sözlük yazarlarının şatoları

bir aura ukdesidir.



önce görseli ile başlamak istedim şatomun. aslında şato tam olarak bana ait değil. benden önce bir kadastrocu olan k. bu şatoyu ele geçirmek ve kendince bir esarete son vermek için çaba harcamış ama başarılı olamamış.

şatoya uzanan yolun başındaki köyde bu genç adamın hikayesini uzun uzun dinledim. neler yaşadığını biliyorum. ben onun yaşadıklarından ders alarak onu başardığından daha fazlasını yaptım. şatoya çok yakınım. artık her an benim olabilir.

ama sanırım geri döneceğim. belki de şatonun kapısında uzun süre beklerim. belki karşıma bir açlık sanatçısı çıkar. belki sonunda senin f. yazdığım mektuplar yazarım.

bu benim şatom ama henüz içine bile giremedim.

dudu peri az önce sadık gelicek diye müstakil eve çevirdi.

henüz bitmedi, inşaat halinde ama 15x15x20 cm.lik maketi bu.

güzel ukde allah razı olsun.
şato bize göre değil, altından kalkamayız.
bahçası var, kahyası var.
bi sigorta olmuş bilmem kaç, e sigortası da olmaz. mazallah uçurumdan aşağı düşse… aman düşünmek bile istemiyorum.
ucuz iş gücü de kalmadı artık öyle, ekonomi bilen yöneticiler sağolsun.
bigün yazarlın tinyhouse’ları anketi açılırsa paylaşmak isterim ama.

her şatonun bir hikayesi vardır asırlar öncesinden fısıldayan...
tarih.. krallar.. kraliçeler.. güç dinamikleri.. senaryolar.. ihanetler.. mutluluklar..
o anın yaşanması duvarlar arasında..

büyük yemek salonunda alınan bir savaş kararı mesela...
yılda bir kez düzenlenen bir balo?
bir doğum yada bir ölüm...
kim bilebilir ki neler olduğunu?

“ben bekledim.
yüzyıllar boyu, düşen imparatorlukları, unutulan adımları, yarım kalan sevdaları bekledim.
kapım çalınmadı.
kulelerimde yankılanan tek şey, rüzgârın geçmişe fısıldadığı sırlar oldu.
ama hâlâ buradayım.
çünkü her yalnızlık bir kaleye dönüşür.
ve her kale, bir savaşçıyı bekler.”

siz kaç para kazanıyorsunuz ya

yurt dışı satış fiyatı 46 dolar, bize gelişi 10.000 tl civarında olabilir büyük ihtimal.

bir kişinin şatosu olacağına, bin kişinin iki+bir+avlulu kulübesi olsun. dinimiz amin

bizim oralarda iki güneşin altında bi bu var şato olarak (bkz: jabba the hutt s palace)

beylikdüzünde 2+1 var. şato değil ama konak denir bence…*