köpeksiz sokaklar istiyoruz

aranızda yurtdışında yaşayan yok mu? hiç oralarda böyle her köşe başı 5 tane köpek oluyor mu aşırı merak ettim.

barınaklardaki hayvanların ne şartlarda orada kaldıkları belli. yoksa emin olun onlarda sokakta kalmak, tecavüze uğramak, şiddet görmek, yakılmak, aç susuz kalmak ya da soğukta donmak istemiyorlar.

doğduğum büyüdüğüm sokakların hepsinde köpekler, kediler olurdu. bugüne kadar ne bana ne de şuan ki sokakta yürüyen insanlara hiçbirinin zararının dokunduğunu görmedim. onların yaşam alanlarını kısıtlayan, bu şartlarda yaşamalarına sebep olan bizlerken onlara reva gördüğümüz, barınaklarda bi deri bi kemik küçücük kodesimsi yerlerde kalmak, köprü altlarında tecavüze uğramak ya da 2 fotoğraf çekip sıkılınca ormana bırakmak olmamalı.

biz onlara zarar vermezsek emin olun onlar bizi sevmeye dünden razılar. onlar bizim aksimize sadece yaşamaya çalışıyorlar.

insani bir talep. şehirleşmeyle birlikte kırsalda yaşayan köpekler şehirlere gelip aşırı şekilde üredi. her gün bir insana saldırı haberi alıyoruz. bu durum iki tür için de sürdürülemez. sokak köpekleri arasında sokağa atılan ev hayvanlarının oranı belki binde bir. o yüzdep petshopların kapatılması da çözüm değil. bu hayvanlar istisnasız kısırlaştırılıp barınaklara alınmalı.

ama gelişmiş ülkelerde yok diyerek savunulan meseledir. gelişmiş ülkelerde sokak köpeğinin olmaması ve bunlardan kasıt batı'nın ifade edilmesi aslında avrupamerkezci görüşün dünyanın geri kalanını kendi eksenine tabii etmesiyle ilgili.
insanların sokaklarda hayvanları besleyebildiği ve beraber yaşayabildiği bir toplum yapısı mı daha iyidir yoksa hayvanları hapse atıp, sürgüne gönderip yahut öldürüp kenti sadece kendilerine kurguladıkları bir dünya mı daha iyidir? dünyanın birçok yerinde sokak hayvanları devletler tarafından toplatılıyor. hayvansız kalan sokaklarda kedi ve köpekleri sevebileceğiniz, parayla giriş yaptığınız kafeler açıyorlar. yani sistem, "burası insanın yeri burada, sokakta yeri yok." dediği hayvanı yine o sokaktaki bir kafeye yerleştirip ondan para kazanabiliyor.

avrupa'dan gelen turistler, aslında birçok hayvana şiddet haberi olmasına rağmen neden türkiye'deki hayvanseverliğe şaşırıyorlar? çünkü böyle bir ilişki biçimini tanımıyorlar. sokak hayvanlarına merhamet onlara ilgi çekici geliyor.
sokaklarda dolanan ve şehir hayatına adapte olan köpekleri, kedileri ve hatta kendileri için saraylar yapılmış, yemleme kültürü oluşmuş kuşları görünce ilginç ve güzel geliyor.
edward said, batı'nın doğu'yu hapsettiği oryantalizm çalışmalarında doğu'nun hiçbir zaman kendini bağımsız bir nesne olarak değerlendiremediğini ifade eder. yani doğu kendi problemlerini geri kalmışlık kıstasıyla her daim batı'ya göre çözmüştür. tarihteki tüm ilerlemeci ve doğru (!) olan şeyleri batı örneğiyle ilan etmeye çalışmıştır. bu da nihayetinde kültür asimilasyonu ve gönüllü emperyalizmin neticelerine varmıştır. doğrudan emperyalizmin doğu'nun geri kalmışlığı üzerine inşa edildiğine değinmiyorum bile. diktatörlükler, aşırı gruplar, demokrasinin olmayışı derken doğu'da bir batı devleti tarafından işgal görmeniz ne kadar olası, bilirsiniz.

