sabahın köründe beni dehşetlere sokan duygu.

geçen haftalar çöpte bir minnak bulmuştum.
(bkz: dürüm) *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kendisi çamaşır sepetimde uyumakta. * neyse efem dün bütün gece miyavladı. * bir ara uykuya dalarken ses çok yakından geldi sanırım çıktı dedim ki kapağı kapalı. içimden neyse çıksın napalım dedim.*

sabah 6 buçuk 7 civarı. martılar nasıl coşmuş, nasıl can hıraş, nasıl terasımda bir şeyler parçalıyor havasında. avaz avaz bağırarak yatağımdan fırladım. önce kapımın yanındaki cama kafa atmak suretiyle yanındaki kapıyı bulmam bir oldu. dizlerimin bağı çözüldü efem. bakın o kadar karışık duygular yaşadım ki. kendime 3, 4 dakika gelemedim. terasa çıktım beni gören martılar kaçıştı. etrafta kan, tüy ne bileyim bir kalıntı aradım. sevinemedim, hemen geri içeri girip çamaşır sepetine bakamadım. içimden lütfen lütfen lütfen diye diye yaklaştım sepete. korktuğum başıma gelmemişti neyse ki. öyle bir şok yaşadım ki 4 gibi daldığım uykuya bir daha devam edemedim.

bu eve taşınırken bir iki arkadaş beni uyarmıştı. dikkat et burada daha önce teraslı bir evde birinin kedisini martılar almış diye. ben de korkuma henüz kapılarımda tel olmadığından kedilerimi odalarından çıkarmıyordum. gerçi benimkiler tosun ama olsun korkuyor insan. hem 5 sene önce zaten 4 aylık kedime balkonda martının musallat olduğunu hatırlayıp vay şero demek niyeti buymuş diye aydımlanğımdan pek dikkat ediyordum.

minnak bir süre daha çamaşır sepetinde. biraz mutsuz ama güvende. yakın zamanda hepsiciği evin tüm kontrollü bölgelerinde. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
korkuyorsun değil mi? yeniden kırılmaktan,sevilmemekten yeniden sevememekten korkuyorsun.bir kere kırıldığın zaman yeniden eskisi gibi olamayacağını sanıyorsun. yüreğinin umut dallarını kırıp geçen ruzgarlara küsuyorsun. biri gelip,tekrar kırıp incitmesin diye kaçıyorsun tüm insanlardan. yeniden umut etmekten korkmaya başlıyorsun. biliyor musun,ne kadar kaçsan da umut kırıldığı yerden yeşerir. insan yeniden sever,yeniden umut eder ve yeniden hiç bir şey olmamış gibi gülümsemeye başlar...
devamını gör...
korkuyorum yine kendimi üzmekten çünkü kimseye kendime olduğum kadar zalim olmadım.
devamını gör...
korku.. dehşet verici bir duygudur.

buradan sonra yazdıklarım üzücü biraz, istersen okuma.

korkak olmayı bir hakaret sanırdım, zayıflık sanırdım. oysa kaybedecek şeyleri olmanın, ağır şeyler yaşamış olmanın ve yeniden yaşamaktan çekinmenin duygusu. şu an 24 yaşımdayım ve hiç olmadığım kadar korkağım.

ailemin yaşlanmasını izliyorum, hastalıklarını, ilaçlarını, doktor randevularını... akranlarının ölümlerini görüyorum. kardeşlerinin ölümlerini görüyorum. babamın içinde uğurlamayı başaramadığı abisini, amcamı, mezarına yatıran kişi ben oluyorum. onların bu olaylarda kendi ölümlerini duymalarını görüyorum. ailemi kaybedecek olmanın tedirginliğini ve kederini yaşıyorum. öksüz kalacak olmanın korkusunu yaşıyorum. içimde bir çocuk olarak yaşayan çocukluğuma acıyorum. evde birinin burnu aksa içime oturan o sıkıntıdan biliyorum bunları.

akıl hocalarımın ki onlar en yakın arkadaşlarım, ailemden de yaşlı olduğunu fark ediyorum. yakın bir zamanda yeryüzünde beni en iyi anlayan bir avuç insana veda etmek zorunda kalacağımı biliyorum. üstelik ebediyen. çünkü bir ahirete inanmıyorum. çölün ortasında bir pusula ve bir matara olarak taşıdığım, bir deve diye bindiğim, çölün biteceğini öğrendiğim, iyi bir insan diye sevdiğim bu insanların eski birer hatıra olacak olmalarını kaldıramıyorum. ben o dostlarımı hep hayatımda olacaklar sanmıştım.

bu ıssızlığı/yalnızlığı/kimsesizliği paylaşacak bir eş, bir yoldaş bulamamaktan korkuyorum. bulduğum eşin bu korkuları duymayan hoyrat bir kalbi olmasından korkuyorum.

hayatı hep bu denli tekinsiz ve çaresiz algılamaktan korkuyorum. bu endişeleri bir kenara bırakıp kimle ne kadar zamanım varsa keyfini çıkaramamaktan korkuyorum. insan yaşarken bir yanıyla kendi ölümünün yasını tutar. oysa hayat zor olduğunda ben kendi ölümüme bir kurtuluş olarak tutunuyorum.

yaşamayı yadırgıyorum. var olduğuma, yaşadığıma inanmakta güçlük çekiyorum. bunların olduğuna inanamıyorum. bir rüya ya da film gibi.. aklım, bedenim, hal ve mahal dar geliyor. bazen açık bir deniz ya da bir orman görene kadar evren dar geliyor. bazen bir uçağa binene kadarki stres, binince yaşadığın klostrofobi ve yeterince yükseğe çıkınca her hissin ve her varlığın akıl almaz küçüklüğü... -bir karınca gibi kendimi ezerim ve bir daha aklıma gelmem.- sonra hava boşluklarıyla her korku döner yeniden.

sevinçlere ve acılara gülüyorum. korku ve panik halindeyken yüzümde bundan habersiz gibi duran bir gülümsemeye denk gelebiliyorum. nehrin akışına kapılıp gidememekten korkuyorum. oysa bütün anda kal'lar yanılgıdır. yalnız en küçük çocuklar andadır, sonra herkes bir maziyle bir atinin ortasındadır. bazı duyguları ve düşünceleri durdurup eyleme katılabilmek çok zor. normal olmak için gösterdiğim çaba inanılmaz.

daha birçok şeyden çılgınca korkuyorum. demek ki daha birçok şeyi çılgınca seviyorum. bu kadar çok şeyi duyup idrak edebilen insanların arkadaşlığında ısınıyorum.


sen yine gül bir annenin ölümünden ne çıkar/ annesi ölen çocuğun başını hayat yıkar
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"korkmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim