sözlüğün en iyi yazarı

en derken kime göre neye göre.

büyük ihtimal uçurulmuştur.

böyle saçma bir başlığı açan yazarlar değildir mesela.

başlık keşke hafta içi akşam 19.00 gibi falan açılsaydı da biraz kavga izleme şansımız olsaydı.

içlerinde ben ve kankalarım net var ama diğer loserlar kim bilemem.

normalsozluk.com/stats/staff

benim kankalarım tabiki.

yazarları diye bir şey yok, bir tane en iyi yazar var, o da benim. bir de mortic*a var, aman tanrım!'larıyla en iyi yazar olduğunu sanıyor gariban. ellemeyin, herkes gerçeklerin farkında fakat bazı gerçekler her yerde rahatça söylenemez.

bazen kulislerden öyle bilgiler geliyor ki aklım almıyor. arkadaşlar, tamam ben de biliyorum en iyi yazarıyım buranın ama abartmayın. geçen bi' moderatör entarimi düzeltmeye kalkmış yanlış bir şeyler var sanıp, 7. okuyuşundaki entarimin altındaki hikmeti fark edip modluğu bırakmış o gün bugündür kendisinden haber alınamıyormuş, <bana ne> dedim ya. varlığım insanlara zarar veriyorsa bir dakika durmam burada hemen giderim

göreceli olan şeylerin seçimini yapmak imkânsız olduğundan cevabı olmayan soru. bana göre o, sana göre şu... ne fark eder ki?

bana göre, ben olduğum yazar.
inanmayan için yapabileceğim bir şey yok, benim kendime inancım tam.

tabii ki rbf.

bu başlıklarda kendi adını yazmayanı dövüyorlar.

elbette ki 'alpinçayırı' yani ben. bu sözlükte benim kadar sözlüğe fotoğraf atan, bilgilendirici tanımlar giren, gerekti mi sert eleştiri yapan, insanları böylesine bilinçlendiren başka bir yazar yok.

sözlük kütüphanesi. aşkımdır kendisi.

yeni olmasına rağmen olaylara gayet uyum sağlayan ve solda fişek gibi ilerleyen xxxx'dir tabii.*
ne saçma başlıklar bunlar.

en iyi değil belki en iyilerden olduğumu düşünüyorum. durun bir dinleyin.
bir kere tek tip değilim. ..
türkçü oluyorum birisi başka bir ırkı kullanıp sorun çıkarırsa.
hop o ara kürt oluyorum.
dindar oluyorum.
seküler oluyorum.
demokrat oluyorum .
bunları kaypak olduğum için değil vicdanen ahlaken doğrusunu düşündüğüm için oluyorum.
ben nijeryayla abd veya batılı bir ülke futbol maçı yaparken nijerya yi tutarım. işte öyle şeyler.

kendimi bildim bileli bürokrasi işte kurallar resmiyet benim için zulüm.
gelişimin önünde engel. kurallar ah kurallar. ah başkası ne düşünür düşüncesi.

milliyetçi şarkıcılar sanatçılar dinliyorum yazıyorum okuyorum.
dini yeşil pop derler hepsini bilirim. yazarlarını olurum eskiden daha çok okurdum.
ee türküler dünya müziği.
ee kürtçe müzik çok severim farsça arapça yunanca.
her şey insan içinse insan her şeyden az az bilmeli öğrenmeli faydalanmalı.

dağ taş ağaç böcek bilimsel çalışmalarım.
esprilerim. madalyalı tanımlarım. ahaha. yemekler içecekler. resim yeteneğim bu pek olmadı ama.
say say bitmiyor ya.

evet kendimi çok övdüm birazda siz beni övebilirsiniz evet çekinmeyin.

(bkz: beni tanıdılar siz kaçın)

ne kadar iyi bir yazanım bilmiyorum ama benden daha “iyi” olanlar vardır, buna eminim.

ara sıra karanlık tarafın çekimine kapılmıyor değiliz.

ben tabii ki.
hatta şarkım bile var.
open.spotify.com/track/7ssD...

en iyi yazarı kim bilmiyorum da en iyi teyzesi benim. sanırsın 52 yaşındayım. halbuki 64 oldum geçen ay…

iyilik derken? benim, çünkü geçen ay cami yaptırdım.

böyle soruların bence bir cevabı yok. herkes kendi kafasına uyan yazarı "iyi yazar" olarak tanımlıyor. mesela bir trollün, troll olmayan bir yazar için "çok iyi yazıyor" dediğini pek göremezsiniz. dolayısıyla sen kimi okumaktan hoşlanıyorsan en iyi yazar odur.

var bikaç tane favorim benim de. takip ettiklerim arasında.

atölye kaçağı özenti trollüğün tebdiline dair, memnuniyetle girdiğim sosyal sorumluluk projesinin bir gereği olarak, oyumu şimdiden saldıray abiniz'den yana kullanıyorum, dediğim başlıktır.
ben inandım, siz de inanın.
bu, olacak!
çünkü kalite hepimizin hakkı.
gerekirse her mahalleden bir troll çıkarıp, kendi trollerimizi yetiştireceğiz.
dostlarım! sizi eğiteceğiz.

evvela teknik bilmek lazım. misal adama argo kullanmadan, çiçekli böcekli konuşarak da küfredebiliyorum diyorsun. anlamıyor, hani burası küfürsüz lölölö... ezberine, yani kolay gelene kaçıyor.
oldu mu? olmadı. teknikten sonra refleks kontrolü gelir.
sözlüğün x-ray cihazına takılanın küfrün sözcük düzeyindeki biçimi olduğunu ayırt edemiyor. çünkü tüm yaşamı, motamot telegrafik cümle ve komutlar mekaniğine dayanıyor. oldu mu? bu da olmadı. homurtuyla konuşmayı da ayırt etmek gerekiyor.
merak etme, benim jönüm sensin güzel çocuk!
o fake nickinle nerede boy göstersen seni yalnız bırakmayacağım. usul usul, ürkütüp kaçırmadan bitivereceğim yanında. tedrisatını nakış nakış, kemiğine kemiğine işleyeceğim. üstelik muadillerine de dolaylı model alma imkanı vererek, kendi düşük vitesinizdeki patinaj sorunlarınızı gözeterek, yanaşık düzen kararında.
ne zamana kadar? o hayli zontalektüel nickinle her yazmaya yeltendiğinde, seni irkiltip durduracak koşullanmayı sağlayıncaya kadar.
çünkü buradaki insanlar, kendi usturup ve öz saygı sınırlarını gözettikçe, iyiden iyiye abdurrahman çelebiliğini ilan edenler oluyor. sen onlardan olamayacak kadar masumsun. bu yüzden seni de elin şemsiyesini görmeden kendininkini çardak sanıp altında gölgelenen tüm kardeşlerimiz gibi sineklenip kurtlanmaktan koruyacağız.

benim jönüm sensin güzel çocuk. artık birbirimize aitiz. kendine inan! öyle ohayyolusu bilmem nesi falan senin yanından geçemez.
bahar polenleri, umutsuz akşamüstleri, sosyo uyumsuz çelişkiler, ucuz peçetelerinle dalga geçenler, yanındaki yörendeki kızları tek tek kaldırırken seni bir sırtlanın dalgın duruşuyla bırakan tüm janti tipli yırtık hergeleler, hepsi, hepsi gerilerde kaldı. günler artık senin için doğuyor.

edit:bir sağa bir sola bakıyor, o zaman erkunt diyorum.
diyelim ki elalem camdan cama dalga geriyor. bu dalganın gerginliği erkunt'u geriyor. adam, koltuk altında gezinen pire gibi yalnız kendini gıdıklayan aynı kelimeleri taka tuka taka tuka defalarca yazıyor ama bir makas alan dahi olmuyor.
ama bu, düpedüz zalimlik demeden beklemek lazım.
erkunt'u çok ezmişler. itilmiş, dışlanmış, seçeneklerin hep tercih edilmeyen sönük butonu olmuş. tirübün sevdasına, alkış kıyamete merak salan erkunt, kaderinin suçlusunu arıyor ama bunu yaparken anlamadığı şeylere de medreseden düşman kesiliyor. duygu durum bozukluğu olan erkunt, aniden ezik şarkıcı altuğ oluyor.
torbadan dökülenlerden habersiz, kapıda elinde bir yırtık fileyle beliriyor. kim? onu da mı biz söyleyelim