sağlık sisteminin özelleştirilmesi

amerika'nın yıllardır kullandığı, alkol sigara şeker ve tuzdan uzak durup kendi sağlığına önem veren insanların, neden başka kişilerin sağlık masraflarını ben ödüyorum argümanıyla savunduğu sistemdir. esasında devlet hastanelerindeki gereksiz kalabalığı yok eden, hekimlerin de verimli kullanıldığı, köleleştirilmediği bir durumdur. maaşlardan kesilen verginin çoğu da aynı şekilde geri dönecektir. en büyük dezavantajı durumu olmayan insanların ulaşamadığı yönünde. ancak ülkemizde bazı ameliyatlar, transplantasyon gibi işlemler, ender hastalıkların tedavisi ve türkiyede bulunmayan özel ilaçlar karşılanmamaktadır. bu konuda diğer kafa sözlük yazarlarının görüşlerini merak ediyorum.

sağlık ve eğitim sektörlerinde özelleştirme olduğu sürece, ülkede eşitlik olacağına inanmam. bence hastalık ve cehalet, eşitlik gerektiren durumlardır. herkes bu konularda eşit desteği almalıdır.

ülkemde tek memnun olduğum (hekimler açısından üzüldüğüm) sistemin değiştirilmesi yönündeki başlık.
kanki, yurtdışında yaşayan türklerle hiç konuşmamışsın belli ki..
zaten kötü koşullar altonda yaşayan kesimler genişliyor ülkemizde, bu da sağlığa yansıyan bir durum. insanlar nasıl gitsin özele? senin amerika'dan verdiğin örnekte insanlar o topraklarda hayatın her şeyinden nasibini alarak, makul ölçüde ücretlendirmelerle yaşıyor. sağlık için (pahalı tedavi yöntemleri haricinde) kenarda hazır duran paraları mutlaka oluyor.
sen kendi refah seviyen ile amerika'yı nasıl kıyaslarsın? hepsini geçtim bir kere tlc kanalını aç izle, avuç kadar kasabada bile insanlar nasıl bir bilinçle yaşıyor gör.
bizim hiçbir şeyimiz yok iken hayvan gibi ödediğimiz vergilerin zırnık kadar karşılığı olan sağlık sistemi teselli ediyor iken söylediğin şey ne kadar mantıklı bir düşünmek lazım..

hekimlere gelince.. keşke onların hayatlarını kolaylaştıracak bir sistem düzenlemesi getirilebilse. bunu canı gönülden birçok kişi ister. ama sistemi tamamen değiştirmek, beyin ölümü gerçekleşmiş bu halkın fişini çekmek olur. bırak bari kan pompalansın şu coğrafyada.

yok kardeşim adamın dediği olayda haklılık payı yüksek. bence kısmi özelleştirme yapılmalı. bu sıklet bu nüfusu çekmez zaten çekmiyor da. birde 4 milyon suriyeliye beleş bakıyoruz. hayır kurumu gibi ülkemiz var maşallah. bence şöyle olmalı en başta diş olayından devlet tamamen çekilmeli. son yıllarda yapılan diş hastaneleri de özelleştirilmeli. devlet diş hekimlerimizin tazminatını verip önlerini açmalı. zaten sen işinde iyiysen talep olur anadolu'nun kasabalarında bile iş yaparsın.
ikincisi bazı devlet hastanelerini özelleştirmeye almak lazım hangileri misal vermek gerekirse çayyolunda muazzam bir devlet hastanesi var. çayyolunda devlet hastanesini özele vereceksin o hastaneden gelen gelir çarkı döndürecek. ayrıca psikiyatri bölümünü de özele devretmek makul olabilir. psikiyatri bölümüne düşen sıradan vatandaş içinde bir makul yol bulunabilir. yani devlete gideceğine özelde destek alsın garibansa gerçekten ödeme imkanı yoksa devlet bunu desteklesin. eğer çok ağırsa eğitim araştırma yada üniversite hastanesine sevki sağlansın. devlet hastaneleri sadece rekabetin olmadığı yerlerde olabilir. bunlar hep düşünülmeli. amerikan sistemini birebir uygulamak zor olabilir ülkemiz için ancak alacak şeyleri de almak lazım.

sağlık ve eğitim sistemi benim için devlet denen aygıtın meşruiyetinin son dayanaklarıdır. vergilerim neden x'e gidiyor argümanını kullanacaksak, o zaman kökten vergi vermemeyi savunmamız gerekiyor. çünkü vergi dediğin şey zaten öyle ya da böyle baskasi için kullanılan bir şey. vergiyi toptan tartışmaya açmak isterseniz o zaman da toptan ülkedeki yönetim biçimini tartışmaya açmamız gerekir. o da mümkün.

peki verdiğimiz vergi sağlık sistemine gitmesin de yol yapımına gitsin derseniz, karşı argüman olarak, ben köyde ya da sadece x şehrinde yaşıyorum. bu yolu biz yapalım vergi vermeyelim diyebiliriz. ülke savunmasına gider derseniz, hayhay o halde, asker polis neden özelleştirmeden muaf tutulsun diyebiliriz.
velhasil aklı başında insanlar genelde sosyal devlet yönteminin mevcut sistemeler içinde en sağlıklı işleyen yöntem olduğunu benimseyip uyguluyorlar. isveç'i norveç' i falan örnek almak lazım. kapitalizm denen canavarın bütün iplerini koparıp hüküm sürdüğü amerika'yı değil.
sağlık hizmetleri gibi eğitim de insanı haktır. devlet dediğin aygıt eğer gerçekten halk için varsa en azından bu hakları ücretsiz sunmalidir. daha fazlasını da sunmalidir da şimdi liberallere kalp krizi yaşatmayalım.

olmamasi gereken bir sistemdir. bilakis ozellikle saglik ve egitim gibi alanlar kisilere esit oranda saglanmasi gereken birer temel haktir. sunulan haktan daha fazlasini bekleyenler imkanlarini genisleterek ozel hastaneye,ozel okula gitmekte zaten. denildigi gibi ozellestirme icerisine girilmesi demek, varolan sinif farkinin cok daha uc seviyelere cikmasi demektir. maddi sikinti yasayan birine "paran yoksa öl demektir". amerika veya baska bir ulkeyle kiyaslamadan once halkin ayni imkanlar dahilinde yasayip yasamadigana donup bir bakmak gerekmektedir...

'sosyal adalet adaletsizliktir' düsturunun tartışmalı sektörel biçimi.

sağlık bile parayla olacaksa direk bütün vergileri kaldıralım nasıl olsa bize dönüşü yok.

sağlık ve eğitim de özel olacaksa ben devlete niye ihtiyaç duyuyorum ki? her şeyi şirketler yapıyor zaten. o zaman kaldıralım bütün sınırları. madem, parası olan parası olmayanın sağlık hizmetini ödemiyor ben de ilkokul mezunu olma şartı aranan, asla benim hakkımı aramayan milletvekillerinin, danışmanların bilmem kimlerin maaşını ödemek istemiyorum.

amerika'da bile zilyon tane homeless insan var. orada bile obama geldi de ilk işi biraz da olsa şu sağlık sigortasına el atmak oldu. kimse memnun değil orada bu sistemin böyle olmasından. ha parası olan her yerde mutlu da, onlara bişeyin dokunduğu yok.

insanları alması gereken her hizmet için para dökmeye iten üçkağıtçılık işi.
bugün devletin her bir kurumu o kadar lakayıt ki insanlar sağlık, eğitim derken kendini direkt özele atıyor.
devlet hastanelerinin korona sebebiyle bitik durumda olduğu ortada. evet içinden çıkılması güç bir yoğunluk var hastanelerde, yeterli personel yok. komik sayılarda atama yapılıyor üstelik. bir de mülakat belası var.
devlet hastanesinde artık korona veya ölmek üzere değilseniz tedavi alamıyorsunuz.
para varsa da yoksada eksiksiz tüm tahlilleri yaptırmak, reçete almak, gerekirse ameliyat olmak için özele parayı basıyorsunuz maalesef.
bu böyle gitmez.

vatandaşın hastaneye gidişini daha makul düzeye düşüreceği için benim katıldığım önerme.
bir karın ağrısı için hastaneye gidip tüm tahlilleri yaptırıp iki gün sonra çok şükür bir şeyim yok diyenler var. dünyanın parası ve zamanı zayi oluyor.
kabul edelim hastane seven insanlar var.
gerçek hastaları tenzih ediyorum.
onlarda devlet hastanelerinde değil özel de aradığı dermanı buluyor.
devlet hastanesinde tanıdığı olmayan ekseriyetle çözüm bulamıyor.
özelleşsin ama çok iyi bir şekilde hizmet alımı kontrol edilsin.

zamanında çok söyledim. söyleyemeye devam ediyordum.

tam gün yasası ve performans sistemi gelmesi ile özel hastanelerin çoğalması arasında paralellik vardır. bu iki sistem ülkemize asla ve kata uymaz.

bunların gelmesi ile devlet ve üniversite hastanelerinden buraların alanında uzman liyakatli doktor ve hemşire ihtiyacı karşılanmıştır.

bunun sonu sigorta sisteminde değişikliktir. amerika'da ki gibi senin sigortan bu tedaviyi karşılamıyor bunun için ekstra ödeme yapman lazım gibi.

aslında geldi de adına tamamlayıcı sağlık sigortası dediler. bunu yapınca özelde para vermiyorsun ama bu sigortaya düzenli ödeme yapıyorsunuz.
ayrıca çalışmıyorsansız sgk borcu bile çıkıyor.

neoliberal politikaların sonucudur. devleti bile müşteri yapar millete ne yapmaz. hatta yapmıştır şehir hastaneleri örneğinde olduğu gibi.

sağlık ve eğitim özelleştirilemez.

yoksa gelecek için sağlıklı ve eğitimli yeni nesiller nasıl yetişecek.

olması gerekendir. her şey özelleştirilmelidir. devlete ait olan her sektör millete yüktür.

babam kalp hastalığı sebebiyle düzenli ilaç kullanması gereken bir tonton. ayrıca kronik ilaç yazdırmayı unutma hastası. hafta sonu bi baktık ilaçları bitmiş. ilk nöbetçi eczanede aldık soluğu. bir kalp ilacıyla iki grip ilacı aldık. toplamda 100 tl. (eczanenin internet bağlantısında sorun varmış raporlu kalp ilacını da parayla almamız gerekti.)

babam dün yazdırmış ilaçları. bugün reçeteyle gittim eczaneye. rapor artık sistemde göründüğü için iki kalp ilacı daha aldım. toplamda 5 ilaç. hafta sonu verdiğimiz 100 tlnın da 84sını geri aldım.

yani beş kutu ilaç sadece 16 tl tuttu.

sağlık sistemi özelleştirilirse ben bunları 16 tl ödeyerek alabilir miyim?

sanmıyorum.

bu konuda uzun uzun yazmak isterdim fakat "hasta" yım. bu nedenle aşağıya "oscar ödüllü irlanda asıllı amerikalı oyuncu, film yapımcısı, film yönetmeni, senarist, yazar ve liberal politik yorumcu. tüm zamanların en çok gişe yapan üç belgeseli olan bowling for columbine, fahrenheit 9/11, ve hasta'nın yönetmeni, senaryo yazarı ve yapımcısı" olan "michael francis moore" un "sicko/hasta" filminin türkçe alt yazılı linkini bırakıyorum. izleyin izlettirin.

www.altyazilifilmizle.tv/ha...

(ilk 30 sn boş direkt kaydırıp geçin. )

zaten öyle olmadı mı? devlet hastaneleri o kadar kötü bir durumda, sistemsel olarak o kadar saçma ki insan bununla uğraşacağıma parasıyla özele giderim daha iyi diye düşünür.

sağlık sisteminin özelleştirilmesini savunan insanlar ya sabunu sarı tuzu kuru, cepleri, banka hesapları silme dolu zengin asalaklardır. ya da hayatında hiç doktora yolu düşmemiş, ya da hiç para kazanmamış baba parası yiyen salak asalaklardır. özel hastaneye "benim sigortam var, üç kuruş ödemem ben yıhaaa" deyip on bin lira geçirilen adam gördüm. hadi bakalım asgari ücret alan versin bu on bin lirayı.

insan ne kadar fakir olursa olsun, "çocuğum okursa kurtulur" ve "hastaneye düşersem bakarlar" umudunu elinden alamazsınız.

ha alırsınız, milletin parayı kaybedince sağa sola saldırdığı, toplumuna düşman olduğu, tamamiyle yönetilmez bir toplum yaratırsınız.

kestiğiniz her sosyal mekanizmanın bir sosyal bedeli vardır ve ne kadar zengin olursanız olun, size patlar. brezilya'daki zenginler gibi tel örgülü sitenizden sokağa bile çıkmaz hale gelirsiniz.

bu yüzden çiğ ve altı boş bireycilik gerçek kapitalizme de düşmandır.

olması gerekendir. geç bile kalınmıştır. her kurum özel sektöre geçmelidir. vergilerimle asgari ücretli adamın 5. çocuğunun doğum masraflarını ya da hastane hastane gezip her yerde 1 tane mr çektiren yaşlıları finanse etmek zorunda değilim.

ultrason için 7 ay sonrasına randevu veriyor devlet hastaneleri * yani hastalıktan yedi ayda ölmezseniz ultrason çekilebiliyorsunuz, hal böyle olunca özel hastaneye gitmek zorunda kalıyor insanlar. sonuç olarak sağlık sistemi zaten özel bir başka değişle paranız varsa sağlınızı koruyabiliryorsunuz .