sürekli akp'yi ve akp’lileri aşağılamaya çalışmak

kusura bakmada akp ve akp'ye oy verenler yüzünden hayatım alt üst oluyorsa sabah akşam akp ve akp'lileri aşağılarım. hem de bunu hakaret etmeden öyle bir yaparım ki soruşturma falan açamazsınız.

siyaset foseptiktir sakın bulaşma demişti felsefe hocam.bu öğütten midir bilmem siyaseti hiç sevmem.ama bu birilerini aşağılama hakkını vermez bana.herkes kendi kabını doldurur bu yaşamda.o yüzden ülkenin gidişatına kafa yormak yerine kendi öz be öz hayatımızın gidişatına kafa yormak daha mantıklı bir davranış olur.

şehir merkezinde herkesin ulaşabileceği noktadaki hastaneleri kapatıp şehrin dışında şehir hastanesi yapıyorlar o yüzden karşıyız. şehrin içindeki stadyumları yıkıp şehrin saçma noktalarına stadyum yapıyorlar o yüzden karşıyız. sırf arazi değeri yüksek diye eski hastaneyi kapatan rantçılara karşıyız, cevabımız bellidir. utanmadan eğip bükmeyin.

128 milyar nerede söyleyin bakalım, sonra aşağılamayı düşünürüz.

betona tapan insanlıktan nasibini almamış hizmet deyince bina ve yoldan başka bir şey bilmeyen klasik bir akplinin açtığı başlık. her gün aşağılansanız az gelir aslında onu anlayacak kapasite de yok acınası haldesiniz.

en sevdiğim insan tiplerindendir.

iyi hizmetten kastı, muamelesi sanırım.
yol yaptı hahahaha haklısın güzel kardeşim. (bkz: tartışmanın gereksiz olduğu insan tipi)
(bkz: victor hugo) şöyle demiş;
siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz
biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk o yüzden anlaşamıyoruz.

normalde siyatle yakından uzaktan ilgim olmamasına rağmen son bir yılda resmen akp karşıtı oldum oturduğum yerden

#798153 bol giyimli kukla gerekeni anlatmış. buna rağmen akp'yi savunanlar kendine ne türk'üm desin ne de müslümanım. aklını kullanmayıp ülkede böyle bir iktidarı tutan herkesi sevmemeye devam edeceğim. ve sonuna kadar mücadele edeceğim akp'nin iktidarda olmaması için. artık yetti.

bu zamana kadar yapmamaya, yapanları da uyarmama rağmen artık dahil olduğum eylemdir. tam olarak aşağılamak değil aynı seviyede tartışma ve anlayacakları örnekler ile bu eylemi gerçekleştiriyorum. bu ülkede artık apolitik olmak gibi bir lüksü yok kimsenin.

yok uefa standartlarına stadyumlarımız varmış, otel ayarında şehir hastanelerimiz varmış. bunlar bir devletin zaten yapmak zorunda olduğu hizmetler. henüz maaşım elime geçmeden %40'ını zaten bunları yapmak için kesiyorlar. ben devletimden; adalet, eşitlik, liyakat bekliyorum.

yoldan çevirdiğin 10 kişiden 9'unun yurtdışına gitmek istemediği, ekonomik, ticari ve bilimsel yönden gelişmiş bir devlet bekliyorum.

burada bile yazarken, kimseye bir hakaret etmeme rağmen yazdıklarımın birilerinin gözünde suç teşkil etmeyeceği, kendimi özgürce ifade edebileceğim bir devlet bekliyorum.

bu yüzden artık bunları elimizden alan, bizi ötekileştiren, sırf geleceğimizi düşünüyoruz diye bize türlü hakaretler eden bu zihniyetle artık onların dilinden mücadele etmek şarttır.

insan sosyal bir canlıdır, bu sosyallik içerisinde çevresinde olanlara duyarsız kalması sadece kendi menfi dünyasına odaklanması dünyayı daha yaşanılmaz bir yer haline getirmez mi acaba?

ucu bize dokunana kadar geçen süreçte sorun yaşayan insanların sorunlarına kulak vermek,kulak vermeyenleri eleştirmek neden siyaset kapsamına girsin?

toplumun hayatı bir çıkmaza girdiğinde bunu dile getirmek siyaset midir?

eleştiriyi siyaset olur diye yapmaktan kaçınmak kaosun geleceğe de sirayet etmesine neden olmaz mı?

antik mısır'da etrafı piramitlerle,mimari şaheserlele dolu olan insanlar acaba refah içinde yaşıyor muydu?

ve sevgili dostum bu söylediğin düzende bedel ödemeye hazır mısın yoksa sadece konuşmak iyi mi?

çobanınız da sürekli mağdur, siz koyunlar da sürekli mağdursunuz. söyleyin bakalım sürekli kandırılan çoban ve koyunları, gerçek vatan hainleri, bu zekanızla sizi aşağılamayıp da ne yapalım?

beton ekonomisine hizmet diye bir akpli daha. bu sefer ki çağdaş beğendim bunu.

müteahhitlerin, cengiz, limak, kolin ileri üçlüsü cebini doldururken sen gitmediğin, görmediğin yerlerin parasını ödüyorsun cepten. adam bir yere hastane yapıyorsa onun ihalesini hileyle olabilecek en alt paradan veriyor. bir yere stad yapıyorsa, işletmesini 20 30 yıl boyunca stadı yaptıranlar alıyor. köprü, tünel, otoyol yapıyorsa devlet garanti ettiği geçişe ulaşamazsa kendi kasasından ödüyor. havaalanları için de aynı şey geçerli.

sen 150 liraya osmangazi köprüsü'nden geçmekten zevk alıyorsan, 46 liraya avrasya tünelinden geçmeyi sindiriyorsan, paralı otoyollara 200 lira bayılmayı seviyorsan buyur ver oyunu.

sonra çıkıp da niye çok vergi alınıyor, niye ben 3000 lira maaş alırken onlar milyonlarca lira harcayıp çocuklarına mevlitler yapıyor deme.

gelirimin bir kısmı avro üzerinden olduğu halde benim de mütemadiyen yaptığım şey. çok nankörüm ben aslında.

her şehre birer camp nou yapsan ne olur? içinde yapılan maçlar, halı saha maçından öte zevk vermedikten sonra!

gökdelen kadar hastahaneler diksen ne olur? hasta olunca kapısından baktıktan sonra!

5 şeritli otoyol yapsan ne olur? kıçı kırık egeayı 170.000'e sattırdıktan sonra? geçene kol gibi ücret soktukta sonra!

havaalanları yapsan ne olur? seyahatlerin çoğunun gezmek için değil de, sadece mecburiyet nedeni ile yapıldıktan sonra!

köprü yapsan ne olur? bacak gibi ücret geçirdikten sonra!

hiç gerek yok. kendileri bir şekilde bunu kendilerine yapıyor zaten oyle veya boyle.

işsizlik, döviz, yoksulluk almış başını gitmiş.
kayıplar, cinayetler, intiharlar artmış.

bazıları hala şehir hastaneleri yabti. asil soru nasıl hala savunabildikleri?
akp üyeleri bile bir şekilde yurtdışına gitmeye çalışıyor. bunu sağlayanlar da hem yasaları deliyor, hem haksız kazanç elde ediyor.

şehir hastaneleri'ne hasta garantisi verildi mi?

devletin parasiyla yapip sonra daha sonra da para almaya devam ediliyor mu?

mersin tabip odası'na göre, mersin şehir hastanesi'nin aylık kira bedeli 11 milyon lira.
her ay güvenlik, temizlik, yemek, laboratuvar, radyoloji gibi hizmetler için ödenen ücret de 30 milyar tl.
(veriler 2019, 2021 kim bilir ne kadar) kaynak

bir de ulasim problemi ?
"şehir hastanesi'ni kullandım, çok güzel yapmışlar yıldızlı otel gibi.
yalnız kolay gidilmiyor, 2, 3 minibüs değiştirmek zorunda kalıyorsunuz.
taksiyle gitmek mümkün ama biraz pahalı. oraya gitmek baya bir külfet gerektirir."

ayrıca herkes 1 milyon kredi çekip bankanın (ya da başkasının) parasıyla evini güzelleştirebilir.

problem borcu geri öderken (ya da ödeyemezken) kardeşlerin açlıktan ölünce evin güzelliğinin bir önemi kalmıyor.

uzun zamandır şöyle uzuuun uzuuun bir tanım girmemiştim vallahi, vira bismillah diyelim. başlık sahibi yazarın tanımında geçen her cümleyi reddediyorum. her cümlesini de tek tek açıklayacağım.

cümle 1- * bundan daha doğal olan bir şey varsa bize de söylesin canım yazarımız.
cümle2- * öncelikle fanatik ne demek buna bir bakalım. fanatik: bir öğretiye, bir dine, bir kimseye, bir şeye aşırı ölçüde, coşku ve tutkuyla bağlı olan, bağnaz kimse. bana sorarsanız da bu ülkedeki çoğu insan fanatiktir.
cümle3- * türkiye'den bahsediyorsak eğer, iyi hizmete değil oy oranına bakılarak seçilir cumhurbaşkanları.
cümle4- * anayasanda sosyal devlet ilkesi var. yasalar ve kanunlar sadece vatandaşlara ödev ve sorumluluk yüklemezler. devletin de ödev ve sorumlulukları vardır ve bunları yerine getirmek zorundadır. ha bunların hangi yandaşlara yaptırıldığı da ayrı bir mevzu tabi.
cümle5- * malum yazarın ilgili tanımından da anladığımız üzere bunlarla övünen insanlar olduğu sürece bunlarla dalga geçecek insanlar da olacaktır.
cümle6- * evrimi reddeden bir yönetim ve şehrin evrimine inanan bir ak partili. ironik sadece, neyse.
cümle7- * inanmak temel bir ihtiyaç değildir fakat insanların inandıklarına saygı göstermek bir zorunluluktur. neye inanacağınıza karar verdiğinizde haber ederseniz tekrar portakal suyu sıkarım başlığa.

başlığı açtıktan sonra tabi politik bireyler olarak doluşmuşuz başlığın altına, yüzeysel ve asla cevabı verilemeyen haklı argümanların yazdığı entrylerin üstünde bol bol ''hizmet'' kelimesinin geçtiği bir iki entry gördüm. hizmetten kastımız stat ise şayet biraz canınızı sıkacak bilgiler vereyim. senelerdir o çok beğendiğiniz statlarda sıra gelen zemin sıkıntıları, (bkz: paso lig) belası, stat konforlarının bir stat dışında (bkz: vodafone park) rezil rüsva olması sizce bunlar hizmete girmiyor mu? diktikleri-duyurdukları dışarıdan gerçekten devasa görünen o yapılar bu sıkıntıları da çoğu zaman göz ardı etmeleri çabalarının göstergesinden başka birşey değildir. aynısının bir benzeri buyrun kuzey kore. şimdi diyeceksiniz ki sporun yönetimi ile hükümetin ne alakası var, şuan ki iktidar parti özelinde 2011'den beri 4 ayrı spor bakanı çalışmış durumda, bu 4 ismin makamlarında kalma süresi ortalama tam 30 ay. yeni parlementel sistemle birlikte bu sayının yükseleceğini düşünmemek için bir sebebimiz yok, saygılar.

siyaset fanatiği olmayıp stad ve şehir hastanesi yapıldığı için akp'li olduğunu iddia eden adam ancak aşağılanır.
kardeşim maaş alıyorsunuz bir de, trollüğü bari düzgün yapın.