turgut özal

türkiye'nin önünü açan, gelişmesini sağlayan merhum başbakan ve cumhurbaşkanı.

taktığı gözlük 8'e benzediği için sekizinci cumhurbaşkanı olduğunu öyle ezberlediğimiz, türkiye cumhuriyeti'nin sekizinci cumhurbaşkanı.

çocukken pilot olmak istemiş, eşekten düşünce de kolu kısalmış ve pilot olma hayalinden vazgeçmiş, elektrik mühendisliği okumuştur.

65 yaşında ölmüştür, zehirlenerek mi öldüğü, yoksa kendiliğinden mi öldüğü hâlâ aydınlatılamamıştır.

erdal inönü'ye zayıf olmasından dolayı sitem etmiş, seni gören de ülkede kıtlık var sanır demesinin ardından, erdal inönü ise, kilolu olan özal'a ''seni gören de kıtlığın sebebini anlar''demiştir, diye rivayet edilir.

turgut özal; sosyolojik bakımından türkiye'nin bugünkü yozlaşmış halinin başsorumlularından birisi olup aynı zamanda amerikancı, dinci, neoliberal ve kürtçü birisiydi. turgut özal; kurucusu olduğu anavatan partisi'nden başbakanken benim memurum işini bilir, anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz gibi sıkandal söylemleriyle ahlakı erozyona uğrattı. tren yolları komünist işidir zırvalığıyla türkiye'de normalde karayolları ile demiryolları hizmetinin başabaş gitmesi gerekirken bu ihanetiyle demiryollarının ihmal edilmesine ve ulaşım alanında eşitsizliğe sebep olmuştur. 24 ocak kararları'nı* imzalayarak türk ekonomisini küreselci siyonist çeteye peşkeş çekip bu politikalarıyla neoliberalizmi iyice yaygınlaştırmıştır. nakşibendilikle ilgili bir politikacı olan turgut özal, teröristbaşı fethullah gülen'i devlet güvenlik mahkemeleri'nde(dgm) yargılanmaktan ve idam edilmekten sayısız kez kurtarmıştır. özal, cumhurbaşkanlığı sırasında azerbaycan'a "azeriler şii biz sünni'yiz onlara iran yardım etsin" bahanesiyle ebulfez elçibey'e ihanet etmiştir. (bkz: dedelerimiz menderes'le babalarımız özal'la biz de tayyip'le)
turgut özal'ın 1988'de fatih sultan mehmet köprüsü'nü(2. köprü) halkın hizmetine sunma gibi nadir iyi özellikleri de vardır.
türkiye'nin 19. başbakanı ve 8. cumhurbaşkanı turgut özal

arazi rantı ile türeyen yeni nesil zengin sınıfının yaratıcısıdır. özellikle kuralsızca turizme açılan ege ve akdeniz şeridinde. ormanlardan , tarım arazilerinden, cennet parçası sit alanlarından o kadar çok turizm arazisi ortaya çıkarttırdı ki ihtiyaç fazlası yüzbinlerce yatağın pazarlanabilmesi için türkiye ucuz tatil ülkesine dönüştü.

serbest piyasa ekonomisinde, siyonizm güdümlü batı pazarı ile rekabet edemeyecek kemalist rejimi dışa vurmuş siyasi.

yani, kendi kabuğuna çekil, milli bayramlarla halkın gözünü bağla, darbeler ve muhtıralarla milleti sindir, nereye kadar? üretim yapabilmen için dışa açılman gerek. turgut özal'da bunu yaparak kemalist rejimin gücünü dünyaya göstermiştir!

bu adamlar olmasaydı hala bize kemalist düzenin harika bir şey olduğu masalını anlatıyorlardı. bu adamlar sayesinde şunu gördük ki, siyonizm güdümlü a.b ve a.b.d ortak pazarı ile ,dağılan osmanlı devletinin üzerinde kurulmuş çakma rejimler sıttın sene rekabet edemez. rekabet için aynen batı gibi ortak pazar oluşturmaları gerekiyor, bu rejimlerin. bu ortak pazara hangi rejim karşı?

tabiki; yassahçı kemalist düzen.

lan yalan mı, yalan deyin kellemi alın.

iyi bir ingilizcesi yokmuş. ancak anlaşacak kadar konuşabiliyormuş.

melissa p'nin en sevdiği c.baskani.gecende bu konuda kendisiyle istişarede bulunduk. dedi ki cumhuriyet tarihinde özellikle turgut özal bnim vazgecilmezim ve hatta kendisi kirmizi cizgim.bn de sustum tabi.böyle bir saygiya karsi bna da susmak yakisir.

#12805
ilk sivil cumhurbaşkanı celal bayar'dır.
(bkz: 29 kasım 1987 genel seçimleri)

büyük o****u çocuğudur.

ülkeye taktıklarını 20 30 yılda çıkarırız derdi büyüklerimiz. meğersem o aralar bebesini yetiştiriyormuş. bir 50 yıl da bunların taktığını çıkarmakla uğraşırsınız artık.

1983 yılında seçimden hemen önce, trt ekranında (başka kanal yoktu zaten) askerin kurdurduğu milliyetçi demokrasi partisi başkanı turgut sunalp, halkçı parti başkanı necdet calp ve anavatan partisi başkanı turgut özal bir tartışma programında bir araya gelir. kanımca o tartışma programı özal'ın parladığı ve oy oranını büyük oranda arttırdığı program olmuştur. sönük bir sunalp, aşırı gergin ve sanırım o nedenle de bir gözü seğiren calp ve çok rahat bir özal. sonuçta seçimleri %45 gibi bir oranla kazanmıştır. o tartışma progamındaki calp ile arasında geçen köprüyü sattırmam, satarız efendim konuşması ise unutulmaz. sattırmam-satarız

ilk yıllarında gerçekten türkiye'nin kronik sorunlarına çözümler de üretmiştir. eski siyasilerin de katıldığı 1987 seçimlerinide bu rüzgar ve seçim yasalarında yaptığı oynamalar ile erdal inönü ve demirel'e karşı, oy oranlarının önceki seçime göre %9 düşmesine rağmen kazandı.

özal'lı yıllar bir çok skandal, yolsuzluk, rüşvet hikayelerinin döndüğü yıllardı. şort ile asker denetleme, benim memurum işini bilir, jaguar, anayasayı bir defa delmek ile bir şey olmaz, papatyalar, bir koyup üç almalar, yolsuzluklar, irtica ve pkk'ın ilk eylemi. "üç beş çapulcunun
ayaklanması" deyip geçiştirmiştir. kısacası türkiyenin yoldan çıktığı yıllardı.
17 nisan 1993 yılında vefat etmiştir.

amerikaya domalmaya baslamasiyla birlikte tcnin kaderini degistirmis ve somurulen devlet haline donusmesini suratlendirmis sahistir

öldüğü gün kredi yurtlara bağlı istanbul avcılar yurdu'nda kalıyordum. haber öğlene doğru gelince, aşağıya tv başına indik. fethullahçılar ve diğer geleneksel cemaatlere bağlı olanlarda hüzün, ülkücülerde pis bir sırıtış, komünistlerde merak, pkk yanlısı talebelerde ise endişe vardı.

özal iktidara geldiğinde 9 yaşında bir çocuktum. çocukluk ve ilk gençliğim özallı yıllarda geçti. türkiye'ye büyük hizmetleri dokunduğu gibi, büyük zararlar da vermiştir. bugünkü c başkanına göre fazla demokrat, o dönemli liderlere nazaran dediğim dedik bir tipti. thatcher'ın özal mı benden daha çok etkilendi yoksa ben mi özal'dan lafını televizyonda bizzat izledim. ikisi de acımasız neo liberal politikaları uygulamaktan çekinmediler. özal bu rüzgarı arkasına ülkücü ve dinci harekete ait partilerin ve liderlerinin yasaklı olmasından istifade ederek aldı. üç eğilimi yani muhafazakarlık, milliyetçilik ve liberalliği tek potada birleştirdi. 87'de yapılan referandumla başta demirel olmak üzere eski siyasilerin yasağının kalkması özal'ın dengesini bozdu. istikrarlı ekonomik politikalar demirel'in muhalefetiyle daha popülist bir zemine kaydı. çiller dönemindeki kriz aslında özal'ın ikinci başbakanlık döneminde yapılan hatalara dayanıyordu. o zaman türkiye'de kapı gibi muhalefet, göt kılı olmayan bir halk ve basın vardı. özal dayanamadı ve çankaya köşkü'ne kaçtı.

cumhurbaşkanlığı aslında şu anki yetkisiyle onun hayaliydi. ülkeyi abd yanında ırak'ı işgale sokmak için çok uğraştı. güya musul ve kerkük'ten pay alacağımızı düşünüyordu. her sağcı gibi biraz ham hayallere sahipti. kukla denilen, kendisince getirilen başbakan yıldırım akbulut ve genelkurmay buna direndi. yine de orada dökülen kanda büyük oranda kendisinin parmağı vardı. saddam'dan kaçan yüz bin ıraklı kürdü türkiye'ye sokarak 1992 ve 93'te neredeyse ülkenin elden gitmesine sebebiyet verecek isyanın ateşini yakmış oldu.

ölümünde komplo filan yoktu. zaten aşırı kilolu ve kalp hastasıydı. tekrar siyasete dönüp başbakan olmak, ipleri eline almak istiyordu. sağlığı elverse de o teveccühü bir daha yakalalayamazdı. hayal ettiği tüm fantezilerini bir no'lu başkan yaptı. o başkan olsaydı da aşağı yukarı bugünkü olanlar olurdu.

o dönem türban kargaşası çıkmıştı.
tvde halka sesleniş konuşmasında bir hikaye anlattı.
-annem öğretmendi. kılık kıyafet düzenlemesi çıkmıştı. okula giderken örtünmemesi gerekiyordu.
sabahleyin kapıdan dışarı çıkmakta çok zorlandı. bir adım dışarı atıyor, geri kaçıp bir adım içeri atıyordu. ne yapacaģını bilemez şaşkın bir haldeydi. ilk gün okula zorlukla gitti. akşam eve döndüğünde divanın üstüne kendini zorlukla attı. bütün gece sabaha kadar divanın üstünde hıçkıra hıçkıra ağladı.
o günü hiç unutmuyorum, baş örtüsü olmadan sokağa çıkmak ona çırılçıplak dolaşmak ve aşağılanmak gibi görünmüştü.
başka insanları anlamak ve saygı duymak büyük bir erdemdir herkes bizim gibi şeyler hissetmeyebilir.-

siyasal islamın fragman sunumundaki şişman sevimsizi oynayan aktör değilmi bu.( rahmetli biraz boy fukarasıydı) sonra filmi izledk, başrolde daha uzun biri oynadı ama fragmanla filmin ilgisi yoktu. tam bir hayal kırıklığı. distopik bir trajikomedya örneğiydi..)
fragmanın da filmin de yapımcı ve senaristi abd. imdb: 0,001453
(kapıları kitliyolar bırakıp çıkamıyosun da rezaletin yaldızlısı)

akp iktidarını hazırlayan neo islamcı anlayışın temelini atan ve türkiye'de ki amerikancı dejenerasyonun mimarlarından olan namı diğer çankaya'da ki şişman..

1992'de cumhurbaşkanı iken tbmm'de kabul edilen uluslararası çalışma örgütü'nün patronların keyfine göre işçi kıyımını engelleyen ilgili yasa tasarısını veto eden halk düşmanı dombili. bu tipitip, aynı zamanda türk kültürü yoktur her şeyimizi yunanlılardan aldık diye sıkandal bir cümle de söylemiştir. kötü bir insandı ve siyasetçiydi, ateşi bol olsun.

öncelikle hiç sevmediğimi belirteyim, amaa...
-80 lere kadar gelmiş ülkenin, donuk, stabil, köhne, eski, yavaş düzenini değiştirmeye uğraştı.
-devlet battaniye satıyordu o yıllarda (sümerbank)
-2 sigara vardı, maltepe, samsun... diğerlerini bulundurmak bile suçtu. (malboro malboro)
-tek rakı, tek bira vardı (mecbur tekel denen devlet kurumundan alıyordunuz)
-türk lirası hariç para taşımak, bulundurmak suçtu
- özel banka yoktu
-özel tv kanalı, radyo kanalı yoktu
-gaffur pijaması giyiyordu herkes (sümerbank)
- devlet hiç üstüne vazife olmayan ticari işler yapıyordu (kit) kamu iktisadi teşebbüsleri...ve oralar dingonun ahırıydı
-jet ski....devlet ski kiralar mı?
-köprü meselesi; tamam ucuza geçiliyordu ama kazanılan miktar bakımına bile yetmiyordu
-kürtçe yasaktı, kaldırdı
- kürt sorunu için, o günlerde imkansız denen girişimlerde bulundu ama olmadı
çok şey yazarımda üşendim... vizyon sahibi bir teknokrattı.

aynen kürt sorunu için gerçekten çok önemli hamleler yaptı. dağda mehmetçiğin bitirmek üzere olduğu pkk'nın kadrosunu geliştirmesi için kuzey ırak'tan ne kadar keko varsa getirip yurda soktu. yurda soktuğu son derece mağdur kekolar ev ve aş veren türkiye'ye karşılığı otobüs durdurup 20 yaşındaki silahsız erleri kurşuna dizerek verdiler. hala da bunların türküsünü dinliyoruz. merhametten maraz doğar, hiç şaşmaz.

“benim memurum işini bilir” sözünün sahibidir, dolayısıyla bürokrasideki yolsuzluk, kayırmacılık veya gayriresmî işlere açık izin ve davetiyedir. özellikle, kamu görevlilerinin mevzuatın etrafından dolaşarak, yasaların açıklarını kullanarak veya usulsüz işlere göz yumarak kazanç sağlamasına yönelik bir imâ içerir. liyakatsizliğin ve iltimasın sağlam temelleri ülkemizde kendi sayesinde atılmıştır maalesef.