve tabi herkesin dediği gibi kurduğu güzel ve düzgün cümlelerden de anlaşılabilir.
ve bir keresinde bana çok uzun cümleler kurduğumu ve bazen çok şaşırdıklarını söyleyenler oldu. şey gibi ' tabi siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama.' kitap okumaktan kaynaklı olduğu da söylenir. ne denli doğru bilemem.

kullandığı kelimeler, çünkü hep aynı kelimeleri tekrar ederek cümleler kurmaz; ayrıca çok uygun kelimeleri de bulur ve genelden daha uzun cümleler kurar. kısa cümleler de öz olur, ne anlattığını hemen belli eder.
cümlelerin ya da kelimelerin arkasındaki diğer anlamları da anlayabilir, benzetmeler ya da mecazlar onu şaşırtmaz.

sözcükleri özenle yan yana koyup mükemmel şekilde kombinler. cümlelerinden seksi beyin kıvrımlarını görebilirsiniz. derin bir ifade yeteneği dekoltesi taşır. teşhircidir bu yönüyle.

neyse, burda bırakayım. maksadımı aşacak bir boyuta getirmeyeyim şimdi. *

(bkz: sapyoseksüelleri ıslatan kıvrımlar)

okuduğu kitaplardan alıntılar yapması ve farklı düşünen insanlara karşı ılımlı tavrı

14 dk konuşunca belli olur zaten. sokak röportajlarından ve müge anlı tarzı programlarında gördüğünüz insanlar mesela,iki lafı bir araya getiremiyorlar

iyi bir konuşmacı olurlar genelde bunda kelime dağarcıklarının büyük etkisi vardır. sürekli aynı kelimelerle konuşmaz duygularını doğru kelimelerle ifade edebilirler. betimlemeleri de aynı biçimde yerinde ve uygundur. iyi bir kelime hazinesine sahip olmaları güçlü bir empati yeteneği olması sebebiyle konuşmasındaki özgüveni hissedersiniz. bağırmadan çağırmadan fikirlerinin üstünlüğüyle kendinden emin bir şekilde konuşurlar. konuşurken konudan konuya atlamaz. giriş gelişme sonuç şeklinde hem yazdıklarını hem konuşmalarını bu çerçevede sunar. bu yüzden dinleyen insanda güzel bir intiba bırakır. dinledikçe daha fazla dinleme isteği uyandırır. fikirleri iddiaları hep bir tutarlılık prensibine göre ilerler, karşıt fikir geldiğinde tutarlı olmadığı söylendiğinde bunun üzerine ciddi anlamda düşünür ve denilen doğru ise bunu kabul etmeye hazırdır. çünkü şunu bilir yapılan konuşmalar tartışmalar kazanma iç güdüsünün doyurulması için değil kaybedip bir şeyler öğrenme (tabii asıl burada kazanmış olur ama çoğu kişi burayı pek anlamaz) arzusuyla yapılır. farklı fikirlere düşman olarak yaklaşmaz tam tersi benim fikrimin ön göremediği ama onun fikrinin ön gördüğü ne var diye düşünür eğer ki böyle bir veri yakalayabilirse fikir skalasının içine bu fikri de bu farklı görüşü de almaktan çekinmez. bağnaz ya da tutucu tipler olmazlar genelde tam tersi farklı düşünceleri farklı bakış açılarını aramak bulmak isterler çünkü onlardan kazanacağı tonlarca şey vardır (burada ne bu şey abi dediğinizi duyar gibiyim bu bir çok konu için geçerlidir aslında. farklı fikirlere tahammül etme sözünü hep duyarız ama nedir bu biraz açıklayım. aslında tahammül değil farklı fikirlere açık olmaktır doğrusu. çünkü tahammül sevmediğin halde bir süre için buna katlanma olarak anlaşılıyor doğrusu bir fikri anlamadan sevip sevmemeyi düşünmemelidir bir birey. ilk amacı anlamak olmalıdır. bu yüzden de farklı fikirlere açık olmak çok önemli. ne işe yarar? o kadar çok faydası vardır ki say say bitmez örnek bir mühendissinizdir bir proje üzerinde yıllarca çalışırsınız ama bir yerde tıkanıp kalabilirsiniz. mesleği konuyla hiç alakalı olmayan bir adam size bir öneriyle geldiğinde sen ne anlarsın bu işten işine bak da diyebilirsiniz ki burada sorununuzu çözememiş olursunuz ya da hımm bir düşüneyim diyip belki saçma bir fikir de olabilir ama bu sizin aklınıza başka bir çözümün gelmesini de sağlayabilir. buradaki kişi size farklı bir fikrin kapısını açmış olur. başka bir örnek iyi bir akademisyensinizdir toplumun hep üst kesiminde yer almışsınızdır ama finansal sorunlarınızı bir türlü çözemiyorsunuzdur bunu bir başkasına örneğin parayla daha haşır neşir olan başka bir akademisyene ya da bir bakkala klasik bir esnafa sorar öğrenmeye çalışırsınız bu size müthiş kapılar açar. ) farklı fikirlere açık olmak aslında başkasının da zekasını aklını kullanmaktır ve bunun için hiç para ödemenize de gerek kalmaz. düşünün ki şirketler tonlarca para harcıyor sırf farklı bir fikir edinebilmek için siz bireysel hayatınızda neden sadece kendi aklınızı kullanıp geride kalasınız ki ? işte kitap okuyan insanın da asıl amacı bu olmalıdır hem kitap okuyarak farklı bakış açıları edinmeye çalışır hem de kitap okuyarak kazandığı farklı fikirlere karşı açık olma mantalitesi ile kendi kişisel hayatında bunu uygulayıp daha güzel bir yaşama ulaşır. benim şimdiye kadar fark ettiklerim bunlar buraya kadar gelip okuduğunuz için teşekkür ederim.

hiç tahmin edemeyeceğiniz bir detay söyleyeceğim şimdi:

kitap okuması.

cümlelerinin arasında düşünme boşlukları olur. konuyla ilgili twitter dan, ordan burdan ezberindeki klişeleri değil, okuduklarını hatirlamaya çalıştığını gözlemleyebilirsiniz. sözcükler alelade gelişi güzel dökülmez öyle ağzından.