türk futbolu

siyasete yenik dusmustur. futbolu yonetenler tamamen iktidara calisan federasyon ve kulup baskanlaridir. vergi muafiyetleri, bedelsiz yaptirilan stadlar, kamu bankalarindan cekilen dusuk faizli ya da faizsiz kredilerle camialar ayakta kalmaya calisir. yoneticiler siyasetin gucuyle bir sekilde kulubu ayakta tutarken, bir taraftan da hem kendi hem de markalarinin pr calismalarini yaparlar. ıs artik o kadar bok hale geldi ki yabanci kuralina her takim itiraz etmekte ama gerektigi kadar net ve icten soylemlerde bulunamamaktadir. sebebi de reisin bu kurali istemesidir. herkes yayinci kurulusa ve mhk'ye ates puskururken, kimse her takimin dogranma ihtimalini goremiyor. dun gs, bugun bjk yarin fb dogranacak ama hepsi ayri ayri zamanlarda aglayacaklar. dogranma sebepleri ise o gunun kosulunda iktidarin isine gelen eyyam olacaktir. damat beyler, emine hanimin yegenleri, reisin memleket takimlari, bakanlarin futbol icin verdigi sozler bunlara cok guzel ornektir.

ıste biz de mal gibi izliyoruz. herkes gargara yapsin.

kulüplerin zenginlere satılması gerekir. yoksa avrupa ile makası daraltmanın yolu yok. makası kapatmaktan bahsetmiyorum dikkat edin. daraltmaktan bahsediyorum.

türk insanı bu satılma işine sıcak bakmıyor lakin avrupanın çoğu kulubu ( özellikle de en iyi takimlar) yıllar önce satıldı. sahipleri bu kulüpleri paraya boğdu. bakın araplara, ingiliz kulüplerini satın alıyorlar. en son newcastle arabistan veliahtı salman' a satıldı. ıngilizlerin araplara satiliyoruz dediğini hiç sanmıyorum.

tabii şunu sorabilirsiniz; senin çöp takımını kim alsın. ama her takım iyi seviyedeyken satılmıyor zaten. leeds, newcastle, man city bunun örnekleri.

abi asıl bi boka yaramayan stk'ları vakıf dernekleri araplara satmamız lazım değil mi ya neden bu kulüplerin satılması beka meselesi olarak görülüyo bu memlekette ulan her şey mi ters olur bi yerde ya..

adamı mabadından kanser eden oyun. mide bulandırıyor lan.

öyle bir şey mi vardı? yerini bulan varsa bize de göstersin lütfen

sonucu çoğu zaman sahaya bırakılmayan masada kararlaştırılan bir oyun

kutuplardaki buzullar gibi günden güne erimektedir. evet.

türkiye futbol federasyonu başkanı yok.
merkez hakem kurulu başkanı yok.
süper lig 2022-2023 sezonu yayıncısı yok.

allaha emanet, tıpkı türkiye gibi.

rezil futbolla alakası olmayan zevksiz bir şey. dönen paraya yazık.

bu akşam izlediğimiz futbol ile alakası yoktur. bu akşamki futbol ise bizim ligde oynanan olsa olsa mahalle maçı seviyesindedir.
türkiye'de futbola harcanan paraların tamamına yakını escobar'ın kızını ısıtmak amacıyla parayı yakması gibidir. sonunda sadece kül kalıyor.

langıdı lan lan langıdı lan lan langırt.
evet türk futbolu langırttan fazlası olamaz

bildiğin logar. football manager'da bile oynanmıyor.

özellikle fb ve gs'li arkadaşlarda öyle bir "büyüklük" takıntısı var ki, kaliteli bir şampiyonlar ligi maçı izledikten sonra hep bu konuyu masaya yatırıyorlar;
türk futbolu!

diyorum bu arkadaşlara "abicim tutun işte real madrid'i, city'yi, barcelona'yı, bayern münih'i falan... kurtulun bu eziyetten."

değil mi yani?
neden türkiye ile sınırlı kalıyorsunuz ki?
en büyük, en güçlü, en şekilli takımlar bunlar...
tam size göre işte.
tutun, rahata erin.
her hafta kazanan siz olun!

