netflix almak yerine internetten film izleyen insan

benim sadık yarim inat box'tır <3

2 saatlik filmde 5,6 kez reklam izleyen, donan, görüntü kalitesi düşük, bazı filmlerin türkçe dublajı bile olmayan şekilde izlemeyi seven insandır.

her film netflixte yok kardeş.

arada bir de hdfilmcehennemixx1080pizle.com dan izlemek zorundayız.

birisi kendisine torrent kullanmayı öğretirse internetteki korsan film sitelerinin seçkisine bile muhtaç kalmaz, her istediğini istediği cihazdan izler.

babam bu herkesle beraber kullandı ama hala almıyor gerekirse internetten izliyor bizden kullanıyor ama ısrarla almıyor asdasdfgh

netflixteki dizi ve filmleri diziboxtan seyrediyordur. ben değil bir arkadaş.

ikisini beraber yapmak daha iyi.sonucta tüm film ve diziler netflixte yok.

hiç görmediğim kadar kadın memesi ve poposu gördüm o internet film siteleri sayesinde.
porno değil tabi. bahis.

bu olay ciddi. ciddi olacağım. arkadaşlar açılın : manyağım.

her şey var bende. netflix, disney, blu tv, bein connect, tv+, mubi, zubi, kubi her halta üyeyim. neden üyeyim bilmiyom.

bu yazıda bunu inceleyeceğiz. aslında neden üye olduğumu biliyorum. okb denen illet yüzünden.

tüm bu üyelikler kesmedi beni haliyle. bu nedenle öğrencilik zamanlarımdan gelen torrent kullanma alışkanlığım sürüyor. torrentleech'te 3tb kadar buffer yapmışım, mutluyum. ratio'm canavar. tabi tl'de seedbox olmadan ayakta kalmak zor. gittim onu da aldım. ona da üyeyim anasını satim. yaşam tarzım, üye olmak üzerine kurulu. bunu alınca, saniyede 500mb hızla indirildiği için, mesela 5gb bir film dokununca iniyor zaten ve çok mutlu oluyorum böyle olunca.

bu film iniyor inmesine ama aslında, benim işim bitmiyor.

mesela bu filmlerden, dizilerden, deste deste boxset'lerden birisinin bile afiş kapağı olmasa, istediğim resmi bulamazsam kafayı yerim. ikonlarım da tam istediğim gibi olmalı. yerli diziler-yabancı diziler-şöyle böyle filmler- öyle filmler - klasikler - eu movies gibi klasörlerim, tam olarak istediğim ikon ile görülmeli. google'dan ikon arayınca ne çıkacağı belli olmadığı için, icons8 sitesine de abone oldum. burada mesela "movies" yazınca çok süper ikonlar var. hepsini düzenliyorum. bazen 5 gün sonra mesela, "yok bu olmamış, şöyle yapim" diyorum ve başka ikon seçiyorum. hepsini halledince çok mutlu oluyorum. afişler de tam oluyor. istediğim şeyi bulamazsam devinart'a bakıyorum bi de. oraya da üyeyim.

lakin gelin görün ki, ben bu seedbox'ın file browser eklentisindeki player'a alışamadım. iğrenç bir player o. ne yaptım dersiniz? sokarım buna dedim içimden. baktım ki uzak sunucumdaki filmlerim çok düzensiz, gittim plex'e de üye oldum. ayda 80 küsür bişi de o çekiyor karttan. plex canavardır. bunu bazı eklentilerle, applerle kombine edince, insan kendini christopher nolan gibi hissediyor aaaauğaoim (küfür yasak olduğu için dayı tonlaması yaptım sevgili öfkeli mod teyzeler).

host pc'de de ftp manager olarak filezilla pro kurdum. seedbox'ım ile bilgisayarım arasındaki bağlantım daha da kolay oldu. plex ya da seedbox ile google drivelarım, one drive, protonmail drive arasında aktarım yapmam kolaylaştı. tabi bunları her yapışımda drivelarda da klasörler açıyom. "yerli film, yeşilçam, şu bu film" şeklinde klasörlerim mevcut. 2 adet 2tb google drive hesabım var. ne olur ne olmaz demiştim aldım. birisi zaten hep kullandığım kendi mailim, birine de göbek adımı ekleyerek açtım. toplam 18 adet mailim var 25 yıllık internet kariyerimde açtığım (aslında zorlasam, klasörler arasında 10 mail daha bulurum bence ama zorlamadım o kadar). bunların tümü outlook'ta sync halde. 2004 yılında bir kızla mailleşmişsem, onu görüyorum. y... bana ceza'dan şarkı yollamış mesela. ceza dinlemem ben. demek ki bu nedenle ayrılmışız diye seviniyorum. gmail'in ilk kurulduğu günlerden kalma welcome maili duruyor. her şey orada. 2003 yılında üye olduğum warez sitesini bile silmemişim. sık kulandığım maillerde 48000 gibi mail var her birinde. bunların arasında dizi filmler için notlar almışım zamanında. bunlara bakıyorum. o notu, film klasörüme ekliyorum. bunu yapınca, remote serverlarla sync etmesi için freefilesync adlı programı kullanıyorum. harikadır o. filezilla ile sync ettiğim de oluyor. yalan söyleyemem şimdi. şimdi

şimdi çok önemli kısma gelcem. benim bir şey izlediğim yok. evet. bu yani. ben izleyici değilim, toplayıcıyım.
en son yana yakıla öğrencilik günlerimde teori ürettiğimiz zamanları hatırlayıp çok fena özlediğim için ve desmond'un sabiti için ((gbkz: the constant) bölümü) lost izledim. arada işten güçten zaman kalırsa, haftasonu ya da haftaiçi gece vakitleri bir şey izleyebiliyorum. yoğunum genelde, bir halt izleyecek zamanım yok. konsantre olamıyorum o mood'a.

bakınca dü-zen-li o-la-cak. benim derdim bu. benim meselem bu. aradığımda o an bir yerde okuduğum, sözlükte birinin bahsettiği bir film-dizi-belgesel-ebook ne haltsa bende olmalı. hepsi yerli yerinde olmalı. derdim bu. ne bu?

bir diğer normal okuyucuya ilginç gelebilecek husus, klasörlerimde, external hdd'de, remote serverlarda, drive'larda, adalarda modalarda olan her bir haltın %95'ini zaten önceden izlemişimdir.

hastalık bu abicim. arşivcilik bir hastalık…mı acaba? sevgili hap yazma makinesi olan güzel insan doktorum, aylık ziyaretlerimde ya da online konflarda "yok abartma lan" mealinde konuştu. hobicilikte normalmiş bunlar.

benim gibi götü kanepeye alışmış oblomov cinsi yaratıklar için en uygun hobiyi seçmişim zaten. yoksa bazı tipler var, araba modifiye etme konusnda manyak. resmen manyak bu adamlar. bir arkadaş allan tigra'sını ferrari gibi yapmıştı neredeyse. acayip bir araba olmuştu o. modifiyeciler var, akvaryumcular var. kum arıyor adam mesela. ya da uv lamba alıyor çin sitelerinden. aldığı eheim dış filtreler, pompalar şunlar bunlar dev gibi. benim su canlıları için öyle abartı olayım yok mesela. filtreleri sağlam, ısıtıcıları sağlam, mamaları sera mıdır nedir ondan. bunlar yeterli ama bunların yetmediği insanlar var işte. cam kalınlığı falan konuşuyorlar.

ya siz şu meşhur e-sigara forumuna girin. oradaki kardeşlerimiz de delirmiş gibi. sarıyor da sarıyor hepsi. tel sarıyorlar, pamuk doluyorlar, likit yapmaya çalışıyorlar. bu tür hobilere olan yatkınlığım ve takıntılı hallerimden bir ara heves etmiştim ama bıraktım. tesla gibi adamlar var orda. 5ohm şurdan 2 telle dolayıp bilmem ne koyarsak duman miktarı şöyle böyle oluyor gibi cümleler kuruyor bu adamlar. ben bir ara vaperesso mudur nedir, onu bir üflerdim, hatun boğulurdu. fabrika haline getirmiştim aleti.

ben kötü diyordum başta ama abartmışım sanki. doktorum normal diyorsa normaldir. o adamın kafası basıyor her şeye. düşündüm sonradan , normal bence de. insanın hobisi olması normal. takıntılar kötü gibi duruyor da, kime ne zararı var benim film klasörlerimin? canım klasörlerim. ekranı yalıyorum bazen sevgimden. fakat normal bunlar. tıpkı normal sözlük gibi normal. (yazar burada kendisini teselli etmektedir)

torrent'in sonu bu diye düşünüyorum. önce ağır ağır upload/download ratio takıntısı başlıyor. sonra bir şeyler gelişiyor bünyede. sonra bari turktorrent'e de üye olayım dizi-mizi arşivlerim diyor insan. harici bir hdd alıyor vs..

lan izlemiyorum abicim. valla bakın. disney berbat mesela. rezalet. ww2 belgesellerini izlemiştim zamanında, bir iki die hard izledim tamam bitti. pek sarmadı. prime video bile daha güncel gibime geliyor. ama disney değil mesele, sabahtan beri anlattım. mesele şu :

"ya bir gün lazım olursa? bulunsun el altında"

mesele klasörlerimin düzenli olması dediğim gibi. mesele her şeyi indirmem, yüklemem, düzenlemem, afişler aramam, notlar almam. zor bulunan filmlerin altyazısını bulmam. onlarla oynamam.

madem ciddi yazdım şunu da ekleyeyim, bir halt almayın.
torrent hepsini paklar, torrent her şeyden büyüktür. gidin seedbox'a 10usd ödeyin, ratio yapın gerisi gelir.

tabi dinlemeyecek kimse beni. ödeyecekler yine oraya burada. top herifler öyle bir dünya düzeni kurdu ki, insanlar alıyor. geleceğe dönüş 1 netflix'te oluyor ama geleceğe dönüş 2 tv+'ta oluyor mesela. hepsini alıyor millet. the godfather 1-2 şurda oluyor, üçüncüsü için bilmem nereye üye olmak gerekiyor.

kimsenin emailinin imap ayarı birbiri ile uymuyor. google diyor ki, workspace üyesi olursan google wordspace sync ile maillerini outlookta çok güzel okursun, takvimini de yedeklerim. lakin imap ile outlook'a aktarırsan arada sorun çıkar diyor koca google. insanlar onu da alıyor, bunu da alıyor. soru sorma manyağı z'ler, gerizekalı bir algoritmayı yapay zeka olarak tanıttıkları için 20 sene boyunca ai modası geçene kadar bütün yapay zekaları alacak. arkadaş olacaklar yapay zeka ile. ben eğittim onu çok güzel anlıyo beni diyecekler. fotolarını çizdirecekler. çok güzel dümen tutturdular ama hala örneğin hem google drive masaüstü app'i hem de onedrive açıksa, sync sorunları çıkıyor. bunları düzeltemezler, çünkü öyle. çünkü atıyorum aylık sadece 7.99 da onlar kazanacak. protonmail için de bridge yüklüyoruz. öylece çok güvenli oluyor maillerimiz. aslında "güvenli olmasa nolacak lan" desek de olur ama diyemiyoruz. çünkü önümüze koyuyorlar, "bi bakalım el altında bulunsun" diyoruz. böyle 4 dolarlarla, sadece 6.99 larla ırzımıza geçiyorlar. hepsine muhtaç olup alıyoruz.

ben öğrenciyken ne plex vardı, ne bu kadar zımbırtılar vardı ne drivelar, ne cloud.
yüklerdik anasını satim sceneaccess'ten mesela ya da torrentleech'ten ya da pirate bay'dan (her an özel trackerlarda vip olacak durum yoktu o zaman. "o paraya içerim" diye düşünürdüm). harddiskte kalırdı o film. arada harddiskler yanardı (bad sector), zırlardık. yeniden yapardık mp3 arşivi falan. daha basitti. şimdi tüm dünyayı birbiri ile iletişime geçirdiler. artık cloud denen gereksiz bela var. herkes birbiri ile bağlantılı ve üşengeç ya hani? işte o nedenle her halt gerekli diyorlar. satmaya devam edecekler. aylık 9.99 usd verirseniz ben bile farklı olurum artık. daha güzel bir slife5r olurum. hiç üzmem kimseyi. aylık 29.99 olan ultra premium paketimde z kuşağı kardeşlerimizi çok seviyor ve onlarla beraber günde 38 tane anket açıyorum. bir freebie olarak şunu yazabilirim : "güneşli günlerde yapılacak en güzel 5 şiir makyajı"

alıyoruz, uz, uz, uzzz. her olayın premiumuna sadece 3.99 veriyoruz ve bilmem ne olan kotamız, bilmem ne haline geliyor. deepl ucundan gösteriyor. sonra diyor ki: 5000 kelimeden fazlası için beni al. warez, torrent, freebie devrini bitirmeye çalıştılar, başardılar ama inadına gidin torrent'e dalın benim gibi manyaklaşmadan ve arşivleme bataklığına, kategorize etme hastalığına düşmeden. "fuck the system" bu noktada olumlu bir laf bence. torrent candır. streaming sitelerine alıştırdılar, kendimi kesecem. ayıp yaa bana da.

#3358866

galiba olay kompüter başında geçii.

canı öyle istemiştir. parası falan yoktur. burada umumu ilgilendiren ne var merak ettim doğrusu.

hdfilmcehennemi.
hemen izle.
şimdi izle.

——-
reklamı geç.
——

üç günde 30.000.000 $ kazanmak mı,
hemen tıkla.
şimdi tıkla.

#3358866

abi insan okuyacak bunu.. okuyan olmaz burada bu kadar uzun yazıyı.

kalitesizdjr. mesela ben. evet.

#3358866

geçen seneye dek bende de türkiye'de mevcut olan bütün dizi&film platformlarına ait üyelik vardı. dizi film sektörüne çok ilgim vardır.
maddi yönünü geçtim, verdiğim bana asla dokunmuyordu; ama bu platformlar ya düzgün içerik getirmiyorlar ya da anlaşmalı getirip bir süre sonra kaldırıyorlar. geneli ciddi anlamda kalitesiz.
her gün mutlaka en az bir film izleyen biriyim. inanılmaz bir tüketiciyim fakat kalitesiz şeyler görmeye tahammülüm yok. *
netflix'i son 3 senedir "ne izlemesem" diye açar olmuştum, içerik bakımından inanılmaz kötü. tüm platformlar arasında en kötüsü olmaya aday neredeyse.

diyeceğim o ki gerçekten kaliteli şeyler tüketmek istiyorsanız platformların hiçbirine ihtiyacınız yok, uğur film* var, stremio* * * var.

sömürgeci platformlara karşı ıp tv tokadını vurmuş bireydir.

kitabın özetini nereden bulabilirim? şaka bir yana şunları kaydedin lazım olur.

dizipal
stremio
inatbox

bu tanım için çizilmiş karikatür.