götür-(mek) fiili, aslında kötür-(mek)'ten geliyor. kötür-(mek) de, yukarı kaldırmak demek. kötrüm; yatak demek ve kötürüm sözcüğü de yatılan yer anlamından yatağa bağlı kişi anlamına gelmiş zamanla.
devamını gör...
getir-(mek)-->kel-/gel/(mek) fiilinin ettirgen halinden oluşmuştur: kel-dir-(mek)
zaman içinde 'l' düşmüş, baştaki k-->g'ye dönüşmüştür. ettirgen yapım eki olan -dır/dir'in başındaki 'd' de 't'ye dönüşmüştür.
devamını gör...
geceleri yemek yemenin aslında kilo aldırmadığını öğrenmektir. sonuçta günün hangi saatinde yediğinizin önemi yoktur. kilo alıp vermek alınan enerjinin verilen enerjiye oranıyla ilgilidir.
devamını gör...
airbus uçak firması 1991 yilindan beri cocpit penceresinde passat camı kullanmaktadır. evet.
devamını gör...
elindekiyle avucundakiyle mutlu olmak. kendini sevmek kendiyle iyi geçinmek.
devamını gör...
"o mahur beste çalar müjgan’la ben ağlaşırız" dizelerindeki müjganın kirpik anlamına gelmesi ve attila ilhan'ın yalnız ağladığını fark ettiğimde çok şaşırmıştım.
devamını gör...
hepimizin, beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalaması olduğumuz gerçeği.
devamını gör...
kadeh tokuşturmanın nedeni ve neden ''şerefe'' dediğimiz şu şekilde açıklanıyormuş.

eskiden insanların birbirini öldürmesinin en kolay yolu zehirleyerek öldürmekmiş. bir yere gittiğinizde düşmanınızın içkinize zehir katarak sizi öldürmesi oldukça sık rastlanan bir durummuş. bu yüzden size içki ikram eden kişi kendi içki bardağını ikram ettiği içkinin altına getirerek sizin güveninizi ölçermiş.

eğer siz o kişiye güvenmiyor ve sizi zehirleyeceğini düşünüyorsanız kendi içkiniz den bir miktar onun bardağına dökermişsiniz. eğer siz ev sahibine güveniyorsanız kadeh tokuşturarak güven ve dostluğunuzu gösterirmişsiniz.

padişah 4. murad zamanında bırakın alkolü insanlar tütün içtiği için bile idam edilmekteydiler. beraber içki içen akşamcılar, alkol aldıktan sonra nara attığı yada sarhoş olduğu belli olduğu için idam edilen arkadaşlarını görmekten bezmişlerdi. bu yüzden içki masasına oturdukları zaman ellerini masaya koyarak “şerefim üzerine yemin ederim ki bu masadan oturduğum gibi kalkacağım” diye yemin edip kadehleri tokuştururken de şerefe demeye başlamışlar. böylece bugün hala kullandığımız şerefe sözcüğü içki masalarının vazgeçilmezi haline gelmiş.
devamını gör...
eşek hoşaftan ne anlar olarak bilinen atasözünün aslı; "eşek hos laftan ne anlar"dır. atasözünün devamında ise “suyunu içer, tanesini bırakır” ifadesi yer alır. türk dil kurumu atasözleri ve deyimler sözlüğünde ki anlamı; bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, değerini ölçemez şeklindedir.

bilenler çoktur elbette; ama bilmeyenlerin ufkunu katlasın umarım.
devamını gör...
deniz sularının okyanus suyu ile karışmamasının dünyaca benimsenmiş bir hurafe olmasıdır.

şu fotoğrafta gördüğümüz olay yani

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


genelde suların arasın bilinmeyen bir engelden dolayı suların bir birine karışmadığı iddia edilir. bu hurafe en çok müslüman toplumlar tarafından benimsenmiştir. genelde kuran-ı kerim mucizesi olarak lanse edilir. dayanak olarak “iki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.” (rahman suresi 19-20) ve ''“iki denizi birbirine salıveren de o’dur. işte şu susuzluğu gideren tatlı bir su, diğeri de tuzlu ve acı bir sudur. aralarına ise, allah, birbirlerinin sınırlarını aşmaktan alıkoyan bir engel koymuştur.” (furkan:53)'' gösterilir.

örnek: buradan

bu doğa olayın gerçeği ise şöyle açıklanmaktadır.

''dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. buna karşılık dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler.

bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. dışarıdan bakıldığında iki su kütlesinin birbirine karışmıyor gibi gözükmesi (veya bu karışmanın hemen, anında olmaması), o su kütlelerinin birbirine gerçekten karışmadığı anlamına gelmemektedir. okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığı iddiasının bilimsel dayanağı yoktur. ''

bu konuda bir çok fotoğraf görebilirsiniz detaylı açıklama kanıtlar, nasa çalışmaları ve fotoğrafların açıklamalarına şu kaynaktan ulaşabilirsiniz

buradan
devamını gör...
cok severek dinledigim, cocuklugumun en güzel ilahilerinden olan celaleddin ada’nin, “sürgün” ilahisinde dut yemiş bülbülüm, susmuş gibiyim deyişinin ne anlama geldigini merak edip bakmak istedim. bildiginiz gibi dut yemiş bülbül; nesesini kaybetmis, konusmaktan kesilmis, insan için kullanılır, deyim olarak karsiligi tam olarak bu. deyimin cıkış yeri ve hikayesiyse aynen şu şekil anlatılmış; dut yiyen bülbüller ishal oldukları icin ötmemeye başlarlar ve bir süre sonra da kendilerine bir eş bulup ötmeyi tamamen keserler, tam o sırada da dut ağaçları meyve vermeye başlar. hikaye ne kadar dogru bilemiyorum; ama düşününce mantıklı ve anlamli duruyor. ilahinin celaleddin ada yorumunu da link olarak bırakıyorum, dilerim ilahi aşka geliniz. *

devamını gör...
antik yunan'dan aldığımız dört tiyatro sözcüğü.

skene/sahne: sahnenin arka duvarı.
chorus/koro: topluca haraket eden, şarkılar söyleyen, danslar eden oyuncu topluluğu.
orkhestra/orkestra: koronun şarkılarını söylediği, dansını ettiği alana verilen isim.
proskenion/ön sahne: sahnenin etrafındaki çerçeve, aynı zamanda sahnenin, seyirciye en yakın olan kısmı.
devamını gör...
nasa'nın erkek astronotlar için ürettiği giysilerde, idrar yapmak için penisin konduğu, small, medium ve large olarak sınıflandırılan kondomvari (nasıl kelime ama) şeyin astronotlar tarafından hep large olanının seçilmesi, bu yüzden large penisi olmayan astronotların penisinin bu kondomdan sıyrılması ve zavallının idrarının uzay giysisine yayılması bilgisidir.

nasa bu soruna dahiyane bir çözüm bulmuş. isimleri large, gigantic (devasa) ve humongous (haşmetli) olarak değiştirmiş. böylece erkeklik gururuna halel gelmeden astronotlarımız kendine uygun kondomu seçebilmiş.

bir kaç ingilizce kaynağa baktığımda bu bilgiyi yalanlayan bir yazı bulamadım. hatta ingilizce "teyit.org" gibi bir sitede de teyit edilmiş.

link
devamını gör...
iki dünya savaşından önce patatesin atlara veriliyor olduğuydu.
işte savaş zamanı aç kalan insanlar patatesi yemeye başlamış.
devamını gör...
taksim'de suriyeli dilencinin parasını alan iranlı'yı döven iraklıları kovalayan afganistanlıları pakistanlılar ayırmıştır. evet.
devamını gör...
aşağıdaki görselde hangi iki hayvan yakın akrabadır?

görsel

a ile b değil mi?

yanlış... cevap a ile c olacak.

belgesel izlemeyi seven biri olarak bir çok kez komodo ejderi için "dünyanın en büyük kertenkelesi" deniyordu. boyları 3 metreye kadar ulaşıyormuş. ben de ne zaman bu bilgiyi duysam "tuzlu su timsahı daha büyük hehehe" diyordum.

bir gün bu konuyu araştırayım dedim. google'a "the largest lizard in the world"* yazınca yine karşıma komodo ejderi çıkmıştı. bu sefer "are crocodiles lizards?"* yazdım. cevap beni ters köşeye yatırmıştı. timsahlar kertenkele değildi. hatta timsahlar kuşlara yakın akrabaydı.


daha önce de belirttiğimiz gibi, krokodiller bir takım olarak günümüzden 84 milyon yıl önce en yakın kuzenlerinden ayrı yöne doğru evrimleşmeye başlamışlardır: kuşlar. şaşırtıcı gelebilecek olsa da, günümüzde kuşların yaşayan en yakın akrabaları timsahsılardır. bu iki grubun birleşimine archosauria denir. ancak günümüz yaşayan timsahsılarının esasında kuşlardan çok daha yakın akrabaları da olmuştur; ancak bunların tamamının soyu tükenmiştir. bu kuzenleri de hesaba katarsak, günümüz timsahlarının (dolayısıyla kuşların da) en eski atasının (buna "taç grubu" denir; teknik bir terim, ayrıntıya gerek yok) günümüzden 220 milyon yıl önce yaşadığını görürüz. yani timsahsılar, kuşlar ve timsahsıların soyu tükenmiş tüm akrabaları ve tüm bunların ataları, ya da basitçe bunların toplamına verilen isim olan crurotarsi kladı, sürüngenlerden bir dal olarak 220 milyon yıl önce evrimleşmeye başlamıştır. 

tahmin edilebileceği gibi, 220 milyon yıl öncesinden bu yana oldukça fazla durum değişmiştir. en basitinden crurotarsi, kuşlar ve timsahsılar gibi iki tamamen alakasız fenotiplere sahip canlı grubuna evrimleşmiştir. tabii bahsettiğimiz 220 milyon yıl oldukça uzun bir süredir ve bu evrime yeterli süreyi tanımaktadır. 




kaynak: evrimagaci.org
devamını gör...
volkswagen passat'ın sadece tok kapı sesi ile ilgilenen 72 mühendis vardır. evet.
devamını gör...
ingiltere kralı viii. henry'nin şövalyelik verdiği "grooms of stool"* adlı 4 tane yardımcısının olduğu.

bu şövalyalerin(!) tek görevi, kral def-i hacet ettikten sonra poposunu silmekmiş.
devamını gör...
osman hamdi’nin babasının (ibrahim edhem paşa) pasteur ile aynı sınıfta olması (paris) ve sınıf birinciliğinde pasteur’ü geçmesi.
getirmek kelimesinin kökünün gel olması. (-tir ettirgen)
yaş kelimesinin yeşil kelimesine dayanması ve insanın gördüğü yeşil (bahar) sayısının yaş diye ifade edilmesi.
devamını gör...
100.
asansörlere ayna konmasının sebebi, kravatınızı ya da saçınızı düzeltin diye değil; kapıyı açınca kabinin yerinde olduğunu görün diyedir. birde kalp durduktan 2 dk içerisinde tüm sesler algılanır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim