mal olduğunuz için. alt tarafı bi avuç toprağa bikaç tane taş saplamışlar, nasıl ürküyorsunuz anlamıyorum.
devamını gör...
mezarlığa ölüler şehri denir, burası dünyevi yaşamı bitenlerin ebedi sığınağıdır. orada her zaman sessiz ve sakindir, böyle bir yerde bağırmak veya yüksek sesle konuşmak alışılmış değildir, ruhta üzüntü, üzüntü ve korku sınırında bilinmeyen bazı korkulara neden olur. batıl inançlı, açıklanamaz bir duygu, özellikle geceleri hemen hemen her insan tarafından hissedilir. ancak mezarlığın yakınında yaşamak ya da içinden geçmek zorunda olanlar, onu çok parlak ve güçlü bir şekilde deneyimliyorlar.

mezarlıktan neden korkuyoruz? akşamları yanından geçerken neden ruhlarımızda dondurucu bir soğukluk hissederiz? ve bu olur çünkü bilinmeyen çitinin arkasında başlar, yani bilmediğimiz şey ve öğrendikten sonra asla geri dönmeyeceğiz ve kimseye bir şey söylemeyeceğiz. bu, kendi içinde insan doğasına aykırı olan ve açıklanamayan panik dehşetine ilham veren bir çıkmazın, umutsuzluğun ve hatta reddedilmenin, ölülerin önündeki içsel uyuşmanın gerçekleşmesidir. burada önemli bir rol, mezarlığın yakınındayken hoş olmayan hikayelerin yaşandığı görgü tanıklarının hikayeleri tarafından oynanır. ama bundan korkulmamalı.

insan anlamlandıramadığı, tanımlanmadığı herşeyden korkar. gerçeklerle yüzleşmekten korkar.
gece yaşadığımız evin karanlık odasında yalnız olmaktan korkarız.
dibini görmediğimiz bir kuyudan korkarız.

mistik olarak orası acıların, zorlukların, dertlerin, gunahların, yalanların ve geçici her hevesin sona erdiğine inanırız... ve içten içe hepimiz cennet ile kendimizi ödüllendirir sonsuzluk hayatın bahçesinde sonsuz mutluluğa inanıyorsak neden korkalım?

korkuyoruz evet! çünkü ölüm ve sonrası, ölüm ve toprak altı, ölüm ve sonsuzluk, beden ve ruh.
mezarlık ve ruhlar şehrin alemi.
sorular cevapsız kaldıkça, hurafe cevaplar tanımsız mistik olaylar ile birleştikçe bize ruhsal korku içsel soğukluk hissi verir.
devamını gör...
ıssız olması en önemli faktörlerden biri bana göre.
devamını gör...
gidilmeye alışılmadığı için. alışsaydık korkmazdık
devamını gör...
sevdiklerin hayattayken nefret edersin mezarlıktan,
bir parçanı emanet ettiğinde sevmek zorunda kalırsın.
devamını gör...
hiç ölmeyecek gibi yaşadığımız gerçeğinin aslında kocaman bir yalan olduğunu görsel şölenle gösterir mezarlıklar korku da bundandır zaten
devamını gör...
ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü
nazım hikmet
devamını gör...
eğer sevdiğiniz biri oradaysa korkmazsınız mezarlıklardan. hatta onun hayali gelse de son bir kez görsem dersiniz. hayal görmekten korkar insanlar ama hayalini bile özlersiniz onun korkmazsınız hayal görmekten.
devamını gör...
mezarlıklar insanların ruhsuz bedenlerinin yattığı rahatsız yataklardır. bizlerse ölülerden değil, ölme fikrinden korkarız. ölümle barışırsak belki severiz. ben babamı aldığı için hala biraz kızgınım gerçi.
devamını gör...
garip bir şekilde bende olmayan korkudur. garip olan; başka insanlardaki bu korkunun, bana sığ ve yabani gelmesi... zira ölüden ne gibi bir zarar gelebilir ki? ölmüş, kendine bile hayrı olmayan bir varlık, bana ne yapabilir?..
yaşayan insanlardan, türlü zararlar görebileceğimiz malumumuzken, yaşamda olmayan, en azında bizle aynı alemde değil, bezmi alemde nefes alan varlıklar, ne yapabilir?..

