yazar: sabahattin ali
yayım yılı: 1943
edebiyatımızın nahif yazarlarından biri olan sabahattin ali'nin özellikle son yıllarda fazlaca popüler olmuş lakin ''çok satanlar'' kültüründen uzak tutulup okunması gereken eseridir. popüler olması popülist, okunmaya değmez, sanat eseri olmadığı algısı yaratmamalıdır. edebi değeri, içeriği ve üslubu kaliteli bir kitabın ülkemizde karşılığının verilmesi nadir olsa da yerinde bir harekettir.
sabahattin ali'nin son romanı olan kürk mantolu madonna, çevresi tarafından alelade ve kendi halinde görülen raif efendi'nin, geçmişinde babasının isteği üzerine almanya'ya sabunculuğun tekniklerini öğrenmek için gitmesini ve oradaki saf aşk hikayesini anlatır. elbette anlatılan sadece aşk hikayesi değildir, bunu keşfetmek okuyucuya düşecektir.
yayım yılı: 1943
edebiyatımızın nahif yazarlarından biri olan sabahattin ali'nin özellikle son yıllarda fazlaca popüler olmuş lakin ''çok satanlar'' kültüründen uzak tutulup okunması gereken eseridir. popüler olması popülist, okunmaya değmez, sanat eseri olmadığı algısı yaratmamalıdır. edebi değeri, içeriği ve üslubu kaliteli bir kitabın ülkemizde karşılığının verilmesi nadir olsa da yerinde bir harekettir.
sabahattin ali'nin son romanı olan kürk mantolu madonna, çevresi tarafından alelade ve kendi halinde görülen raif efendi'nin, geçmişinde babasının isteği üzerine almanya'ya sabunculuğun tekniklerini öğrenmek için gitmesini ve oradaki saf aşk hikayesini anlatır. elbette anlatılan sadece aşk hikayesi değildir, bunu keşfetmek okuyucuya düşecektir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 14:42 tarihinde açılmıştır.
81.
kitabın adını duymak bile insanı mutlu ediyor huzunlendiriyor 2 sefer okuyup tekrardan okumak istediğim bir kitap yazim dili duygusu o kadar güzel ki her okudugunuzda o anki deneyimlerinize göre anlam kazanan bir kitap bir kere de olsa okumanızı tavsiye ederim.
devamını gör...
82.
yıllardır herkes tarafından övüldüğü için okumaktan imtina ettiğim, basit bir aşk hikayesi gibi görülse de içinde, herkesin kendisine ait bir parça, hatta ruhunun bir köşesine dokunmayı başarabilmiş roman.
her ne kadar sonuna doğru tahmin edilebilir hale gelse bile, duyguyu aktarım şekli sebebiyle insanın içini sızlatır.
her ne kadar sonuna doğru tahmin edilebilir hale gelse bile, duyguyu aktarım şekli sebebiyle insanın içini sızlatır.
devamını gör...
83.
kürk mantolu madonna, esasında toplumsal bir panoramadır. erkek egemen otoritelerin, krallıkların, monarşilerin parçalandığı 19.yüzyılda, yıkılan sadece saraylar değildi ve erkekliğin hüküm sahası da dağılmış oluyordu. demokrasi ve cumhuriyetin, kadını güdümlü bir arzu nesnesi olmaktan çıkarıp erkeklerle aynı haklara sahip bireye dönüştürmesi, evrensel ölçekte erkekte bir travma yarattı. hayatın içindeki ağırlıklı tasarruf erkini, öncelikliğini, isteyip alma hürriyetini özgür iradeye bırakmak zorunda kalan eril bilincin bu travması, en özgürlükçü erkeklerin kültür sanatında bile farklı melankolik yansımalarla kendini gösterdi. nitekim, tanzimat romanlarındaki aşık, ezik ve sünepe erkek karakterler gibi raif bey de iş yerinde arkadaşlarının, ailesinde çocuklarının nezdinde yok hükmünde, herhangi bir kıymet-i harbiyesi olmayan yeni dünyanın modern loserlarındandı. türkiye'ye dönmek istemiyordu ama buna kendisi karar veremeden dönmek zorunda kaldı, evlendiği kadınla istemeden evlendi, istemediği işleri yapmak zorunda kaldı. yani erk kabiliyeti alınmış bir karakterdi ve kendi hayatına dahi hükmedemiyordu. mevzuya biraz da buradan bakıp ona göre instagramda kahve fincanı eşliğinde "nerede o eski aşklar" feveranları eylememek lazım.
devamını gör...
84.
abartılmış, gerçek değerinin çok üstünde konuma trend olarak yerleşmiştir. çok kitap okuyanların sıralamasında kesinlikle alt sıralarda yer alır. ve çok okunuyor olmasının sebebi sadece meraktır, ve bu merak dalga dalga yayılmış, çok iyi bir kitap herhalde diyerek merak edenlerin sayısını arttırmıştır. moda kitaptır. kesinlikle bu kadar merak edilip de okunan kitap yoktur herhalde. hayal kırıklığı.
devamını gör...
85.
sabahattin ali'nin açık ara en iyi eserlerindendir. bir kaç yıl önce neymiş bu diyerek merak edip okudum. özetle, hayatın anlamını sorgulayan, kendi halinde, sessiz ve sinmiş bir genç olan raif edendi'nin; almanya'ya okumak için gittiği sırada gezdiği resim sergilerinden birinde gördüğü genç bir kadın resmine olan tutkusunu işliyor. düzenli olarak resim sergisine gidip genç kadının resmine bakıyor aşık olmuş anlayacağınız. bir gün resmin kendisi ile de tanışıp unutamayacağı bir aşk yaşıyor. sonu klasik türk filmleri gibi bitse de romanda en sinir olduğum karakter raif edendi oldu. abicim tamam anladık aşık oldun da neden kız mektuplaşmayı bırakınca triplere giriyorsun ki. kendi kendine aşkının bittiğini düşünüyorsun. belki de kız öldü, hastalandı vs vs. neden en imkansız olanı düşünüyorsun yani. resme olan aptalca tutkunu ayrılıkta da sürdürüyorsun. (resme aşık olduğunda da gidip de yaa bu eser kimindir, resimdeki kadın kimdir vs diye sorgulamıyordu.) cidden sinir etmişti beni. o kadar sinmiş biri ki aşık olduğu kadından bir kızı oluyor ona ben senin babanım bile diyemiyor. bu adama aşk meşk fazla. ben mi aşkı çok yanlış anladım raif efendi mi aptal bilemedim. insanı sinir küpü eden kitap. haa sevmek zamanı filmi ile de karıştırılmasın. sevmek zamanı filminin senaryosu orijinaldir. kaldı ki filmdeki halil sevdiği kızın peşinden sonuna kadar gidebilen biridir. tıpkı gerçek hayattaki olabilecekler kadar gerçek bir filmdir yani.
devamını gör...
86.
kürk mantolu kadında şunu çok iyi anladım ki: bir insanın diğer insanlardan kaçmasının temel nedeni kitaplarda görüp hayalini kurduğu karakterleri,gerçek hayatta bulamayıp herkesten uzak durmak istemesidir. bu hikayede kendimi raif efendi'nin yerine koyup ne kadar da haklı olduğunu bir kez daha onaylıyorum.
devamını gör...
87.
gerçek aşkın metanetli sonu.
iyilik yaptıkça gelen yok sayma davranışları.
sevmekten korkan bir kadın.
sevdikçe cesareti artan ve dünyayı daha çok seven bı adam.
en son da aşkından geriye emanet kalan çocukları.
iyilik yaptıkça gelen yok sayma davranışları.
sevmekten korkan bir kadın.
sevdikçe cesareti artan ve dünyayı daha çok seven bı adam.
en son da aşkından geriye emanet kalan çocukları.
devamını gör...