çağrıma kulak veren ve "doğru diyorsun" diyen çok kişi olmuştur şu zamana kadar.
ülkede şayet milyona yakın real madrid taraftarı varsa, çorbada benim de tuzum vardır eminim.

tek sıkıntı, fb-gs-bjk rekabeti işte.
ondan bir türlü vazgeçemiyorlar.

fb'li gs'liyle, gs'li fb'liyle...
sonra ikisi birden bjk'liyle dalga geçecek ya, bu zevkten mahrum kalmak istemiyorlar.
"nası koyduk ama!" deme yarışı var bu arkadaşların arasında, çocukluktan beri.
nasıl vazgeçsinler?

birbirleriyle dalga geçmekten arda kalan zamanlarda da "türk futbolu"nu hicvediyorlar işte.
ne yapsınlar?
aileden, toplumdan öğrendikleri bu.

tek rakibi kürt futboludur.

bu gece itibariyle ne kadar kötü olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. ülkesinde doğru düzgün insan kalmayan, resmi maça çıkamayan dinamo kiev gelip çoluk çocukla fenerbahçe'yi eliyor. fazla söze gerek yok rezillik. bizde türkiye de 5 yıldızım var 6 yıldızım var diye kendimizi kandıralım.

baş aşağı gitmekte olan.
bence bunun çok bariz sebepleri var. bunlar en az temel sistemsel sorunlar kadar önemli bence.

menajer ilişkileri
ilk etapta basit görünebilir ama sorunu şöyle izah edeyim. bir türk takımı(büyükler dahil) yaz transfer döneminde ortalama 10 transfer yapar. bunları 5-5 olarak ikiye ayırabiliriz. ilk beşli teknik direktörün isteği ve fırsatlardan oluşur. ikinci beşli ise aynı menajerlik şirketinin oyuncularıdır. medya ve sosyal medya bundan pek bahsetmez aksine bu oyuncuları güzellemekle/övmekle, takımın ne kadar ihtiyacı olduğunu anlatmakla meşguldür.

tek adaylı tff seçimleri
plan yok, proje yok, rekabet yok. 15 yıldır kim icazet alırsa o başkan oluyor. formaliteden bir seçim yapılıyor tabii. plan-proje yok, sistem yok. tek değişen yabancı kuralı ve harcama limitleri oluyor. federasyon bu prangalardan kurulmadıkça gelişim zor.

medya-sosyal medya
çok zararlı bir noktaya geldiler. her kulübün, başkanın hatta muhalefetin kendi grupları var. büyük hesapların çoğu ajanslara bağlı. en temel görev genelde başarısızlıkları örtmek oluyor. maalesef çok beslendiler ve artık birçok şeye etki edecek güçteler. ersun yanal'ın ses kaydının sızdırılması, ışıtan gün'ün linç edilmesi gibi doğrudan yönetimleri, teknik heyetleri etkileyecek bir durumdalar artık.

medya içinde bağlantıları olmayan, özellikle yabancı teknik direktörleri ve oyuncuları çok kolay harcarlar. vasıfsız yerli tayfası ise bunlar sayesinde hala büyük takımlarda takılır.

düşük zekalı ve taktik/teknik sevmeyen taraftarları çok iyi etki altına alırlar. isim vermeyeceğim ama 5 sene önce troll diye dalga geçilen adamlar artık televizyonda program yapıyorlar. nereden nereye.

hakemler-saha içi yönetim
var sistemi gelene kadar hakemlerin hata yaptıklarına kendimi inandırıyordum ama var sistemi geldikten sonra gördüm ki hakemler ya çok kötü niyetliler ya da gerçekten bir talimat durumu var. hakemler her ligde tartışılır ama bizdekiler gerçekten başka bir seviye. ligin kalitesini, izlenebilirliğini doğrudan etkiliyorlar. ayrıca bilerek ya da bilmeyerek birçok takımın hakkını çalıyorlar.

bir de 3 temmuz ve öncesi-sonrası var ama o çok uzun olacağı için ayrı bir başlığa-tanıma bırakıyorum.

kanalizasyon. daha ligin ilk haftası millet birbirini yiyor. fenerbahçeli diyor ki penaltı değil, altında yazanlar da diyor size verilmeyen kırmızı kartlar? biri fenerasyon diyor tff'nin oyuncu sayısı kararı sonrası. beriki diyor cimbom atana kadar. gerçekten allah akıl fikir versin ya. daha ligin ilk maçında kafayı yemiş insanlar. mide bulandırıcı.

hakem hakem hakem hakem hakem hakem hakem hakem hakem hakeminin a... ulan puan kaybeden hakem diyor delircem ya. 3-0'ı koruyamıyor, hakem diyor. evet kırmızı hatalı bana göre de, ama baboli 3-0 öndeydin yahu kırmızı gördüğünde ve sen beşiktaş'sın. 3 farkı hakem mi eritti ulan... hatalı geri pasla mağlup olan takımın hocası hakem diyor. lan geri pası gelip hakem mi verdi. bu akşam fener kazanamazsa onlar da hakem diyecek tıpkı geçen haftaki gibi. atıyorum 52. dakikada hakem saçma bir karar veriyor. geriye uzatmalarla birlikte neredeyse 40 dakika var. bu sürede gol atamıyorsan suçlu hakem mi penis pirzolası. meşhur konya maçı vardı bizim anelka'nın tartışmalı golü olan. hatırlıyorum. konya 2-0 önde, anelka atıyor 2-1. konyaspor itiraz ediyor. sonra 3 gol daha atıyor fenerbahçe ve 4-2 alıyor maçı. şimdi hakem mi attı o son 3 golü. yeter be kardeşim vallahi billahi yeter iğrendim tiksiniyorum lan bundan artık. ana avrat küfürler eşliğinde herkes hakemi suçluyor. bir de işin fenerbahçe kollanıyor geyiği var ki oraya hiç girmeyelim. hülasa bi bok olmaz bu kafayla bizden. seneye şampiyonlar ligine sadece şampiyon olan takım gidecek ama biz hakem hakem hakem hakem hakem hakemin a...

transfer yapmayı bilmeyen yöneticilerin, menajerlerin kuklası olduğu lig.

hala anlayamadılar nasıl transfer yapılması gerektiğini. bu ligde iş yapacak santrafor transferini bile hala yapamıyorlar. ya körler ya da gerçekten futboldan anlamıyorlar.

bu lig için en uygun santrafor sırtı dönük oynayabilendir. bu adamlar bu ligin sefirleridir. ya gol kralı olurlar ya da 15+ gol katkısı verirler. hemen aklıma gelenleri sıralayalım.

vedat muriç
makukula
fernandao
gomis
sörloth
cornelius

aklıma bir çırpıda gelenler. gomis hariç bu adamlar avrupa liglerinde oynasın çok net 10 gol atamazlar ve ayrıca atamıyorlar.

serdar dursun bile +15 gol katkısı sağladı geçen sezon. wout weghorst'un ilk 3 hafta yaptığı katkıyı görüyorsunuz. bizim çok bilmiş futbol kulüplerinin yöneticileri hala inatla fuleli forvet peşinde koşuyorlar. aboubakar ve niang gibi teknik forvet getiremiyorsan o işe girmeyeceksin. cenk tosun sırtı dönük kaleye dönebildiği için iş yapıyor, ingiltere için fazlası gerekti ve neticede olmadı.

şey konusu var defanstan oyun kuran stoper. medya destekli mükemmel bir laf. ben futboldan anlıyorum yorumcu lafı. bu lig o stoperi kaldırmaz. -20 derece sivas soğuğunda, patates tarlası zeminde beckenbauer bile oyun kuramaz. bu ligde lugano, zago, uche gibi stoperler iş yapar.

kısaca büyük paraları iş bilmez adamların çarçur ettiği lig.

türkiye'nin özetidir. tam olarak 29 aralık 2022 demir grup sivasspor galatasaray maçıdır. sahanın berbat durumda olması, saha içerisinde yapılan şeyin futbol olarak adlandırılması, türk futbolcularının ve hocalarının yetersizliği, hakem adı altında sahada bulunanların yaptığı skandallar, taraftarların ve kulüp yöneticilerinin kalitesizliğidir türk futbolu.

yeni sivas 4 eylül stadyumu adındaki tarlayı futbol sahası olarak kullanan bir kulübün süper denilen ligde ne işi var anlamıyorum. nasıl buna izin veriliyor? türkiye'de insanın önemi olmadığı için futbolcu sağlığını falan geçiyorum zaten ama dünkü maçı avrupa'da nasıl pazarlayacaksınız? sahanın zemini sorduklarında nasıl anlatacaksınız? tff bu zeminde futbol oynanabileceğine inanıyor mu cidden? milyonlarca liranın harcandığı bir spor aktivitesinin böyle bir alanda yapılmasına nasıl izin veriliyor?

saha tarla olunca takımlarda futbol dışında farklı şeyler deniyor anlıyorum ama zeminin düzgün olduğu stadyumlarda da futbol oynanmıyor. kimin ne yaptığı belli olmayan, sahanın bir ucundan diğer ucuna koşulan sporumsu bir şey izliyoruz. bu çin işkencesini izlemeleri için sporseverlerden kallavi fiyatlar isteniyor. bu durum anca türkiye'de olur zaten.

ülkedeki milyonlarca insanın ilgiyle takip ettiği spor dalına doğru düzgün sporcu yetiştiremiyoruz. mesela kerem aktürkoğlu. kaç senedir ülkenin en üst liginde şampiyonluk adayı olan takımda oynuyor ama kendisine atılan pasları düzgün bir şekilde kontrol edemiyor. kerem ülkedeki en yetenekli futbolculardan biri ancak futbolun temellerine hakim değil. suç kerem'de değil hatta kerem'i bu yüzden eleştirenleri de anlamıyorum. bunun altyapıda öğretilmesi gerekiyor ama sonuç ortada. altyapıyı ülkede kimse önemsemiyor sonra kerem ve diğer türk futbolcuları eleştiriyoruz.

türk antrenörlerin durumu futbolcuların durumundan daha acı. herhangi bir lisansı olmayan kişiler süper lig takımları yönetiyor. bu duruma göz yumuluyor sonra yabancı teknik direktörler daha iyi futbol oynatıyor deniliyor. acaba neden?

har hakem hata yapar ama bu ülkede yapılan hakem hataları ciddi şekilde insanı futboldan soğutuyor. 29 aralık 2022 demir grup sivasspor galatasaray maçındaki sivasın verilmeyen golü her ligde olabilecek bir pozisyon ama sadece bizim ligde bir neden sunulmadan iptal edilebilirdi. her hakem hatalı karar verir ama verdiği kararı sahadaki oyunculara bile açıklayamamak gerçekten büyük bir skandal. insanların emekleri bu kadar kolay yok sayılmamalı.

gelelim taraftar ve yöneticilere. insan kalitesi ülkedeki her alanda olduğu gibi futbolda da inanılmaz şekilde düşüyor. kendi aleyhinde hata olunca asarım keserim diyenler lehlerinde hata olunca susun emojisini yayınlıyor. bunu sadece galatasaray yapmıyor aynı haltı 2019'da ağlama emojisi paylaşan fenerbahçe'si de yapıyor. beşiktaşı, trabzonu da yapıyor. sorsanız en şerefli takım kendi takımları, hakları yenilen takım hep kendileri. kimse kendi lehine olanı söylemiyor. sonra herkes bunlara karşı falan. ciddi anlamda şu kafaları yaşamak isterdim. *