ben, mezarlık gezmeyi sevenlerdenim. evimin mezarlığa yakın olması, bana huzur verirdi mesela, keşke yakın olsa.
atmosferi, havası, kokusu bir başka. bazen gezerken kayboluyor, sonra yeniden yolumu buluyorum. büyük büyük annemi, dedemi ve erkek kardeşimi daha doğrusu ağabeyimi aldıkları için mi bu kadar güzel kokuyor, yoksa bana mı öyle geliyor? .
bazen tutup boş bir mezar içine giresim geliyor. sonra yapılacak onlarca iş, eylem ve gereksiz çaba geliyor hatrıma ve kös kös evin yolunu tutuyorum.
çocukluğumda oynamadığım kadar çamurla oynamışımdır mezarlıkta. en yakın çeşmeden bir büyük şişeyle su doldururum, ardından gelir ve lal olmuş toprağı sulamaya koyulurum. bu arada mezarda bitmiş otları temizler ve çiçeklere daha çok yer açarım. dedem yaşasaydı öyle bir mezar ister miydi acaba? yat da kalkama, der gibi. tam taş, afili, alengirli. fakat çok çiçekli, çok yeşilli. işte bunu isterdi, hayır diyemezdi zannımca...
..
geceleri bile dünyadan sıkıldığımda, gitmek istiyorum. fakat bekçisi ayrı dert, köpekleri ayrı dert. bilirsiniz, mezarlıklardaki kana susamış vahşi köpekleri... sanki türü, hiç evcilleşmemişcesine salya akıtır, pis ve soğukkanlı birer katil edasıyla suratınıza bakarlar. ..
lakin yine de, korkmuyorum mezarlıklardan. aksine dünyada bulamadığım huzuru, aşk ediyor ve su serpiyor gönlüme.. .
devamını gör...
metafiziksellik, içimizde bir dürtü oluşturur. spekülatif doğrultuda psikoloji kaybı yaşarız.
devamını gör...
bir gün herkes gibi bizim de oraya girecek olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmek. klostrofobi nedir bilir misiniz? bakınca bile nefesim daralıyor.
devamını gör...
ben mezarlıktan çok korkardım ta ki sevdiğim insanları birbir mezara koyana kadar. artık korkmuyorum mezarlıktan çünkü artık orada, toprağın altında yokluğuna dayanamadığım insanlar var.
devamını gör...
eskiden korkardım şimdi ziyarete gittiğim bir yer gibi oldu. sevgili babacığımı uzun zamandır ziyaret de edemedim.
devamını gör...
kırklarelide lise hayatım geçti. kendi halinde metalci metalci takıldığımız bir ortamımız vardı. o ekiple beraber şehrin hemen bitiminde bulunan mezarlığa içmeye giderdik hafta sonu geceleri. yani osuruktan nem kapan olurdu aramızda ama öyle başlıkta bahsedilen korku falan değil sonuçta mezarlık duvarına oturup şarap bira neyse içmeyi problem etmemiş insanlardık. neyinden korkabilirsin ki ayrıca ölü dolu bir mekan ne olur ki en fazla bekçisi bizi çakozlarsa* kovalardı diye düşünüyorduk gelgelelim aramızdan birisi etkili şaka yapmayı ne zaman becerse o simsiyah giyinen, satanist bunlar ööö denilen tipler marilyn manson'a dönüşmüş vaziyette kendimizi şuursuzca anadolu lisesine doğru koşarken buluyorduk. ne cin tanırım ne hayalet, korkmam böyle şeylerden diye biliyorum kendimi yıllardır ama başarılı bir şaka seni şılaklı bir nah hareketiyle kendinden alabiliyor işte.

bu sorunsalın nedeni gördüğüm kadarıyla çocukluk döneminde bolca korkutulmaktır. ben çocukluğum ergenliğim boyunca bu tarz korkutulmalara maruz kalmadığım ve yine bu tarz korkutucu durumlar konusunda şerbetlendiğim* için korkmadan gidebiliyordum hem de alkol almaya piee. yine de aklımı benden alan ve bana geri sokan şakalar sonucu feci tırsıp 5 dakika sonra kendimize gelip geri içmeye dönüyorduk. lan ne gençlik anasını satayım şimdi posa olduk neredeyse yine de gece mezarlığa giderim korkmadan. korkutan olursa şayet muhtemelen tek atarım, eskisi gibi koşarak kaçmam da gidip mezarlıkta da bira içmem ya o neymiş öyle.*
devamını gör...
geceleri tinerci felan çıkar, korkmak çok tuhaf değil haliyle ama sabahları ben saatlerce mezarlıkta tek başıma durur tefekkür ederim. korkacak bir şey yok, hatta çok zevkli. ağaçlık bir yerde ve kuş sesleri ile dinlendirici oluyor. bir de tek başına kadınların gitmesi taraftarı değilim. sapık felan çıkar.
devamını gör...
sebebi dindir.

din kaynaklı o kadar çok korkunç hikaye, ayet, anı vs. kulaktan dolma sahte bilgiyle doluyuz ki, çocukluğumuzdan itibaren bütün bunların bilinçaltımıza güçlü şekilde yerleşmesinden dolayı mezarlıklar ve ölülere karşı çok ciddi bir korkumuz oluşuyor.

ateist ebeveynlerin çocuklarının da mezarlıklardan korktuğunu iddia edebilirsiniz. o çocukların da korkma sebebi birebir yukarıdaki sebeplerle aynıdır. insan hayatının büyük çoğunluğunu ailesi ile değil toplum ile geçirir ve toplumun çoğunluğu her daim inançlı insanlardan oluşur. bu da bilinçaltına girecek binlerce safsata demektir.

korku filmleri de din kaynaklıdır ve korku filmlerindeki birçok korkunç öğe de direkt şekilde dinlerdeki tasvirlere benzer. mesela aklınızdaki şeytan cismi yüksek muhtemel benimle aynıdır. sebebi ise yıllar içinde beynimizde oluşan şeytan imgesi, yani toplum, yani din, yani safsatalar, yani kulaktan dolma çöp bilgiler.

tıp fakültesine ayağınızı attığınızda kadavranın ne kadar korkunç değil komik bir şey olduğunu ve bir insan evladının ölü bedeninin ne kadar zararsız olduğunu anlarsınız. bu yüzdendir ki özellikle doktorlardan örnek verirsek dahi doktorlar arasında inançlı insan sayısı çok düşüktür. bu bile başlı başına bir cevaptır yukarıdaki bütün sorunsal ve sorulara...
devamını gör...
bana sadece yalnızlığı ve unutulmuşluğu hatırlatıyor mezarlıklar, korkmuyorum hayatımda bir ölünün diriye zarar verdiğini hiç duymadım.
devamını gör...
ölülerden değil ölümden korkarız biz. eğer ölülerden korksaydık zombi filmleri de korku filmi olarak sayılırdı ama öyle değil. niye? çünkü onlar öyle ya da böyle ölümü yenen mahlukatlar. yani hayattalar, bize ölümü doğrudan çağrıştırmazlar.
devamını gör...
ölüler dirilerden çalacak diye olabilir.

şahsen ben korkmam , sık sık da mezarlığa giderim geceleri, çoğunluğu da alkollü.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mezarlıklardan neden korkarız sorunsalı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim