sayısal döver.
devamını gör...
saçma bir kıyaslama daha. şimdi size oturup çoklu zeka kuramından söz ederdim ama gerek yok. gerçi sizin de suçunuz yok. eğitim sistemimiz size sayısalın kıymetli olduğunu , sözelin ise bir işe yaramayanların gittiği bölüm olarak gösterildi. size bir haberim var. ülke olarak okuduğumuzu anlamıyoruz. hem sayısalcı anlamıyor hem de sözelci. ben demiyorum uluslararası sınavlar diyor.
devamını gör...
sayısal sadece sayılarla ilgili değildir.

sayısal zeka: sorunları ya da sorun olması muhtemel şeyleri mantıksal açıdan detaylı ve hızlı bir şekilde analiz edip, çözüm üretme, bilimsel araştırmalar yapmaya yatkınlık ve sayısal/matematiksel işlemleri kolayca çözebilme yeteneğidir.
sözel (dilsel) zeka : insanların kelimeleri düşünebilmesi ve kelimeleri kullanarak düşüncelerini ifade edebilmesi yeteneğidir. ... basit bir mektuptan, bir roman yazmaya varıncaya dek, dil ile ilgili bir çok faaliyet sırasında sözel zeka kullanılır.
devamını gör...
biri iç açıları bilir, biri iç acıları.
devamını gör...
sayısalı seçin. sözel seçerseniz zaten iş bulabilme imkanınız da yok. sınava girecek 100 kişiden 99 tanesi de kafasını çalıştırıp milyoner olan o %1 lik dilimde olamayacağına göre sayısala çalışın ve kendinizi kurtarmaya odaklanın.
devamını gör...
inanır mısınız dil bölümü diye bir şey de var.
devamını gör...
sayısal çıkışlı bir filolog olarak iki tarafı da gördüğüm için, al birini vur ötekine dediğim karşılaştırma.
devamını gör...
bu ülke de matematiği iyi olanlar sayılsala gider, iyi olmayanlar eşit ağırlığı seçer, sayıların keşfinden haberi olmayanlar ise sözeli tercih eder.

yanlış anlaşılmasın! bu bir yergi değil, sistem eleştirisidir. özellikle benim gibi alt sınıfta yaşayanlar için tercih değil, çoğu ebeveynler tarafından dayatılan zorunluluktur.

bu çıkarımı sayısal çıkışlı, sözel bölüm mezunu ve eşit ağırlık bölümü okuyan biri olarak yapıyorum. geçen sene başladığım sosyoloji bölümünden mezun olanlar ne iş yapar diye soran çok sevgili, üstün donanımlı, 657'li babam, 9. sınıfı bitirdiğimde ilk defa okuluma gelip, sırama oturup 'diğer bölümlerde meslek yok sen sayısala parmak kaldır' demiştir.
devamını gör...
bir sözelciyle saatlerce muhabbet edebilirsiniz ama sayısalcı biriyle... hiç sanmıyorum.
devamını gör...
imkanlar sınıf sistemi yükseldikçe sayısal durumu artar. matematiği anlamaya çalışıp hiçbir zaman anlayamam ve yapamamam beni sözelci olmaya yönlendirdi
devamını gör...
sayısalcı bir sözelci olarak sisteme fatal error verdirtmişimdir..
devamını gör...
eşit ağırlık ve sözel okuyan bir insan olarak şunu söyleyebilirim. sayısalcılar, matematik yapabilme özgüveniyle zor olanın sayısalcılık olduğunu söylüyor. benzer şekilde sözelciler de sayısalcıların tek formülle bir çok soru çözebildiğini, oysa sözel derslerde böyle bir şeyin mümkün olmadığını dolayısıyla asıl zor olanın sözelcilik olduğunu savunuyorlar. eşit ağırlık öğrencileri ise hem matematik hem edebiyat beklentisi nedeniyle iki tarafın ağırlıklarının kendilerinde olduğunu bu nedenle en zor işin de kendilerinde olduğunu söylüyor.

ezcümle: siz neden zevk alıyorsanız kolay olan odur. ben çatır çatır geometri yapan 14 yaşındaki çocuğa üç saat boyunca bir atasözünü anlatmaya çalıştığımı bilirim. "el elin eşeğini türkü söyleyerek arar" lafı ne kadar zor olabilir, bilemiyorum ama yapamayan var.
devamını gör...
sayısalcılar sözel soruları yapabilirken sözelcilerin sayısal soruları yapamaması,
bu arada eşit ağırlık temelli'dir.
devamını gör...
ne derece sayısal ne derece sözel önemli olan budur.
devamını gör...
sayısal yerden yere vurur.gereksiz versus.

not: ea'cıyım.
devamını gör...
ben tm'ciydim cınım.
devamını gör...
insanların sayısal sözel eşit ağırlık diye ayrılmasını yanlış buluyorum, çok iyi bir matematik profesörü aynı zamanda iyi bir şairde olabilir. yada bir edebiyatçı kuantum fiziğine ilgi duyup bu alanı kendi eserlerinde kullanabilir. bir dil bilimci aynı zamanda çok iyi bir tarihçi olabilir gibi... bence eğitim sistemi insanları ayırarak içlerindeki potansiyeli öldürüyor. keza çoğu üniversitede alan dışı bir derse girilmiyor (öğrencinin istediği) ve bence bu çok yanlış. kendi alanı dışında alanları görmek hem kendi alanında hem de kendi hayatında geniş bir bakış açısına sahip olmayı sağlar diye düşünüyorum. ayrıca günümüzde ve gelecekte multidisipliner meslekler git gide artıyor ve artacaktır.
devamını gör...
türkiye'de çocuklar ilgi ve yeteneklerine göre sayısal- sözel diye ayrılmaz: sayısalı yapamayan sözelci olur.

elbette matematikçi ṣair çıkar, mühendis yazar çıkar ama tersi çıkmaz bu devirde.
devamını gör...
bence sevdiklerimiz ve sevmediklerimiz var. normal zekada biri temel düzeyde matematik öğrenebilir.

öğrenme gerçekleşmiyorsa ailesi ve öğretmeni üstünde durmamıştır. yoksa ortalama zeka seviyesi yeterli matematik öğrenmeye ama işte zor olan çalışmak ve azimle çalışmaya devam etmek.

bence çocukların merak duygusunu köreltmemek en önemlisi. doğayla iç içe olabilse çocuklar etrafı gözlemle daha iyi inceleyecek ama malum burası türkiye olduğu için öyle doksanlarda olduğu gibi akşam baban gelmeden evde ol dönemi bitti çok zaman önce.

daha yakın zamanda bir sürü ağır suçluyu bile isteye saldılar.

içeride olan ve içeriden çıkanları geçelim. dışarıda olup kendi halinde yolda yürürken samuray kılıcı ile saldırılabiliyor bu ülkede ya da tam otomatik tüfeklerle de_esenyurt haritası kuruyor adamlar ama kurşunlar gerçek.

özel korunaklı sitelerde değilseniz asayiş açısından % 100 güvende hissediyorum derseniz saygı duyarım.
devamını gör...
bu tercihlere göre zeka seviyesi ayarlama olayı var var. bu hem saçma hem de insanların sanki tek odağı ve tek alanı olmalıymış gibi davranıyorlar.
ben lisede müzik ve ingilizce dışında her dersi seviyordum.
sonra a mı, b mi ve c mi seçmek zorundasın ama sadece birini.
istediğin meslek ne ona göre seçeceksin. tıp diyelim mesela.
ama ben fizik ve ileri kimya görüyorum?
mühendislik diyelim ya da yazılım ama ben biyoloji görüyorum?
üniversiteye gidince o derslere de veda ediyoruz. işine yarayacak 1-2 ders dışında diğerlerinin sana faydası olmuyor. peki okul sana faydası olacak (bölümlere ayırıyor ya) dersleri ne kadar öğretebiliyor? sen bir seçime gidiyorsun, ders çeşitliliğin azalıyor ama yine doğru düzgün öğrenemiyorsun.
bunu sınavda binlerce kişinin boş çekmesinden uyduruyorum(!).
ya da 40'lık sorularda netlerin 20-25 üzerine çıkmayışından?
sen çalışkan olsan bile vasat öğretmenle doğru düzgün ilerleyemezsin.
sen tembel olsan bile iyi bir öğretmen seni ileri taşır. ve sen dersi takmamayı veya üstüne düşmemeyi bırakıp ilgilenirsin.
geleceğimizi öğretmenler bizden daha çok etkiliyor. ve o her 4 yıl sonra olan sınavlar? 4 yılı verimli geçirsen bile o sınavda hastalansan ya da baş ağrısına yakalansan lise kaliten düşecek veya bir yılın gidecek. liseyi bitirmen 12 yılını alıyor. ve senin 1 yılı daha çöp edebilmene izin veren sistem (!) var. benim zamanım bu kadar mı önemsiz ya da emeklerim vs.? senden o yılları alıp ne iyi bir üniversite kazanabilme şansı sunuyor ne de o kadar yıla rağmen doğru düzgün mesleğini yapabilmene olanak sağlıyor?
ee ama hani başrol ben ve eğitimdik?

senden çaldığı 12 yıl var, 2+4+6 yıl üniversite. daha mı ilerleteceksin 2+4 yıl daha. 30 yıl ömrün belki tamamı belki yarısı? bu kadar uzun eğitim ne vadediyor?
mesleğin sallantıda, mesleğin sana geleceğini rahatça yaşayabilmen için yetmeyecek.
"hani sen az süründün, az daha sürün ne olacak?" der gibi.
günümüzde en önemli ve en çok maaş alabilecek meslek grupları bile geçinemiyor?
iyi bir öğretmen olmak kolay mı, iyi bir doktor olmak, iyi bir polis, iyi bir asker vs.
okulda mesleki güvenliğin yok, hastanede yok? oralarda yoksa nerede olacak? hapishanede mi, sınır dışında mı?..
aldığım sözel derslerdeki konuların çoğunu unuttum. sayısal derslerdeyse bakınca hatırlayabiliyorum. en son sayısaldan değil eşit ağırlık bölümünden tercih yapmak zorunda kaldım. ne alaka değil mi?
seçtiğim bölümle de hiçbir dersin alakası yok?
o derslerle o kadar vaktim alındı, o kadar kafa patlattım vs. neyime yaradı? bir de en son o kadar sözel ve uygulamaydı ki arada da; temel kimya, işletme, saç deri hastalıkları, refleksoloji, mikrobiyoloji vs. vardı da nefes alabiliyordum.
bağlantılı gibi duruyor ya aslında değil. çünkü o derslere baktığımda şunu dedim" ben lisede o dersleri görmeseydim bunları öğrenemez miydim?"
cevap" öğrenebilirdim." çünkü orada dersin yine kelime anlamindan başlıyorlar. bazen tekrar bazen dala göre yeni bilgiler vs. yani o 12 yıllık program beni üniversiteye pek hazırlamamış.
belli başlı bölümlerde o dersler işe yarabilir. direkt o derslerin alanından bölüm seçiyorsanız?..
12 yıl ya 6 ya da 3 üniversite demek? farklı alanlar, farklı hedefler. bunlar benden çalındı sizden de çalındı.
ya süründüren ya da mesleğini yaptıramayan eğitim sisteminden ben nefret ediyorum...
mesleği yapabilip hakkını alabilmemiz çok nadir ya... tanıdığınız yoksa ya da olmasına rağmen siz yine kendi tırnaklarınızla bir yere gelebilmeyi düşünüyorsanız çok, çok zor.
ben başkasının yardımına ihtiyaç duyacak kadar vasıfsız biri değilim. ayrıca kul hakkı yiyip insanlığımı kirletmektense tırnaklarımın altını kirletmeyi tercih ederim. bu yüzden her şey de kaybediyorum. ama umrumda mı hayır çünkü yine böyle yaşayabiliyorum ama kendi kimliğimi kaybetsem ya da bozsam öyle yaşayamam. kendimden nefret ederim. kendime bile torpil yapamıyorum işte...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sayısal vs sözel" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim