öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
başlık "belediye gazozu" tarafından 07.11.2020 14:16 tarihinde açılmıştır.
361.
protesto nedir? nasıl yapılır? yasal bir hak mı? ne zaman yapılır? nasıl başarılı olur? kaç kişi katılırsa başarılı olur? gelin birlikte bakalım:
protesto, çoğu kişi için gürültü, kalabalık, polis barikatı gibi şeyler ifade eder. ama gerçekte protesto, bir halkın “yanlış yapıyorsun” deme hakkıdır. ve o hak kullanılmadığında, sadece siyaset değil, toplum da çürür.
birini cumhurbaşkanı seçtiysek, bu “5 yıl boyunca ne yaparsan yap” demek değildir. halk, yetki verir ama tapu vermez. o kişi anayasaya aykırı davranıyorsa, yolsuzluklara karışıyorsa, toplumu baskı altına alıyorsa, halk da ona “haddin değil” deme hakkına sahiptir. bu hak sokağa çıkarak, meydanlara inerek, yani protesto ederek kullanılır.
saraçhane protestoları tam olarak bunu hatırlatmıştır. anayasa ihlal ediliyorsa, bu halkın da ayağa kalkması meşrudur. çünkü protesto, anayasanın sessizce bağıran maddesidir.
türkiye cumhuriyeti anayasası madde 34 der ki:
“herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
bu madde, sadece bir kağıt üzerinde kalmasın diye var. ve işte bu yüzden protesto, demokrasinin beşinci kuvvetidir. yasama, yürütme, yargı ve medya çöktüğünde geriye kalan tek denge mekanizması halkın kendisidir. o da protestoyla konuşur.
bazıları “seçim var ya kardeşim, sandıkla çöz” der. ama seçim bir yetki verme sürecidir. yetkinin kötüye kullanılması durumunda itiraz hakkı da gereklidir. yoksa seçilmiş her kişi kutsallaşır, dokunulmaz olur. bu da otoriterliğin başka adıdır.
tarihten örnek ister misiniz?
• arap baharı (2010): bir adamın isyanı bir kıtayı değiştirdi. diktatörlükler devrildi.
• finlandiya kadın hareketi (1906): binlerce kadının protestosu sonrası kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. bugün kadın temsili parlamentoda %47.
• amerika (1960’lar): siyahların otobüste “arkaya otur” zorunluluğu milyonların protestosuyla bitti.
• gezi parkı (2013): dört ağacın kesilmesiyle başlayan protesto, hükümetin iletişim tarzını ve toplumun siyasi farkındalığını dönüştürdü.
bunlar birer tesadüf değil. hepsi, halkın sesini yükselttiğinde nasıl sonuç alabileceğinin kanıtı.
peki bu protestolar neden işe yaradı?
çünkü yeterince insan sokağa indi. çünkü kararlıydılar. çünkü organizeydiler.
istatistikle konuşalım:
harvard profesörü erica chenoweth’in 323 büyük protestoyu incelediği araştırmaya göre, bir toplumun sadece %3’ü organize şekilde barışçıl protestoya katıldığında o hareketin başarı şansı neredeyse %100’e yaklaşıyor.
3 milyonluk bir şehirde bu 90 bin kişi demek.
85 milyonluk bir ülkede 2.5 milyon kişi.
kulağa çok geliyor ama değil. çünkü toplumlar değişim için çok kalabalık değil, çok kararlı olmak zorundadır.
türkiye tarihinde de bu hep böyleydi:
• 1997 susurluk protestoları: karanlık ilişkiler ifşa oldu.
• 2010 tekel direnişi: sendikal haklar geri alındı.
• 2021 boğaziçi protestoları: üniversitelerde liyakat yeniden gündeme geldi.
• 2023 saraçhane protestoları: halk, yönetime “anayasa senin oyuncağın değil” dedi.
protesto bir tercihten çok bir sorumluluktur. çünkü adalet çiğnendiğinde sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.
son söz:
protesto, devletin karşısında değil; devletin rotasında kalması için vardır.
çünkü iktidarlar halktan korkmazsa, hukuktan da korkmaz.
ama halk konuşursa, iktidar kulaklarını açmak zorunda kalır.
protesto, çoğu kişi için gürültü, kalabalık, polis barikatı gibi şeyler ifade eder. ama gerçekte protesto, bir halkın “yanlış yapıyorsun” deme hakkıdır. ve o hak kullanılmadığında, sadece siyaset değil, toplum da çürür.
birini cumhurbaşkanı seçtiysek, bu “5 yıl boyunca ne yaparsan yap” demek değildir. halk, yetki verir ama tapu vermez. o kişi anayasaya aykırı davranıyorsa, yolsuzluklara karışıyorsa, toplumu baskı altına alıyorsa, halk da ona “haddin değil” deme hakkına sahiptir. bu hak sokağa çıkarak, meydanlara inerek, yani protesto ederek kullanılır.
saraçhane protestoları tam olarak bunu hatırlatmıştır. anayasa ihlal ediliyorsa, bu halkın da ayağa kalkması meşrudur. çünkü protesto, anayasanın sessizce bağıran maddesidir.
türkiye cumhuriyeti anayasası madde 34 der ki:
“herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
bu madde, sadece bir kağıt üzerinde kalmasın diye var. ve işte bu yüzden protesto, demokrasinin beşinci kuvvetidir. yasama, yürütme, yargı ve medya çöktüğünde geriye kalan tek denge mekanizması halkın kendisidir. o da protestoyla konuşur.
bazıları “seçim var ya kardeşim, sandıkla çöz” der. ama seçim bir yetki verme sürecidir. yetkinin kötüye kullanılması durumunda itiraz hakkı da gereklidir. yoksa seçilmiş her kişi kutsallaşır, dokunulmaz olur. bu da otoriterliğin başka adıdır.
tarihten örnek ister misiniz?
• arap baharı (2010): bir adamın isyanı bir kıtayı değiştirdi. diktatörlükler devrildi.
• finlandiya kadın hareketi (1906): binlerce kadının protestosu sonrası kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. bugün kadın temsili parlamentoda %47.
• amerika (1960’lar): siyahların otobüste “arkaya otur” zorunluluğu milyonların protestosuyla bitti.
• gezi parkı (2013): dört ağacın kesilmesiyle başlayan protesto, hükümetin iletişim tarzını ve toplumun siyasi farkındalığını dönüştürdü.
bunlar birer tesadüf değil. hepsi, halkın sesini yükselttiğinde nasıl sonuç alabileceğinin kanıtı.
peki bu protestolar neden işe yaradı?
çünkü yeterince insan sokağa indi. çünkü kararlıydılar. çünkü organizeydiler.
istatistikle konuşalım:
harvard profesörü erica chenoweth’in 323 büyük protestoyu incelediği araştırmaya göre, bir toplumun sadece %3’ü organize şekilde barışçıl protestoya katıldığında o hareketin başarı şansı neredeyse %100’e yaklaşıyor.
3 milyonluk bir şehirde bu 90 bin kişi demek.
85 milyonluk bir ülkede 2.5 milyon kişi.
kulağa çok geliyor ama değil. çünkü toplumlar değişim için çok kalabalık değil, çok kararlı olmak zorundadır.
türkiye tarihinde de bu hep böyleydi:
• 1997 susurluk protestoları: karanlık ilişkiler ifşa oldu.
• 2010 tekel direnişi: sendikal haklar geri alındı.
• 2021 boğaziçi protestoları: üniversitelerde liyakat yeniden gündeme geldi.
• 2023 saraçhane protestoları: halk, yönetime “anayasa senin oyuncağın değil” dedi.
protesto bir tercihten çok bir sorumluluktur. çünkü adalet çiğnendiğinde sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.
son söz:
protesto, devletin karşısında değil; devletin rotasında kalması için vardır.
çünkü iktidarlar halktan korkmazsa, hukuktan da korkmaz.
ama halk konuşursa, iktidar kulaklarını açmak zorunda kalır.
devamını gör...