sözlüğün ekşimeye başlaması
başlık "iorek byrnison" tarafından 15.03.2021 23:25 tarihinde açılmıştır.
41.
girdiğim ortamı ekşitmesem garip olurdu dediğim durumdur. yeni geldim lütfen ekşimesin.
devamını gör...
42.
sözlük hakkındaki onlarca tespitten sadece biri.
buradaki bazı insanların bir türlü anlamak istemediği bir şey var gördüğüm kadarıyla. ben ve benim gibi düşünen insanlar "burada asla eğlence olmasın" kafasında değiller. her şeyin ölçülü ve dengeli olanı güzeldir. fakat eğlenceden anladığımız şeyler arasındaki fark sıkıntı çıkarıyor. sevgili ateist kaplumbağa'nın kafa sözlük haber ajansı başlığını hatırlarsınız. işte bu tür başlıklar insanları eğlendiriyor ve arkalarında belirli bir emek var. kimsenin de bu tür başlıklardan şikayetçi olmadığını tahmin ediyorum. fakat iş "okuduğun kitabın adını pet şişeye uyarla" ya da "içinde sevdiğin yemeğin geçtiği bir cümle kur" gibi üzerinde düşünülmemiş, akla gelir gelmez burada hemen açılmış başlıklara geldiğinde işin rengi biraz değişiyor. hepiniz biliyorsunuz bu tür başlıklara sırf yazmış olmak için yazıldığını ve kimsenin de doğru dürüst okumadığını yazılanları. kaba tabirle "birbirimizi yemeyelim"!
"okuma, engelle" diyeceksiniz kolay yoldan. mesele benim engellemem değil. burada x kişinin açtığı güzel bir başlık ışık hızıyla yok oluyorsa ve o türden başlıkları okumak isteyen onlarca/yüzlerce insan varsa, bu insanların hepsinin tek tek aynı başlıkları engellemesi gerekir ki, bahsi geçen o başlık ortadan kaybolup gitmesin. fakat burada kendince bazı prensipleri gereği hiçbir insanı ve başlığı engellemeyen insanlar var. bu insanların sol frame'inde ne görüneceğini, ben kendi sol frame'imi düzenleyerek ayarlayamam. toplu bir hareket olmadığı sürece başlık engellemenin, kişinin kendisinden başka kimseye bir yararı yok. dolayısıyla ben yarım sayfa bilgi
girip o tanımı insanlar görsün, ihtiyacı olan varsa okusun ve faydalansın diye beklersem daha çok beklerim "engelle" mantığına göre hareket edersem.
***
"çözüm olarak ne öneriyorsun o zaman?" diyeceksiniz. hiçbir şey öneremiyorum çünkü önerilerimiz diğer yazarlar tarafından dikkate alınmıyor zaten. dile dolanmış 2 adet savunma var:
1- formata uygun olduğu sürece her istediğimi yapabilirim.
2- bilgi istesem bilmem hangi mecraya giderim.
işte bu savunmaların sonucu açılıyor bu sözlükle ilgili şikayet başlıkları.
öncelikle, formata uygunluk tek başına kriter değil, olmamalı. neden bazılarınızın başlıkları siliniyor? çünkü formata uygun ama içerik olarak insanların değer verdiği bazı şeyleri itin bir tarafına sokmaya yönelik. arayıp bulamıyorsunuz o başlığı açmanıza engel olan format kuralını, sonra da "ben formata uygun başlık açmıştım/tanım girmiştim, bunu silmeye yönelik bir kural yok ama sildiler" diyorsunuz. siliyorlar çünkü bazı spesifik konularla ilgili yazılar, kurallarda geçmese de, silinmek için inisiyatif gerektiriyor. buradan da anlıyoruz ki bir şeyi yapmak için "formata uyuyorum ben" demek tek başına yeterli değil. eğlence başlıkları da buna dahil, diğer başlıklar da... mesela "ben bilgi veriyorum" diyerek yalan yanlış şeyler yazıyorsanız, bunun tespiti durumunda bunlar da silinir ya da düzeltmeniz istenir yazdıklarınızı.
"bilgi istesem şuraya giderim" konusuna gelince... aynı mantıkla biz de karikatür istesek bir karikatüristin instagram sayfasına, sürekli goygoy istesek twitter'a, sanaldan tanışacağımız kişilerle seks yapmak istesek tinder'a gideriz, öyle değil mi? bu şekilde düşünürsek sözlüğün kapısına da kilidi vurmak gerekir çünkü burada yapılan, yazılan her şeyin muadili var ve isteyen gidip hepsini başka ortamlarda da okuyabilir. burada sıkıntımız bilgi yazılması da değil, eğlenilmesi de değil. bunlar arasındaki dengesizlik bizim sıkıntımız. bilgi içeriği isteyenleri "sürekli bilgi mi olurmuş?" diyerek faşistlikle suçlayanların aynı şeyi eğlence lehine yaptığını görmek de işin ironik, hatta belki biraz da trajikomik boyutu.
sonuç olarak, kendi adıma, ben sözlükte eğlence de istiyorum ama birçoğumuz gibi, bunun kaliteli olmasını istemek de hakkım sanırım. bu talebin bu kadar küçümsenmeye ya da kınanmaya çalışılması da hoş değil. yarınlar yokmuşçasına başlık açıp kendi kendine çılgınca eğlenen kişiler bunu yaparken "hak", bundan bunalıp "tamam da biraz da kaliteye mi önem verseniz acaba?" deyince "sıktınız artık!..."
böyle çifte standart olmaz.
***
sonuç ne? benim açımdan bir sonuç yok. iki taraf da kendi düşüncesini doğru bulduğu için burada değişen bir şey olmaz. buraya kadar yazdıklarım bir çeşit sesli düşünme ve içini dökme gibi algılanabilir. herkes ayrı telden devam...
buradaki bazı insanların bir türlü anlamak istemediği bir şey var gördüğüm kadarıyla. ben ve benim gibi düşünen insanlar "burada asla eğlence olmasın" kafasında değiller. her şeyin ölçülü ve dengeli olanı güzeldir. fakat eğlenceden anladığımız şeyler arasındaki fark sıkıntı çıkarıyor. sevgili ateist kaplumbağa'nın kafa sözlük haber ajansı başlığını hatırlarsınız. işte bu tür başlıklar insanları eğlendiriyor ve arkalarında belirli bir emek var. kimsenin de bu tür başlıklardan şikayetçi olmadığını tahmin ediyorum. fakat iş "okuduğun kitabın adını pet şişeye uyarla" ya da "içinde sevdiğin yemeğin geçtiği bir cümle kur" gibi üzerinde düşünülmemiş, akla gelir gelmez burada hemen açılmış başlıklara geldiğinde işin rengi biraz değişiyor. hepiniz biliyorsunuz bu tür başlıklara sırf yazmış olmak için yazıldığını ve kimsenin de doğru dürüst okumadığını yazılanları. kaba tabirle "birbirimizi yemeyelim"!
"okuma, engelle" diyeceksiniz kolay yoldan. mesele benim engellemem değil. burada x kişinin açtığı güzel bir başlık ışık hızıyla yok oluyorsa ve o türden başlıkları okumak isteyen onlarca/yüzlerce insan varsa, bu insanların hepsinin tek tek aynı başlıkları engellemesi gerekir ki, bahsi geçen o başlık ortadan kaybolup gitmesin. fakat burada kendince bazı prensipleri gereği hiçbir insanı ve başlığı engellemeyen insanlar var. bu insanların sol frame'inde ne görüneceğini, ben kendi sol frame'imi düzenleyerek ayarlayamam. toplu bir hareket olmadığı sürece başlık engellemenin, kişinin kendisinden başka kimseye bir yararı yok. dolayısıyla ben yarım sayfa bilgi
girip o tanımı insanlar görsün, ihtiyacı olan varsa okusun ve faydalansın diye beklersem daha çok beklerim "engelle" mantığına göre hareket edersem.
***
"çözüm olarak ne öneriyorsun o zaman?" diyeceksiniz. hiçbir şey öneremiyorum çünkü önerilerimiz diğer yazarlar tarafından dikkate alınmıyor zaten. dile dolanmış 2 adet savunma var:
1- formata uygun olduğu sürece her istediğimi yapabilirim.
2- bilgi istesem bilmem hangi mecraya giderim.
işte bu savunmaların sonucu açılıyor bu sözlükle ilgili şikayet başlıkları.
öncelikle, formata uygunluk tek başına kriter değil, olmamalı. neden bazılarınızın başlıkları siliniyor? çünkü formata uygun ama içerik olarak insanların değer verdiği bazı şeyleri itin bir tarafına sokmaya yönelik. arayıp bulamıyorsunuz o başlığı açmanıza engel olan format kuralını, sonra da "ben formata uygun başlık açmıştım/tanım girmiştim, bunu silmeye yönelik bir kural yok ama sildiler" diyorsunuz. siliyorlar çünkü bazı spesifik konularla ilgili yazılar, kurallarda geçmese de, silinmek için inisiyatif gerektiriyor. buradan da anlıyoruz ki bir şeyi yapmak için "formata uyuyorum ben" demek tek başına yeterli değil. eğlence başlıkları da buna dahil, diğer başlıklar da... mesela "ben bilgi veriyorum" diyerek yalan yanlış şeyler yazıyorsanız, bunun tespiti durumunda bunlar da silinir ya da düzeltmeniz istenir yazdıklarınızı.
"bilgi istesem şuraya giderim" konusuna gelince... aynı mantıkla biz de karikatür istesek bir karikatüristin instagram sayfasına, sürekli goygoy istesek twitter'a, sanaldan tanışacağımız kişilerle seks yapmak istesek tinder'a gideriz, öyle değil mi? bu şekilde düşünürsek sözlüğün kapısına da kilidi vurmak gerekir çünkü burada yapılan, yazılan her şeyin muadili var ve isteyen gidip hepsini başka ortamlarda da okuyabilir. burada sıkıntımız bilgi yazılması da değil, eğlenilmesi de değil. bunlar arasındaki dengesizlik bizim sıkıntımız. bilgi içeriği isteyenleri "sürekli bilgi mi olurmuş?" diyerek faşistlikle suçlayanların aynı şeyi eğlence lehine yaptığını görmek de işin ironik, hatta belki biraz da trajikomik boyutu.
sonuç olarak, kendi adıma, ben sözlükte eğlence de istiyorum ama birçoğumuz gibi, bunun kaliteli olmasını istemek de hakkım sanırım. bu talebin bu kadar küçümsenmeye ya da kınanmaya çalışılması da hoş değil. yarınlar yokmuşçasına başlık açıp kendi kendine çılgınca eğlenen kişiler bunu yaparken "hak", bundan bunalıp "tamam da biraz da kaliteye mi önem verseniz acaba?" deyince "sıktınız artık!..."
böyle çifte standart olmaz.
***
sonuç ne? benim açımdan bir sonuç yok. iki taraf da kendi düşüncesini doğru bulduğu için burada değişen bir şey olmaz. buraya kadar yazdıklarım bir çeşit sesli düşünme ve içini dökme gibi algılanabilir. herkes ayrı telden devam...
devamını gör...
43.
bu kadar entry'ye kabaca göz attım. evet ruhum sıkılıyor bu ara uzun okumadım. noolmuş simdi? niye ekşimişiz? troll mü yapmış, bilgi veren başlık mı azmış yoksa fazla goygoy mu dönüyormuş?
takılmayın abicim, biraz bakın diğer tarafa öyle mal başlıklar ve öyle malca yazanlar var ki.
sen varsa vereceğin bilgi onu ver, okuyacağın bilgi varsa oku, ya da yap esprini. ben kafamı dağıtmaya, bazen de kendimi anonim ortamda ifade etmeye giriyorum. viki olduk da haberimiz mi yok?
takılmayın abicim, biraz bakın diğer tarafa öyle mal başlıklar ve öyle malca yazanlar var ki.
sen varsa vereceğin bilgi onu ver, okuyacağın bilgi varsa oku, ya da yap esprini. ben kafamı dağıtmaya, bazen de kendimi anonim ortamda ifade etmeye giriyorum. viki olduk da haberimiz mi yok?
devamını gör...
44.
hemen hemen herkes direkt yazar yapılırsa devam edecek olandır. * * * * *
kafa sözlük'e getirilen eleştirilerde hiç doğruluk payı yok mudur sahiden? sözlük başından beri bu şekilde miydi? yani kimilerinin kokuşmuş, iğrendirici olarak adlandırdığı şekilde...
başından söyleyeyim. söyleyeceklerim kişisel görüşümdür. batması taraftarı olmadığım bir gemi için sarf edilen sözlerdir. ayrıca yazılanlara, genel sözlük haline yönelteceğim eleştiriler kendi yazdıklarımın çok iyi, faydalı olduğu anlamına da gelmemelidir. herkes zaman zaman niteliksiz yazabilir ve yazabilmelidir. faydası olmayan her zaman olacaktır. ancak önemli olan bu faydasızlıklar yığınının artıp artmamasıdır. yani iyi ve nitelikli olanın görülmeyip kötü ve niteliksiz olanın görülmesi. yani sol frame'de okunmaya değer bir şey bulunamamasından bahsediyorum.
vasat olan ve vasat olmayan. bir sözlük ortamında elbette her iki kesimden "tanımlar" bulunacaktır. bundan kaçışımız elbette yok. hele de büyümekte olan bir sözlük'te asla imkanı yok kaçmanın. lakin vasat olan, benim birazdan adlandıracağım üzere tanım yığını, günbegün artmakta. bu “tanım yığını”nın içerisine trolleri tam olarak aldığım söylenemez. nitekim troller de çeşit çeşit artık.
troller ve şu sürekli söylenen "nitelikli yazarlar" birbirlerini besliyordu adeta. birbirlerinin varlığından haberdar değildiler belki ama birbirleri sayesinde sözlüğü ayakta tutuyordular. açık konuşmak gerekirse eğlenceliydi de bu dinamik. bir tarafta joker olan troller ve öteki tarafta batman olan nitelikliler... sözlük ortamı böyleydi işte. joker şehirde yağma yaparken çeşitli araçlarla batman bundan haberdar değildi belki ama batman'in varlığıydı joker'in yağmasının nedeni. bir şehir olarak düşünecek olursak sözlük ortamını, bu çok doğaldı işte. kendimi eğer nitelikliler arasında sayacak olursam ben bu tablodan hoşnuttum. ara sıra trollere bakıp gülüyordum. ta ki scarecrow tüm şehre zehrini salana kadar... artık ortalık zombi kaynıyor arkadaşlar. joker bile pişman artık scarecrow'a övgü dizmekten. * nitelikli tanımlar bu zombilerin yazdıkları arasında silinip gidiyor. dahası o eski trollerin tanımları da... silikleşiyor! bu silikleşme olayını birazdan açacağım. şunu söyleyeyim, o kadar fazla boş tanım ve başlık ortaya çıktı ki sol frame'de açtığım zaman sol frame'i okuma zahmetinde bile bulunmuyorum artık. aile üyelerini kapıştıran başlıklar var örneğin. yahu tamam, başlık adına bir noktada eleştiri getirmem mantıksız olabilir, her türden başlık da illaki olacaktır zaten. ama bir tıklayalım bakalım ne varmış okunmaya değer bir şey... hani okunmaya değer diyorum çünkü kafa sözlük diğer sözlükler gibi olmayacaktı. öyle değil miydi? ben mi yanlış biliyormuşum yoksa... ah, bir başlık daha gözüme takıldı şimdi, kadın yazarlardan erkek yazarlara sorular... bu başlık bir yerden tanıdık geliyor da, dur, neydi? her neyse. cevabı zaten tahmin ediyorsunuzdur.
zombiler: vasat olanlar. troller (ki şu okunası trollerden bahsediyorum tartışmaya açık bir şekilde, geri kalanları yozlaşmıştır kanımca) bile bu zehrin altında iş yapamamaya başladı. nitelikli yazarlar da bir bir çekiliyor kabuklarına. bir sözlükte aynı tür yazarların olmasını beklemek doğru olmayacaktır, nitekim insan doğasının farklılıkları bir araya getirme konusunda üstüne yoktur. yozlaşma illaki bir yerde başlayacaktır. mesele bu yozlaşmayı ne kadar durdurabildiğimizle ilgili. fakat bu yozlaşma günbegün artıyor. yalnızca etkileşim çabası içinde olan kimseler var örneğin. ve bu kimseler beğenip beğenisini çekmek gibi davranışlara sahip. sanırım ilgi çekmek istiyorlar... etkileşim çabası içerisine girip takip edilmek vs. vs. tek amaçları sahiden de etkileşim kasmak. böyle yazarların varlığı, tekrar edeceğim üzere, tamamen silinemez. oldukları gibi kabul etmek gerekir onları da. fakat bakteri popülasyonu gibi artıyorlar katlanarak! bu ne anlama geliyor?
bu, nitelikli yazarların ve nitelikli yazarlara karşı cephe alan makul trollerin gittikçe silikleşmesi anlamına geliyor. örneğin: bir bilgi başlığı açıyorum hukukla alakalı, sol frame'de aniden görülüyor! sonraysa ne mi oluyor? birden yok oluyor. çünkü vasat olanlar, yani zombilerimiz -insan doğasının olanca mide bulandırıcılığını bizlere göstererekten- benzer kelimelerle benzer başlıklara benzer tanımlar yazmışlar! bu da haliyle nitelikli olarak adlandırılabilecek tanımların yok olması ve dolayısıyla okunmaması anlamına geliyor.
bu yüzden başlık/tanım engelleme ve rastgele butonunu kullanma opsiyonlarının bize sunulmasını pek mantıklı bulmuyorum. çünkü vasat olan çok fazla. hangisini engelleyeyim ben? sadece sanat kategorisine falan girip de bir şeyler okumak gibi bir derdim de yok ki benim? sevgili romalılar lütfen bir dinleyin, ben gülmek de istiyorum. mantıklı yazılar görmek istiyorum. faydası olan, en azından kişisel yararıma etki edebilen yazılar istiyorum. kayınvalidemle kayınbabam kapışsa kim kazanır görmek istemiyorum. tamam bunu görsem hoş olabilirdi swh. fakat mantıklı ve iyi tanımlar istiyorum işte... ben de yazabilirim öyle başlıklara hem. ama aşırı derecede boş tanımlar gözüküyor. dolayısıyla sayfayı kaydırırken "boş olan" tanımları görmeyi ve aralarında "boş olmayan" tanımları aramaya çalışmak istemiyorum. tabii bu işin bir boyutu. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi. kirli bir ortamda bulunmak istemiyorum ben. yolun açık olsun diyenlere de selam. yolum oldukça aydınlık, amacım burayı da aydınlık hale getirmek istemem. falanca kirlenmiş sözlükler gibi olmasını istememem.
umarım derdimi anlatabilmişimdir... benim tanımlarım silikleşiyor sayın yazar ve çaylaklar. gözükmüyor, okunmuyor dolayısıyla da. ve ben tanımlarımın okunmasını istiyorum. benim tanımlarımı okumak isteyen beni takip ediyor elbette ona söz yok. ama nitelikli tanım keşfetmek isteyen kimseler ne yapsın? kendime nitelikli bir yazar demekten çekiniyorum, buna ben karar veremem, doğru olmaz. fakat nitelikli yazıyor olduğum varsayılırsa beni nasıl keşfedecekler? sizi nasıl keşfedecekler sayın nitelikli yazarlar? ben nasıl keşfedeceğim? cevap: keşfedilemeyecek. vasat olan o kadar yüksek bir yerden bakıyor ki bizlere artık, durum içler acısı. bu durumu çözmek adına da bir şey yapılmıyor galiba. ne yapılabilir? vasat olmayana övgüler dizerek. yapıldı mı? evet, karma puanı verileceği söylendi vs. vs. yeterli değil. karma puanı için mi yazıyorum ben? ne yapayım rozeti? ufak bir motivasyondan öteye geçemiyor bile. en azından şahsi görüşüm budur. tabii rozetleri sevmiyorum da diyemem. *
bu geçerli bir çözüm değildir. bir çözüm bile değildir aslında bakarsanız. karma puanı dediğiniz şeyi ben iki de bir boş şeyler yazarak kazanabilirim pekala. hani şu okunmayan tanımları yazarım, hiç beğeni de almam ama yazdıkça yazarım. puan toplarım. ama böyle birisi değilim ve böyle birisi de olamıyorum. kendimi ötekileştiriyorum gitgide. birçok nitelikli yazılar yazmaya çalışan yazarımız gibi ben de çekip gitmeye davranıyorum. keyfim kaçtı, zevk alamıyorum. okumaktan da yazmaktan da. okunacak yazı bulmak zorlaştı (takip ettiğim sevgili yazarları bunun dışında tutuyorum elbette), yazmak da zorlaştı çünkü silikleşip gidiyor.
tabii burada şu konuya da değinmek gerek: "ey piyanist, sen bu söylediklerinle etkileşim istediğini söylemiyor musun bizlere? az önce karşı çıkıyordun ya hani!" saygıdeğer romalılar, etkileşim dediğiniz kavramı hangi anlamıyla kullandığımıza bağlı olarak değişir bu sorunun cevabı. şahsım etkileşim istiyor elbette, nitekim hiç kimse salt kendisi için yazmaz. ancak konu burada yazılanların niteliğiyle değişmektedir. kişisel çıkar boyutu sabittir ve temelde insan doğasının bir parçasıdır, inkar edemeyiz bunu. ancak etkileşim denilen şeyi yazılanların niteliğiyle ölçmeye çalışırsak diğer elimizde farklı yollarla etkileşim sağlamaya çalışan kimselere rastlayacağızdır. bir sözlük burası; elbette yazılanlar hakkında konuşacağım ve konuşacaksınız. etkileşim dediğiniz şey de yazılanlar üzerinden kazanılmalıdır. yoksa sözlüğe yeni girip belirli bir profil fotoğrafıyla * ve sevecenlikle * * girip sürekli boş tanım giren insanlar da yok değil. işte bunlara zombi diyordum. tabii gücenmek yok... sizi de anlayabiliyorum sıkılıyorsunuz. ama bu sıkıntınızı keşke başka yerde giderseniz ya? hali hazırda bir sürü ortam vardı zaten ne diye buraya da gelip mahvettiniz bazı şeyleri? bazıları var ki sözlük'e gelir gelmez vasat olan ile yükseliveriyor. yahu yüz küsür takipçiyi sen ne zaman ne yazdın da kazandın? ne ara o kadar beğenildin? ne yazdın yani? hiçbir şey yazmamış. görüp görüp omuz silkiyorum artık. elde tutulur bir şey olmasa bile beğeniliyorlar. elbette demek istediğim benim profilime ve bazı yazarlara yönelimin niçin az olduğu değil. iyi anlaşılmalı bu. beğenilmek derdim değil. söylemek istediğim anlamsız tanımların artışı ve bu artışı da destekleyen beğenilerin fazlalığı. yani bu tarz profillere yönelimin fazla olması… dolayısıyla sözlük paradigmamızın saçmalığa dönüşüşü.
o halde artık diyebilirsiniz: madem beğenmiyorsun, git. bilgi tanımı mı görmek istiyorsun? vikipedi’ye git. burası böyle. en azından ben geldiğim zaman böyleydi. ve ben bu gidişattan memnunum. lakin anlayın lütfen, siz buradayken burası böyle olabilir pekala ama sözlüğün başlangıçta güttüğü politikanın böyle olmadığını biliyorum. bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştıklarını biliyorum. (işe yaramasa da pek.) bilgi istesem elbette bilgi sitelerine girerim sayın okur, burası böyle değildi eskiden. (evet, eskiden. eskiden de aynıydı diyenlere katılmıyorum. eskiden vasat olan vardı ama daha azdı. yani bazılarımız yanlış mı görüyor? ana sayfanın hali neydi ve şimdi ne? artan nüfus ile böyle bir sonucu kabullenmek gerek.) ve sizin bilgi için bilgi sitesine git dediğiniz şeyi ben karikatür paylaşımları için de yineleyebilirim. karikatür görmek istiyorsan sen de karikatür sayfalarına git… yok mu? var. ama burası bir sözlük. belli bir gidişata sahip olması gerektiğini düşündüğümüz bir sözlük.
yönetimi de anlayamıyorum, keşke önlem alacak bir şeyler yapsalardı. başlık engellemek bir şey ifade etmiyor anlatmaya çalıştığım ve fikrim üzere. eleştiriler dinlenmelidir. yoksa pek iyi sonlanacağa benzemiyor. elbette bu gidişattan memnun da olabilirsiniz. ve belli bir perde arkasından bizlere kafa sözlük'ün daha farklı olduğunu söylemeye devam edebilirsiniz. ne yazık ki pek tutarlı bulmuyorum bu yaklaşımı. büyüme çalışan bir sözlükte bu tablo olacaktır. büyüme çalışan mı? yani niceliğe önem veren mi? öyle mi dedim ben? sanırım, evet. nitelik belki de umrunuzda değildir. ve bazı yazarların gitmesi, şikayet etmesi de öyle. ancak herkes bir şeyi söylüyorsa bu şeyde bir hikmet vardır. illaki vardır. eleştiriler haksız olunsa bile bu haksızlıktan alınacak bir ders vardır. boşa yazmıyor kimse.
içerik keşke forumsala dönse… bu tablo karşısında bunu diyesim geliyor. çünkü ne yazık ki vasat olan o kadar berbat ki, anlamsız ki! ne diyeyim ben daha... hangi saçma başlığı şikayet edeyim? nereden baksan hemen hemen çoğu şikayet edilmeli. eğlenceli olan da, bilgi verici olan da yok! yok artık, yok! kaç tane var? ben göremiyorum çünkü pek. azınlıktalar ve azalmaya devam ediyorlar.
bu yüzdendir ki sözlük içinde sözlük yaratmak denilen şey de anlamını yitiriyor. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi demiştim. huzursuzum. mide bulandırıcı bir tablo var karşımızda ve kimse bir şey yapmıyor. büyüyor büyümesine, nitelik nerede? sözlük içinde sözlük yaratılamayacaktır öyle sanıldığı gibi. yaratılabilir elbette ama bu, kafa sözlük’ü diğer sözlüklerden nasıl ayıracaktır? onlarda sanki yok mu “sözlük içinde sözlük”? pekala var. amaç buysa eğer, peki, istediğiniz gibi olsun. başka sözlüklere dönmesi ve bu mide bulandırıcı akışın sürmesi isteniyorsa sizin bileceğiniz iş. lakin ben ve daha tanıdığım birçok yazar bu tablo karşısında hiç mutlu değil. azınlığız belki ama sözlük’ü kafa sözlük ismine taşıyan bir azınlığız. belirli trol kesimi için de bu geçerlidir. artık akış adeta bir çöplük. kimilerimiz bu çöplük karşısında yazmak bile istemiyor.
her neyse. epey yazdım.
epilog. bazı yazarların nickaltına girilen saçma sapan tanımları, yazdıkları bomboş tanımları görmekten de, önümüze defalarca ısıtılıp ısıtılıp konan eski film/kitap * tanımlarından da bıktım. kiminizin kendini ne yolla ifade ettiğiyle ilgilenmiyorum. isterseniz karikatür paylaşıp durun, ister bilgi, ister trolleyin. fakat boş yazmayın. bomboş tanımlar yazarak kendinizi ifade etmek istiyorsanız da etmeyin. sözlük kurallarına da uyduğu falan yok bazılarınızın.
bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. her topluluğun dinamiğini oluşturacak bu söze bir bakış atmak gerek. gereksizlikler içinde silikleşip gitmek istemeyen onlarca yazar var. bu yüzden doğru düzgün trollemeyen, “nitelikli” yazmayı bırakan onlarca yazar var.
burayı da falanca platformlara çevirmeye çalışıyorsanız, devam edin.
kafa sözlük'e getirilen eleştirilerde hiç doğruluk payı yok mudur sahiden? sözlük başından beri bu şekilde miydi? yani kimilerinin kokuşmuş, iğrendirici olarak adlandırdığı şekilde...
başından söyleyeyim. söyleyeceklerim kişisel görüşümdür. batması taraftarı olmadığım bir gemi için sarf edilen sözlerdir. ayrıca yazılanlara, genel sözlük haline yönelteceğim eleştiriler kendi yazdıklarımın çok iyi, faydalı olduğu anlamına da gelmemelidir. herkes zaman zaman niteliksiz yazabilir ve yazabilmelidir. faydası olmayan her zaman olacaktır. ancak önemli olan bu faydasızlıklar yığınının artıp artmamasıdır. yani iyi ve nitelikli olanın görülmeyip kötü ve niteliksiz olanın görülmesi. yani sol frame'de okunmaya değer bir şey bulunamamasından bahsediyorum.
vasat olan ve vasat olmayan. bir sözlük ortamında elbette her iki kesimden "tanımlar" bulunacaktır. bundan kaçışımız elbette yok. hele de büyümekte olan bir sözlük'te asla imkanı yok kaçmanın. lakin vasat olan, benim birazdan adlandıracağım üzere tanım yığını, günbegün artmakta. bu “tanım yığını”nın içerisine trolleri tam olarak aldığım söylenemez. nitekim troller de çeşit çeşit artık.
troller ve şu sürekli söylenen "nitelikli yazarlar" birbirlerini besliyordu adeta. birbirlerinin varlığından haberdar değildiler belki ama birbirleri sayesinde sözlüğü ayakta tutuyordular. açık konuşmak gerekirse eğlenceliydi de bu dinamik. bir tarafta joker olan troller ve öteki tarafta batman olan nitelikliler... sözlük ortamı böyleydi işte. joker şehirde yağma yaparken çeşitli araçlarla batman bundan haberdar değildi belki ama batman'in varlığıydı joker'in yağmasının nedeni. bir şehir olarak düşünecek olursak sözlük ortamını, bu çok doğaldı işte. kendimi eğer nitelikliler arasında sayacak olursam ben bu tablodan hoşnuttum. ara sıra trollere bakıp gülüyordum. ta ki scarecrow tüm şehre zehrini salana kadar... artık ortalık zombi kaynıyor arkadaşlar. joker bile pişman artık scarecrow'a övgü dizmekten. * nitelikli tanımlar bu zombilerin yazdıkları arasında silinip gidiyor. dahası o eski trollerin tanımları da... silikleşiyor! bu silikleşme olayını birazdan açacağım. şunu söyleyeyim, o kadar fazla boş tanım ve başlık ortaya çıktı ki sol frame'de açtığım zaman sol frame'i okuma zahmetinde bile bulunmuyorum artık. aile üyelerini kapıştıran başlıklar var örneğin. yahu tamam, başlık adına bir noktada eleştiri getirmem mantıksız olabilir, her türden başlık da illaki olacaktır zaten. ama bir tıklayalım bakalım ne varmış okunmaya değer bir şey... hani okunmaya değer diyorum çünkü kafa sözlük diğer sözlükler gibi olmayacaktı. öyle değil miydi? ben mi yanlış biliyormuşum yoksa... ah, bir başlık daha gözüme takıldı şimdi, kadın yazarlardan erkek yazarlara sorular... bu başlık bir yerden tanıdık geliyor da, dur, neydi? her neyse. cevabı zaten tahmin ediyorsunuzdur.
zombiler: vasat olanlar. troller (ki şu okunası trollerden bahsediyorum tartışmaya açık bir şekilde, geri kalanları yozlaşmıştır kanımca) bile bu zehrin altında iş yapamamaya başladı. nitelikli yazarlar da bir bir çekiliyor kabuklarına. bir sözlükte aynı tür yazarların olmasını beklemek doğru olmayacaktır, nitekim insan doğasının farklılıkları bir araya getirme konusunda üstüne yoktur. yozlaşma illaki bir yerde başlayacaktır. mesele bu yozlaşmayı ne kadar durdurabildiğimizle ilgili. fakat bu yozlaşma günbegün artıyor. yalnızca etkileşim çabası içinde olan kimseler var örneğin. ve bu kimseler beğenip beğenisini çekmek gibi davranışlara sahip. sanırım ilgi çekmek istiyorlar... etkileşim çabası içerisine girip takip edilmek vs. vs. tek amaçları sahiden de etkileşim kasmak. böyle yazarların varlığı, tekrar edeceğim üzere, tamamen silinemez. oldukları gibi kabul etmek gerekir onları da. fakat bakteri popülasyonu gibi artıyorlar katlanarak! bu ne anlama geliyor?
bu, nitelikli yazarların ve nitelikli yazarlara karşı cephe alan makul trollerin gittikçe silikleşmesi anlamına geliyor. örneğin: bir bilgi başlığı açıyorum hukukla alakalı, sol frame'de aniden görülüyor! sonraysa ne mi oluyor? birden yok oluyor. çünkü vasat olanlar, yani zombilerimiz -insan doğasının olanca mide bulandırıcılığını bizlere göstererekten- benzer kelimelerle benzer başlıklara benzer tanımlar yazmışlar! bu da haliyle nitelikli olarak adlandırılabilecek tanımların yok olması ve dolayısıyla okunmaması anlamına geliyor.
bu yüzden başlık/tanım engelleme ve rastgele butonunu kullanma opsiyonlarının bize sunulmasını pek mantıklı bulmuyorum. çünkü vasat olan çok fazla. hangisini engelleyeyim ben? sadece sanat kategorisine falan girip de bir şeyler okumak gibi bir derdim de yok ki benim? sevgili romalılar lütfen bir dinleyin, ben gülmek de istiyorum. mantıklı yazılar görmek istiyorum. faydası olan, en azından kişisel yararıma etki edebilen yazılar istiyorum. kayınvalidemle kayınbabam kapışsa kim kazanır görmek istemiyorum. tamam bunu görsem hoş olabilirdi swh. fakat mantıklı ve iyi tanımlar istiyorum işte... ben de yazabilirim öyle başlıklara hem. ama aşırı derecede boş tanımlar gözüküyor. dolayısıyla sayfayı kaydırırken "boş olan" tanımları görmeyi ve aralarında "boş olmayan" tanımları aramaya çalışmak istemiyorum. tabii bu işin bir boyutu. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi. kirli bir ortamda bulunmak istemiyorum ben. yolun açık olsun diyenlere de selam. yolum oldukça aydınlık, amacım burayı da aydınlık hale getirmek istemem. falanca kirlenmiş sözlükler gibi olmasını istememem.
umarım derdimi anlatabilmişimdir... benim tanımlarım silikleşiyor sayın yazar ve çaylaklar. gözükmüyor, okunmuyor dolayısıyla da. ve ben tanımlarımın okunmasını istiyorum. benim tanımlarımı okumak isteyen beni takip ediyor elbette ona söz yok. ama nitelikli tanım keşfetmek isteyen kimseler ne yapsın? kendime nitelikli bir yazar demekten çekiniyorum, buna ben karar veremem, doğru olmaz. fakat nitelikli yazıyor olduğum varsayılırsa beni nasıl keşfedecekler? sizi nasıl keşfedecekler sayın nitelikli yazarlar? ben nasıl keşfedeceğim? cevap: keşfedilemeyecek. vasat olan o kadar yüksek bir yerden bakıyor ki bizlere artık, durum içler acısı. bu durumu çözmek adına da bir şey yapılmıyor galiba. ne yapılabilir? vasat olmayana övgüler dizerek. yapıldı mı? evet, karma puanı verileceği söylendi vs. vs. yeterli değil. karma puanı için mi yazıyorum ben? ne yapayım rozeti? ufak bir motivasyondan öteye geçemiyor bile. en azından şahsi görüşüm budur. tabii rozetleri sevmiyorum da diyemem. *
bu geçerli bir çözüm değildir. bir çözüm bile değildir aslında bakarsanız. karma puanı dediğiniz şeyi ben iki de bir boş şeyler yazarak kazanabilirim pekala. hani şu okunmayan tanımları yazarım, hiç beğeni de almam ama yazdıkça yazarım. puan toplarım. ama böyle birisi değilim ve böyle birisi de olamıyorum. kendimi ötekileştiriyorum gitgide. birçok nitelikli yazılar yazmaya çalışan yazarımız gibi ben de çekip gitmeye davranıyorum. keyfim kaçtı, zevk alamıyorum. okumaktan da yazmaktan da. okunacak yazı bulmak zorlaştı (takip ettiğim sevgili yazarları bunun dışında tutuyorum elbette), yazmak da zorlaştı çünkü silikleşip gidiyor.
tabii burada şu konuya da değinmek gerek: "ey piyanist, sen bu söylediklerinle etkileşim istediğini söylemiyor musun bizlere? az önce karşı çıkıyordun ya hani!" saygıdeğer romalılar, etkileşim dediğiniz kavramı hangi anlamıyla kullandığımıza bağlı olarak değişir bu sorunun cevabı. şahsım etkileşim istiyor elbette, nitekim hiç kimse salt kendisi için yazmaz. ancak konu burada yazılanların niteliğiyle değişmektedir. kişisel çıkar boyutu sabittir ve temelde insan doğasının bir parçasıdır, inkar edemeyiz bunu. ancak etkileşim denilen şeyi yazılanların niteliğiyle ölçmeye çalışırsak diğer elimizde farklı yollarla etkileşim sağlamaya çalışan kimselere rastlayacağızdır. bir sözlük burası; elbette yazılanlar hakkında konuşacağım ve konuşacaksınız. etkileşim dediğiniz şey de yazılanlar üzerinden kazanılmalıdır. yoksa sözlüğe yeni girip belirli bir profil fotoğrafıyla * ve sevecenlikle * * girip sürekli boş tanım giren insanlar da yok değil. işte bunlara zombi diyordum. tabii gücenmek yok... sizi de anlayabiliyorum sıkılıyorsunuz. ama bu sıkıntınızı keşke başka yerde giderseniz ya? hali hazırda bir sürü ortam vardı zaten ne diye buraya da gelip mahvettiniz bazı şeyleri? bazıları var ki sözlük'e gelir gelmez vasat olan ile yükseliveriyor. yahu yüz küsür takipçiyi sen ne zaman ne yazdın da kazandın? ne ara o kadar beğenildin? ne yazdın yani? hiçbir şey yazmamış. görüp görüp omuz silkiyorum artık. elde tutulur bir şey olmasa bile beğeniliyorlar. elbette demek istediğim benim profilime ve bazı yazarlara yönelimin niçin az olduğu değil. iyi anlaşılmalı bu. beğenilmek derdim değil. söylemek istediğim anlamsız tanımların artışı ve bu artışı da destekleyen beğenilerin fazlalığı. yani bu tarz profillere yönelimin fazla olması… dolayısıyla sözlük paradigmamızın saçmalığa dönüşüşü.
o halde artık diyebilirsiniz: madem beğenmiyorsun, git. bilgi tanımı mı görmek istiyorsun? vikipedi’ye git. burası böyle. en azından ben geldiğim zaman böyleydi. ve ben bu gidişattan memnunum. lakin anlayın lütfen, siz buradayken burası böyle olabilir pekala ama sözlüğün başlangıçta güttüğü politikanın böyle olmadığını biliyorum. bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştıklarını biliyorum. (işe yaramasa da pek.) bilgi istesem elbette bilgi sitelerine girerim sayın okur, burası böyle değildi eskiden. (evet, eskiden. eskiden de aynıydı diyenlere katılmıyorum. eskiden vasat olan vardı ama daha azdı. yani bazılarımız yanlış mı görüyor? ana sayfanın hali neydi ve şimdi ne? artan nüfus ile böyle bir sonucu kabullenmek gerek.) ve sizin bilgi için bilgi sitesine git dediğiniz şeyi ben karikatür paylaşımları için de yineleyebilirim. karikatür görmek istiyorsan sen de karikatür sayfalarına git… yok mu? var. ama burası bir sözlük. belli bir gidişata sahip olması gerektiğini düşündüğümüz bir sözlük.
yönetimi de anlayamıyorum, keşke önlem alacak bir şeyler yapsalardı. başlık engellemek bir şey ifade etmiyor anlatmaya çalıştığım ve fikrim üzere. eleştiriler dinlenmelidir. yoksa pek iyi sonlanacağa benzemiyor. elbette bu gidişattan memnun da olabilirsiniz. ve belli bir perde arkasından bizlere kafa sözlük'ün daha farklı olduğunu söylemeye devam edebilirsiniz. ne yazık ki pek tutarlı bulmuyorum bu yaklaşımı. büyüme çalışan bir sözlükte bu tablo olacaktır. büyüme çalışan mı? yani niceliğe önem veren mi? öyle mi dedim ben? sanırım, evet. nitelik belki de umrunuzda değildir. ve bazı yazarların gitmesi, şikayet etmesi de öyle. ancak herkes bir şeyi söylüyorsa bu şeyde bir hikmet vardır. illaki vardır. eleştiriler haksız olunsa bile bu haksızlıktan alınacak bir ders vardır. boşa yazmıyor kimse.
içerik keşke forumsala dönse… bu tablo karşısında bunu diyesim geliyor. çünkü ne yazık ki vasat olan o kadar berbat ki, anlamsız ki! ne diyeyim ben daha... hangi saçma başlığı şikayet edeyim? nereden baksan hemen hemen çoğu şikayet edilmeli. eğlenceli olan da, bilgi verici olan da yok! yok artık, yok! kaç tane var? ben göremiyorum çünkü pek. azınlıktalar ve azalmaya devam ediyorlar.
bu yüzdendir ki sözlük içinde sözlük yaratmak denilen şey de anlamını yitiriyor. öteki boyutu ise bakteri popülasyonuyla aynı ortamda bulunmanın verdiği huzursuzluk hissi demiştim. huzursuzum. mide bulandırıcı bir tablo var karşımızda ve kimse bir şey yapmıyor. büyüyor büyümesine, nitelik nerede? sözlük içinde sözlük yaratılamayacaktır öyle sanıldığı gibi. yaratılabilir elbette ama bu, kafa sözlük’ü diğer sözlüklerden nasıl ayıracaktır? onlarda sanki yok mu “sözlük içinde sözlük”? pekala var. amaç buysa eğer, peki, istediğiniz gibi olsun. başka sözlüklere dönmesi ve bu mide bulandırıcı akışın sürmesi isteniyorsa sizin bileceğiniz iş. lakin ben ve daha tanıdığım birçok yazar bu tablo karşısında hiç mutlu değil. azınlığız belki ama sözlük’ü kafa sözlük ismine taşıyan bir azınlığız. belirli trol kesimi için de bu geçerlidir. artık akış adeta bir çöplük. kimilerimiz bu çöplük karşısında yazmak bile istemiyor.
her neyse. epey yazdım.
epilog. bazı yazarların nickaltına girilen saçma sapan tanımları, yazdıkları bomboş tanımları görmekten de, önümüze defalarca ısıtılıp ısıtılıp konan eski film/kitap * tanımlarından da bıktım. kiminizin kendini ne yolla ifade ettiğiyle ilgilenmiyorum. isterseniz karikatür paylaşıp durun, ister bilgi, ister trolleyin. fakat boş yazmayın. bomboş tanımlar yazarak kendinizi ifade etmek istiyorsanız da etmeyin. sözlük kurallarına da uyduğu falan yok bazılarınızın.
bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. her topluluğun dinamiğini oluşturacak bu söze bir bakış atmak gerek. gereksizlikler içinde silikleşip gitmek istemeyen onlarca yazar var. bu yüzden doğru düzgün trollemeyen, “nitelikli” yazmayı bırakan onlarca yazar var.
burayı da falanca platformlara çevirmeye çalışıyorsanız, devam edin.
devamını gör...
45.
oysa herkes ağzına bir parça da olsa çikolata alsa çözülebilecek, birilerinin garip tespiti.
devamını gör...
46.
keşke ekşimeye başlasa. ekşisözlük her şeye rağmen hâlâ memleketin sanattan siyasete en iyi kültür portalıdır. daha doğrusu sözlük formatında örneklerinden öyledir.
burayı da öyle bir yer yapmak için gelmiştik lakin yok, hayır yok.
ekşide 2 sene her gün yazdım. sadece 4 girim silinmiştir. o da, berat albayrak'ın mahkemeden şak aldırdığı kararlarla silinmiştir. mahkeme kararı olmadan giri silinmez orada.
burada ise kendi kurallarına uymayan bir yönetim anlayışı var. tüm kurallara uysan da, paşa gönlüm kurallarıyla girin siliniyor. anlayacağınız memleketin yönetimi gibi sözlük yönetimi. biz onlara kurallara uyun diye çırpınarak serzenişte bulunuyoruz.
burayı da öyle bir yer yapmak için gelmiştik lakin yok, hayır yok.
ekşide 2 sene her gün yazdım. sadece 4 girim silinmiştir. o da, berat albayrak'ın mahkemeden şak aldırdığı kararlarla silinmiştir. mahkeme kararı olmadan giri silinmez orada.
burada ise kendi kurallarına uymayan bir yönetim anlayışı var. tüm kurallara uysan da, paşa gönlüm kurallarıyla girin siliniyor. anlayacağınız memleketin yönetimi gibi sözlük yönetimi. biz onlara kurallara uyun diye çırpınarak serzenişte bulunuyoruz.
devamını gör...
47.
yeni katıldım eskiyi bilmem ama ekşi o kadar alçaldı ki bence o kadar düşmek fizik kurallarına aykırı.
devamını gör...
48.
. . . ekşisin çok sorun olmaz maazallah ya incinirse.
devamını gör...
49.
havalar ısındıya ondan.
devamını gör...
50.
moderasyonun stratejik ve zekice davranmasıyla çözülebilecek sorun.
sayın moderatörüm; burası ekşi sözlük'e benzeyecekse neden burada yazalım? lütfen beni ikna edin. ekşi'de yazarım daha iyi değil mi? ilk zamanlardaki aidiyet duygusunu kaybetmeyelim lütfen. orselasta anafor, audiotest, meja, bal porsuğu, prusyadaki kral, piyanist ve bir kaç muhteşem yazar gibi yazarlara bir kulak verseniz? bu yazarlar, bu güzel platformun sözlükler mezarlığına gitmemesi için akıllıca şeyler yazıyorlar.
ben burayı seviyorum ve buranın da ekşi sözlük'e benzemesini istemiyorum.
sayın moderatörüm; burası ekşi sözlük'e benzeyecekse neden burada yazalım? lütfen beni ikna edin. ekşi'de yazarım daha iyi değil mi? ilk zamanlardaki aidiyet duygusunu kaybetmeyelim lütfen. orselasta anafor, audiotest, meja, bal porsuğu, prusyadaki kral, piyanist ve bir kaç muhteşem yazar gibi yazarlara bir kulak verseniz? bu yazarlar, bu güzel platformun sözlükler mezarlığına gitmemesi için akıllıca şeyler yazıyorlar.
ben burayı seviyorum ve buranın da ekşi sözlük'e benzemesini istemiyorum.
devamını gör...
51.
stationary traveller ukdesi.
ekşi meyvelerin yazar olarak çoğunluğu oluşturmasından kaynaklanıyor olabilir. *
t: libido fışkırtayım derken libido katleden başlık sahibi yazarlar nedeniyle ekşi sözlüğe döndüğünü düşünen yazar beyanı.
ekşi meyvelerin yazar olarak çoğunluğu oluşturmasından kaynaklanıyor olabilir. *
t: libido fışkırtayım derken libido katleden başlık sahibi yazarlar nedeniyle ekşi sözlüğe döndüğünü düşünen yazar beyanı.
devamını gör...
52.
devamını gör...
53.
(bkz: lost çok bozdu)
devamını gör...
54.
sıvası dökülüyor, rutubetlenen yerler var, sözlük önü leş gibi süpüren yok. 3. kattaki kankacılar aşağı çöp atıyor, şikayet ettik, 'franklin benjamin yoldaş'ın yakınları onlar...' dediler.
göya çift asansör var, biri bozuk.
sözlükten taşınmanın zamanı geldi...
göya çift asansör var, biri bozuk.
sözlükten taşınmanın zamanı geldi...
devamını gör...
55.
acaip acaip başlıklar görmeye başladık artık sözlükte, sanki buna biraz dikkat edilse daha iyi olur.. limoni bi tat geldi evet
devamını gör...
56.
bir iddia.
reklamsız denildi reklam geldi. yarın öbür gün sponsorlu tanımlar da girerler. korkutucu bir şekilde gitgide ekşi'leşiyoruz. nerede o samimi ortam?
mutlu musun yoldaş benjamin
şaka be. inanmıyorum öyle olduğuna filan. hala samimi ötesi burası. mesajlarımda bayağı bir samimi olduk birkaç yazarla, resmen akraba olduk. umarım annemle evlenir de ona baba diyebilirim. daha samimi olamazdık!
reklamsız denildi reklam geldi. yarın öbür gün sponsorlu tanımlar da girerler. korkutucu bir şekilde gitgide ekşi'leşiyoruz. nerede o samimi ortam?
mutlu musun yoldaş benjamin
şaka be. inanmıyorum öyle olduğuna filan. hala samimi ötesi burası. mesajlarımda bayağı bir samimi olduk birkaç yazarla, resmen akraba olduk. umarım annemle evlenir de ona baba diyebilirim. daha samimi olamazdık!
devamını gör...
57.
sıcaktan çoğu şeyin bozulma hadisesi gibi normal bir şeydir.
e sevgili sözlüğümüze de bu yakışır.*
sanıyorum havalar soğumaya başlayınca normale döneriz.*
e sevgili sözlüğümüze de bu yakışır.*
sanıyorum havalar soğumaya başlayınca normale döneriz.*
devamını gör...