mekke

suudi arabistan'ın bir şehri.

arkeolojik kazılara hiçbir şekilde izin verilmeyen şehir.

müşrikleri meşhurdur.

haşimoğulları'nın iktidar mücadelesinin başladığı şehirdir. bize islam diye yutturulan dinin kutsal şehridir.

islam tarihçisi patricia crone'un erken dönem islam-arap kaynaklarına dayanarak yazdığı müthiş kitaplarında açıkça gösterdiği gibi, miladi altıncı yüzyılda arap yarımadası'ndaki çok sayıda küçük ticaret merkezinden biridir. (bkz. meccan trade and the rise of islam, gorgias press, 1987)

mekke o dönem aslında bugünkü müslüman tarihçilerin anlattığının yarısı kadar bile popüler değildir; bölgede kabe benzeri çok sayıda tapınma merkezi bulunmakta, bu merkezlerin her biri kendine göre bayram ve fuarlar düzenleyerek tüccarları çekmeye çalışmaktadır. mekkeli tüccar ailelerinden haşimoğulları'na mensup muhammed adlı genç, şehrin en zengin tüccarlarından olan hatice adlı kadınla evlendikten bir süre sonra, kabe'de bulunan 360 putun en yücesi olarak bilinen elah'ı diğer tüm putların üstünde bir konuma taşıyıp insanlara yeni bir dinsel inanış sunar. bu inanış çevresinde örgütlenen yeni kabile devleti ve o devletin ordusu, zamanla kabe'yi ve mekke'yi diğer din ve ticaret merkezlerinden farklı ve üstün kılacak bir güce ulaşır. sonrasını biliyorsunuz.

islami referansa sahip tüm kaynakları yok sayan, kendi kafasından alternatif bir tarih üreten bir oryantalistin yazdıklarını tartışmasız kabul edenlerin kendisi üzerinden islama saldırdıkları, müslümanların kıblesi kabe'nin bulunduğu kutlu şehir.

peygamberimizin doğup, büyüdüğü ve hicrete kadar yaşadığı, içinde kabe'nin bulunduğu ve hac ibadetinin yapıldığı şehirdir.

arapların en büyük rant kapısı. geçenlerde biri petrolleri bitince napacaklar diye zırvalamıştı, müslümanları soymayı devam edecekler oluk oluk.

cidde'nin doğusunda bir vadi'de kurulmuş olan şehir'dir.

görüldüğü kadarıyla iftira dolu tanımların da bulunduğu başlıktır. öncelikle mekke, islam dininde kutsal olan bir şehirdir.

360 putun en yücesi elah... ilk önce o elah değil, ellah/ellath olarak da bilinen el-ilah putudur. kaldı ki el-ilah diye bilinen put da hubel'dir. el-ilah, ilah anlamına gelir. başındaki "el" bir takıdır. yani "allah" ile alakası yoktur. bir alakası varsa, en çok "ilah" kelimesiyle alakalıdır. o da zaten bizi bağlamaz. e, hubel'i de "allah" adı ile zorlasanızda ilişkilendiremeyeceğinize göre bir sorun yok demektir.

rick brown şöyle söyler:

allah'ın bir put, özellikle de ay tanrısı olduğunu iddia edenler, iddialarını çoğu caminin tepesinde yer alan hilal şeklindeki bir sembole ve hilalin yaygın olarak islam'ın sembolü olarak kullanıldığı gerçeğine dayandırırlar. aslında islam gelmeden önce ortadoğu'da birçok tanrı ve puta tapıldığı doğrudur, ama yanlış olan şey, ay tanrısının adının allah olduğudur. hayır. ay tanrısının adı sîn'di ve özellikle islam'ın geldiği yer olan arabistan'da popüler değildi. mekke'nin en önemli putu hubel adlı bir tanrıydı ve onun bir ay tanrısı olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. bazen filistin'de hazor'da ay tanrısı için bir tapınak olduğu iddia edilmektedir. bu, hilal benzeri bir kolye takan bir kişinin tasvirine dayanır. ama bununla birlikte, kolyenin bir ay tanrısını sembolize ettiği net değildir. ve her halükarda burası bir arap dini alanı değil, yaklaşık mö 1250'de joshua tarafından tahrip edilen eski bir kenanlı bölgesi. ... eski araplar yüzlerce puta taptıysa, o zaman hiç şüphesiz ay tanrısı sîn de buna dahil edilmiştir. çünkü ibraniler bile güneşe, ay'a ve yıldızlara tapmaya eğilimliydi. ancak araplar arasında ay ibadetinin herhangi bir şekilde öne çıktığına veya hilalin bir ay tanrısının sembolü olarak kullanıldığına dair net bir kanıt yok. ve allah kesinlikle ay tanrısının adı değildi.

yanisi: hayır el-ilah hubel değildir diyemezsiniz, o zaman el-ilah diye bir put olmamıştır, hayalidir deriz. çünkü el-ilah denen bir put ortalıkta yok. bu ancak hubel için kullanılan bir isim olabilir. ki baştaki "el" takıdır, yani el-ilah basitçe "ilah" demektir. bundan başka bir özelliği yoktur. ayrıca cahiliye şiirlerinde "allah" adında tek yaratıcıdan bahsedildiğini görüyoruz ve kesinlikle bir put ya da bir ay tanrısı ya da hubel ile ilişkilendirildiğini görmüyoruz. ki hadislerde de hubel ile allah'ın farklı olduklarına dair işaretler görüyoruz. sonuç olarak: allah ile hubel veya ay tanrısı arasında bir bağlantı yoktur. hatta hubel'in yani el-ilah'ın bir ay tanrısı olduğuna dair bile bir kanıt yoktur.

gitmek gerek görmek gerek hissetmek gerek

#97105 patricia crone'a laf ettirmem kendisi önemli ve üretken bir tarihçidir. sevdiğim bir akademisyenin de hocasıdır. "kendi kafasından alternatif tarih" yazmıyor. sadece islam kaynaklarını güvenilmez bulup, farklı teknikler deneyerek islam'ın karanlık çağına ulaşmaya çalışmıştır. elbette oryantalistlere bile uçuk gelecek tezleri vardır.öğrencileri bile yeri gelince eleştirir. akademi zaten böyle bir şeydir.

o oryantalist deyip geçiştirdiğiniz insanların arasında arap, islam'ın tam olarak göbeğine doğmuş, 12 yaşında kur'an'ı hatmetmiş insanlar da var. hepsi elinde şarap şişesiyle londra'da doğmuyor. işinize gelmeyen bütün hipotezlere bizim kutsalımıza laf ediyorlar diyemezsiniz. bu kadının öğrencisi bir gün;

"islam dünyası'ndan daha en az 200 yıl bir şey olmaz. ne islam'da ne de müslümanlar'da bir rönesans yaratacak ışık yok." diye yazmıştı da sallamamıştım. sayenizde her gün daha iyi anlıyorum. hacerizm çoğu islam tariçisini derinden sarstı ve "noluyo ulan nabıyoz biz? elimizde sağlam kaynak yok. islam tarihi yazıyoz." demeye başladılar. biraz daha metodolojik bir çalışma yaptılar. bugün erken dönem islam'ın önemli kayıtlarının bir kısmı patricia crone ve michael cook' un hacerizm tezi çürütülürken ortaya çıktı. zaten kendileri de artık fazla uçtuklarını kabul ediyorlar.

hz. ibrahim'in milattan önce 3000 lerde. ikinci karısı aynı zamanda kölesi hacer'den dünyaya gelen oğlu ismail'i alıp getirdiği şehir. veya yeniden inşa ettiği şehir. ismail çölün ortasında susuz kalır. hacer merve ile safa tepeleri arasında koşarak su arar fakat bulamaz. ismail'in yanına geldiğinde bir su çıktığının görür ve suya "dur", "dur" anlamında zem zem der. suyun adı zem zem olarak kalır.
hz. ibrahim oğlu ismail ile kabe'yi inşa eder. allah'a bir ev adarlar. bu evin adı beytullah'tır. (allah'ın evi) kabe dört duvarlı bir yapıdır. daha sonraları üstü kapatılır. kapısının karşısında ibrahim makamı vardır.
mekke şehrinin 25 kilometre güneydoğusunda arafat dağı bulunur mekkeye hacı olmaya giden hacılar arefe günü arafat dağında vakfeye dururlar kendilerini allaha adarlar.
sonra şeytanın taşlandığı yer olan mina'ya ya giderler. bunlar hep mekke şehri civarındadır.
rivayete göre arafat hz. adem ile hz. havva'nın buluştuğu tanıştığı yerdir. kabenin ilk temelini de hz. adem atmıştır. kuranda eski ev diye geçer.
şeytan taşlama tesadüf değildir. çünkü şeytan kabe'nin dahi içine girip insanları yoldan çıkarmıştır.

beyaz fistanlı firavunlar tarafından yönetilen, haşimi oğullarından hz. muhammed ile özüne dönüşüp devrime uğrayan ama vefatından sonra ümeyye oğulları tarafından karşı devrime uğrayan, ebu süfyan, muaviye ve yezit üçlü çetesinin ruhlarının gezindiği kutsal kent. kutsallığı kâbe kaynaklı ve en eski ismi bekke'dir.

hiç bir zenginliği olmamasına rağmen,
sürekli ticaret merkezi olmayı başarmış,
muammalarla dolu şehir.
bir rivayete göre, şehirler kurulurken
kendi aralarında konuşmuşlar,
herkes kendini övmüş,
oda onlara bakmış üzülmüş,
bende bir şey yok, ben ne olacağım demiş,
sen hep gözde olacaksın,
sakın üzülme denmiş ona,
o gün bu gün hep gözde olmuş.
aslında sıradan bir çöl şehri ama işte nasipli bir şehir.
nasip gibi tılsımlı şehir.