88.
belki de herkesin gözüne çok sokulduğu için popüleritesi beni itti ve o yüzden bunca yıl okuyamadım. geçen hafta içi beyazıtta bir sahafta epeyce uygun bir fiyata denk gelince elim gitti ve bu mavi kapaklı kitabı aldım. gün içinde vakit bulursam başlayacağım kitaptır.
t/sabahattin alinin en ünlü romanlarından biridir.
t/sabahattin alinin en ünlü romanlarından biridir.
devamını gör...
89.
popüler kültürün bozmaya çalıştığı önemli yapıtlarımızdan biridir. ellerinde starbucks bardakları ile ahşap masalarda fotoğrafı çekilen bu harikulade kitabın, içindeki harflerine kadar bezdiğini hissedebiliyorum. sorsan sabahattin ali ile ilgili en ufak bir detayı bile bilmezler. madonna'yı duyduklarında akıllarında kesinlikle "la isla bonita" tıngırdıyor. o kuşağa yetişeceklerini de sanmıyorum ya! ne olursa olsun asla yenik düşmeyecek o boktan popülariteye.
devamını gör...
90.
sonunda çok hüzünlenmiştim. doğrusu manolyalı kadın kitabının konusuyla benzer. onu okurken hep aklıma madonna geldi. yosmaların zengin yaşama alışmaları ve fakir erkeklerin onlara aşık olmalarını konu ediniyor. sonunda iki kadın da hastalanıp ölüyor. tabi aralarında farklar da var ama ikisi de etkileyici kitaplar.
devamını gör...
91.
aşığımdır bu kitaba ve yazara. insanın iç dünyasını cok iyi anlatan bir eserdir. öyle ki o kaçış duygusunda herkes kendini bulur aslında. bu kitabı okuyanların sezen aksu'nun bu kitap için söylediği şarkıyı da dinlemelerini tavsiye ederim. sezen aksu- veda
devamını gör...
92.
ne büyük bir acı sevdiğinin ölmüş olduğunu bilmemesi .aslında bir acı mi bilinmez, bilmemesi mi iyiydi yoksa, bu sayede hayattaydı belkide bir mektup bile göndermemiş olmasının verdiği öfkeyle,peki ya öldüğünü öğrendiğinde ve bir kız çocuğuna sahip olduğunu öğrendiğinde ki öfkenin kaybolup yerine derin bir acının içine oturması çocuğunun yüzüne doğru düzgün bakamamasının verdiği pişmanlık ve derin acı,peki ya suçluluk duygusu. ah sessizlik ne çok şey anlatırda sessiz olamadığımız için hiçbirini duyamadık ve o derin acıyı göremedik.
devamını gör...
93.
içinde bulunduğum ruh halini en iyi anlatan,kitap okudukça neden insanlardan kactigimi ozetleyen,kaç kere okusam da bikmayacagim bir kitap. böyle bir kitabı okuyunca insanlardan,aşktan beklentin artıyor,kimse de raif gibi bir sevgi bulamayacağını,maria gibi biriyle oturup sohbet edemeyeceğini anlayınca daha çok kapanıyorsun içine. gerçek askin, sevginin olmadığı şu dönemde böyle romanlar okuyup saf sevgiyi bulmanin zorluğunu düşünmek bile istemiyorum. aşkı ,sevgiyi geçtim en yakınlarımin bile beni tanımadığı,içimi bilmediği,ne hissederim ne yaparım umursamadigi şu dünyada bir yabancıdan medet ummak...
devamını gör...
94.
sabahattin ali'nin en son yazdığı romanıdır. türk edebiyatındaki yeri oldukça önemlidir ve okullarda okutulan bir kitap haline gelmiştir.
kitabın ana karakteri raif efendi masa başındaki işinde sessiz sakin bir şekilde çalışarak yaşamını devam ettirir. yaşı ilerlemiş olan raif efendi iş yerinde diğer çalışanlarla fazla münasebete girmeden boş zamanlarında kitap okuyarak vaktini geçirir. bir gün oradaki yeni çalışan rasim ulaştırması gereken bir çeviriyi raif efendinin evine götürdüğünde, evdeki manzarayla neden durgun bir kişiliğe sahip olduğunu anlar. kendisini sevmeyen eşi ve ilgisiz kendi hallerinde çocuklarıyla mutsuz bir aile hayatı vardır raif efendinin. raif bey bir gün hastalanır ve yataklara düşer. rasim'den çekmecesindeki defterini yakmasını istese de rasim defteri okumaya başlar. içerisinde raif efendinin başından geçen olaylar yazılıdır.
raif efendi başkalarının istediği gibi yaşamaktan kendi hayatını önemsemeyen biridir. bir gün babasının sabun yapmayı öğrenmesi için almanya'ya gitmesini istediği için berlin'e yola çıkan raif efendi, hayatının orada değişeceğinden habersizdir. berlin'de bir sanat galerisinde madonna'yı andıran bir tabloya hayran hayran baktığı sırada, tablodaki kadını kanlı canlı karşısında görür. isminin maria puder olduğunu öğrenen raif efendiyle kürk mantolu madonna arasında etkileşim başlar. güzel bir arkadaşlık ilişkisi raif efendi için farklı yöne doğru ilerlese de kadının sürekli arkadaş olduklarına dair hatırlatmalar yapması dolayısıyla ilişki mesafeli devam eder. babasının öldüğü haberini alan raif efendi türkiye'ye dönmek zorunda kalır. bir süre mektuplşatıktan sonra kadından gelen mektuplar kesilir. on yıl sonra sokakta bir kadın ve çocukla karşılaşan raif efendi çocuğun maria puder ile kendisinin çocuğu olduğunu ve maria'nın doğum sırasında öldüğünü öğrenir.
raif efendinin yaşamının son zamanlarında öğrendiği gerçekle yüzleşmenin ağırlığıyla, gençliğindeki mesafelerin engel olduğu aşkının ısdırabını taşıyamayacak kadar zor bir ruhsal çöküntünün altında, mutsuz ve ilgisiz bir aileyle katlanmak zorunda olduğu hayatını ilmek ilmek işlemiştir sabahattin ali.
kitabın ana karakteri raif efendi masa başındaki işinde sessiz sakin bir şekilde çalışarak yaşamını devam ettirir. yaşı ilerlemiş olan raif efendi iş yerinde diğer çalışanlarla fazla münasebete girmeden boş zamanlarında kitap okuyarak vaktini geçirir. bir gün oradaki yeni çalışan rasim ulaştırması gereken bir çeviriyi raif efendinin evine götürdüğünde, evdeki manzarayla neden durgun bir kişiliğe sahip olduğunu anlar. kendisini sevmeyen eşi ve ilgisiz kendi hallerinde çocuklarıyla mutsuz bir aile hayatı vardır raif efendinin. raif bey bir gün hastalanır ve yataklara düşer. rasim'den çekmecesindeki defterini yakmasını istese de rasim defteri okumaya başlar. içerisinde raif efendinin başından geçen olaylar yazılıdır.
raif efendi başkalarının istediği gibi yaşamaktan kendi hayatını önemsemeyen biridir. bir gün babasının sabun yapmayı öğrenmesi için almanya'ya gitmesini istediği için berlin'e yola çıkan raif efendi, hayatının orada değişeceğinden habersizdir. berlin'de bir sanat galerisinde madonna'yı andıran bir tabloya hayran hayran baktığı sırada, tablodaki kadını kanlı canlı karşısında görür. isminin maria puder olduğunu öğrenen raif efendiyle kürk mantolu madonna arasında etkileşim başlar. güzel bir arkadaşlık ilişkisi raif efendi için farklı yöne doğru ilerlese de kadının sürekli arkadaş olduklarına dair hatırlatmalar yapması dolayısıyla ilişki mesafeli devam eder. babasının öldüğü haberini alan raif efendi türkiye'ye dönmek zorunda kalır. bir süre mektuplşatıktan sonra kadından gelen mektuplar kesilir. on yıl sonra sokakta bir kadın ve çocukla karşılaşan raif efendi çocuğun maria puder ile kendisinin çocuğu olduğunu ve maria'nın doğum sırasında öldüğünü öğrenir.
raif efendinin yaşamının son zamanlarında öğrendiği gerçekle yüzleşmenin ağırlığıyla, gençliğindeki mesafelerin engel olduğu aşkının ısdırabını taşıyamayacak kadar zor bir ruhsal çöküntünün altında, mutsuz ve ilgisiz bir aileyle katlanmak zorunda olduğu hayatını ilmek ilmek işlemiştir sabahattin ali.
devamını gör...
