roman / edebiyat
9 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

sabahattin ali’nin, güzel fakat gereğinden fazla abartılan; bir grup geri zekalının, sosyal mecralarda hava atmak için kullandığı kitabıdır. içinde geçen birkaç güzel cümleyi sürekli orada burada paylaşıyorlar, kahve fincanının yanına koyup fotoğrafını atıyorlar. “kitapta ne anlatılıyor?” diye sorsan, mal mal bakacaklar.
güzel bir aşk hikayesi ama bana göre değil maslesef.
devamını gör...
bu kitap ve okuduğum zamanki lokasyon kesinlikle ironikti. neresi olduğundan şimdilik bahsetmeyeceğim fakat o debdebe ortamında bana hissettirdiği duyguları esirgemek, bu şaheserin kendisine kabalık olur diye düşünüyorum. benim için bu kitabın orijinine dönelim. kürk mantolu madonna kitabını, pop sanatçısı madonna'nın biyografisi olduğunu sananlarla aynı zihniyete sahip olduğunu düşündüğüm insanlar, kullandıkları sosyal platformlarda bir masa, kahve, atıştırmalık ve bu kitap ile -kendilerince- entellektüel bir caka satma peşindeydiler. onca paylaşımlar içinde boğulurken bir diğer yandan oldukça ön yargılı davranıyordum. iyi ki de öyle düşünmüşüm. nice şeylerde olduğu gibi bunda da hazır olmadığımın farkına vardım. bu kitabı okumanın zamanı değildi diye düşündüm. taa ki, polis okulunun intibak zamanlarında bu kitapla karşılaşıncaya değin. bir abi bana bu kitabı getirmişti. burnum havada elime aldım. iki sayfadan sonra köşeye atacağım bir kitapmış gibi düşündüm. ve yine yanıldım. onca antremandan, sunumlardan, eğitimlerden sonra bir köşeye çekilip göğsümde sakladığım bu kitabı okuyordum. hayret ediyordum. acaba devamında ne olacak? sonu nasıl bitecek? maria puder'a ne oldu? minvalinde sorular soruyordum sürekli. son yaprağına geldiğim zaman yanaklarımın ıslandığını fark ettim. emile zola'nın meyhane kitabından sonra büyük bir vurgun yedim. cidden meyhane'den sonra beni bu kadar etkileyebilir miydi, bir kitap? daha sonrasında polis okulundan istifamı verdim ve eve geldiğim ilk gün bu kitabı tekrardan okudum. bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlayarak.
şimdilerde ise filminin neden çekilmediğini düşünmekteyim. gerçi türk filmleri biraz bayıyor. acaba netflix ve türevi platformlar bu konuda ne yapabilir diye düşünüyorum. benim için bu eser; sabahattin ali'nin bedeninden çıkıp manevi içtenliği ile yazdığı bir romantik eserdir. henüz üstüne bir eser tanımadım...
teşekkürler, sabahattin ali.
devamını gör...
lisedeyken okul kütüphanesinde karşılaştığım ve severek okuduğum bir kitap. sabahattin ali'yle tanışmam o yıllarda olmuştu. sonrasında diğer kitaplarını da okudum, fakat kitaplığımda kuyucaklı yusuf dışında hiçbir kitabı yoktu. şimdi anne olmuş yetiskin bir kadın olarak tekrar okumak için aldığım kitap. yıllar sonra buluşmamız bence hoş oldu.
devamını gör...
2012-13'lere kadar kimsenin yüzüne bakmadığı, kahvealtına konulan popüler edebiyat dergileri sayesinde, sosyal medyaya hikaye atmak maksadıyla kullanılan, bakın ben de okuyorum itemi ve imajı sunan, türk edebiyatının sağlam yazarlarından sabahattin ali'nin romanıdır. bu günleri görseydi muhtemelen ah ederdi.
devamını gör...
bendeki kitabının sayfaları damla damla gözyaşından sonra buruşmuş olan, buna rağmen her gün rastgele bir sayfa açıp en az birkaç sayfa daha okuduğum sabahattin ali'nin şaheseri.

tüm eserlerini okuduğum zweig ,verne ve onlarca yazarın hiçbir kitabı bana bu hazzı vermedi. dinlediğim yüzlerce parça, okuduğum yüzlerce şiirde asla sabahattin ali'nin inceliğini bulamadım.

ah raif..
devamını gör...
belli bir standardın üzerinde bir edebi eser olduğunu düşünmeme rağmen özellikle son 5 yıldır ne oldu da bu kadar popüler oldu tam anlayamadığım, satıldığı kadar okunmadığını, bir miktarının kahve fincanlı instagram postlarına meze olduğunu düşündüğüm kitaptır.

şahsen klasik ve hatta arabesk bulunabilecek hikayesine rağmen kuyucaklı yusuf ' u daha önde görüyorum.
devamını gör...
ilk sayfalarında sıkıldığım eski türkçe kelimlere boğulduğum bir kitaptı ancak okumaya devam ettikçe kendine hayran bıraktı. yazım diline olsun, sonuna olsun aşık oldum. bittikten sonra bir süre kaldım hatta. her türlü güzel olan bir kitap benim için.
devamını gör...
lise ikinci sınıfta okumuştum. o kadar çok beğendim ki bir daha okudum. sonra bir arkadaşa verdim kitabı geri gelmedi.
keşke sabahattin ali erken ölmeseydi de daha çok eser bıraksaydı.
içimizdeki şeytan kitabı da çok güzeldi. aslında olaylarda bir olağanüstülük yok. sıradan hayatlar hepsi. ama öyle bir anlatışı var ki kendinizi buluyorsunuz kitaplarında.
devamını gör...
aslında kitap hakkında yazılacak çok şey var. fakat hiç uzatmayacağım. mükemmel, etkileyici, akıcı. bu üç kelime söyleyeceğim her şeyi kısaca açıklıyor zaten. kesinlikle okunması gereken bir kitap.
devamını gör...
lisedeyken ödev olarak okuyun denilen ama inatla okumadığım. evlenip çoluk çocuk sahibi olduktan sonra bir çırpıda okuduğum ortasında hımm güzelmiş sonunda, ay bu ne böyle insanlar bunu ne kadar abartmış dediğim kitap.
devamını gör...
twitter'da "ezik bir adamın aşk hikâyesi" diye yorumlandığını gördüğüm sabahattin ali eseri. popüler olmasına üzülsek de popülerliğin bile çirkinleştiremediği bir eserdir. çaresiz bir adamın öyküsüdür, hayata 'tutanamayan' adamlardan biridir adını hatırlayamadığım başkahraman -r ile başlıyordu ismi sankime-, güzel de bir aşk hikayesi vardır r... abimizin. gerçekten sevdiğine ben kefilim. ayrıca sabahattin ali reyizdir, güzel gönüllü güzel bir abimizdir, okuyun okutun.

sam edişın: başkahramanımızın ismi raif.*
devamını gör...
türk klasikleri listesinde yer alan sabahattin ali'nin yazdığı romandır. hatta kızının açıklamalarıyla kendi hayatının bir bölümünü anlattığı da rivayet ediliyor.


kitapla ilgili aklıma takılan, hatta raif neden bunu yapmadı ki diye düşündüğüm şey:
raif maria'yi yanına getirme düşüncesiyle döndü baba ocağına ama sonradan enistelerinin miras üzerinde katakulli çevirdiklerini fark etti ya da düşündü diyelim. kendisine kalan fazla verimli olmayan biraz toprak ve oturdukları evdi ve o hep koşulları düzelteyim, marianin istediği gibi bir ev yapayım da onu öyle çağırayım amacıyla onunla mektuplasacağına neden zaten bu kalan miras bir işe yaramayacak, en iyisi her şeyi satayım da marianin yanına gideyim, orda yeniden birlikte çalışır bir hayat kurarız demedi ki? yani bunu yapmış olsa hem marianin hamile olduğunu fark ederdi ve o çocuğu doğurarak ölmesine mani olurdu. senden önemli değil derdi bir bebeğin olması, ya da hastalığı neyse onu tedavi ettirip sonra tekrar bebekleri olabilirdi.


sabahattin ali roman gerçekten kendi hayatından izler taşıyor diye mi sonunu böyle bitirdi, özellikle mi kavuşturmadı sevenleri acaba?
devamını gör...
okuyan herkesin raif bey karakterinde kendinden bir şeyler bulacağı, buldukça daha zevkle okuyacağı kitaptır. yaygın kanının aksine yanında kahve içmeden, kitaba başladığınızı sosyal ağlarda ilan etmeden de okunabilir.
devamını gör...
lise yıllarında okunmasını düşündüğüm bir kitap. popüler olan kitapları geç okuma huyumdan dolayı ben daha yeni okudum. kitabın ilk kısmı oldukça ilgimi çekmişken ikinci kısmı beni çok etkilemedi. defterin bulunmasından sonra başlayan hikayede raif bey karakterini başlarda biraz anlasam da sonraları kendisine çok kızdım. maria puder karakteri de kendime çok yakın bulamadığım ve o kadar da etkileyici olmadığını düşündüğüm bir karakter. ama yazarın dili böyle bir karakteri bile ilgi çekici kılıp okutabiliyordu. kitabın yazıldığı yılları düşündüğümde belki o yıllara göre çarpıcı bir kadın olabilirmiş. ama değişen toplumsal algılardan şimdi bu tip karakterlerle oldukça dalga geçtiğimizi düşünüyorum. bu iki karaktere rağmen ,belki moralimin de bozuk olmasından, son sayfalarda ağladım.
devamını gör...
bu kitap hakkında bu kadar ‘hype’ yaratılınca yıllarca okumayarak sabrettim. ancak daha fazla dayanamayıp okumak istedim ve işte tespitlerim:

1. üzgünüm ama konu çok sıradan. olay örgüsü basit bir türk filmi adeta. dolayısıyla bu bağlamda etkileyiciliği yok.

2. birinci maddedeki negatifliklerin aksine sabahattin ali’nin inanılmaz naif bir üslubu var. kitaba dair en önemli pozitif faktör bu oldu benim için.

sonuç olarak, evet okunmasında fayda olan bir eser ama öyle listelerde yıllarca 1 numarada olacak bir eser değil.
devamını gör...
okumayanlar için spoiler vermek istemiyorum ama birden fazla okuduğum ve modern zamanda sadece okumak için okuyanların değerini bilemeyecek kadar muhteşem bir eser olduğunu söyleyebilirim. ama yinede kendimi tutamayarak söylemek isterim ki bu muhteşem eserin sonu oldukça muhteşem...
devamını gör...
kürk mantolu madonna, bir insanın ne kadar sevebileceğini, sevgisinin onu görmezden gelecek kadar kör olmasını sağladığını ve bu sevginin insanı nasıl bir çaresizliğin içine soktuğunu anlatan bir kitaptır. ve bir gün bu çaresizliği ve umutsuzluğu yüzünden sevgisinden mahrum kaldığını, sevginin gücünü tam olarak anlatan muhteşem bir kitaptır.

"seni seviyorum... deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... seni istiyorum..."
devamını gör...
kahve fincanlarının yanına konulup metalaştırılmasından ve beğenilen birkaç cümlesinin ortamlarda dillere pelesenk olup yalnızca bu cümlelerden ibaret sanılmasından çok önce okuduğum sabahattin ali romanı. romanda genç bir adamın yaşlı iş arkadaşının defterlerinde okuduğu aşk hikayesi anlatılmaktadır. raif olacak basiretsiz karakteri içerdiği için beni başından sonuna dek gerim gerim germiş bir kitaptır ayrıca. yıllar geçti hala raif efendinin nasıl pasif, nasıl iradesiz, nasıl silik ve sinik; vur-ensesine-al-ekmeğini, mücadele kavramından ve gerekliliklerinden bihaber olduğunu; insanı insan yapan başkaldırı, direnç, isyan, hayata yön verme mücadelesi (yön verme değil ufak bir etkide bulunma diyelim o da olumlu ama yooook), kararlılık gibi kavramların bırakın farkında olmayı sanki bu kavramların hiç varolmadığı bir dünyada yaşıyormuşçasına tavırlarını unutamadım. tüm yaşamını bir hastalık gibi taşıdığı karakteri yüzünden mahvedişini okumak beni müthiş bir tiksinti ve korkuya itmişti; hayatımın herhangi bir noktasında -bırakın aşk gibi güçlü bir duyguyu yaşayışım, aleladele bir günde yemek seçerken bile- bu denli iradesiz ve etkisiz olma olasılığımı düşünmekten sıkıntılara boğuluyordum. hiç de herkesin övdüğü gibi yüce bir aşkın değil, bir salağın kendi hayatını yok edişinin hikayesidir. raif gibi bir erkek tarafından sevilmektense memelerimi keserim daha iyi. rezil adam. son olarak güzelim maria puderim, zarafetin ve naifliğin tanrıçası, senin hak ettiğin bu değildi kuzum...
devamını gör...
tefrika edilirken 'lüzumsuz adam' olan adı cilt haline geldikten sonra kürk mantolu madonna olarak değişen sabahattin ali kitabı. üslubu ve bir kaç detay doğrultusunda bana (bkz: dostoyevski)'nin (bkz: beyaz geceler)'ini anımsatmaktadır.
(bkz: kuyucaklı yusuf) sabahattin ali'nin en romantik karakteri olduğu halde; modonna'nın popüleritesi nedeniyle ikinci planda kalmıştır.
devamını gör...
birkaç ay önce bitirdiğim kitap. öncelikle benim bu kitaba karşı bir önyargım vardı. sanki kitap çok ağırmış, yarıda bırakacakmışım gibi hissediyordum. ama kitaba başladığım gibi bitirdim. kesinlikle okunmayı hak eden bir kitap.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kürk mantolu madonna" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim