1.
mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor*
bu gece mutsuzluktan bahsediyoruz efenim sizde mutsuzluklarınızı bu başlığa yazın birlikte konuşup tartışalım...
ama kafamız nasıl güzel saat 23'te sözlük radyo'da...
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor*
bu gece mutsuzluktan bahsediyoruz efenim sizde mutsuzluklarınızı bu başlığa yazın birlikte konuşup tartışalım...
ama kafamız nasıl güzel saat 23'te sözlük radyo'da...
devamını gör...
2.
kim mutsuz ya sağlığımız yerinde çok şükür.
devamını gör...
3.
devamını gör...
4.
mutsuzluk, hayatı anlamlandıramamaktan gelir. o kadar sene yaşamışsın her gün aynı tekrarlar üzerine tecrübe edinmişsin belki düzeninide sağlamışsın ama bir şey garip gelir. hayatın içindeki absürtlüğü anlayamamaktan gelir bu. aynı gün içinde bir doğum anına ve bir ölüm anına şahit olmak gibi bir şey bu. gülme krizinden iki dakika sonra kötü haber alırsın hüzün çöker içine. bu gitgeller kafanı bozar. iyi ile kötü kavramlarının karıştığı yer seninde zamanla çuvallamana sebep olur. içine yerleşen bu isyanın sebebi bence her gün yaşadığımız hayatın saçmalığını anlam verememektir. hayatın zorluğu, kendini iyi analiz edip tanıyamamak ile birleşince mutlu olmak bir özleme dönüşür.
yine de inatla mutluluğumuza adıyorum bu yazımı.
yine de inatla mutluluğumuza adıyorum bu yazımı.
devamını gör...
5.
"hocam bir çocuğun mutluluğu mu önemli yoksa 30 öğrencinin velisine laf anlatmak zorunda kalmak mı?" sorusuna bir müdür tarafından maruz bırakıldığım, burada bahsi geçen öğrencim otizmli olduğu ve onu 30 veliye laf anlatmak zor geldiği gerekçesiyle bırakmak zorunda kaldığım için mutsuzum.
özür dilerim kıvırcık, elimden geleni yaptım ama başaramadım. seni çok seviyorum.*
özür dilerim kıvırcık, elimden geleni yaptım ama başaramadım. seni çok seviyorum.*
devamını gör...
6.
başlı başına can sıkıcı bir sorudur. bayatlamış bir sorudur. üzerine milyarlarca düşünce akıtılmış sorudur. geçmiş olsun sorusudur. boş verelim artık sorusudur. gereksiz sorudur.
sebep ortadaysa çözüm de yakındır.
önemli olan zaten budur.
mutluyum. mutlu olmak vazifem. öptüm.
sebep ortadaysa çözüm de yakındır.
önemli olan zaten budur.
mutluyum. mutlu olmak vazifem. öptüm.
devamını gör...
7.
elimde olanlarla memnun olmak yerine, belki de hiçbir zaman ulaşamayacağım şeylerin acısını çekmekle meşgul olduğum için mutsuzum.denizde ne kadar kürek çeksem de sanki kıyıya ulaşıp dinlenemeyecek gibi hissettiğim için mutsuzum.
herkesin mutsuzluğu kendine tabi.
mutlu olmak için çırpınmak da zor,ne kadar etkili olduğu tartışılır.
herkesin mutsuzluğu kendine tabi.
mutlu olmak için çırpınmak da zor,ne kadar etkili olduğu tartışılır.
devamını gör...
8.
evet, anlaşılıyor ki bu gün de birilerinin yüzünden düşen bin fondoten. bakınız şu kırtıpil dünyada herkes bi yönüyle mutsuz ve herkesin buna sebep farklı dertleri var. yahnisi kiminin ekmeği bayat kiminin pırlantası küçük derler ya, o hesap.
şu aforizmatik açıklamadan sonra şunu söylemek istiyorum: mutsuzluk dediğimiz durum, kişinin neyi ne kadar dert ettiğine ve bünyesinin hassasiyetine bağlı. mesele benim bugün mutsuz olmam için dışarlarda bir yerlerde kuluçkaya yatmış o kadar çok sebep var ki. ama ben mutsuz muyum, hayır..çünkü onları içeri almıyorum. belki yok saymak çözüm değil diyeceksiniz. fakat insan algısının dışında duran bir şey onun için zaten yoktur derim ben de. demek istedipim;ortada yok sayılan bir şey de yok zaten,var saymayın yeterki. hassasiyete gelince; dünya üzerinde sarfedilen bütün romantik söylencelerin aksine hassas olmayın derim. siz kelebek değilsiniz, çiçek de değilsiniz. dünya da şerefsiz dolu gerek yok.
şu aforizmatik açıklamadan sonra şunu söylemek istiyorum: mutsuzluk dediğimiz durum, kişinin neyi ne kadar dert ettiğine ve bünyesinin hassasiyetine bağlı. mesele benim bugün mutsuz olmam için dışarlarda bir yerlerde kuluçkaya yatmış o kadar çok sebep var ki. ama ben mutsuz muyum, hayır..çünkü onları içeri almıyorum. belki yok saymak çözüm değil diyeceksiniz. fakat insan algısının dışında duran bir şey onun için zaten yoktur derim ben de. demek istedipim;ortada yok sayılan bir şey de yok zaten,var saymayın yeterki. hassasiyete gelince; dünya üzerinde sarfedilen bütün romantik söylencelerin aksine hassas olmayın derim. siz kelebek değilsiniz, çiçek de değilsiniz. dünya da şerefsiz dolu gerek yok.
devamını gör...
9.
ne diyordu sevgili montaigne; mutsuzluğunuzun nedenini düşünerek mutlu olamazsınız.
(denemeler)
(denemeler)
devamını gör...
10.
mutsuz olmak çok kolaydır;
yazın sıcaklar,
kışın soğuklar,
hatta şimdi şimdi ah ne güzel günlermiş dediğimiz ama zamanında isinden, külünden şikayet ettiğimiz kömür sobaları...
ne dolu dolu mutsuzluk sebepleri olabilir değil mi?
oysa mandalina kokardı ev,
kestane pişerdi üzerinde elimiz yana yana yerdik.
mutsuzluk içinde olduğun anın bilemediğin kıymetidir...
anda kalanlar, anı yaşayanlar mutlu olur biz hep olmayana özlem duyar, onu bekler, ona gitmeye çalışır hep elimizle iteriz mutluluğu...
yazın sıcaklar,
kışın soğuklar,
hatta şimdi şimdi ah ne güzel günlermiş dediğimiz ama zamanında isinden, külünden şikayet ettiğimiz kömür sobaları...
ne dolu dolu mutsuzluk sebepleri olabilir değil mi?
oysa mandalina kokardı ev,
kestane pişerdi üzerinde elimiz yana yana yerdik.
mutsuzluk içinde olduğun anın bilemediğin kıymetidir...
anda kalanlar, anı yaşayanlar mutlu olur biz hep olmayana özlem duyar, onu bekler, ona gitmeye çalışır hep elimizle iteriz mutluluğu...
devamını gör...
11.
19 yıllık bir ilişki içerisindeyim
karşımdaki şahıs 67 yaşında
ilişki durumu:pasif
kendisi herşeyin altından tek taraflı çıkıyor,ben ise eli kolu bağlı izliyorum.
kimin olduğu çok belli bundandır mutsuzluğum.
karşımdaki şahıs 67 yaşında
ilişki durumu:pasif
kendisi herşeyin altından tek taraflı çıkıyor,ben ise eli kolu bağlı izliyorum.
kimin olduğu çok belli bundandır mutsuzluğum.
devamını gör...
12.
aşağıya kendi entrymden(şuradan) bir alıntı bırakıyorum ama epey uzun. okunması gerekmiyor.
kısa bir özet çıkarmak gerekirse: zaman.
tuhaf gelecek kulağa ama akıp gidiyor. yaşam herkesi ve her şeyi etrafa saçıyor, tıpkı evrenin entropi yasası gibi zamanda ilerledikçe daima daha çok dağılıyoruz.
filozofların büyük çoğu, aydınlanma iddiasında olanlar, dervişler, ermişler, sahte peygamberler mutluluğu formülize etmeye çalışıyor. bu yanlış.
mutluluk sabun köpüğüdür. yaşamın doğal hali mutsuzluk üzerine kuruludur. ilerlemeyi de bu mutsuzluk haline ve acıdan kaçma güdüsüne borçluyuz zaten.
bir yerde okumuştum sanırım. bilim insanları üretilecek olan robotlara "acı duyma" özelliği koymayı düşündüklerini söylemişler. bu bilgiden pek emin değilim ama bu doğru bir fikir. çünkü acı çeken robot kendisini korumayı öğrenir.
bizi de kim kurduysa bu şekilde acı çekebilmemizi, mümkünse mutsuz olabilmemizi istiyor. mutsuzluk kötüdür ama sanıldığı kadar kötü değildir.
burada bir asketizm propagandası yapmıyorum ama. mutsuz olun, acı çekin demiyorum. bunu anlayın isterim sadece. mutsuzluk doğaldır. doğa üstü olan mutluluk zaten. o yüzden kimi dinler bu işin nihai halini postyaşam evresine bırakmıştır. çünkü yaşama entegre olabilecek bir şey değil bu.
kitap önerisi: cesur yeni dünya
neden mutsuzuz? çünkü yaşam akmaya devam ediyor, zaman daralıyor ve bedenim evrenle beraber dağılmaya devam ediyor.
cioran çürümenin kitabı'nda şöyle der; “ham varoluşun ötesinde inşa ettiğimiz her şeyi, dünyaya bir fizyonomi veren muhtelif tüm kuvvetleri, mutsuzluk’a borçluyuzdur -çeşitliliğin mimarı, eylemlerimizin anlaşılır etkeni.
onun çemberine girmeyen şeyler bizi aşar: altında ezilmediğimiz bir olayın bizim için ne anlamı olabilirdi ki? gelecek, bizi harcamak için bekler: ruh artık varoluşun sadece çatlamasını kaydeder ve duyuların hala titreşmesi için kötülük beklentisi gerekir..."
insanlar ne kadar farkında bilmiyorum ama inanılmaz bir bakış açısı bu. ben hala yaşıyorsam hala bu yaklaşımı benimsediğim için nefes alıyorum. başıma gelen her şeyi, yaşadığım tüm deneyimleri ve yıllardan beridir süregelen ve bir türlü yenemediğim mutsuzluk ve tatminsizlik hissini bir lütuf gibi gördüm hep.
şu an olduğum hali mutsuzluğuma borçluyum. buna şükrederken bugün artık limiti tükettiğimi hissediyorum.
...
hepimiz her şeyin daha çok başındayız her zaman ve bu beni çok korkutuyor.
yaşam; mutluluk ve acı üzerine kurulu bir sarkaca benzer. doğu felsefesi bu sarkacın aynı zamanda bir denge üzerine kurulu olduğuna inanıyordu. yalan! külliyen yalan bu. mutluluk ve acı denklemleri bir denge üzerine kurulu değiller. keşke öyle olsaydı.
mutluluk da acı da genel ortalamaya bakar ve istisnaları görmezden gelirsek uzun vadede sürekli artan değerlerdir.
sıradan bir insanın doğumundan ölümüne tüm hayatını ele alırsak mutluluk da acı da sürekli artarak birikir. ama burada küçük, çok ufacık bir detay var ki hayati bir önem arz ediyor.
mutluluk ve acı birikintisini matematiksel bir fonksiyon olarak ele alırsak eğer, mutluluğun artışı logaritmik olurken acının artışı da geometrik olarak birikir.
bu ne demek biliyor musunuz?
çoğunuzun hayatı mutluluğu yakalamak ve acıdan kaçmak üzerine kurulu olduğu halde aslında istatistiksel olarak geçen her zamanda koşar adım acıya yaklaşıyoruz demektir.
zaman ilerledikçe çuval çuval acı biriktirirken elde ettiğimiz mutluluk birikintisi de bir avuç tortudan ibaret kalıyor.
aslında mutlu olmaya değil mutsuzluğa programlanmış canlılarız. bunu uyuşturucu kullanmaya başlayan insanların giderek dozu artırarak kendi eşiklerini yükseltmelerinden ve giderek daha çok dibe çekilmelerinden gözlemleyebilirsiniz.
bu örneği kasten verdim nöropsikyatrik açıdan mutluluk da bir çeşit uyuşturucudur çünkü. benzer etkiler gösterir insan beyninde.
kısa bir özet çıkarmak gerekirse: zaman.
tuhaf gelecek kulağa ama akıp gidiyor. yaşam herkesi ve her şeyi etrafa saçıyor, tıpkı evrenin entropi yasası gibi zamanda ilerledikçe daima daha çok dağılıyoruz.
filozofların büyük çoğu, aydınlanma iddiasında olanlar, dervişler, ermişler, sahte peygamberler mutluluğu formülize etmeye çalışıyor. bu yanlış.
mutluluk sabun köpüğüdür. yaşamın doğal hali mutsuzluk üzerine kuruludur. ilerlemeyi de bu mutsuzluk haline ve acıdan kaçma güdüsüne borçluyuz zaten.
bir yerde okumuştum sanırım. bilim insanları üretilecek olan robotlara "acı duyma" özelliği koymayı düşündüklerini söylemişler. bu bilgiden pek emin değilim ama bu doğru bir fikir. çünkü acı çeken robot kendisini korumayı öğrenir.
bizi de kim kurduysa bu şekilde acı çekebilmemizi, mümkünse mutsuz olabilmemizi istiyor. mutsuzluk kötüdür ama sanıldığı kadar kötü değildir.
burada bir asketizm propagandası yapmıyorum ama. mutsuz olun, acı çekin demiyorum. bunu anlayın isterim sadece. mutsuzluk doğaldır. doğa üstü olan mutluluk zaten. o yüzden kimi dinler bu işin nihai halini postyaşam evresine bırakmıştır. çünkü yaşama entegre olabilecek bir şey değil bu.
kitap önerisi: cesur yeni dünya
neden mutsuzuz? çünkü yaşam akmaya devam ediyor, zaman daralıyor ve bedenim evrenle beraber dağılmaya devam ediyor.
cioran çürümenin kitabı'nda şöyle der; “ham varoluşun ötesinde inşa ettiğimiz her şeyi, dünyaya bir fizyonomi veren muhtelif tüm kuvvetleri, mutsuzluk’a borçluyuzdur -çeşitliliğin mimarı, eylemlerimizin anlaşılır etkeni.
onun çemberine girmeyen şeyler bizi aşar: altında ezilmediğimiz bir olayın bizim için ne anlamı olabilirdi ki? gelecek, bizi harcamak için bekler: ruh artık varoluşun sadece çatlamasını kaydeder ve duyuların hala titreşmesi için kötülük beklentisi gerekir..."
insanlar ne kadar farkında bilmiyorum ama inanılmaz bir bakış açısı bu. ben hala yaşıyorsam hala bu yaklaşımı benimsediğim için nefes alıyorum. başıma gelen her şeyi, yaşadığım tüm deneyimleri ve yıllardan beridir süregelen ve bir türlü yenemediğim mutsuzluk ve tatminsizlik hissini bir lütuf gibi gördüm hep.
şu an olduğum hali mutsuzluğuma borçluyum. buna şükrederken bugün artık limiti tükettiğimi hissediyorum.
...
hepimiz her şeyin daha çok başındayız her zaman ve bu beni çok korkutuyor.
yaşam; mutluluk ve acı üzerine kurulu bir sarkaca benzer. doğu felsefesi bu sarkacın aynı zamanda bir denge üzerine kurulu olduğuna inanıyordu. yalan! külliyen yalan bu. mutluluk ve acı denklemleri bir denge üzerine kurulu değiller. keşke öyle olsaydı.
mutluluk da acı da genel ortalamaya bakar ve istisnaları görmezden gelirsek uzun vadede sürekli artan değerlerdir.
sıradan bir insanın doğumundan ölümüne tüm hayatını ele alırsak mutluluk da acı da sürekli artarak birikir. ama burada küçük, çok ufacık bir detay var ki hayati bir önem arz ediyor.
mutluluk ve acı birikintisini matematiksel bir fonksiyon olarak ele alırsak eğer, mutluluğun artışı logaritmik olurken acının artışı da geometrik olarak birikir.
bu ne demek biliyor musunuz?
çoğunuzun hayatı mutluluğu yakalamak ve acıdan kaçmak üzerine kurulu olduğu halde aslında istatistiksel olarak geçen her zamanda koşar adım acıya yaklaşıyoruz demektir.
zaman ilerledikçe çuval çuval acı biriktirirken elde ettiğimiz mutluluk birikintisi de bir avuç tortudan ibaret kalıyor.
aslında mutlu olmaya değil mutsuzluğa programlanmış canlılarız. bunu uyuşturucu kullanmaya başlayan insanların giderek dozu artırarak kendi eşiklerini yükseltmelerinden ve giderek daha çok dibe çekilmelerinden gözlemleyebilirsiniz.
bu örneği kasten verdim nöropsikyatrik açıdan mutluluk da bir çeşit uyuşturucudur çünkü. benzer etkiler gösterir insan beyninde.
devamını gör...
13.
aslında bir çok neden vardır insanın mutsuz olabilmesi için
bence mutsuz olmak,mutlu olmayı becerememektir
beceriksizliktir....
şahsen ben beceremiyorum mutlu olmayı
erken verilmiş kararlar
başkasını kırdım mı acaba?
yoksa bana gücendi mi?
kafayı çok.takmam veya takıntılı birisi olmam mutsuz olmamın en büyük nedenleridir...
bence mutsuz olmak,mutlu olmayı becerememektir
beceriksizliktir....
şahsen ben beceremiyorum mutlu olmayı
erken verilmiş kararlar
başkasını kırdım mı acaba?
yoksa bana gücendi mi?
kafayı çok.takmam veya takıntılı birisi olmam mutsuz olmamın en büyük nedenleridir...
devamını gör...
14.
mutlu olduğumu hissetirecek anılar ve hisler uzun bir süre önce yitip gitti de ondan mutsum bne
devamını gör...
15.
program başlamadan önce de radyo açıktı lakin program başlar başlamaz ve ilk şarkı girer girmez birden mutsuzluk hissettim birden ama birden, belirtmek isterim...
neden mi mutsuzum? galiba bu programa denk geldiğim için. kaçmalı mıyım bilemedim. öylece tavan bana, ben tavana bakıyorum şu anda... hala dinliyorum, neden?*
şahsen mutsuzluğu, kendime pek yakıştıramam. hatta eğreti durur bende... nedendir bilmem.
bu anlarımda susmayı ve insanlardan uzak kalmayı ve kısa sürede eski neşeme kavuşmayı beklerim.
neden mi mutsuzum? galiba bu programa denk geldiğim için. kaçmalı mıyım bilemedim. öylece tavan bana, ben tavana bakıyorum şu anda... hala dinliyorum, neden?*
şahsen mutsuzluğu, kendime pek yakıştıramam. hatta eğreti durur bende... nedendir bilmem.
bu anlarımda susmayı ve insanlardan uzak kalmayı ve kısa sürede eski neşeme kavuşmayı beklerim.
devamını gör...
16.
mutsuz değilim.
devamını gör...
17.
normalsozluk.com/entry/1407693
kivircik' in eğitimine engel olan bir.dünyada mutlu olsan neye yarar!!!!!
böyle.bir düzende mutlu olacaksan batsın bu mutluluk, mutsuz olurum.daha iyi.....
kivircik' in eğitimine engel olan bir.dünyada mutlu olsan neye yarar!!!!!
böyle.bir düzende mutlu olacaksan batsın bu mutluluk, mutsuz olurum.daha iyi.....
devamını gör...
18.
sevdiğim kadar sevilememek beni çok üzüyor.
devamını gör...
19.
mutsuz bir insan olduğunu anladığında neden mutsuzsun diye sormazsın. sevdiğin bir insansa mutlu olması için çabalarsın, tanımadığın birisi ile tebessüm eder suratında ufakta olsa bir tebessüme neden olursun, çocuksa ona iltifat edersin. mutlu olmak küçük şeylerde saklı. mutlu olmayı öğrenmek gerekiyor hayat kısa üzülmeye bile vaktimiz olmamalı eğer üzüleceksek de kısa sürmeli.
devamını gör...
20.
yoğun stres sebebiyle diyerek yanıtlayacağım sorudur.
devamını gör...