161.
aslında iskeletimizin bizim içimizde değil de bizim iskelet içinde olmamız gerçeği.
insanı oluşturan asıl şeyin bilinç ve akıl olması ve beynimizin de kafatası içinde olması nedeniyle aslında biz iskelet içindeyiz..
devamını gör...
162.
aslında hiçbir şeye dokunmayız.
evrende her şey atomlardan oluşur.
ve atomlar birbirine değmez.
dokunduğumuzu hissettiğimiz şey aslında atomlarin birbirini itmesidir.
devamını gör...
163.
striptizcinin değil, striptiz direğinin dönüdüğünü öğrenmek.
devamını gör...
164.
rudolf diesel’in icat ettiği dizel motorun ilk örnekleri fındık yağıyla çalışıyordu.

sebebi o sıralar almanya’da petrol rezervinin az, fındığın çok olmasıydı.
devamını gör...
165.
sen kendine nasıl davranırsan, başkaları da sana öyle davranır. kendini acımasızca eleştiriyorsan, başkaları da seni acımasızca eleştirir. kendini suçluyorsan, etrafında hep seni suçlayıcı insanlar olur. o zaman onlara sana neden böyle davranıyorlar diye kızmadan önce içine dön, kendinle dost olmayı öğren. değişim, içten dışa doğru olur.
devamını gör...
166.
ntv kanalının açılımının nergis tv* olduğunu öğrenmek ufkumuzu iki katına çıkarır.
devamını gör...
167.
daha çok öğreneceğim şey olmasıdır. ne kadar çok bilmem gereken şeylerin varlığından haberdarsam o kadar çok hevesleniyorum öğrenmeye. boşuna dememiş sokrates "bildiğim tek şey var hiçbir şey bilmediğim" diye.
devamını gör...
168.
hobbitlere benzer boyları ortalama 1m olan insanların gerçekte de var olmuş olması.
homo floresiensis denen bu insan türü endonezyanın florens adasında yaşamıştır o bölgede yeterince besin kaynağı bulunmadığı için vücutları az enerji harcayacak şekilde evrimleşerek diğer insan türlerine göre daha küçük hale gelmiştir.
devamını gör...
169.
johnny depp'in soyadının almancada ''ahmak'' anlamına gelmesi.
devamını gör...
170.
papağan balıkları gagaya benzeyen ağız yapıları ile mercanları yerler ve dışkılarını kum olarak yaparlar. bir papağan balığı bir yılda bir ton kum üretebilir.
artık kuma gömülürken beni hatırlarsınız.(bkz: swh)
devamını gör...
171.
romeo'nun 17 juliet'in 13 yaşında olduğunu öğrendiğimde fark ettim ki bize öğretilen aşk hikayeleri o kadar da efsanevi değilmiş.
devamını gör...
172.
zaman ve mekan birbirinden bağımsız değilmiş.

bu cümlenin anlamını kavradığım zaman "lan bu ne, herkesin bunu bilmesi lazım" düşünceleriyle içimin içine sığmadığını farkettim.

insanlara anlatırken de duyduğum şey "ee zaten öyle değil mi" şeklinde bir cevaptı.
devamını gör...
173.
metallica - blackened şarkısındaki intro, kaydedildikten sonra ses tersine çevrilmiş ve daha sonrasında ortaya o efsane intro ortaya çıkmış. dinlediğimde orijinal versiyonu çok havalı gelse de reverse hali efsane oluyor.
blackened intro original&reversed
devamını gör...
174.
insanların olaylara ne kadar taraf olarak bakmaya meyilli olduklarını gösteren çok güzel bir deneye rastladım bu deneyde lee ross isimli sosyal psikolog olan abimiz israil'le filistinli delegelerle birlikte barışın sağlanması için çalışmalar üretmektedir israilli ve filistinli delegelerin sürekli kargaşa içerisinde olduklarına bunun başlıca sebebinin iki tarafında karşılaştığı durumlara nesnel bakan tarafın kendileri olduğunu diğer tarafın olaylara mantıksız ve yanlı olarak baktığını düşündüğünü gözlemlenmiştir.
bunun üzerine lee ross da israilli vatandaşlara iki tarafın ayrı olarak sunduğu barış anlaşmalarını ters şekilde göstererek (israil'in hazırladığını filistin gibi filistin tarafının da hazırladığını israil hazırlamış gibi) hangi anlaşmanın olmasını istedikleri yönünde görüşlerini almıştır.
çıkan sonuçta vatandaşlar israilli delegeler tarafından sunulmuş gibi gösterilen filistin teklifini çok daha fazla benimsemişlerdir.
bu deney ross'u şu yargıya götürmüştür: "karşı taraftan geliyor gibi göründüğünde kendi teklifiniz bile size cazip gelmiyorsa karşı tarafın yine karşı taraftan gelen bir teklifinin cazip gelme olasılığı nedir ki?"

ülkemizde de bir örneği için:
devamını gör...
175.
osmanlı'da pez*venkler mahallelerde kendilerini din adamı ve doğru insan olarak göstererek kendilerince sosyal korunma yöntemi bulmuş. bunu gören mahalleli çocuklarını ona emanet edince "gîdî" denilen bu adam da kız erkek hepsini satarmış.

dilimizdeki "seni gidi seni"deki gidi de farsça "pez*venk" anlamındaki "gîdî"den gelir. zaten gizli saklı bir şeyler karıştıran insanlara söylenildiği için buradan da anlayabiliriz.
devamını gör...
176.
kargalar yaşlı ebeveynlerini ziyarete giderlermiş.
devamını gör...
177.
eski türklerde metalin insanı kötü ruhlardan koruduğuna inanılırmış. eğer günlük yaşamınıza biraz dikkat ederseniz içinde metal olan şeylerin kötü şeylerden korunmak için kullanıldığını görebilirsiniz.
devamını gör...
178.
osman nuri koçtürk (tarhana osman)
adını hiç duydunuz mu ?

amerikan süt tozunun kanserojen olduğunu ispat etti ve yasaklanmasını sağladı. 1950'li yıllarda amerikan margarini ve buğdayına karşı savaş açtı.. yine 1950'li yıllarda türkiye'ye marshall yardımı çerçevesinde abd'den büyük miktarda süt tozu yardımı yapıldı. suya karıştırılan bu süt tozları bütün okullarda öğrencilere içirildi..
öyle ki kendi sütünü üreten köylerde bile zorla bu sulandırılmış süt tozları verildi..
asıl adı osman nuri koçtürk olan tarhana osman, hem türkiye'de hem amerika'da biyokimya eğitimi almış ve bu konularda çeşitli araştırmalar yapmıştı..
o dönemde amerikan süt tozuna karşı büyük bir harekât başlattı..
amerika'nın kendi ülkesindeki üretim artıklarını, tüketilemeyecek kadar kötü olan gıdaları türkiye'ye sattıklarını belirten koçtürk, süt tozunda kansere yol açan "aflatoksin" mantarı bulunduğunu ispat etti ve yıllar sonra yasaklanmasını sağladı. tarhana osman ikinci isyan bayrağını ise amerikan margarinine karşı açtı.. o dönemde amerika, türkiye'ye çok ucuza soya yağı satmaya başlamıştı. piyasayı istila eden abd soyası ve margarini, yerli tereyağı ve zeytinyağının yerini almaya başladı..
hidrojene margarin tüketimiyle birlikte türkiye'de kalp damar hastalıkları ve kolestrol sorunları adeta patlama yaptı.. türkiye'de bunlar olurken abd'de ise hidrojene yağ tüketimi sağlık sebepleriyle azalıyordu..
süt tozu ve margarinin ardından abd, türkiye'ye "cüce buğday" adını verdiği genetiğiyle oynanmış gdo'lu buğdayı da satmaya başladı..
tarhana osman, amerikan buğdayının hem topraklarımızı hem de insanlarımızı zehirleyeceğini söyleyerek büyük bir mücadele başlattı.. gittiği her yerde amerikan gıda ürünlerinin yerine halka tarhana yapmayı ve tüketmeyi öneriyordu. tarhana osman lâkabı ona buradan kaldı.. koçtürk'ün çabaları ihracat lobilerini çok kızdırıyordu. 1966 yılında cıa tarafından
“türkiye’de nötralize listesi”ne alındı.
(türkiye’de pasifize edilecekler listesi) ve “istenmeyen adam” ilan edildi.
1953-1978 yılları arasında 65 kitabı yayınlandı. “gıda emperyalizmi”, “sessiz savaş” ve “açlık korkusu”
en çok tanınan kitapları..bir kaç kez de saldırıya uğradı.
peki tarhana osman kimdir?
1943 yılında ankara üniversitesi veteriner hekimliği fakültesinden mezun oldu. ardından tsk'ya girdi.
daha sonra eğitimini tamamlamak için abd'ye gitti ve missouri üniversitesi beslenme kürsüsünde çalışmaya başladı.1953'te yurda dönerek askeri biyoloji enstitüsü kimyagerliğine atandı. ankara tıp fakültesi biyokimya kürsüsünde önce uzman sonra gıda kontrolü ve hijyen doçenti oldu..
1956'da et ve balık kurumunda merkez labaratuvarları müdürü ve teknoloji müdürü olarak görev yaptı.işçi sendikaları ve kooperatiflere danışmanlık yaptı.ecevit döneminde chp ankara milletvekili adayı oldu, seçilemedi. 12 eylül’de tutuklandı,
bir süre cezaevinde yattı,
çıktıktan sonra içe dönük bir yaşam sürdü. 1994 yılında vefat etmiştir.. tarhana osman bir çocukluk anısını da şöyle anlatmıştır: ’çocukken köyümüzde bir su birikintisinin içerisinde serinleyen mandaların üzerine basa basa bir taraftan öbür tarafa geçerdik. biz mandaların üzerinden karşıya geçtiğimizde geriye dönüp bakar, sırtına ilk bastığımız mandanın daha yeni başını yavaş yavaş çevirerek ne oluyor diye bize baktığını görürdük. işte bitkilerle beslenen mandalar gibi tahılla beslenen insanların intikal kabiliyeti de böyle geri olur. onun için insanlarımıza tahıl değil et yedirmeliyiz. ormanın kralı aslan da, en kurnaz hayvan tilki de et yiyendir.’
osman nuri koçtürk gerçek vatansever bir aydındı..
devamını gör...
179.
insanlık,saygı
devamını gör...
180.
penc 5tir.
re ise yol. duvarla kaplı dört kapalı yoldan sonra pencere, beşinci yol demektir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim