türkiye'de protesto kültürünün azalması
başlık "keççap" tarafından 18.04.2024 09:20 tarihinde açılmıştır.
1.
tanım: anayasal hak olan(34. madde) toplanma ve gösteri özgürlüğüne sahip türk halkının bazı sebepler sonucu eskisi kadar olaylara ses çıkarmaması/çıkaramaması durumu.
türkiye'de protesto kültürünün azalmasının görünürde en büyük(bence tek) sebebi, protestoları sabote eden pkk sempatizanları.
örneğin insanlar toplanıp orada lgbt yürüyüşü yapıyor. bireylerinin hakkı olan, eşitliğe, kabule ve insan haklarına dikkat çekmek için toplanıyorlar. sonra bir anda bir grup geliyor(kimse nerden geldiklerini anlamıyor) ve hemen kürdistan bayrağı tutup apoya özgürlük türevi şeyler söyleyip toplananları sabote ediyor. yani o insanlar orada cinsel yönelimini ve kimliğini temsil etmek, biz de varız demek için, hakları için toplanıyor. bunlar ise kürtçe slogan atma, apoya özgürlük isteme derdindeler. hal böyle olunca ver elini biber gazı, gözaltılar...
aynı şey gezi olaylarında da olmuştu. yine bir grup(kimse nerden geldiklerini bilmiyor) aynı şeyleri yapıyorlar. yahu insanlar oraya ağaçlar kesilmesin diye toplanmışken bunlar gelip halay çekmeler, kürdistan bayrağı tutmalar, kürtçe slogan atmalar falan. sonrası malum gözaltı, biber gazı, jop...
sonrasında medyada da bu kanı bozukların görüntüleri dolaşıyor. haliyle halkın kendisi de bu toplulukların her bir üyesinin terörist olduğunu düşünüyor.
yani bu sempatizanlar yüzünden kim protestoya katılırsa vatan haini oluyor, göz altına alınıyor. halbuki bizim halkımızın vatanıyla devletiyle sorunu yoktur. varsa hükümetle sorunu vardır. ancak bu sempatizanlar yüzünden herkes protesto yapmaya çekiniyor. bu kansızlar her topluluğun arasına girmiş durumdalar. lgbt topluluklarının içinde, çevreci toplulukların içinde... bu o toplulukların adını lekelemekle kalmıyor, insanları protestolardan korkutuyor. insanlar sesini çıkaramıyor. böyle olunca da bazılarının ekmeğine yağ sürülüyor.
velhasıl, bence türkiye'nin önce en büyük sorunu pkk'dır. bu sempatizanlar yüzünden insanlar sesini çıkarmaya, yahu açız aç, demeye korkar oldular. yoksa bu topraklarda protesto kültürü hep oldu. nitekim bu millet zamanında yiyecek ekmek bulamadığında çokça isyan çıkarmış, paşaların kelleleri için saraya yürümüştür. bu isyanlar sayesinde devlet büyükleri bazı kararlarından dönmüş, bir nevi halkın arzusu olmuştur.
sonuç olarak toplanma ve gösteri yapma anayasal hakkımızdır. bu hakkımızı bazı kanı bozuklar yüzünden kullanamamız, kullanmak istemeyişimiz çok acı.
edit: başlık altında yazılanları gördüm de tweet atmak nedir ya? nasıl tweet atmayı protesto kültürü sanabiliyorsunuz? daha doğrusu siz tweet atmayı ne sanıyorsunuz. kendi mağaranızda bağırıyorsunuz sadece. okuduğunuz tweetler de sizin kendi yankılarınız. herkes twitter kullanıyor mu? aynen sokaktaki dayı sizin twitinizden kesinlikle haberdardır. ya da hükümet yandaşları da sizin twitinizi görüyordur kesin. tabi çoktan engel yemediyseniz. twitter da çok büyük devrimler yapıyorsunuz da bi erişim engeline hepinizin devrimlerinin kuş olacağının farkında mısınız? bunun teknoloji çağıyla ilgisi yoktur. hala her yerde protesto cayır cayır yapılıyor. mağaranızdan biraz çıkarsanız görürsünüz. iki suçlu twitler sayesinde yargılandı diye twitterda protesto edilebileceğini düşünen net ahmaktır. o yargılamalar zaten biraz tepki görünce halk toplanıp yürüyüş falan yapmasın diye tamamen. ayrıca twitterda o kadar çok fetöcü var ki aklınız hayaliniz durur.
türkiye'de protesto kültürünün azalmasının görünürde en büyük(bence tek) sebebi, protestoları sabote eden pkk sempatizanları.
