2501.
ya ben varya asik oldum* bu seferki cok baska degisik bisey* sanirim imkansiza asik oldum aci cekmeyi mi seviyorum bilmiyorum. her soze duygulanir mi insan aglar mi. bu benim icin normal biseydi aslinda ama sevdiginiz insanin sizi anlamamasi dunyanin en boktan olayiymis. seviyosun ama anlasilamiyosun istiyosun ama ulasamiyosun*
not: bu tanim heyecanla yazilmistir. belki kendini imha edebilir*
son edit: bu tanim degil ama o duygular kendini imha etmistir ve ara ara dönüp bakmak o heyecani hatirlamak icin silinmemistir arkadaslar*
devamını gör...
2502.
sabah arkadaşımın aramasına uyandım. normalde olsa kızardım açmazdım ama bir sıkıntı olduğunu hissettim. açtım dedim ne oldu?
aldatıldım dedi.

benim uzun zamandır bir gönül ilişkim olmadı.
4 arkadaşız ve ben, onların ilişkilerinin kötü taraflarına tanık olmam beni biraz da soğuttu sanırım.

sabah konuştuk onunla, öğlen de kötü olduğunu söyledi; çarpıntısı varmış sanırım.
kafasını dağıtmak için salak saçma şeyler anlattım.

bencil miyim bilmiyorum ama bunları yaşamadığım için kendimi şanslı hissediyorum.

bu yüzden de uzun bir zaman ilişki yaşayacağımı zannetmiyorum.
devamını gör...
2503.
öyle insanlar girdik hayatıma kimi güzelleştirdi kimi arkasına bile bakmadan bırakıp gitti
devamını gör...
2504.
seni çok özlüyorum, öyle böyle değil. akla gelebilecek hemen her konuyla alakalı anımız var çünkü, ben öyle eşlemişim ya da. duvardaki çatlaktan bile mana çıkarıyorum, iyi değilim.

uykunun arasında beni kendine çekip omzumdan öpmen için bir şeyler feda edebilecek konumdayım, düşün ne kadar özlüyorum. bebek gibi uyumanı izlemek, saçlarının arasında parmaklarımı kaybetmek istiyorum.

bazen düşünürken delirecek gibi oluyorum. izlediğim bir şeyde, dinlediğim bir şarkıda ya da sokakta karşılaştığım hayvanlarda bile seni anımsıyorum. keşke hücrelerime bu kadar işlemene izin vermeseydim.

benimle hiç sarhoş olmuyorsun, keşke benle de olsan deyip beni sensizlikte ayyaşa çevirmeni hazmedemiyorum. sana kıymet veriyorum, iyi ki varsın dedikten bi’kaç ay sonra hiçbir şey olmamışçasına kayboluşunu aşamıyorum. bebeğim derken sokaktan geçenlerden yabancı oluşunu, ben ince ince delirirken hayatına devam edişini kabullenemiyorum.

ya ben seni çok özlüyorum.
devamını gör...
2505.
paketteki son sigaranın acımasız katili otobüs şoförleri, lastiğiniz patlasın ulan.
devamını gör...
2506.
iç dökmeceler mi?
oooo buraya içimi döksem baştan sona ben bir hiç olurum bi de döktüğün gibi toplaması var bunun, kim toplayacak?
benim dökecek gücüm bile yokken toplamaya kalmaz, ölür giderim.
tarif edemez oldum şu içimdeki hissi ya da kafamın içindeki durumu.
ben bir şeyi tarif edemiyorsam sevgi olur üzüntü olur, bunu ciddi anlamda yaşadığım içindir.
evet sevgimi de tarif edemem çünkü hiçbir şeye benzemez bu dünyadaki.
ben zaten bu dünyada bi çiçek bi böcek olmadım, o hissi yaşamadım nasıl çiçek gibiyim vs diyebilirim ki?
ben, kendimi bile anlatamazken bilmediğim durumu nasıl anlatayım, yok anlatamıyorum zaten.
şimdi bunu geçelim asıl mesele neymiş deyip aklıma ramiz karaeski geldi, neyse şu durum:
ağır bir boşluk şu kafamın içinde olan,içimde yeşeren, bu içimde yeşeriyor ama beni de kurutuyor acayip bir şey.
kırım kongo kanamalı kene gibi. o yaşıyor, iyi mutlu ama ben tükeniyorum gibi.
tarife gelse ilacını da bulup enjekte edeceğim kendime de. bulamadım.
en iyisi bunun üzerinde çok durmamak. fazla üzerine düşünsem de çare yok çünkü.

az önce okudum
"inanırdım bazen bir kase bal bile umutsuzdur."
sağ ol didem madak, bunu paylaşan (bkz: erdal kalın poe) sana da teşekkür ederim.
böyle bir şey.
olumsuzluk beni etkiledi, kafamı, içimi elmanın içine giren kurt gibi tüketmedi ama elimi kolumu bağladı.
hayır böyle olmamalıyım, iyi şeyler söyledim kendime ama yetmedi, nefret ettim o zaman, neden başkasından beni kendime hatırlatıp harekete geçmemi istedim, belki de buna ihtiyacım var.
kaybolan içimdeki beni, no no kendine gel, bak sen şusun deyip saymaları, bunu duyan ben de eyleme geçme hareketi vs.
olabilir, evet olabilir.
çünkü insanım ben, olurum böyle.
enerjimi negatif şeyler de bitirmek istemiyorum, olmuyor olmuyor kardeşim
ben her şeyi gördüm, sen hayalperest dünyanda yaşa, gerçekleri görünce kır, dök, parçala.
yalancı bir mutluluğu acı bir gerçeğe tercih etmiyorum.
yalancı, adı üstünde kandırmaca.
bunu da sevmem zaten.
can sağlığı olsun, deyip ruhumun mikropları ile antikor olmasam da savaşmak nasıl bir şey bilemezsiniz.
önceden savaşmadım, ee antikor değilim ki, nerden vuracakaları belli olmuyor.
en azından burda bir şeyler yazıp, okuyunca azcık iyi gibi oluyorum, gibi ama oluyorum değil.
soru da sorulup cevap verecek takati bulamaz oldum, sormak da pek niyetinde değilim.
tamam hadi gününüz mükemmel geçsin o zaman.
devamını gör...
2507.
yarınlar yokmuşçasına uyumak. son 10 saattir yaptığım şey bu. sorunlarımı öteleme mekanizması. son 48 saat dejavudur inşallah, sinirlenmek istemiyorum.
devamını gör...
2508.
korkmuyorum !
ne pahasına olursa olsun gerçeklerden korkmuyorum !
çoğu zaman maddesel formumu yatıştırıp kurmakta olduğum dünya'dan korkmuyorum !
sizin gibi olmaktan korkuyorum...
boşlukla dans etmekten korkmuyorum !
sizlerle akışta sürüklenip gitmekten korkuyorum !
ama yaşayabileceğim 1 gram mutluluk ihtimali için akıntıda çırpınmaktan,birkaç kuyruk hareketi yapmaktan da asla alıkoymadım koyamam !
aşka inanırım çünkü bütün ihtimalleri hiçe atan bir kadın var !
bu akıntıda beni hayal dünyama ve evime itekleyen.
kendimi akışına bırakmadığım babamın,neden yüzmüyorsun dediği,yüzmeyi akıntıda,fazla yaşamış olmanın vermiş olduğu pedegojik faşizan düşüncenin akışından kaçarken öğrendiğim o günden beridir ki hiçbir oltaya düşmüyorum..
yada düşmüş gibi bilmemiş gibi öğrenmemiş gibi davranıyorum ilerlerken..
ve düşmeyeceğim ilelebet !
nereye varacağımı bilmiyorum ama bu akıntı bana haz veriyor..
belki tek kişilik bir manzara belki bir aile belki bir gezegen belki bir galaksi belki bir omurga...
ama yolun sonunda beni bekleyen bir ruh var onu biliyorum !
onunla sohbetim hiçbir zaman başlamadı ve bitmeyecek !
ne dış görünüşüm,ne zekam,ne yanlışlarım ne de doğrularım !
hiçbirisi !
o beni ben olduğum için kabul etti !
bende beni ben olduğum sürece bu akıntıdan çıkarmak için kulaç atmaya devam edeceğim..
"ışığında dans eden kelebek,karanlık olduğunda ışığının olmadığını,olmayacağını,nasıl yanması gerektiğini,amasını mamasını beynine yedirmeye çalışacaktır;oysa ki öldüğünün farkında değildir o ışık kendi kendini söndürene kadar...." demiş birisi !
mezarlar oldu olası hoşuma gitmez.
benliğimce bir insanın yaşamının metalaştırılmasının son vurucu tescilidir.
alkışlarla yaşamıyordur ki,gözyaşlarıyla ölsün !
yada hiç yaşamamıştır belki !
size sormak lazım yaşıyor mu ?
yaşıyor mu hocam ?
yada öldü mü ?
pek sanmıyorum ama ölüler konuşmaz derler.böyle saçmalık olmaz !
konuşmadanda yaşanır !
hemde çok güzel yaşanır !
ben varım demenin veya demek zorunda bırakılmanın bu akışın sonunun bir kanalizasyon kadar ölü olduğunun dışavurumunun çirkinliği ederinde konuşulmadan da yaşanabileceği kanısındayım.
kalbim atıyor !
yaşıyorum !
kalbim atıyor !
ey ! duyun millet !
kalbim atıyor bu saçmalıklara işte, yaşıyorum...
her geçen gün biraz daha yaşadığımı anlıyorum...
çünkü yaşadığımı hatırlatan basitleştirme politikaları,zamanı çalmaya yeltenen süslü hırsız methiyeler,kuduz köpek gibi saldırılmaya mahkûm edilmiş idealar...
görülmekten korkulan birşey var...
o da aşk.
içimdeki aşkı yaşıyorum ve hissediyorum,elime megafon alıp minimal ruhlara duyurmak benliğime yapabileceğim en basit olasılık..
aşkla doğarsın,aşkla yaşarsın,aşkla ölürsün...
aşk rol kabul etmez !
aşk sonradan öğrenilmez !
ya vardır ! ya yoktur !
aşkla iç,aşkla yaz,aşkla seviş.....
birkez kaybedilirse yerine herşeyi koysanda nafile....
ağzınızdan çıkan iki kelime,onay yada red cümleleriyle üzerime toprak atılıyorsa,kabul görülüyorsam ben zaten yaşamamışımdır...
söz konusu eğer aşk ise ben bu hayatı aşkla evvelden yaşıyorum !
bata çıka kendimle çarpıştığım bir serüven bu !
kendi gözümle,aklımla,kulağımla,benliğimle yaşıyorum bu aşkı...
ve bu aşkta ne putlara ne başka bir göze ne de başka bir dile...
ihtiyacım yok !
ihtiyacım olan tek şey öz !
bir çift göz !
değişmeyen bir söz !
pembe,mor,kırmızı,şeffaf,acı,tatlı,iyi,kötü.....
hiçbiri değilim !
gözden kaçış....
öze varış....
heykellere tapıp sonunda taşlaşıp heykel olmaktansa,ya paramparça olup dağılmayı yada evime bir heykel bırakmayı yeğlerim...
sonra manyağın biri gelir aradan 100 yıl geçmiştir.
sindirim sorunlarının ardından,ona o heykele tapınmayı öğretmiştir birileri...
işte o gün kulağına fısıldayacağım:
-senin heykelin nerede ?
-tanrın nerede ?
-özün nerede ?
-ruhun nerede ?
-karşında duran donuk hareketsiz obje sana statünümü veriyor ?
-arkadaşın mı ?
-yapıdaşın mı ? yapıtaşınmı ?

öyle yada böyle hayat denilen bu tiyatro bitecek ve artık alkışlarında,terk edişlerin veya edilişlerin de hiçbir önemi yok !
bildiğim tek birşey varsa o da bilge olan doğanın ve evrenin kalıcılığıdır.
bizler mi ?
doğa ana o gün uyandığında ilk sallayacağı bitler bizler olacağız.....
o güne kadar ona sözüm var !
öze varacağım anne !
devamını gör...
2509.
bugün istediğim birşey oldu eşim dışında kimseyle paylaşamadim çünkü paylaşınca bozuluyor. ne kadar üzücü böyle düşünmek ve davranmak..ama napayım gerçekten insanlara anlatınca bozuluyor test ettim onayladım. ayrıca mutlu da olmadım biraz gerildim ya bilmiyorum. istediklerim olunca da mutlu değilim olmayınca da mutlu değilim. hiçbir şeyden mutlu olamayacak mıyım ben acaba? konfor alanı sen ne güzel birşeysin senden uzaklaşmak çok zor çok..
devamını gör...
2510.
uzun hikaye filmini hep överim sebebi ise ilk basinda ve sonunda bir söz vardır "tanımıyorum ama iyi bir insana benziyor" der.

herkese boyle yaklasirim, herkes iyi bir insandır benim icin ama gay bir arkadasimin dedigi gibi "kimse iyi degildir, menfaatlar soz konusu oldugunda kimse sana acimayacaktir"

oyle cok edebi seyler yazamayacagim.
1 hafta once sakın boyle seyler yapma diyenler henuz 1 hafta dolmadan bana yaptı.

youtube.com/shorts/KDY5tsp0...
devamını gör...
2511.
bu hayat cidden bi beni sığdıramadı bir yere, yoruldum artık yemin ederim. oturup ağlamak bile değil, öfkeliyim ya çok öfkeliyim. nankörlük ve bencilliğe öfkeliyim, ekonomik anlamda kendime yetemediğim ve bunun benim suçum olmamasına öfkeliyim, bu hayatı yaşamıyor olup sadece hayatta kalmaya çalıştığım için öfkeliyim, her seferinde ilişkimde mesafe ile sınandığım için öfkeliyim, her şey güzel gidiyor derken kısa bir süre içinde ve hepsinin aynı anda tepetaklak olmasına öfkeliyim, pişman olduğum her şeye ve beni buna iten sebeplere öfkeliyim, yaşamak istediğim hayatın yakınından bile geçmiyor oluşuma öfkeliyim, maddi kaygılarımın had safhada olmasına öfkeliyim, bir işe yaramıyor oluşuma öfkeliyim, hayallerimi ne uğruna harcadığımı düşündükçe öfkeliyim, gündeme öfkeliyim, yakın bir zamanda ruh sağlığımı koruyamayacağımı hissediyorum. öfkeli olduğum için de öfkeliyim. bu işin içinden ben çıkamam gerçekten, bu hayat beni bi sevemedi ya ne diyeyim yani. canı sağ olsun.
devamını gör...
2512.
hisler vardır anlatılamayan, hisler vardır anlatılmayan. kalpler vardır kalbimizi anlayan, kalpler vardır anlayamadığı halde ısrarla anladığını savunan. yoksa yanlış hisler barındıran kalbimiz miydi? oysa kalplerimizi bilenlerin dilimizi anlaması gerekmiyor muydu?
devamını gör...
2513.
naber defter? 10 gündür yazmıyorum diye yok oldum sandın di mi? ben de bunu istiyorum ara sıra çaktırma. yok olmak. buharlaşmak. hiç var olmamış olmak.

bensiz bir evren nasıl olurdu merak ediyorum. kedisever satanist hiç doğmamış olsun, ben o dünyaya gideyim ve birkaç x hızda izleyeyim o evreni. o dünyayı. sevdiklerim bensiz daha mı mutlu imiş, sevmediklerim bensiz ne haldeler. kimlerin hayatını nasıl etkiledim? bu soruları merak ediyorum ve cevabını bulmanın tek yolu bu.

''bu soruların cevabını neden merak ediyorum'' sorusuna bir cevap bulmak bu dünyada elimden gelen tek şey ama bunun için de bir çözümüm yok. bilmiyorum sözlük. yaşamaktan korkmak mı bu bilmiyorum ama insanların hayatındaki etkim minimum düzeyde olsun istiyorum. hatta olmasın istiyorum. takılıyorum işte öyle. bir yandan da insanlar bana dokunsun, hayatıma etki etsinler istiyorum.

şebo güzel özetlemişti aslında. sözü ona bırakayım noktayı koyarken;


sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin
uçmayı seviyorsan düşmeyi de bileceksin
korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin
devamını gör...
2514.
hiç telaşımız bitmiyor.
bazı insanlar kıpırdamadan durmak istiyor.
herkesten kopmak, uçsuz bucaksız bir yerde saklanmak istiyor.
kafasını boşaltmak, arınmak istiyor.
tüm yaşadığı telaşlardan kısa süre feragat etmek istiyor.
bir şarkıda söylenildiği gibi dünyadan uzak bir yer bulmak istiyor.

işte öyle bir güne bu hissiyatla uyanmak varmış.
günaydın karalama defteri bugün vişneler benden...
devamını gör...
2515.
dün dedem gece uyuyamamış çok ağırsı varmış.
meğersem apandisitmiş.

tamam küçük bir şey diyorsunuz da adam gelmiş 80 yaşına, hiç bir şey küçük değil artık onun için.

hastaneye giderken ağlayarak annanneme hakkını helal et demiş, bu da çok dokunmuş tabi.

ağlamış hep annannem.

üzüldüm, canım sıkıldı.

bu aralar bana bir şeyler oluyor.
her şey yolunda ama aynı zamanda değil.

içim huzursuz, mutlu değilim.
devamını gör...
2516.
soluksuz bir gece gibiydi günler. koşuşturan çocuk gibi. belki de beyaz bir bulut gibi. bilmiyorum... yalnızlıklar içinde bir hiç gibi. bağırmak istiyorum. delice haykırmak... buz gibi soğukta düşeceğimi bile bile koşmak istiyor, dilimin bağları çözülsün istiyorum. kaybolmak, uçmak istiyorum!
devamını gör...
2517.
anlamsız bir savaşın icindeyim ve ya ölürüm ya kazanırım bilmiyorum ama bir basimayim.
kazanirsam semerkand gibi bir yer insa edecegim hayatimda, kaybedersem bir kafeste ölüp gidecegim.
devamını gör...
2518.
naber sözlük? çok sıcak di mi ya. neyse, konumuza dönelim. konumuz ''hayatın dönüm noktaları''.

nedir sözlük bir hayatın dönüm noktası? daha doğrusu genel olarak dönüm noktası nedir? bir şeyin o ana kadar olan gidişatını değiştiren şey di mi? peki bunu nasıl algılıyoruz toplum olarak konu insan hayatı olunca?

okulu bitirmek, askerliği bitirmek, evlenmek vs. peki bunlar insanın gerçekten hayatını mı değiştiriyor? pek sanmıyorum. hayata nasıl baktığımıza bağlı ya da. hayatın gidişatını değiştiriyor bunlar ama peki ya bireyin kendi gidişatı nolacak? birey kendisini değiştirmeden hayatını değiştiremez.

günümüzdeki mutsuz evliliklerin temel sebebi de bu sanırım. toplum tarafından kendisine büyüdüğü söylenen yaşı geçkin ergenler. ''mezun oldun, büyü artık''. ''iş güç sahibi oldun, büyü artık''. ''evlendin, çoluk çocuğa karıştın büyü artık''. bırakın büyümesin ya, büyümek böyle bir şey değil.

hayatın dönüm noktaları büyütmez insanı sözlük. acılar büyütür. acı çekmeyen insanı büyüdün diye gaza getirmeyin zira büyümemiştir o. hayatın dönüm noktalarını bir kenara bırakalım, bireyin dönüm noktaları önemlidir ve bu dönüm noktaları sadece acılardır. bir acıdan beslenmeli insan büyümek için.

insan aşık olunca büyür. sevdiğiyle birlikte olamadığında büyür. bir yakınını kaybettiğinde büyür. kedisi öldüğünde büyür. bir çocuk oyuncağı kaybolunca büyür.

eey anneler! 20li yaşlarına gelene kadar hiç bir acı çekmemiş çocuklarınızı okulunu bitirdi diye ''büyüdün artık'' diye gaza getirmeyin artık!

leyla ile mecnun'da ismail abi'nin çocuk bakıcılığı yaptığı bir bölümde çocuğun ebeveynlerine attığı tiradla bitireyim mi? bitireyim çünkü neden bitirmeyeyim?


yazık be! insan çocuğunu merak eder, çıkar dışarı bi merak eder. çalışma masasına oturtmuşsunuz çocuğu. oturtmayın çocuğu çalışma masasına be! bırakın biraz dışarı çıksın, gezsin, oynasın, dolaşsın.

düşsün. dizi yara olsun, yarasının kabuğuyla ilgilensin. bugün yarasıyla kendi başına uğraşmazsa yarın kim onun yaralarını saracak? bırakın birazcık gezsin dolaşsın da kendi kendine yetebilmeyi öğrensin. hayatı öğrensin.

bir de pamuk şekerin pamuktan yapılmadığını söylemeyin. çok üzülür.
devamını gör...
2519.
deniz kabukları topladım bu sabah, sen de mor çiçekler getir benim için. o gün için...
devamını gör...
2520.

havinmohul

bir ayrılığın hüznü var sanki tam şu an içimi kavuran, ılık ılık tüm bedenime yayılan.nefes almakta zorluk çekiyorum artık, aldığım her nefes boğazımda takılıp kalıyor.yüreğim bir gurbet ülkesi gibi sanki.bir göçebeyim ben gittiğim her yerden ayrılırım zamanı geldiğinde,bir sevda türküsüyle.ardımda bıraktığım özlemlerle geldiğim gibi giderim.bazen sessiz sedasızdır gidişlerim bazen gürültülü.gün olur ben giderim bir rüzgar eser sonra,hafif ılık yüzüne değip saçlarını okşarsa eğer bilki ben oradayım.gün olur giderim ben,bir yağmur yağar tenine değer ıslatırsa seni ,bilki ben oradayım.sonra gece çöker ay gelir süsler gökyüzünü, yıldızlar serilir etrafına bilki ben oradayım, kaldır başını bak gökyüzüne o en güzel gülüşünden gönder,senden bir armağan olsun bana.yaşadığın her an aldığın her nefes.bir göçebeyim ben gelir ve giderim.sonea ardım sıra gelirsin belki ,beni arar beni sorarsın.yüreğine sor o bilir neredeyim.kim bilir belki uçan bir kuşun kanadında ,renkli renkli açan çiçeklerin kokusunda saklıyımdır.kim bilir belki de çocukların özgürce attığı kahkalarinda saklıyımdır.gün olur giderim ben sen sakın ağlama,bekle beni elbet bir gün çıkar gelirim sana.belki sen gelirsin bana,arar bulursun beni.yüreğin alır getirir seni bana.gözlerin değer yine gözlerime,sesin bir müziğin melodisi gibi sarar bedenimi,kokun karışır ruhuma alır yine götürür beni buralardan.gün olur giderim ben ama bilki nereye gidersem seninleyim.bir gün kuş olur gelirim sana ,bir gün rüzgar olur eserim saçlarında, yağmur olur sararim tenini.ay olur aydınlatırsın geçeni,gökyüzüne bakıp gülümse sen,o en güzel gülüşünle serilir tüm yıldızlar etrafıma.karanlık gece olur sararım seni.bir göçebeyim ben , gün olur giderim.yüreğine sor beni,yüreğinin götürdüğü yere.

havinmohul
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim