normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
3081.
bugün sigaramdan düşen ateş, en sevdiğim tshirtümü yaktı. bunun, daha geçen gün üzerimdeyken hep güzel anlarıma denk gelen tesadüfünü falan düşünmüştüm bir de... mutlu olmuştum. burda da var ya hani öyle bir başlık, durduk yere mutlu eden bilmem ne diye, tam da öyle. benim halim hal değil.
önceden maşallah dediğimiz üç gün yaşıyordu, artık aklımızdan geçene kamyon çarpıyor.
eskiden heykel gibi adamdım ben. şimdi tontiş dedeler gibi, saçını beğenmeyen kız çocuğu görsem ağlamaklı oluyorum. ne olacak böyle? hiç bilmiyorum.
bugün abimle laflıyoruz öyle. adam 50 küsür yaşında, ben 40 küsür... iki lafının başı "cıx mıx aklını başına topla" bir, iki.. uyuz oldum. ya dedim, sen bundan 20 yıl evvel, kahvaltı masasında da bundan başka cümle bilmezdin. 20 yıldır hiç mi dünya dönmedi sana, hiç mi bir ışık, bir belirti? "e akıllan sen de... ülke geriye sarmış 20 yıldır oğlum, ben yerimde saymışım çok mu?" ya git dedim. tavsiyene de politik göndermene de... zaten işim falan var deyip kalktı gitti öyle. yani düşüp ölsen adamın yanında, böyle ağırdan etrafa bakınıp "bi bakın şuna" falan sakinliğinde.
akşamına rakı makı az gevşeyeyim dedim, dipte olan ne var ne yok, yüzeye çıktı. dizimde battaniye ile youtube'dan sevdiğim şarkıları dinleyeyim dedim, otomatik oynatma, en son iskenderun sanayi lokantası lezzetlerindeyken, tamam artık deyip vazgeçtim. battaniyedeki dizlerim de birazdan yorgana dikey geçiş yapacak. yatakta da bilmiyorum, bir şey olmaz herhalde.
önceden maşallah dediğimiz üç gün yaşıyordu, artık aklımızdan geçene kamyon çarpıyor.
eskiden heykel gibi adamdım ben. şimdi tontiş dedeler gibi, saçını beğenmeyen kız çocuğu görsem ağlamaklı oluyorum. ne olacak böyle? hiç bilmiyorum.
bugün abimle laflıyoruz öyle. adam 50 küsür yaşında, ben 40 küsür... iki lafının başı "cıx mıx aklını başına topla" bir, iki.. uyuz oldum. ya dedim, sen bundan 20 yıl evvel, kahvaltı masasında da bundan başka cümle bilmezdin. 20 yıldır hiç mi dünya dönmedi sana, hiç mi bir ışık, bir belirti? "e akıllan sen de... ülke geriye sarmış 20 yıldır oğlum, ben yerimde saymışım çok mu?" ya git dedim. tavsiyene de politik göndermene de... zaten işim falan var deyip kalktı gitti öyle. yani düşüp ölsen adamın yanında, böyle ağırdan etrafa bakınıp "bi bakın şuna" falan sakinliğinde.
akşamına rakı makı az gevşeyeyim dedim, dipte olan ne var ne yok, yüzeye çıktı. dizimde battaniye ile youtube'dan sevdiğim şarkıları dinleyeyim dedim, otomatik oynatma, en son iskenderun sanayi lokantası lezzetlerindeyken, tamam artık deyip vazgeçtim. battaniyedeki dizlerim de birazdan yorgana dikey geçiş yapacak. yatakta da bilmiyorum, bir şey olmaz herhalde.
devamını gör...
3082.
son anda denilebilecek şekilde planlanan bi seyahat sonrası özlediğim canımın içine kavuştum.sadece bir gecemiz vardı ve bu çok keyifli geçmeliydi. öylede oldu. yaşanan basit ilkler beraberinde mutluluğu getirdi. bütün gün belki binlerce insana hizmet edip mutlu etmeye çalışan insanlar akşam saatlerinde ekmek teknelerini kapatıp sokaklar boşaldığında o sessiz karanlığın içinde gülümseyerek gezmek şömine ışığında ve sıcağında sevdiklerinle bi bi kaç kadeh şarap ve kumda ağır ağır pişmiş enfes kahve .sabah daha gün ağarmadan çıkılan sessiz boş sokaklar.bi süre sonra yavaş yavaş gelen ve yine dünki gibi bir telaşla günü bitirmek için gelen şehir insanları herbiri ayrı hikaye ve o kadar sıcaklar ki sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sıcacık gülümsemeleri sıcacık günaydınları harika. en güzel iki günü geçirdim. teskkurler hayat teşekkürler şirince. mutlu anlara ev sahipliği yaptığın için.
devamını gör...
3083.
her şeyin özündeki mucizeyi arayıp bulurken aynı anda ve aynı bedende her şeyin ne kadar da sıradan olduğunun farkında olmanın verdiği huzursuzluk... ve sıradanlığı bile bile yine de o mucizeye inanmaktan vazgeçememek.
şimdi, hayatı bir kez olsun bir tramboline benzetmeme kim mani olabilir ki. bir yerdeyim, bir gökte çünküm.
yer gök demişken:
"ne yerde, ne gökteyim bir garip seferdeyim" *
baktığın iki yönde de yolun sonu aynı * yere varacak, tecrübeyle sabit.
şimdi, hayatı bir kez olsun bir tramboline benzetmeme kim mani olabilir ki. bir yerdeyim, bir gökte çünküm.
yer gök demişken:
"ne yerde, ne gökteyim bir garip seferdeyim" *
baktığın iki yönde de yolun sonu aynı * yere varacak, tecrübeyle sabit.
devamını gör...
3084.
beni bekleme kaptan.
demir alma zamanı geçti. çok zamandır uğramıyoruz istirahatgahımıza. yıllar eskitti bizi, kabuk bağladı yaralarımız. bir gülüşe hapsettik ömrümüzü. umut da kalmadı, zaman tüketti biçti. bir zamanlar heyecanlandıklarımıza artık yaprak kımıldamıyor. kâh ölüm, kâh sevda. bulanlar da sıratı geçti. ben bu limandan döktüm denize hayallerimi. kayboldu yıllarım, elimde kalan bir hiçti.
demir alma zamanı geçti. çok zamandır uğramıyoruz istirahatgahımıza. yıllar eskitti bizi, kabuk bağladı yaralarımız. bir gülüşe hapsettik ömrümüzü. umut da kalmadı, zaman tüketti biçti. bir zamanlar heyecanlandıklarımıza artık yaprak kımıldamıyor. kâh ölüm, kâh sevda. bulanlar da sıratı geçti. ben bu limandan döktüm denize hayallerimi. kayboldu yıllarım, elimde kalan bir hiçti.
devamını gör...
3085.
gittin mi izmir'e?
napıyorsun şu an mesela?
valizinde benden parçalar var mı?
napıyorsun şu an mesela?
valizinde benden parçalar var mı?
devamını gör...
3086.
uzun zaman oldu kalbimin çırpınışlarını hissetmeyeli. en son bir kitap fuarında haydarpaşa'daydı hatırlıyorum. sana en sevdiğim yazarın imzalı iki kitabını hediye etmiştim. sen de o akşam bana kadıköy de yemek ısmarlamıştın. daha sonra beraber tiyatroya gitmiştik. elimdeki papatyaları kucağına bıraktığımda yüzündeki mahcup gülümseme hala hafızamda. oyun çıkışı bulutlar bizden aldığı elektrikle tüm yükünü boşaltmıştı istanbul sokaklarına. elini tutmak gelmişti içimden, son şansım olduğunu bilseydim hiç düşünmez tutardım. sonraları ne oldu bitti, üzerinden dört sene geçse de çözemedim. sen kendini geri çektin bir anda. aklımda da kalbimde de sana yer yok dedin üstü kapalı. o gün bugündür kalbim kimseye çarpmadı sende olduğu gibi. adını kazımışım aklımdan, sadece sen diyebiliyorum.
sen,
vaktinden önce açan bir kardelen,
yüreğimde, karlar altında,
kirlenmemiş en güzel çicektin sen.
sen,
vaktinden önce açan bir kardelen,
yüreğimde, karlar altında,
kirlenmemiş en güzel çicektin sen.
devamını gör...
3087.
belli bir yaştan sonra insan arkadaş dost edinemiyor. eski edindikleriyle arasına iş zaman mekan giriyor. en son durdugun mekanda birileriyle komşu ev arkadaşı dost olunca insan alışınca onlara. onlarda gidince kalıyor öyle. bir boslukta kalmışsın. hani bir kız olsa gitse böyle olmaz. çünkü o aşkla alakalı .
şimdi daha da yalnızlık daha da uyku daha da tek başınalık. yalnızlık sorun değil hiç olmadı.
sorun şimdi neden sevdiğim bir yemeği yapayım tek başıma. kimle mangal yapayım.
etin en yağlı kemikli kısmını niye alayım.
kimle yürüyüşe çıkayım. köpeklere bakayım.
en ilginç yemekleri tarifleri deneyim.
gece kimle kalkıp dertleşeyim.
gecenin bir yarısı hadi dışarı çıkalım kim der.
kime fıkra anlatayım kimle dedikodu yapayım kimle birilerine kizayim.
en azından bahanemiz olur gelip gitmeye ay da bir. buradan da uzaklaşmış oluruz.
bir şey düzeliyor hayatımızda duzelirken başka bir şey bozuluyor.