örneğin insanlar toplanıp orada lgbt yürüyüşü yapıyor. bireylerinin hakkı olan, eşitliğe, kabule ve insan haklarına dikkat çekmek için toplanıyorlar. sonra bir anda bir grup geliyor(kimse nerden geldiklerini anlamıyor) ve hemen kürdistan bayrağı tutup apoya özgürlük türevi şeyler söyleyip toplananları sabote ediyor. yani o insanlar orada cinsel yönelimini ve kimliğini temsil etmek, biz de varız demek için, hakları için toplanıyor. bunlar ise kürtçe slogan atma, apoya özgürlük isteme derdindeler. hal böyle olunca ver elini biber gazı, gözaltılar...
aynı şey gezi olaylarında da olmuştu. yine bir grup(kimse nerden geldiklerini bilmiyor) aynı şeyleri yapıyorlar. yahu insanlar oraya ağaçlar kesilmesin diye toplanmışken bunlar gelip halay çekmeler, kürdistan bayrağı tutmalar, kürtçe slogan atmalar falan. sonrası malum gözaltı, biber gazı, jop...
sonrasında medyada da bu kanı bozukların görüntüleri dolaşıyor. haliyle halkın kendisi de bu toplulukların her bir üyesinin terörist olduğunu düşünüyor.
yani bu sempatizanlar yüzünden kim protestoya katılırsa vatan haini oluyor, göz altına alınıyor. halbuki bizim halkımızın vatanıyla devletiyle sorunu yoktur. varsa hükümetle sorunu vardır. ancak bu sempatizanlar yüzünden herkes protesto yapmaya çekiniyor. bu kansızlar her topluluğun arasına girmiş durumdalar. lgbt topluluklarının içinde, çevreci toplulukların içinde... bu o toplulukların adını lekelemekle kalmıyor, insanları protestolardan korkutuyor. insanlar sesini çıkaramıyor. böyle olunca da bazılarının ekmeğine yağ sürülüyor.
velhasıl, bence türkiye'nin önce en büyük sorunu pkk'dır. bu sempatizanlar yüzünden insanlar sesini çıkarmaya, yahu açız aç, demeye korkar oldular. yoksa bu topraklarda protesto kültürü hep oldu. nitekim bu millet zamanında yiyecek ekmek bulamadığında çokça isyan çıkarmış, paşaların kelleleri için saraya yürümüştür. bu isyanlar sayesinde devlet büyükleri bazı kararlarından dönmüş, bir nevi halkın arzusu olmuştur.
sonuç olarak toplanma ve gösteri yapma anayasal hakkımızdır. bu hakkımızı bazı kanı bozuklar yüzünden kullanamamız, kullanmak istemeyişimiz çok acı.
edit: başlık altında yazılanları gördüm de tweet atmak nedir ya? nasıl tweet atmayı protesto kültürü sanabiliyorsunuz? daha doğrusu siz tweet atmayı ne sanıyorsunuz. kendi mağaranızda bağırıyorsunuz sadece. okuduğunuz tweetler de sizin kendi yankılarınız. herkes twitter kullanıyor mu? aynen sokaktaki dayı sizin twitinizden kesinlikle haberdardır. ya da hükümet yandaşları da sizin twitinizi görüyordur kesin. tabi çoktan engel yemediyseniz. twitter da çok büyük devrimler yapıyorsunuz da bi erişim engeline hepinizin devrimlerinin kuş olacağının farkında mısınız? bunun teknoloji çağıyla ilgisi yoktur. hala her yerde protesto cayır cayır yapılıyor. mağaranızdan biraz çıkarsanız görürsünüz. iki suçlu twitler sayesinde yargılandı diye twitterda protesto edilebileceğini düşünen net ahmaktır. o yargılamalar zaten biraz tepki görünce halk toplanıp yürüyüş falan yapmasın diye tamamen. ayrıca twitterda o kadar çok fetöcü var ki aklınız hayaliniz durur.
devamını gör...
2.
kim diyorsa bunu halt etmiş. patır patır twit atıyor hâlkimiz. kınım kınım kınıyorlar ayrıca.
pardon, o twitleri kuzenim atıyormuş.
pardon, o twitleri kuzenim atıyormuş.
devamını gör...
3.
koyun dediler koydular ondan hep.
devamını gör...
4.
bence teknoloji çağında olmamızdan kaynaklanıyor. çünkü attığınız bir tweetle aynı anda binlerce insanla etkileşimde bulunabiliyorsunuz. ne kadar tweet o kadar ses demek. bir diğer nokta ise insanların artık etliye sütlü karışmak istememesinden kaynaklanabilir. bir noktada haklılar çünkü bu ülkede konuşanı susturmayı çok iyi başarıyorlar. ama yine de aklıma nazım hikmetin kerem gibi şiirindeki şu dizeler geliyor: "sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?"
devamını gör...
5.
çünkü protestolar fazla bir işe yaramıyor. bağır çağır, deşarj ol gel gibi bir şey.
yarın yine her şey aynı olacak.
yine de elimizden gelen tek şey bu ise yapalım protestomuzu.
yarın yine her şey aynı olacak.
yine de elimizden gelen tek şey bu ise yapalım protestomuzu.
devamını gör...
6.
unutkan bir ülkeyiz, protesto etsen ne olacak krizi de fırsata çeviriyorlar. dijital ortamda da trol çok, bilemiyorum haklı olduğun davanın düşmanı olup çıkıyorsun, manyak manyak işler...
devamını gör...
