1.
bir düşüncenin diğer insan ya da insanlar tarafından duyulmasını çeşitli sebepler ile engellemek.
devamını gör...
2.
genelde devletler tarafından halkın yararını gözeterek! yapılan susturma eylemi.
devamını gör...
3.
charles bukowski, bir okuyucusundan 1985'te hollanda'nın bir kütüphanesinden bir kitabının kaldırıldığı yönünde bir mektup alır,
ve :
''sevgili hans van den broek,
nijmejen kütüphanesi’nden kitaplarımdan birinin kaldırıldığını haber veren mektubunuz için teşekkür ederim. kitabım siyahlara, kadınlara ve eşcinsellere ayrımcılık yapmakla itham edilmiş. sadist olmak için sadist olduğu söylenmiş.
ben en çok mizah ve gerçekler konusunda ayrımcılık yapmaktan korkarım.
eğer siyahlar, kadınlar ve eşcinseller hakkında kötü şeyler yazıyorsam, bunun sebebi benim tanıştıklarımın öyle olmasıdır. hayatta “kötü” çok – kötü köpekler, kötü sansür; hatta “kötü” beyaz adamlar bile var. tek fark, ben “kötü” beyaz adam hakkında yazınca, onlar bundan pek şikayet etmiyor. bunun yanı sıra, “iyi” siyahlar, “iyi” eşcinseller ve “iyi” kadınların da var olduğunu söylememe bilmem, gerek var mı?
bir yazar olarak çalışmalarımda, sadece gördüklerimin fotoğrafını kelimelerimle çekmeye çalışırım. “sadistlik” hakkında yazıyorsam, bunun sebebi sadistliğin var olmasıdır. bunu ben icat etmediğim gibi, eğer yazılarımda korkunç davranışlardan bahsediyorsam, bunun da sebebi yaşamlarımızda böyle şeylerin oluyor olmasıdır. ben şeytani bir kötülüğün yanında değilim, eğer gerçekten öyle bir şey var ise. yazdığım her davranışı onaylıyor olmadığım gibi, sırf yapmış olmak için çamurlu sularda oyalanıyor da değilim. ayrıca, çalışmalarıma karşı çıkan insanların, sevgi ve umuttan bahseden kısımları görmezden gelmelerini de ilginç buluyorum çünkü böyle kısımlar da var. günlerim, senelerim ve hayatım iniş ve çıkışlarla, karanlık ve aydınlıklarla dolu. sürekli olarak, sadece aydınlığı anlatsam ve diğerinden hiç bahsetmesem, bir sanatçı olarak yalancı biri olurdum.
sansür, kendilerinden ve başkalarından bazı gerçekleri saklamak isteyenlerin aracıdır. korkuları, kendilerinin gerçekle yüzleşme konusundaki beceriksizliklerinden kaynaklanır sadece. o insanlara öfke duymuyorum. sadece derin bir üzüntü hissediyorum. yetiştirilişlerinde bir yerlerde, varoluşumuzun gerçeklerine karşı bir kalkan altına alınmışlar. bir çok yön varken, sadece bir yöne bakmaları öğretilmiş.
kitaplarımdan biri hedefe konup, yerel bir kütüphanenin raflarından kaldırıldığı için cesaretim yıkılmıyor. hatta bir anlamda, düşünmeyi bilmeyen derinlikleri uyandıracak bir şeyler yazabildiğim için gurur duyuyorum. ama üzülüyorum, evet. başka birilerinin kitabı sansürlendiğinde üzülüyorum çünkü o kitaplar büyük çoğunlukla harika kitaplar oluyor, sayısı çok az olan harika kitaplardan ve seneler içinde klasiklik mertebesine ulaşmayı da başarıyorlar, bir zamanlar şoke edici ve ahlaksız diye nitelenen, şimdilerde ise üniversitelerimizin mecburi okuma listelerinde yer alan o kitaplar…
benim kitabımın o kitaplardan olduğunu da söylemiyorum, sadece bu zaman diliminde, şu anda, pek çoğumuz için son an olabilecek bir anda yani, hala aramızda küçük, buruk insanların, cadı avcılarının ve gerçeği reddedenlerin yer alması çok ama çok üzücü diyorum. ancak; onlar da bize ait, onlar da bütünün bir parçası ve bugüne kadar onlar hakkında yazmadıysam, belki de yazmalıyım, hatta belki de burada yazdım bile ve bu kadarı yeter.
hep beraber iyileşmemiz dileğiyle,
charles bukowski''
ve :
''sevgili hans van den broek,
nijmejen kütüphanesi’nden kitaplarımdan birinin kaldırıldığını haber veren mektubunuz için teşekkür ederim. kitabım siyahlara, kadınlara ve eşcinsellere ayrımcılık yapmakla itham edilmiş. sadist olmak için sadist olduğu söylenmiş.
ben en çok mizah ve gerçekler konusunda ayrımcılık yapmaktan korkarım.
eğer siyahlar, kadınlar ve eşcinseller hakkında kötü şeyler yazıyorsam, bunun sebebi benim tanıştıklarımın öyle olmasıdır. hayatta “kötü” çok – kötü köpekler, kötü sansür; hatta “kötü” beyaz adamlar bile var. tek fark, ben “kötü” beyaz adam hakkında yazınca, onlar bundan pek şikayet etmiyor. bunun yanı sıra, “iyi” siyahlar, “iyi” eşcinseller ve “iyi” kadınların da var olduğunu söylememe bilmem, gerek var mı?
bir yazar olarak çalışmalarımda, sadece gördüklerimin fotoğrafını kelimelerimle çekmeye çalışırım. “sadistlik” hakkında yazıyorsam, bunun sebebi sadistliğin var olmasıdır. bunu ben icat etmediğim gibi, eğer yazılarımda korkunç davranışlardan bahsediyorsam, bunun da sebebi yaşamlarımızda böyle şeylerin oluyor olmasıdır. ben şeytani bir kötülüğün yanında değilim, eğer gerçekten öyle bir şey var ise. yazdığım her davranışı onaylıyor olmadığım gibi, sırf yapmış olmak için çamurlu sularda oyalanıyor da değilim. ayrıca, çalışmalarıma karşı çıkan insanların, sevgi ve umuttan bahseden kısımları görmezden gelmelerini de ilginç buluyorum çünkü böyle kısımlar da var. günlerim, senelerim ve hayatım iniş ve çıkışlarla, karanlık ve aydınlıklarla dolu. sürekli olarak, sadece aydınlığı anlatsam ve diğerinden hiç bahsetmesem, bir sanatçı olarak yalancı biri olurdum.
sansür, kendilerinden ve başkalarından bazı gerçekleri saklamak isteyenlerin aracıdır. korkuları, kendilerinin gerçekle yüzleşme konusundaki beceriksizliklerinden kaynaklanır sadece. o insanlara öfke duymuyorum. sadece derin bir üzüntü hissediyorum. yetiştirilişlerinde bir yerlerde, varoluşumuzun gerçeklerine karşı bir kalkan altına alınmışlar. bir çok yön varken, sadece bir yöne bakmaları öğretilmiş.
kitaplarımdan biri hedefe konup, yerel bir kütüphanenin raflarından kaldırıldığı için cesaretim yıkılmıyor. hatta bir anlamda, düşünmeyi bilmeyen derinlikleri uyandıracak bir şeyler yazabildiğim için gurur duyuyorum. ama üzülüyorum, evet. başka birilerinin kitabı sansürlendiğinde üzülüyorum çünkü o kitaplar büyük çoğunlukla harika kitaplar oluyor, sayısı çok az olan harika kitaplardan ve seneler içinde klasiklik mertebesine ulaşmayı da başarıyorlar, bir zamanlar şoke edici ve ahlaksız diye nitelenen, şimdilerde ise üniversitelerimizin mecburi okuma listelerinde yer alan o kitaplar…
benim kitabımın o kitaplardan olduğunu da söylemiyorum, sadece bu zaman diliminde, şu anda, pek çoğumuz için son an olabilecek bir anda yani, hala aramızda küçük, buruk insanların, cadı avcılarının ve gerçeği reddedenlerin yer alması çok ama çok üzücü diyorum. ancak; onlar da bize ait, onlar da bütünün bir parçası ve bugüne kadar onlar hakkında yazmadıysam, belki de yazmalıyım, hatta belki de burada yazdım bile ve bu kadarı yeter.
hep beraber iyileşmemiz dileğiyle,
charles bukowski''
devamını gör...
4.
direk aklımıza "biippp.." sesini getirir
devamını gör...
5.
çok küçük yaşlarda ebeveynler tarafından çocuk üzerinde büyük psikolojik etkiler yaratacak olaylara karşı gözünü elleriyle kapatması.
devamını gör...
6.
totaliter devletlerin en çok sevdiği şey.
tabii ikili ilişkilerde de buna maruz kalınır. sansür sevgiyi bile kendine paravan edebilir.
show tv'de yayınlanan alev alev dizisine denk geldim az evvel, rakı masasındalar başrol oyuncusu kadın ve erkek. şişeler ve bardaklar zaten evvelden buğulanmıştı, ona alıştırdılar bizi. şuna ilk kez denk geldim, şerefe deyip kadeh tokusturdular, şerefe kelimesi biplendi.
iste böyledir hegemonya.
dün görüntü biplendi, şimdi de kelime. daha ne var sırada, yasayıp göreceğiz...
gözetleme kuleleri etrafımızda!
tabii ikili ilişkilerde de buna maruz kalınır. sansür sevgiyi bile kendine paravan edebilir.
show tv'de yayınlanan alev alev dizisine denk geldim az evvel, rakı masasındalar başrol oyuncusu kadın ve erkek. şişeler ve bardaklar zaten evvelden buğulanmıştı, ona alıştırdılar bizi. şuna ilk kez denk geldim, şerefe deyip kadeh tokusturdular, şerefe kelimesi biplendi.
iste böyledir hegemonya.
dün görüntü biplendi, şimdi de kelime. daha ne var sırada, yasayıp göreceğiz...
gözetleme kuleleri etrafımızda!
devamını gör...
7.
iletişim araçlarının gelişimi ile hayatımızdaki yerini almış gibi görünse de fikirlere yapılan sansür insanlık için yüzyıllardır var olmaktadır. günümüz anlamındaki sansür, yani istenmeyenin engellenmesi eylemi, matbaanın gelişimi ile ilk iletişim araçlarından olan kitap, gazete gibi kitlesel araçlarda ortaya çıkmıştır. milletimizin tarihinde ıı. abdülhamid döneminde en sert sansür yaşanmıştır. ön sansür denilen, daha baskıya girmeden yasaklanması, basılmasına izin verilmemesi ve matbaanın-derginin-gazetenin kapatılması gibi sert işlemlerle karşılaşılmıştır. bir de olayın otosansür boyutu vardır. belirli olarak sınırlayan hiçbir şey olmamasına rağmen kişinin kendini sansürlemesi veya kendi çalışmalarını sansürlemesidir. özellikle otosansür olayı günümüzde beyinleri ele geçirmiş durumda çünkü yorum yaparken aman şu hassasiyeti olana zarar verir miyim, aman şunlar yanlış düşünür mü demekten düzgünce kendini ifade edemez hale geldi insanlar maalesef.
tabii olayın devlet eliyle sansürlenme durumu bilindik bir şey, onu bu ülkede yaşayan herkes fazlaca şahit olmuştur veya 'bizde sansür yoktur, sadece toplum huzuru ve daha birçok değerin korunması açısından cezalar uygun görülür' tarzı savunmalara çokça şahit olmuştur.
tabii olayın devlet eliyle sansürlenme durumu bilindik bir şey, onu bu ülkede yaşayan herkes fazlaca şahit olmuştur veya 'bizde sansür yoktur, sadece toplum huzuru ve daha birçok değerin korunması açısından cezalar uygun görülür' tarzı savunmalara çokça şahit olmuştur.
devamını gör...
8.
yazılan entrylere katılmakla beraber bir de farklı boyuttan bakılmasını istediğim kavramdır.
televizyon dizilerinde sigara serbest olsa, başroldeki adam efkarlandıkça ters ışıkta duman motifleri altında kibritini yakıp sigarasından derin derin çekse, inanın ki sigara kullanım oranı artar. mafya dizilerindeki küçük sembolleri bile lisede öğrenciler nerelerine çizeceklerini şaşırıyorlar. bir ara duvarlar ve her 10 erkek öğrenciden birinin kolları çukur dizisinin sembolleriyle doluydu.
şimdi sansür taraftarı olarak etiketlenmeyeyim. ilk cümlelerimde de söylediğim gibi, farklı açıdan da değerlendirilmesi gereken kavramdır.
televizyon dizilerinde sigara serbest olsa, başroldeki adam efkarlandıkça ters ışıkta duman motifleri altında kibritini yakıp sigarasından derin derin çekse, inanın ki sigara kullanım oranı artar. mafya dizilerindeki küçük sembolleri bile lisede öğrenciler nerelerine çizeceklerini şaşırıyorlar. bir ara duvarlar ve her 10 erkek öğrenciden birinin kolları çukur dizisinin sembolleriyle doluydu.
şimdi sansür taraftarı olarak etiketlenmeyeyim. ilk cümlelerimde de söylediğim gibi, farklı açıdan da değerlendirilmesi gereken kavramdır.
devamını gör...
9.
gerçek hayatta olduğu gibi sanal dünyada da en çok yapılan sistemli engellemedir.
devamını gör...
10.
sırf ilk zamanlar da bir konuyu savunmak için yazdığım da, susturulmak için ceza almıştım, hem de flood cezası. o gün şaşırmadım, bu duruma.
devamını gör...
11.
kafa sözlükte küfür ve hakaretlere bolca uygulanır.
devamını gör...
12.
hadi size bir türk dizisindeki olmazsa olmaz bazı kurallardan bahsedeyim.
dizilerde aptal saptal yerlerde sansür kullanılır.. sebebi ise gelecek nesillere kötü örnek oluşturmamaktır. ne kadar iyi bir yetiştirme tarzı değil mi? ancak şiddet, dehşet-ül vahşet, tecavüz, taciz gibi şeyler sansürlenmez. çünkü neden olmasın? rtük çocuklar için kötü örnek oluşturacak şeylerim içki, sigara, alkol bidonu, rakı bardağı olduğunu düşünüyorsa öyledir sonuçta. şiddet, tecavüz, taciz örnek alınsa da oluuuur alınmasa da olur sonuçta.
dizilerde aptal saptal yerlerde sansür kullanılır.. sebebi ise gelecek nesillere kötü örnek oluşturmamaktır. ne kadar iyi bir yetiştirme tarzı değil mi? ancak şiddet, dehşet-ül vahşet, tecavüz, taciz gibi şeyler sansürlenmez. çünkü neden olmasın? rtük çocuklar için kötü örnek oluşturacak şeylerim içki, sigara, alkol bidonu, rakı bardağı olduğunu düşünüyorsa öyledir sonuçta. şiddet, tecavüz, taciz örnek alınsa da oluuuur alınmasa da olur sonuçta.
devamını gör...
13.
adını söylemekten sakındığım bir ülkede sık sık uygulanan eylem.
devamını gör...
14.
yeterli miktarda gerekli yerlerde uygulanması gereken önlemdir, tabii böyle bir şey mümkünse.
devamını gör...
15.
farkında olarak ve/ya farkında olmadan karşılaştığımız durum.
devamını gör...
16.
sansürler padişahı (bkz: 2. abdülhamit)
devamını gör...
17.
dünyanın her yerinde ve her internet platformunda olan bir gerçek.
devamını gör...
18.
haberlerde küfür edilirken kesilen ses özelliği. bunun dışında bipleme efekti koyarlar.
devamını gör...
19.
sansar hayvanı gibi çirkin, hepçil, zarar vericidir.
devamını gör...
20.
o zaman da öyle düşünüyordum şimdi de aynı şekilde düşünüyorum: evlilik programlarına sansür uygulandığında her şey çığrından çıkmaya başladı.
yanlış anlaşılmasın evlilik programlarını savunuyor değilim ama bu programlar halk talep göstermediği için yayından kalkmalıydı, first lady istemediği için değil.
çünkü o zaman durum şöyle bir hal aldı:
bence evlilik programlarını yasaklandın dedikten ve alelacele bu programlar yasaklandıktan sonra insanlar bir kişinin tepkisi ile bir program formatının ağar topar değiştiğini gördü. bu da sansüre yeni bir boyut kazandırdı.
ya aynı lady spor haberlerini, ekonomi haberlerini, belgeselleri de zararlı bulursa? bunun üzerine ne işe yaradığını kendinin de bilmediği rtük durumdan vazife çıkarıp onu bunu sansürlemeye başladı.
yetmedi elbette, bu sefer kanallarda coştu ve manalı manasız her şey sansürlendi. yöneticilerimizin canını sıkma ihtimali olan, abdestini kaçırabilecek her şey sansürlendi. daha doğrusu kanallar otosansürün tadını çıkarmaya başladı.
daha da beter olacak. şimdi benim bunu yapanlara sansür ve otosansüre bulunanlar bir sorum var:
sürekli sansürlediğiniz o ünlü (bkz: kemal sunal)sözü neydi?
yanlış anlaşılmasın evlilik programlarını savunuyor değilim ama bu programlar halk talep göstermediği için yayından kalkmalıydı, first lady istemediği için değil.
çünkü o zaman durum şöyle bir hal aldı:
bence evlilik programlarını yasaklandın dedikten ve alelacele bu programlar yasaklandıktan sonra insanlar bir kişinin tepkisi ile bir program formatının ağar topar değiştiğini gördü. bu da sansüre yeni bir boyut kazandırdı.
ya aynı lady spor haberlerini, ekonomi haberlerini, belgeselleri de zararlı bulursa? bunun üzerine ne işe yaradığını kendinin de bilmediği rtük durumdan vazife çıkarıp onu bunu sansürlemeye başladı.
yetmedi elbette, bu sefer kanallarda coştu ve manalı manasız her şey sansürlendi. yöneticilerimizin canını sıkma ihtimali olan, abdestini kaçırabilecek her şey sansürlendi. daha doğrusu kanallar otosansürün tadını çıkarmaya başladı.
daha da beter olacak. şimdi benim bunu yapanlara sansür ve otosansüre bulunanlar bir sorum var:
sürekli sansürlediğiniz o ünlü (bkz: kemal sunal)sözü neydi?
devamını gör...