şey gibi. acı biber akciğerlere iyi geliyormuş . temizliyormus sigara zehrini. ama mideye zarar veriyor.
hep böyle böyle gidiyor hayatımız. bir yer iyilesirken başka bir yer bozuluyor .
buraya ilk geldiğimiz gün tanışıp 6 yıl aynı yerde kaldık sonuçta. belli bir yaştan sonra 6 yıl çok uzun süre. insan bir ayda en sevdiği insanlardan soğuyor. bir ay sürüyor sürmüyor bazı şeyler bile.
6 yıl uzun süre bir insanı tanımak için.
hiç, gitmek küsmek kırmak veda etmek istemem.
hayat hiç öyle değil. gerçekler hep yeni bir hikaye çıkarıyor önümüze. bir nehir gibi akiyoruz. durgun su olsak çal çamur yosun içinde kalacağız belkide. bataklık olacağız.
gidiyoruz bir yerlere istemeden kacamiyoruz bazen.
kader diye bir kelime var kendisine ben inanıyorum. mutezilecilerin çoğunu severim eskilerinin diyim. kadere girsem bu konuda çoğuna katılmam bazisina katılırım. dur edebiyat tarih parçalamak istemiyorum .
yola çıktığımız değil ama yolda karşılaştığımız birine veda ettik yine. yol aynı yol gidilecek yer aynı yer , adres aynı adres ama ayrılık oldu. onun için mutlu bir şey. bizim için hüzünlü.
şimdi daha da yalnızlık daha da uyku daha da tek başınalık. yalnızlık sorun değil hiç olmadı.
sorun şimdi neden sevdiğim bir yemeği yapayım tek başıma. kimle mangal yapayım.
etin en yağlı kemikli kısmını niye alayım.
kimle yürüyüşe çıkayım. köpeklere bakayım.
en ilginç yemekleri tarifleri deneyim.
gece kimle kalkıp dertleşeyim.
gecenin bir yarısı hadi dışarı çıkalım kim der.
kime fıkra anlatayım kimle dedikodu yapayım kimle birilerine kizayim.
en azından bahanemiz olur gelip gitmeye ay da bir. buradan da uzaklaşmış oluruz.
bir şey düzeliyor hayatımızda duzelirken başka bir şey bozuluyor.
şey gibi. acı biber akciğerlere iyi geliyormuş . temizliyormus sigara zehrini. ama mideye zarar veriyor.
hep böyle böyle gidiyor hayatımız. bir yer iyilesirken başka bir yer bozuluyor .
buraya ilk geldiğimiz gün tanışıp 6 yıl aynı yerde kaldık sonuçta. belli bir yaştan sonra 6 yıl çok uzun süre. insan bir ayda en sevdiği insanlardan soğuyor. bir ay sürüyor sürmüyor bazı şeyler bile.
6 yıl uzun süre bir insanı tanımak için.
hiç, gitmek küsmek kırmak veda etmek istemem.
hayat hiç öyle değil. gerçekler hep yeni bir hikaye çıkarıyor önümüze. bir nehir gibi akiyoruz. durgun su olsak çal çamur yosun içinde kalacağız belkide. bataklık olacağız.
gidiyoruz bir yerlere istemeden kacamiyoruz bazen.
kader diye bir kelime var kendisine ben inanıyorum. mutezilecilerin çoğunu severim eskilerinin diyim. kadere girsem bu konuda çoğuna katılmam bazisina katılırım. dur edebiyat tarih parçalamak istemiyorum .
yola çıktığımız değil ama yolda karşılaştığımız birine veda ettik yine. yol aynı yol gidilecek yer aynı yer , adres aynı adres ama ayrılık oldu. onun için mutlu bir şey. bizim için hüzünlü.
devamını gör...
3088.
insanlar yaşadıklarından bağımsız olarak yeni durumlar keşfetmeye çalıştıkça batarlar. her zaman söylenen şey, geçmişe takılı kalma. doğru bir söz doğru olmasına ancak bazılarımız bu cümleyi farklı algılamışlar ki geçmişi tamamen silip bir kenara atıyorlar. üstünü örtün üstünü. gerekli olduğunda açın bakın arada. geldiğin yola bakmazsan, gideceğin yolu bulamazsın. bu yüzdendir ki geriye dönüp bir kere bakmak, ilerisi için oldukça önemlidir. ancak bu değildir ki geriye doğru yürümek gerekir. geçmiş ders alabilmemiz için geçmişte, ihtiyacımız olduğunda dönüp bakabilmemiz için geridedir. o zamanlarda yaşamak, ilerisini görmeye en büyük engeldir. geriye doğru, düzgün bir şekilde yürüyemezsin, en başta anatomik yapın buna izin vermez. zaten gölgen arkandaysa ışık önündedir. sen sadece geçmişini tamamen silemeyeceğini, yok sayamayacağını ancak o günlere geri dönmek yerine sadece ders almak için dönüp bakman gerektiğini bil yeterli. geçmişte her ne yaşamış olursan ol, umut seni ayakta tutan bir güç olacak, unutma. halihazırda umutsuz olmaya gerek yok çünkü umutsuzluk mutluluğa karşıdır. çok fazla beklentiye girmeye de gerek yok çünkü haddinden fazlası mutsuzluğa yakındır. bunların yanında, hayat döngüsü içerisinde mutlaka her duyguyu tadacağını da bilerek yaşamak, hayatının kalitesini artıracaktır. önce hangisi gelecek, kısa dönem mi kalacak yoksa uzun uzadıya mı sürecek, bunların önemi yok. mutluluğa nasıl ki “hoş geldin, başımın üzerinde yerin var” diyebiliyorsan, mutsuzluğa da “eyvallah, o kadar yol gelmişsin, otur şöyle soluklan, nasıl olsa gideceksin” diyebilmeyi bilmelisin. hayat yolunda nasıl sabırla yürünür, işte o zaman öğreneceksin.
26/10/2022
26/10/2022
devamını gör...
3089.
nasıl hissediyorsun?
bilmem...
bilmiyorum yani. anlamak bilmek de istemiyorum. hani insan der ya her şey üst üste geliyor. geliyor işte üstte değil üstüme üstüme geliyor. bayağı zamandır hiç konuşasın yok. istemiyorum konuşmaya da gücüm kalmadı. bazen düşünüyorum acaba her şeye gücümü yettirecek ne çıkabilir ki karşıma? gözlerimin önünde bitiyor. eriyor...
durduramıyorum. o çok sevdiğim kadın elimden gidiyor yavaş yavaş. . .
keşke elimden bir şey gelse. kayıtsız kalıyor artık. tartışmıyor bile benimle. çok mızmızlanırdık ya hani off bu ne temizlik hergün tartışma falan filan. inan ki insanın buna bile dönmek isteyeceğini düşünmezdim. olmuyor artık. ben de bitiyorum onunla beraber. gözlerimin önünde bitiyor, gidiyor...
bunu demek istemezdim ama bugün gözlerim kefen arıyor diyordu.
ya öbürü offf. komutan logar(!)
bilmem...
bilmiyorum yani. anlamak bilmek de istemiyorum. hani insan der ya her şey üst üste geliyor. geliyor işte üstte değil üstüme üstüme geliyor. bayağı zamandır hiç konuşasın yok. istemiyorum konuşmaya da gücüm kalmadı. bazen düşünüyorum acaba her şeye gücümü yettirecek ne çıkabilir ki karşıma? gözlerimin önünde bitiyor. eriyor...
durduramıyorum. o çok sevdiğim kadın elimden gidiyor yavaş yavaş. . .
keşke elimden bir şey gelse. kayıtsız kalıyor artık. tartışmıyor bile benimle. çok mızmızlanırdık ya hani off bu ne temizlik hergün tartışma falan filan. inan ki insanın buna bile dönmek isteyeceğini düşünmezdim. olmuyor artık. ben de bitiyorum onunla beraber. gözlerimin önünde bitiyor, gidiyor...
bunu demek istemezdim ama bugün gözlerim kefen arıyor diyordu.
ya öbürü offf. komutan logar(!)
devamını gör...
3090.
dardayım sözlük.
devamını gör...
3091.
son sayfası yırtık kitap gibiyim. kim ne eklerse hayatım o oluyor ama kimse sayfamı bulmuyor.
devamını gör...
3092.
nazlı evleniyor. aşkımızın her anına tanık olan kız. aramız bozuk. kınasındayım yanımda olsaydın dans ederdik. ne olurdu yanımda olsaydın. harmandalı oynadılar sen çok seversin. seni yazdım kalbimle ilk danslarını ettiler. şimdi selvi boylum al yazmalım çalıyor jehan babür'den. her şeyim eksik her şeyim sensiz. gözlerim doldu şimdi çıkıp sigara içerim. yanan gençliğime sensiz yakarım.
devamını gör...