95.
anlatacak,söylenecek o kadar güzel sözlere sahip ki bu kitap. ben buraya ne yazsam eksik kalır. şimdi başlasam hakkında konuşmaya günlerce susmayacağım bu kitabın etkileri ruhumda hâla sürmekte. her aklıma gelişinde içimi ısıtan,biraz burkan bu roman herkes tarafından mutlaka okunmalıdır. bu yazımı gören her kişinin okumayanların okumasını rica ediyorum. okuduktan sonra hayatınızda hisleriniz çok değişecek.
devamını gör...
96.
çok beğendiğim,okurken büyük keyif aldığım sabahattin ali romanı.bir insanın içinde yaşadığı topluma ve çevreye uzaklaşması ve yanlız kalarak kendi içine kapanması gibi durumlar anlatılmış.ana karakter maria puder' in gerçek bir kişilik olması,kitabın anlatımı açısından oldukça çarpıcıdır.günümüzde hala okunan,dikkat çeken güzel bir kitap.
devamını gör...
97.
kitabı an itibariyle bitirdim. *
kitap her yerde karşıma çıkıyordu bu sebepten bir uzaklaşma oldu bende. sonrasında zaman geçtikçe dur bakalım bir ben okuyayım nedir ne değildir bir görelim dedim.
ilk başlarda biraz durağan geçiyor hatta bazı sebeplerden dolayı araya mesafe girmişti ve açıkçası gidişat ve zaman farkı beni korkutmuştu.
lakin okudukça, kitap içine aldıkça aldı beni. genç raif'in kendi içinde yaşadıkları, bunları ailesinin bile bilmemesi daha sonrasında 10 yıl boyunca inandığı gerçeğin aslında çok başka bir gerçeğinin olduğunu öğrenmesi...
ayy daha çok şey var söylenecekte raif gibi ben de kendime saklayayım .
şimdi gözlerimi kapar maria puder ve raif'i düşünürüm kimbilir belki benim rüyamda yeni bir başlangıç yaparlar.
kitap her yerde karşıma çıkıyordu bu sebepten bir uzaklaşma oldu bende. sonrasında zaman geçtikçe dur bakalım bir ben okuyayım nedir ne değildir bir görelim dedim.
ilk başlarda biraz durağan geçiyor hatta bazı sebeplerden dolayı araya mesafe girmişti ve açıkçası gidişat ve zaman farkı beni korkutmuştu.
lakin okudukça, kitap içine aldıkça aldı beni. genç raif'in kendi içinde yaşadıkları, bunları ailesinin bile bilmemesi daha sonrasında 10 yıl boyunca inandığı gerçeğin aslında çok başka bir gerçeğinin olduğunu öğrenmesi...
ayy daha çok şey var söylenecekte raif gibi ben de kendime saklayayım .
şimdi gözlerimi kapar maria puder ve raif'i düşünürüm kimbilir belki benim rüyamda yeni bir başlangıç yaparlar.
devamını gör...
98.
utopik bir hikaye bile samimi bir anlatım formunda insanı istenilen duyguya sokup, vermek istediği mesajı itina ile verebilmesini sağlıyor. yani kitabın ütopik, kurgu ve gerçek dışı olması, o kitaptan alınacak duyguya, zevkedilecek edebiyata ve keyfi çıkarılacak anlatım zenginliğine mani olmuyor. kürk mantolu madonna; içimizdeki aşka ve acı çekene her daim taraftar olan saf hissiyatlarımızı tahrik ediyor.
devamını gör...