şurası çok açık ki batı'nın gelişmişliği sokakların köpeksizliğiyle ilgili değildir. bunda kapitalizmin kendine ait kurguları söz konusudur ki aslında köpeksizlik de kapitalizmin içindedir. kenteki işleyişi engelleyen ve kâr getirmeyen şey dışlanır.

bizler, tarih boyunca sokak köpekleriyle toplumsal ilişki bağlamında ciddi derecede dostluk kuran bir gelenekten geliyoruz. devletin sürgüne gönderdiği köpekleri toplayanların halk tarafından dövüldüğünü biliyoruz. bu toplum köpek sürgünü için padişahlara karşı geldi ve nihayetinde sürgünü geri aldırdı. hatta bu yeniçeri ocağı'nı ortadan kaldıran 2. mahmud'a karşı yapıldı. padişah sürgünü geri çekti. hatta bu meselede, koca yeniçeri ocağını ortadan kaldıran modernist padişah istanbul'un sokak köpeklerine yenilmiştir denilerek halkın bu yaşam geleneğini ne şekilde savunduğu çarpıcı bir şekilde ilan edilmiştir. bu gelenek osmanlı'dan bu yana devam ediyor. seyahatnameleri incelerseniz sokaklardaki köpeklerin bolluğunu görürsünüz. çünkü sokak hayvanlarını beslemek bu toplumun kültürünün en özel parçalarından biri. çözümü de buradan çıkmalıdır. batı'daki katliamlardan değil.
hayvanlar için kendini seferber edecek o kadar çok insan var ki... bilemezsiniz.
onlara fırsat verip oluşturulan iş kollarıyla şehir içinde aksi tutumların oluşabileceği alanlarda önlemler gayet tabii alınabilir.
fakat sizin toplu sürgününüz mahallenin sevilen köpeğinin bir gece belediye aracına bindirilip ya hapse atılmasına (barınak) ya da öldürülmeye gönderilmesidir.
bu meselede çözümlerimizi nefretle değil, iyi niyetle kurarsak neticeye varabiliriz.

ayrıca, (bkz: insanmerkezcilik), (bkz: hayvanlı kent), (bkz: kapitalizm ve hayvan).

"köpeksiz sokaklar istiyoruz" diyen insansız sokak istiyoruz.

bunu savunurken avrupa'yı örnek gösteriyorsunuz lakin avrupa'nın her yaptığı şey doğru mu? sokaklarda hayvanların olması türkiye'ye has bir özellik ve bu ülkemizdeki güzel şeylerden biri. sırf bunun için bu ülkeyi ziyarete gelen turistler var. dolayısıyla sizin keyfiniz istiyor diye milyonlarca köpeği telef edemeyiz. köpeklerle sorununuz varsa sokağa çıkmazsınız olur biter

ben de sapık olmayan tecavüzcü olmayan sokak istiyorum bir hayvan size tecavüz etmez bıçaklamaz hakaret etmez tek istediği biraz sevgi ve karnının tok olmasıdır ne zaman bu kadar vicdanınızı yitirdiniz barınakların hali ortada öldürüp atıyorlar öyle olmasa da hastalıktan açlıktan ya da kötü muameleden ölüyorlar ha sen eğer köpeksiz sokak istiyorsan o zaman düzenli kısırlaştırma yapacaksın kardeşim yok öyle yağma söyleyin barınaklara doğru dürüst kısırlaştırma yapsınlar ne istiyorsunuz şu hayvanlardan yeter be...

köpek görünce koşmayın elli kere söyledik, ayrıca köpeklerin yanından geçerken korkmayın. son olarak yaşadığınız yerde köpek varsa sürekli yanlarından geçin size alışsınlar bir şey yapmazlar.

pekii öyleyse evinize alıp sahiplenebilir, onlara daha iyi bir yaşam sunabilirsiniz.

köpeksiz sokak olmaz; gerek de yok. sokak hayvanları bu canlılığın vaz geçilmez unsurlarıdır. devletin-belediyelerin bu hayvancıkları tımarhaneye tıkması ya da kısırlaştırmak, izole etmesi çözüm değildir. onların, sokakta özgürlüklerini kısıtlamadan kimseye de zarar vermeden yaşamalarına izin verilmelidir.

biz de sizin gibilerin olmadığı sokaklar istiyoruz ama napalım her zaman her istediğimiz olmuyor demek ki... ne istiyorsunuz şu masum hayvanlardan?¿

köpeksiz sokak isteyenler genelde insan sevmeyen insanlardır. insan sevmeyenler de doğal olarak hayvan da sevmezler. kimseye bir zararı dokunmayan, bizden hiç bir talepleri olmayan bu masum sokak hayvanları yerinizi mi daraltıyor, elinizden ekmeğinizi mi alıyor, onlara olan bu düşmanlığınızın esas sebebi nedir?

umarım en az 10 tane masum sokak hayvanı çetesiyle bir gün karşılarşınız manipülatif arkadaşlar. belki masum bi pitbul da görürsünüz. haberlerde köpekler yüzünden ölen çocuklardan haberiniz yok herhalde. gelişmiş ülkelerde hayvanlar barınaklarda sevilir ve hepsinin birer sahibi vardır. sokak hayvanı diye bir şey yoktur.

hatta ankara batıkent e gelin saat 8 den sonra bi yürüyüşe çıkın bakalım 3 - 5 tane köpek çetesi görünce sevgi pıtırcığı olursunuz ha?

öve öve bitiremediğiniz avrupada bir sokak köpeği varsa haber verin.

bir akademik makalede okumuştum sanırım. insan müdahalesiyle popülasyonu aşırı artan hayvanlar ve bu hayvanların neslini tükettiği başka canlılar diye. söz konusu makalede bahsi geçen canlı kediydi ama köpeklerde azımsanmayacak kadar arttı popülasyon olarak. siz kedileri, köpekleri besleyip büyütürken besin zincirinde onların altında olan diğer canlıların popülasyonunu da azaltıyor hatta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyorsunuz, bilin istedim.

not: o makaleyi aradım ama bulamadım. aramaya devam ediyorum, bir iki güne bulamazsam demek ki yok öyle bir şey, edit gelmezse bu entrye yok hükmündedir.

edit: ekog.org/2020/01/05/20den-f...

köpeklerin sokakta bulunması hem insanlar hem de köpekler için tehlikelidir. bunun hayvan sevmemekle hiçbir alakası yoktur.

arkadaşlar köpek istemiyoruz denilmiyor

sokakta istemiyoruz deniliyor


türkiyede herkes babasının malı olarak gördüğü kamu alanları aslında kimseye ait değildir, bu yüzden kul la na maz sı nızz !!!

aynı şekilde sokakta insan da istemiyoruz
sokak ta kedi de istemiyoruz


bu sokakta insan gezemez anlamına gelmediği gibi köpek de gezemez anlamına gelmiyor

sadece sokakları babanızın malı gibi kullanamazsınız

sokakta yaşayan insanlar için nasıl yuva temin edilmeli ise, sokakta da köpekler kalamaz, evcil hayvanın vardır, sabah sal akşamına istediği zaman gelsin

ammaa sahipli ve yuvalı olsun

nasıl ki insanın yuvası olmadığında tehtit oluşturabiliyor ise ( örneğin afganları yuvaları olmadığı için istemiyoruz

çünkü insanı kedisi, köpeği farketmeden, sokaklarda yaşayan her canlı , türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının ortak alanlarını gasp etmektedir.

tıpkı sahilleri afganların-suriyelellilerin doldurması kimsenin hoşuna gitmiyor ve herkesi rahatsız ediyorsa

köpekler de aynı şekilde rahatsız ediyor

2 liralık mama aldınız diye en merhametli en iyi siz olmuyorsunuz

sokaklar ortak alandır, kullanım amaçları ortaktır.

nasıl ki kaldırıma araba park edeni kovuyorsak - çünküüü orası kimsenin babasının malı değillllll -

başka bir canlı da kaldırımı bu şekilde işgal edemez

her canlının yaşama hakkı vardır ama bu benim alanımın için de olmayacak

istiyorsan evine al, mülteci içinse öyle , al evine napıyorsan yap

ama almış komşu 5 kedi

5 liralık mama verdi diye kendini hayvansever ilan ediyor. ama kati suretke kedileri evine almıyor, sokağa atıyor.

onlar da milletin evine giriyor.


nasıl ki - hiç bir canlı - başkasının mülküne giremeyeceği gibi

sokaklarda yani hepimizin mülkünü de şahsi aldığınız kararlar doğrultusunda kul la na maz sı nız

al evinde besle, millete salça oluyor, onların ortak mülkiyetini kullanıyorsunuz.

yazmaktan bıkmadım yine yazacağım. 10 tane köpek demiş tam 10 değil onlarca köpek sabaha karşı her gün beni iş yerimden alır eve kadar bırakırlardı. başka köpek çetesinin bölgesine girdiğimizde onlar uzaklaşır yeni çeteyle yola devam ederdim. bir gün bile insana saldırmadılar. vahşi dediğiniz köpek tampon parçaladı, kedi parçaladı ama bir tane insanla vukuatı olmadı. sevginin çözemeyeceği bir şey değil yani. hayvanı istismar eder, kendin için tehlike haline getirirsen suçu köpekte arayamazsın.

hadi onlar evcil cart curt. doğada bile karşılaştım yabani köpeklerle. çok sorun yaşıyorsan çömeliyorsun seni tanrılara kurban etmiyorlar. ben gülerim ama.

hem gel doğal yaşam ortamlarına ev dik,eziyet et sonra da isteme,ben de böyle düşünenleri dünyada görmek istemiyorum ama her istediğimiz olmuyor ki.

yav hâlâ, hâlâ şuraya gelip de utanmadan sıkılmadan yok onlar masum canlılar yok siz insan sevmiyorsunuz -ki cidden insan sevmem ben, özellikle de böyle duygusal mastürbasyon yapmayı duyarlılık zanneden medeniyet yoksunlarını ama konumuz o değil.- diye "havlayan" ittapar bir güruh var; anlamak gerçekten çok güç. (aslında güç falan değil de, kronik zekâ geriliğinin olası nedenlerini ve sonuçlarını kestirebilmek için azıcık da olsa biyoloji bilgisi lazım işte.)

şu başlığı gördükçe, ortamdaki gerizekalılık seviyesine dayanamayıp tekrar tekrar yazıyorum. (aklı selim yazarları tenzih ederim.)

bir kere şu, "masum canlı" kalıbını atın kafanızdan. tabula rasa saçmalığı insan için bile geçerli değil ki hayvanlar için geçerli olsun. insan bile nasıl yetiştirirseniz öyle olmuyor ne yazık ki. iç güdüsel bir yanı, genetik bir altyapısı var davranışlarının.
ve özellikle köpekler gibi hayvanlar bölge koruma iç güdüsüne sahip avcı kökenli saldırgan hayvanlar ve her şeyden önce de h.a.y.v.a.n.l.a.r. bu ne demek? delirip bir şeyi parçalamaları için çok ufak bir tetiklenme yeter. ve biri saldırdığında hepsi saldırır. bu, bu hayvanların doğal yapısı; istediğiniz kadar yırtın kendinizi. hatta aslında çok da yabancı değil. kendi eğitilmez ve akıl dışı yapınıza bakarsanız köpeklerin davranış mantığını az çok kavrayabilirsiniz swh. köpeklerden önce ittaparlar saldırıyor ne hikmetse.

ve son olarak, sokakta kalsın diye kıçınızı yırttığınız o hayvanlar bile sizin o bayıldığınız leş sokaklarda kalmak istemiyor emin olun.

gayet haklı bir istek.
efendim oynamak istiyorlar,banane ulan ben oynamak istiyor muyum?
ben oyuncakmıyım?
her gün sosyal medya da ısırılan bir yerleri parçalanan çocuklar ya da daha zayıf hayvanlar görüyoruz,belli ki beyin denilen et yığınını kullanmıyorsunuz da bu başlıkta efendi efendi yazanlara bir ton hakaret ediyorsunuz.
hayvanlara bitkilere olan merhametim insanlara yok önce şunu bir yazalım, yazalım ama ben yeğenimi parka çıkarttığımda hangi it ona saldıracak diye niye tetikte olmak zorundayım?
silahla gidiyorum parka geçen daha geçen hafta tasmasını çözmeye kalktı diye bir pitbull sahibini hastanelik ediyordum,aldı itini yürüdü it.
ola ki bir it saldırdı eğer panik yapmazsanız silah vs üzerinizde yok ise ev anahtarı ile direkt gözüne vurun anahtarın ucunu gözüne sokun sonra viyaklayarak kaçmasını izleyin.
ola ki ısırıldınız,hemen savcılığa gidin ve o ilçe belediyesinin tüm zabıtaları başta olmak üzere belediye başkanına kadar tüm memurlara dava açın hem görevi ihmalden hem tazminat davası,zabıta kanunu o sahipsiz tüm hayvanları belediye ve zabıtaya zimmetler. paçaları tutuşunca göreve çıkıyorlar!
avrupa değil sadece üçüncü dünya ülkeleri harici hiçbir yerde sokakta köpek yok,olamaz da!
bak bak,yaşam alanlarına ev yapmışız nerde yaşasınlar???
gel de bu kafaya laf anlat,daha köpeğine ne olduğunu bilmiyor onu doğada tek başına yaşıyan bir canlı zannediyor,kafa mis kullanılmadığı için pırıl pırıl!
sokakta köpek olmaz,barınağa alırsın pet’leri yasaklarsın,barınakta üç hafta bakarsın sahiplenilmezse uyutursun,çözüm bu kadar basit ama üç beş müptezelin sesi çok çıkıyor diye belediyeler üzerine düşmüyor,açın tazminat davalarını görevi ihmal davalarını görelim bakalım ne yapıyorlar.

tanım; haklı bir istek.