3093.
yarın yeni hayatımın ilk günü*. gerçekten ilk günü ama çünkü geçen sene benim için devamında gelen ayları da bok eden stajıma başlıyorum. mobbingi iliklerime kadar hissettiğim, sırf sabah olmasın diye uyumak istemediğim, özür dilediğim için bile azar yediğim ve daha bir sürü travmatik anısı olan staja. kötü olan sadece bana değil yapılanlar, yahu bir arkadaşım hasta başında yine azar mı yiyeceğim stresinden bayıldı, biz yardım istemeye korktuk. demem o ki ölmedim için kötü günler geçti şimdi daha kötü günler kapıda.
garip bir şekilde stresli değilim ama. hayatının son günlerini yaşıyormuş bilincindeki bir insan edası ile güzel 2 gün geçirdim. sanki bir daha gün yüzü görmeyecekmiş gibi doldurmaya çalıştım günü. sınavı da var, asla çalışmadım çünkü neden çalışayım jxlxofc.
buraya okuyan herkesten de bir dua dilek alsam belki işime yarar. teşekkürler, iyi geceler, ben artık öldüm ama hala sürünüyorum olabilirim.
garip bir şekilde stresli değilim ama. hayatının son günlerini yaşıyormuş bilincindeki bir insan edası ile güzel 2 gün geçirdim. sanki bir daha gün yüzü görmeyecekmiş gibi doldurmaya çalıştım günü. sınavı da var, asla çalışmadım çünkü neden çalışayım jxlxofc.
buraya okuyan herkesten de bir dua dilek alsam belki işime yarar. teşekkürler, iyi geceler, ben artık öldüm ama hala sürünüyorum olabilirim.
devamını gör...
3094.
keşke kendisine sakladığı metinleri olan biri olabilseydim ben de. bazen deniyorum. evet elbette var sayısı çok olmasa da sakındığım, sakladığım şeyler, ama tam sinmiyor içime işte ne yapayım? tam dökülemiyorum kendi kendimeyken ben. böyleyken böyle.
galiba kendimle konuşmak birileriyle konuşmaktan hep daha zor geldi bana. galiba algılanacağımı, anlaşılacağımı ya da tam tersinin gerçekleşeceğini düşündüğümde cevaplarını aradığım sorular sormanın yüklü sorumluluğundan bir nebze kurtulabiliyorum. ama tabi ki tehlikelere de gebe bu tavır. örneğin dinozor bir sözlükçü olmanın alışkanlığıyla sözlüklere yazdığımda, olur olmaz insanlara kendime dair birçok bilgi vermiş oluyorum. ya da engel olamadığım -boş yapma senem- dümdüz istemli olan bir görülme, haberdar etme çabam varsa spesifik insanlara yönelen, bunlar boşa düştüğünde* bunun ağırlığı altında ezilmek zorunda kalıyorum. herkes herkesin satır aralarını, asterisklerini veya dümdüz her şeyini okumaz neticede :) yine de dönüp dolaşıp aynı yerde buluyorum kendimi yeterli hatta yeterinden fazla sayıda koşullu öğrenme deneyimine maruz kalmama rağmen. sevgili dışavurumculuğum; benimlesin ömrüm boyunca biliyorum. sadece elimi değil komple beni de yaksan, benimlesin.
çok zor bir hafta geçirdim. yine çaresiz hissettiğim. elimden hiçbir şeyin gelmediği, önümüzdeki zorlu süreçte de gelmeyeceğiyle yüzleştiğim. o kadar somut ve büyükler ki yine, yok saymayı bile beceremeyeceğimi çok iyi biliyorum. garip bir şekilde sakinim ama bu defa. saçma. galiba ilk 31 yılda nerdeyse hiç kendimden azade, büyük ve süreğen bir sorun yaşamamışlığımın tecrübesizliğini sonunda attım üzerimden. son üç yıldır yaşadığım, kendimi içinde bulduğum tüm problemlerin ortak noktası çarenin benle uzaktan yakından alakası olmamasıydı çünkü. hatta bir çare olmayışı. hiçbiri ile ilgili yapabileceğim gerçekten hiçbir şey yoktu. bir iş problemi sayılabilir belki sadece benim etkin bir şekilde müdahale edebilmem için uygun zemine sahip olan problem, o da yeterince büyük bile değildi zaten her neyse, hallettim, bitti gitti. gerisi? tek, bak çok net söylüyorum, tek biriyle ilgili bile yapabileceğim, elimden gelebilecek, değişkeni benim yaptığım, yapacağım herhangi bir şey olan sorunum olmadı bu son üç yılda. o kadar berbat bir denk geliş ki bu.
benim gibi sorunlarını çözmede, kendisine vurmayı, bununla güdülenmeyi, en nihayetinde de, kimsenin değil kendisinin kendisinde açtığı yaraları sarmanın mutlaka bir yolunu bulmayı yol edinmiş biri için yaratmadığı, başkaları tarafından yaratılmış olsa dahi çözüm için yapabileceği hiçbir şeyinin olmadığı problemlerle uğraşmak, daha doğrusu uğraşamamak, oturup sadece sonlanmasını beklemek o kadar zor ki. bu değil. böyle değil. artık sakinliğimi koruyabilecek kadar derim kalınlaşmış olsa bile her hücremle diliyorum bunu; bu şekilde değil. müdahale edemeyeceğim yangınlarda yanan insanlarımı görmek istemiyorum artık. o yangınların çıkmasını istemiyorum. dermanı olmayan hastalıklara küfretmek de işe yaramıyor. o hastalıkları istemiyorum. gözünde artık kendisini görmediğim ve her geçen gün artarak oradan yok olmaya devam edeceğini bildiğim anneme derman olamamayı yaşamak istemiyorum. ben kavga edebileceğim, gerekirse içinden kendimi sökerek çekip çıkartabileceğim sorunlar yaşamak istiyorum yine. bu değil. böyle değil; bu şekilde değil.
galiba kendimle konuşmak birileriyle konuşmaktan hep daha zor geldi bana. galiba algılanacağımı, anlaşılacağımı ya da tam tersinin gerçekleşeceğini düşündüğümde cevaplarını aradığım sorular sormanın yüklü sorumluluğundan bir nebze kurtulabiliyorum. ama tabi ki tehlikelere de gebe bu tavır. örneğin dinozor bir sözlükçü olmanın alışkanlığıyla sözlüklere yazdığımda, olur olmaz insanlara kendime dair birçok bilgi vermiş oluyorum. ya da engel olamadığım -boş yapma senem- dümdüz istemli olan bir görülme, haberdar etme çabam varsa spesifik insanlara yönelen, bunlar boşa düştüğünde* bunun ağırlığı altında ezilmek zorunda kalıyorum. herkes herkesin satır aralarını, asterisklerini veya dümdüz her şeyini okumaz neticede :) yine de dönüp dolaşıp aynı yerde buluyorum kendimi yeterli hatta yeterinden fazla sayıda koşullu öğrenme deneyimine maruz kalmama rağmen. sevgili dışavurumculuğum; benimlesin ömrüm boyunca biliyorum. sadece elimi değil komple beni de yaksan, benimlesin.
çok zor bir hafta geçirdim. yine çaresiz hissettiğim. elimden hiçbir şeyin gelmediği, önümüzdeki zorlu süreçte de gelmeyeceğiyle yüzleştiğim. o kadar somut ve büyükler ki yine, yok saymayı bile beceremeyeceğimi çok iyi biliyorum. garip bir şekilde sakinim ama bu defa. saçma. galiba ilk 31 yılda nerdeyse hiç kendimden azade, büyük ve süreğen bir sorun yaşamamışlığımın tecrübesizliğini sonunda attım üzerimden. son üç yıldır yaşadığım, kendimi içinde bulduğum tüm problemlerin ortak noktası çarenin benle uzaktan yakından alakası olmamasıydı çünkü. hatta bir çare olmayışı. hiçbiri ile ilgili yapabileceğim gerçekten hiçbir şey yoktu. bir iş problemi sayılabilir belki sadece benim etkin bir şekilde müdahale edebilmem için uygun zemine sahip olan problem, o da yeterince büyük bile değildi zaten her neyse, hallettim, bitti gitti. gerisi? tek, bak çok net söylüyorum, tek biriyle ilgili bile yapabileceğim, elimden gelebilecek, değişkeni benim yaptığım, yapacağım herhangi bir şey olan sorunum olmadı bu son üç yılda. o kadar berbat bir denk geliş ki bu.
benim gibi sorunlarını çözmede, kendisine vurmayı, bununla güdülenmeyi, en nihayetinde de, kimsenin değil kendisinin kendisinde açtığı yaraları sarmanın mutlaka bir yolunu bulmayı yol edinmiş biri için yaratmadığı, başkaları tarafından yaratılmış olsa dahi çözüm için yapabileceği hiçbir şeyinin olmadığı problemlerle uğraşmak, daha doğrusu uğraşamamak, oturup sadece sonlanmasını beklemek o kadar zor ki. bu değil. böyle değil. artık sakinliğimi koruyabilecek kadar derim kalınlaşmış olsa bile her hücremle diliyorum bunu; bu şekilde değil. müdahale edemeyeceğim yangınlarda yanan insanlarımı görmek istemiyorum artık. o yangınların çıkmasını istemiyorum. dermanı olmayan hastalıklara küfretmek de işe yaramıyor. o hastalıkları istemiyorum. gözünde artık kendisini görmediğim ve her geçen gün artarak oradan yok olmaya devam edeceğini bildiğim anneme derman olamamayı yaşamak istemiyorum. ben kavga edebileceğim, gerekirse içinden kendimi sökerek çekip çıkartabileceğim sorunlar yaşamak istiyorum yine. bu değil. böyle değil; bu şekilde değil.
devamını gör...
3095.
bu sene üniversitede son senem. ben her seneki gibi normal geçeceğini sanarak başladım bu seneye. fakat müthiş bir farkındalıkla karşı karşıya kaldım daha ilk günden. maddi gelirimin ne olacağını, üniversiteden sonra nereye gidip ne yapacağımı bilemiyorum., koca bir bölümü bitirmiş neredeyse her günü ünide geçirmis olmama rağmen ne istediğim kadar kütüphanede ders çalışıp kitap okudum, ne arkadaşlarimla kampüste takıldım ne de bir hayat arkadaşı edindim. ne yaptım bu koca dört sene boyunca üzülmekten ve depresyonu yenmeye çalışıp karşımdakilere mutlu pozu vermeye çalışmaktan başka bilemiyorum.
ha bir de herkes beni çok seviyormus meğer.her grup etkinliğinde benle olmak istiyorlar sınıftakiler , üni bitince en çok beni ozlerlermis öyle diyorlar. 3 senedir neredesiniz? neredeydiniz ben yalnızlık içinde kıvranırken??
ah be sözlük, çok iyi biriyim valla ben bak. herkes herkesin arkasından bana konuşuyor bense hepsinin arasını yapmaya çalışıyorum. niye mi? uçan kuş bile mutlu olsun diye.
kısacası çok yorgunum bunca sıkıntınin hepsinin gözümün önünde olmasından her gün.
ha bir de herkes beni çok seviyormus meğer.her grup etkinliğinde benle olmak istiyorlar sınıftakiler , üni bitince en çok beni ozlerlermis öyle diyorlar. 3 senedir neredesiniz? neredeydiniz ben yalnızlık içinde kıvranırken??
ah be sözlük, çok iyi biriyim valla ben bak. herkes herkesin arkasından bana konuşuyor bense hepsinin arasını yapmaya çalışıyorum. niye mi? uçan kuş bile mutlu olsun diye.
kısacası çok yorgunum bunca sıkıntınin hepsinin gözümün önünde olmasından her gün.
devamını gör...
3096.
bir kitap okuyorum. yazarı ve fikri hoşuma gidiyor. o da ne? başka kitapları da var. hangi dil? ingilizce. çevrilmiş mi? hayır. ne olacak? youtube‘de söyleşileri, programları var hangi dil? ingilizce. fransızca, almanca.
makale mi? olamaz…
öylece ortada kalıyorum. ya birilerinin çevirmesini bekleyeceğim ya da bu işe kendim girişip ihtiyacıma uygun şekilde bu dillerin üstesinden geleceğim. keşfediyorum, ama dil yüzünden duvarın ötesine geçemiyorum. temiz, dümdü bir duvar buluyorum karşımda.
keşfetmek ve öğrenmek isteyen insan için en önemli şey sanırım dil öğrenmek. ingilizce bilen benim gibi birini düşünüyorum da şanslı olmalı. bilgi dili olarak hiç de kolaylık çekmeyecek.
makale mi? olamaz…
öylece ortada kalıyorum. ya birilerinin çevirmesini bekleyeceğim ya da bu işe kendim girişip ihtiyacıma uygun şekilde bu dillerin üstesinden geleceğim. keşfediyorum, ama dil yüzünden duvarın ötesine geçemiyorum. temiz, dümdü bir duvar buluyorum karşımda.
keşfetmek ve öğrenmek isteyen insan için en önemli şey sanırım dil öğrenmek. ingilizce bilen benim gibi birini düşünüyorum da şanslı olmalı. bilgi dili olarak hiç de kolaylık çekmeyecek.
devamını gör...
3097.
7 gün içinde değişmezsen ruhunu özgür bırakacağım.
duygularını sakladıkça geldin bu hale.
sana çok ağır geliyor...
bir gecede geldiğin duruma bak.
saçımı başımı yolmak istiyorum öylesine leş bir his var içimde.
yazmak iyi geliyordu ne oldu?
artık okuyamıyorsun bile...
duygularını sakladıkça geldin bu hale.
sana çok ağır geliyor...
bir gecede geldiğin duruma bak.
saçımı başımı yolmak istiyorum öylesine leş bir his var içimde.
yazmak iyi geliyordu ne oldu?
artık okuyamıyorsun bile...
devamını gör...
3098.
yağmur çiseliyor yavaş yavaş mis gibi bir hava
hayatın inişli çıkışlı olduğunu öğrendim ben bu havalarda
karanlık sırılsıklam bir havadan güneşli tertemiz bi güne çıkıldığını gördüm bu zamanlarda .
zaman zaman sis çöktüğünde kaldırır yağmur perdeyi
arınır gökyüzü,arınır hava, şehrin sokakları
tıpkı kirlenmiş ruhlarımız gibi.
bundandır yağmur yağdığında dinginligim
bundandır her yağdığında yeniden doğuşum.
*
*
hayatın inişli çıkışlı olduğunu öğrendim ben bu havalarda
karanlık sırılsıklam bir havadan güneşli tertemiz bi güne çıkıldığını gördüm bu zamanlarda .
zaman zaman sis çöktüğünde kaldırır yağmur perdeyi
arınır gökyüzü,arınır hava, şehrin sokakları
tıpkı kirlenmiş ruhlarımız gibi.
bundandır yağmur yağdığında dinginligim
bundandır her yağdığında yeniden doğuşum.
*
*
devamını gör...
3099.
hayatta yapacağımız seçimlerin yaşantımıza olan etkilerini önceden kestirebilmek insana verilebilecek en güzel yeteneklerden biri olurdu. tecrübe ile kazanılan öngörülerin ötesinde bir kabiliyet bahsettiğim. bir yol ayrımında sağa ya da sola dönersek sonunda nereye ulaşacağımızı baştan gösteren bir harita ile yola başlamak. o zaman da yaşamanın heyecanı kalmaz, sıkıcı bir hal alır der gibi okuyucu. doğru elbet. sürprize yer olmayan, her şeyin kontrol altında olduğu bir hayatı yaşamak çok da cazip gelmez. ama her gülün dikeni var sonuçta.
bir yol var bilinmez sokaklardan geçtiğim. yolumu aydınlatan ışık, daha çok ışık. biraz ötede beni neyin beklediğini bilmeden attığım ürkek adımlar. köşede pusu kurmuş, geçerken çelme takmaya hazırlanan ifritler. tehlikeli bir yol biliyorum. bilmediğimse bu yolda yalnız olmadığım. her bir adımda yanımda beliriyor iyikilerim. sabır, sebat, tevekkül. sonu selamet elbet.
bir yol var bilinmez sokaklardan geçtiğim. yolumu aydınlatan ışık, daha çok ışık. biraz ötede beni neyin beklediğini bilmeden attığım ürkek adımlar. köşede pusu kurmuş, geçerken çelme takmaya hazırlanan ifritler. tehlikeli bir yol biliyorum. bilmediğimse bu yolda yalnız olmadığım. her bir adımda yanımda beliriyor iyikilerim. sabır, sebat, tevekkül. sonu selamet elbet.
devamını gör...
3100.
böyle bazı olayları (başınız gelenlerden bahsetmiyorum yalan ılık ılık konustuklarınizdan bahsediyorum) anlatirken yazdiklariniz beni güldürüyor.
serdar ortac "benim degerimi sonradan anlayacaksiniz" demis ama ben sizin ılıman ılıman "ayh kız yürüyorum ifrit falan var" dediginiz asamada size biraz uzuluyorum.
cok okumak aptallastirir cunku ve sadece kelime anlamini bilip hayal edemeyen varligin cumle icinde ifrit kelimesini kullanmasi bana komik geliyor cunku scainner gibi gozleriniz sadece taramis, ben yazdigim seyi gozumde canlandirinca o seyin duygusunu yasarken bazılarınız ozellikle sirma yazari bos kalemşorlük yapiyor.
ne demisti bir yazar? cok okumak aptallaştirir.
serdar ortac "benim degerimi sonradan anlayacaksiniz" demis ama ben sizin ılıman ılıman "ayh kız yürüyorum ifrit falan var" dediginiz asamada size biraz uzuluyorum.
cok okumak aptallastirir cunku ve sadece kelime anlamini bilip hayal edemeyen varligin cumle icinde ifrit kelimesini kullanmasi bana komik geliyor cunku scainner gibi gozleriniz sadece taramis, ben yazdigim seyi gozumde canlandirinca o seyin duygusunu yasarken bazılarınız ozellikle sirma yazari bos kalemşorlük yapiyor.
ne demisti bir yazar? cok okumak aptallaştirir.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2