kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri

(bkz: kuran’ın insan yapısı olduğu gerçeği)
kur'an, tanrı sözü değildir; aksine diğerleri(incil, zebur, tevrat, avesta vs.) gibi insan ürünü bir kitaptır. ilgili ayetler:
tekvir 19: "kuşkusuz o kur'an, değerli bir elçinin sözüdür." elmalılı hamdi yazır meali
hakka 40: "şüphesiz kur'ân, çok şerefli bir elçinin sözüdür." diyanet işleri meali
ahzab 33: "ey kadınlar, evlerinizde oturun; eski cahiliyye'de olduğu gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekatı verin; allah'a ve peygamber'ine itaat edin. ey peygamber'in ev halkı(ehl-i beyt)!.. şüphesiz allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister." diyanet işleri eski meali
ahzab 50: "ey peygamber! biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. ayrıca diğer müminlere değil de bazı kadınları sana has olmak üzere helal kıldık." diyanet işleri yeni meali
ahzab 53: "çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. sohbet etmek için de girip oturmayın. bu haliniz peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. allah gerçeği söylemekten çekinmez. peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. bundan sonra ne allah'ın peygamber'ini üzmeniz ve ne de o'nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. doğrusu bu, allah katında büyük şeydir." diyanet işleri eski meali
ahzab 56: "gerçekten allah ve melekleri, peygamber'e salât(namaz) ederler. ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin." elmalılı hamdi yazır meali
kaynak: kuranmeali.com/
diğer saçma ayetler için: vs. akla mantığa aykırı diğer abuk sabuk ayetler.

kur'an'da şöyle bir ayet olsaydı;

"4,6 milyar yıl önce, hidrojen moleküler bulutun hızla kendi içine çökmesi sonucu, iyonize olmuş gazdan oluşan, helezonik hareket yapan, dünyadan bir milyon 300 bin kat daha büyük olan, yüzeyi 6 bin santigrat çekirdeği ise 15 milyon santigrat derece olan,yüzde 91'ini oluşturan hidrojen atomlarının helyuma dönüşmesi sonucu oluşan, nükleer reeksiyonla ortaya çıkardığı ısı ve ışığı dünyaya 150 milyon kilometre uzakta olduğu içn ulaşması 8.20 saniye süren güneşi yaratan allah'a hamd olsun."

o zaman da derdiniz ki ya bu ne be kardeşim, insanların anlayacağı bir dilde yazamazlar mı, uzaylılar yazmış işte, o zamanki insanlar ne anlar bundan v.s. gibi lafları der dururdunuz!

ahzab 37

"bir zaman, allah’ın kendisine lutufta bulunduğu, senin de lutufkâr davrandığın kişiye, “eşinle evlilik bağını koru, allah’tan kork” demiştin. bunu derken allah’ın ileride açıklayacağı bir şeyi içinde saklıyordun; öncelikle çekinmen gereken allah olduğu halde sen halktan çekiniyordun. zeyd onunla evlenip ayrıldıktan sonra müminlere, evlâtlıklarının -kendileriyle beraber olup ayrıldıkları- eşleriyle evlenmeleri hususunda bir sıkıntı gelmesin diye seni o kadınla evlendirdik. allah’ın emri elbet yerine getirilecektir."

allah gibi mucizevi bir şeyin bunlarla uğraşacağını düşünmüyorum.

ek : ya da cebrail fetöcü

o kadar tarihi bilgiyi, hukuk bilgisini, sosyal bilgiyi, psikolojik bilgiyi, ahlaki bilgiyi, bilimsel bilgiyi muhanmed nebi tek başına bir kirapta toplayacak ve ilkeli duruşu ile hiçbir noktada da birbiriyle çelişmeyecek? be ne büyük bir adammış!

"allah hiçbir erkeğin (insanın) göğsünde iki kalp yaratmamıştır.* [zıhar]*yaptığınız eşlerinizi anneleriniz kılmamış ve evlatlıklarınızı (bakımını üstlendiğiniz çocukları) da öz çocuklarınız yapmamıştır.* bunlar sizin ağızlarınızdaki (boş) sözlerden ibarettir. allah ise gerçeği söyler ve (doğru) yola o ulaştırır"

ahzap 34


"onları (evlat edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın; bu, allah katında daha adildir. eğer babalarını bilmiyorsanız artık onlar, dinde sizin kardeşleriniz ve dostlarınızdır. hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir sakınca (bir vebal) yoktur. ancak kalplerinizin kasıt gözeterek (taammüden) yaptıklarınızda vardır. allah bağışlayandır, esirgeyendir"

ahzab 5

matematikçi ve zeka yanlısı zatlar bu ayetler özerinde bir denklem gursun hele, ne çıkıyor?

en başta zeynep -zeyd evliliği; fakir ile zangini bir eve sokmak isteyen bir devrim; lakin tutmamış o ayrı.

diğer taraftan " evlatlık" dedidiğiniz kişiler kur'an'a göre din kardeşleri, dostlar ve bakmakla yükümlü olunan yetim kişiler.

kur'an, kan bağı olmayan akrabalığı saymıyor. senin; anan gibi, baban gibi, evladın ya da kardeşin gibi görmen bir şeyi değiştirmez.

ahzab 5'deki evlatlığın, kendi öz ana ve babasının kendine bakanlar olmadığını öğrendiğindeki yıkımı bir düşün bakalım!

miras dağılımında işlem hatası olması. dağıtılan miras oranlarını topladığında bir çıkması gerekirken birden fazla çıkıyor. her şeyi bilen, gören, sonsuz gücü olan tanrı matematik bilmiyor muymuş?

kuran denilen 'kitap' zaten insan yapısıdır, oradaki buyruk ve bildirimlerin ilahiliğine, tanrısallığına inanıp inanmamaktır tartışmalı olan. kuran, kitap olarak bütünen ve bir kerede indirilmemiş; bugünkü içeriğine dair bildirimler, peygamberine dahi 20 küsur yıl boyunca vahyolunmuş ve peygamberin de ölümünden ancak, sonraki aşamada derlenerek bir 'kitap' haline getirilmiştir.
islam tarihi okuyan herkesin bilgisi olan bir konudur bu. (tartışmalı mushaflar, seçilenler, bölümlenmeler, sıralamalar hz.osman döneminde yaşanmış, kimi materyallerin yakılarak imhası, kimilerinin ifade biçimlerinin değiştirilerek "tek kitap" halinde üzerinde anlaşılması konusunda çalışılmıştır.)

lokman suresi 10. ayette allah’ın göğü direksiz yarattığına dair bir ifade vardır. müslümanlar bunu genelde kuran’ın atmosferin katmanlarına işaret ettiğine inanarak bir mucize arar.

ancak gerçek bundan farklıdır, zira eski tefsirlerin hiçbirinde bu tür bir mucize arama çabası göremezsiniz. işin gerçeği, kuran göğü ve yeri iki ayrı varlık olarak ele alır ve göğün tanrı tarafından tutulmadıkça yeryüzüne düşeceğini düşünür. bu inancın kaynağı ise ta sümerlere kadar gider. enbiya suresi 30. ayette yer ve göğün ayrıldığının, hac suresi 65. ayette gökyüzünün yeryüzüne düşmemesi için allah tarafından hava tutulduğunun ifade edilmesi de bu bilgiyi doğrular nitelikte olan diğer ayetlerdir.

kur'an'ın miras bölüşümü hesaplamasında hata olduğu hakkındaki iddea!

bu konuyu ateistlerin en çok kullandığı örneklerden biri ile ele alalım. örneğin: bir erkek ölsün ve geriye anne, baba, 3 çocuk(kız) ve eş kalsın. öncelikle ateistlerin klasik yaptığı hesaplamayı yapalım. anne=baba=1/6, 3 çocuk=2/3 ve eş=1/8
1/6 + 1/6 + 2/3 + 1/8 = 27/24
çıkan sonuç matematiğe aykırı olmakla birlikte ateistlerin tezini desteklemektedir. ancak burada yapılan bir yanlış söz konusudur o da kuran'ın bu konuda verdiği sadece iki ayeti(nisa 11-12) incelemekten kaynaklanmaktadır. dolayısıyla kuran'ın konu ile ilgili tüm ayetleri incelenmeden ve konu bütünlüğü oluşturulmadan ortaya atılan hata ithamı kuran'a mal edilemez. o halde önce kuran'ın konu ile ilgili hükmünü inceleyelim. nisa 11-12-176 yanında nisa7-8-33 incelenecek olursa görülecektir ki kuran miras konusu ile ilgili bir önem sırası belirtmiştir. nisa 7 ile incelemeye başlayacak olursak mevzuyu göreceğiz ki kadına mal statüsünde yaklaşılan bir dönemde kuran önce kadının payını güvenceye almıştır. daha sonra ise nisa 8 ile yetim, yoksul ve garipler bir oran verilmeksizin verilecek miktarın önünü açık bırakarak güvenceye alınmıştır. bu iki ayet henüz oranlar belirtilmeden evvel bildirilmiş ve ilgililerine önemi vurgulamıştır. daha sonra nisa 11-12-176 oran ayetleri gelmiştir. ardından nisa 7 ile paralel olarak nisa 33 ile "güçlü yeminler ile sözleşme yaparak mirasa ortak kıldıklarınızın(eşlerinizin) payını tamam olarak verin" cümlesi ile mevzuda eşlerin kan bağı ile mirasa ortak olan(anne, baba, kardeşler ve çocuklar) kişilerden önemli olduğu vurgulanmıştır. zaten nisa 11-12-176 da incelenecek olursa nisa 11 de kan bağından doğan varisler arasında nisa 12 de ise güçlü yemin sözleşmesi ile mirasa ortak kılınanlar(eşler) arasında miras taksimini yaparak iki durumu birbirinden ayırarak farklı iki ayette bildirmiştir. eşlerin varislikte ki öneminin vurgulanması da tanrının delillerinden biri gibidir. zira eşler kan bağımdan doğan mirasçılar gibi değildir ve bağ sonradan kurulmuştur. buda üzerinde daha rahat haksızlık yapılabilmesinin yolunu açmaktadır. aynı zamanda da geçim konusunda sorumluluk en fazla eşler arasında dönmektedir. buradaki rahmeti ve merhameti görmemek mümkün değildir. kuran bu önem sırasını belirledikten sonra oranların verildiği nisa 11-12-176 ya göre miras taksiminin yapılmasını istemiştir. bu yöntem(konu ile ilgili tüm ayetler incelenerek konu hakkında hüküm çıkarma) kuran'ın yöntemi olmakla birlikte örneklerine birçok konuda rastlamak mümkündür. örneğin: nisa 3 tek başına hüküm vermek için kullanılacak olursa %50 erkek-kadın nüfus dengesi gereği nur 32 uygulanamayacak ve poligami yapılarak toplumda adaletsizlik meydana getirilecektir. ancak kuran bunun önüne nur 32 ile geçmiştir. kuran'a göre poligami yalnızca nur 32 tamamlandıktan sonra gerçekleştirilebilecektir. mevzuya dönecek olursak miras konusunda da matematiksel işlem boyutuna girmeden evvel konu ve çözüm metodu kuran'ın bütünlüğünden ve konu ile ilgili ayetlerin bütününden çıkarılacak olursa herhangi bir matematiksel hata ile karşılaşılmayacağı görülecektir. yukarıda verdiğimiz örnek üzerinden yeniden hesaplama yapılacak olursa:
1 - 1/8 = 7/8 (tüm miras - eşin payı) yapıldıktan sonra kalan 7/8 lik kısım yine bir bütün sayıldıktan sonra kan bağından doğan varisler arasında ilgili ayetler (nisa 11-12-176) gereği paylaştırılacak olursa:
1/6 + 1/6 + 2/3 = 6/6 = 1 olacak ve matematiksel bir sorun kalmayacaktır. bu metod uygulanarak mevzu ile ilgili tüm kombinasyonlar hesaplanacak olursa görülecektir ki iki durum ortaya çıkmaktadır. bunlardan ilki bu örneğimizden de görüleceği üzere 1 tam üzerinden bölüşümdür ki buda matematiksel olarak herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir. ikinci durumda ise payın paydadan küçük olduğu görülecektir. bu durumda da mirasın kalan bölümü anlamlı bir bütünü temsil etmeyinceye, maddi bir karşılığı kalmayıncaya kadar tekrar mirasçılar arasında aynı oranda dağıtılacaktır. örneğin:
merhumun ardından anne = 1/6 ve 3 çocuk(kız) = 2/3 kalsın.
1/6 + 2/3 = 5/6 1 - 5/6 = 1/6 kalacaktır. kalan 1/6 lık kısım 10000 tl olsun. kalan 1/6 lık kısmı bir bütün olarak görüp yeniden dağıtacak olursak 1/6 + 2/3 = 5/6 10000×1/6 = 1666tl yapacaktır. o halde anne 1666tl 3 çocuk ise 6664tl alacaktır. yine kalan 10000 - (1666 + 6664) = 1670tl lik kısımda aynı mantıkla bir bütün sayılıp tekrar dağıtılacaktır. bu işlem bir noktadan sonra maddi değeri olmayan bir boyuta geçecek ve miras taksimi tamamlanacaktır. işlemi yine 1/6 + 2/3 = 5/6 üzerinden her 5k'lık pay için k'lık oran anneye 4k'lık oran 3 çocuğa verilecek şekilde de yapılabilir. bu şekilde herhangi bir haksızlık söz konusu olmayacak ve matematiğe aykırı bir durumda doğmayacaktır. zaten nisa 11 oranları incelenecek olursa görülecektir ki kan bağından doğan miras oranları toplamı 1 tam yapmaktadır ve güçlü yeminle yapılan sözleşmelerden doğan mirasçıları(eşleri) nisa 12 gereği ayırırsak herhangi bir sorun oluşmamaktadır. bu ayrımdan da yine eşlerin öncelendiği sonucuna ulaşılmaktadır. bu metod yukarıda da zikrettiğimiz gibi kuran'ın metodu olup farklı birçok örnek bulmak mümkündür.
sonuç olarak görülür ki kuran'ı suçlayanlar
kuran'ı kendi metoduyla değilde kuran'i denilen bir metod ile suçlamaktadır. buda aslında kuran'ı bağlamayacaktır ve sorumlu tutmayacaktır. kuran'ın hatası diyerek yapılan matematiksel hatada konu ile ilgili sayısız kombinasyon tek bir orana bağlanmaktadır. bu ise matematiksel olarak mümkün değildir. zaten ele aldığımız iki örnektende bunu görmek mümkündür. ancak bu ise anlaşılacağı üzere kuran'ın hesaplama yöntemi değildir. zaten kuran'a atfedilen hatada kuran metodu anlaşılmayacak olursa ortaya çözüm yolu olarak binlerce kombinasyonun her biri için ayrı ayrı oranlarda ayrı ayrı açıklama getirmek çıkmaktadır. bu ise ciltlerce sadece bu konu ile ilgili kitap demektir. ancak kuran'ın bu kadar karmaşık ve geniş bir durumu bu kadar sade, oranlara bağlı kalarak, matematiğe uygun bir şekilde çözmeside yine tanrıyı kanıtlar niteliktedir. alternatif seçenek olarak ortaya daha adaletli, sade, aynı oranlara bağlı, matematiğe uygun bir yol koymak pekte mümkün görünmemektedir. zaten bu konuda kuran'ın meydan okuyan ayetleride bulunmakta ve tabiri caizse "hodri meydan" demektedir. daha iyisi ortaya konulana kadar en iyisi olduğu gerçeği kabullenilmelidir.

not: 7 yıl medrese okumuş, matematik öğretmeni yunus emre'den alıntıdır. evet.