99.
bir sabahattin ali kitabıdır.
sabahattin ali'nin romanları her zaman kendine has olmuştur. okur kitaba başladığı anda üzerinde yazarın adı olmasa da bu kitabın sabahattin ali'ye ait olduğunu anlar.
bu kitap da öyle bir kitap. kendisiyle bolca fotoğraf çekilmiş, kahve masalarına meze yapılmış ve şarkıcı madonna'nın hayatını anlatan bir kitap olduğu sanılmış olsa da aslında bence yazarın en iyi romanı değildir. içimizdeki şeytan seviyesine asla ulaşmamıştır.
filmde tuhaf bir aşk hikayesi karşılar bizi. bir önceki cümlede kullandığım tuhaf sözcüğü olumsuz bir eleştiri değil. almanya'da gördüğü bir tabloya vurulan raif daha sonra bu tabloda kendini çizmiş olan ressama da aşık olur ama hayatın talihsiz yanları hikayeyi kırık bir aşk masalına çevirir.
raif'in hikayesini günlük gibi tuttuğu bir okul defterinden okuyan bir iş arkadaşı sayesinde öğreniriz. insanlar arasındaki iletişimsizliğin birbirimizin hayatlarını ve dahi acılarına ne kadar uzak kalmamıza neden olduğunu gösterir bu kitap bir yanıyla. bir yanıyla da yaşadıklarımızın bizi hayattan el ayak çekmeye kadar götürebileceğini.
madonna'nın hayatını anlatmasa da çok iyi bir romandır.
sabahattin ali'nin romanları her zaman kendine has olmuştur. okur kitaba başladığı anda üzerinde yazarın adı olmasa da bu kitabın sabahattin ali'ye ait olduğunu anlar.
bu kitap da öyle bir kitap. kendisiyle bolca fotoğraf çekilmiş, kahve masalarına meze yapılmış ve şarkıcı madonna'nın hayatını anlatan bir kitap olduğu sanılmış olsa da aslında bence yazarın en iyi romanı değildir. içimizdeki şeytan seviyesine asla ulaşmamıştır.
filmde tuhaf bir aşk hikayesi karşılar bizi. bir önceki cümlede kullandığım tuhaf sözcüğü olumsuz bir eleştiri değil. almanya'da gördüğü bir tabloya vurulan raif daha sonra bu tabloda kendini çizmiş olan ressama da aşık olur ama hayatın talihsiz yanları hikayeyi kırık bir aşk masalına çevirir.
raif'in hikayesini günlük gibi tuttuğu bir okul defterinden okuyan bir iş arkadaşı sayesinde öğreniriz. insanlar arasındaki iletişimsizliğin birbirimizin hayatlarını ve dahi acılarına ne kadar uzak kalmamıza neden olduğunu gösterir bu kitap bir yanıyla. bir yanıyla da yaşadıklarımızın bizi hayattan el ayak çekmeye kadar götürebileceğini.
madonna'nın hayatını anlatmasa da çok iyi bir romandır.
devamını gör...
100.
sesiz bir insanın içini bilmek çok zordur kimi insanlar içi boş olduğu için konuşmadığını zannederler oysa içlerinin doluluğu bazen onları susmaya zorlar şimdi çoğunuz ne alaka filan diyorsunuz. kitabın ana karakteri raif efendi de bunlardan biri. zaten çekingen ve naif kişiliği de sesiz olmaya oldukça elverişli bunun yanı sıra yaşadığı birtakım olaylar da onun böyle bir hayat sürmesine katkı da bulunmuştur. o kürk mantolu madonna raif efendi'nin hayatına öyle bir dokunmuştur ki artık hayat onun gözünde yalnızca kürk mantolu madonna ile başlamış ve onunla da bitmiştir. şu sözü de bunu destekler niteliktedir :"hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. ikinci defa oynayamam..." nasıl başladı ve nasıl bitti bunu bilen biliyor bilmek isteyen de rahatlıkla okuyabilir.
üstelik sabahattin ali' nin bazı yerlerde bir kadının gözünden dünyayı anlaması ve ifade etmesi oldukça çarpıcı bir detaydı.
üstelik sabahattin ali' nin bazı yerlerde bir kadının gözünden dünyayı anlaması ve ifade etmesi oldukça çarpıcı bir detaydı.
devamını gör...