7.
keççap adlı yazarın yazdıklarına katılıyorum. pkk terör sevicileri eşittir cahilleri yüzünden tıpkı fransa gibi protesto edip, sokaklarda yeteri kadar bağırdıktan sonra sorunu çözemiyoruz daha karmaşık bir hal alıyor bu durum. her yerden fırlayan lgbt sesleri bayrakları da buna çanak tutmuş oluyor, gidip te bir sokak başında toplanıp devlete, özel şirketlere karşı gelip protesto etmek istemem, bunun yerine gider illegal duvara yazı yazarım daha iyi.
her yerden lgbt, pkk bayraklarını engellemek istiyorum, nereye gidip toplansak bu yavşaklar gelip yazılanların başlığına yani ana başlığa imza atıp basıp gidiyorlar. konu neydi, biz neyden bahsediyorduk, ne için toplanmıştık, insan, doğa neydi? unutulup gidiliyor, hoop anında terör ülkesi oluyoruz. bir kitapta yazılması ve bahsedilmesi gereken ara paragrafları bu ibneler başlık olarak açıyor, bahsedileni bozup değiştiriyorlar.
internetin de öyle sosyal bir gücü olduğuna artık inanmıyorum, eskidendi o. siz normal sözlükte bile zirve yapıp toplanamazsınız.
her yerden lgbt, pkk bayraklarını engellemek istiyorum, nereye gidip toplansak bu yavşaklar gelip yazılanların başlığına yani ana başlığa imza atıp basıp gidiyorlar. konu neydi, biz neyden bahsediyorduk, ne için toplanmıştık, insan, doğa neydi? unutulup gidiliyor, hoop anında terör ülkesi oluyoruz. bir kitapta yazılması ve bahsedilmesi gereken ara paragrafları bu ibneler başlık olarak açıyor, bahsedileni bozup değiştiriyorlar.
internetin de öyle sosyal bir gücü olduğuna artık inanmıyorum, eskidendi o. siz normal sözlükte bile zirve yapıp toplanamazsınız.
devamını gör...
8.
#2945539
konuyu lgbt'ye bağlayan cahil senin yapacağın protestonun ben...
konuyu lgbt'ye bağlayan cahil senin yapacağın protestonun ben...
devamını gör...
9.
protesto genelde kime yönelik olur: siyasal iktidara.. protestodan kim korkar: siyasal iktidar ve yandaşları.. siyasal iktidarla pkk yanlılarının hedefleri örtüşüyor mu ki, protestoları pkk yanlıları sabote etsin. (sabote ettiği protestolar, kendisinin de karşı olduğunu söylediği siyasal iktidara karşı değil mi, o halde niye sabote etsinler, bu kadar aptallar mı bunlar.)
bir yerlerde bir yanlışlık yok mu.?
bu hain fetöcüler ve bu hain pkk.lılar.. efenim bilcümle terörist ve şer odakları, kendilerinin de karşı olduklarını söyledikleri, iktidarın da doğruladığı bu "gerçek" ortadayken, niye iktidara karşı protestoları, yapılamaz hale getirip iktidarın ekmeğine yağ sürer.. demokraaatik iktidar, aman nolur kitleler beni protesto etsin diye yanıp tutuşur, kusursuz ve ponçik.. ama gel gör ki düşmanları, anlaşılmaz biçimde bu protestoları sabote ve provoke ediyor.. bundan da, sonuçta sadece iktidar fayda elde etmiş oluyor.. gel de kafan karışmasın..!!
bir yerlerde bir yanlışlık yok mu.?
bu hain fetöcüler ve bu hain pkk.lılar.. efenim bilcümle terörist ve şer odakları, kendilerinin de karşı olduklarını söyledikleri, iktidarın da doğruladığı bu "gerçek" ortadayken, niye iktidara karşı protestoları, yapılamaz hale getirip iktidarın ekmeğine yağ sürer.. demokraaatik iktidar, aman nolur kitleler beni protesto etsin diye yanıp tutuşur, kusursuz ve ponçik.. ama gel gör ki düşmanları, anlaşılmaz biçimde bu protestoları sabote ve provoke ediyor.. bundan da, sonuçta sadece iktidar fayda elde etmiş oluyor.. gel de kafan karışmasın..!!
devamını gör...
10.
twitter herkesin gazını aldığı için. oraya yazınca görevini yerine getirmiş gibi hissediyor insanlar. tepkimi gösterdim, protestomu yaptım içim rahat diyerek, instagram'da fotoğraf paylaşmaya decam ediyorlar. sorsan herkes bir şeyleri protesto ediyor bu aralar.
devamını gör...
11.
korkaklık olmadığına eminim. halkımız son zamanlara kadar bir inek gibi önüne konan otu yiyordu. ne daha fazlasını isteyebilir ne de artık yeter diyebilir. bazılarının içlerindeki o rahatlık eşiği geçildiğinde twitter’dan gündem oluştuyolar. o da kalıyor bikaç gün gündemde işte. sonra pufff. herkes kendi haline. bi ara büyük harflerle yargılanacaksınız yazılırdı. cumhurbaşkanlığı seçimi zamanında da oy moy yok diye bi hashtag vardı. görüyor musunuz geçti bitti gitti.
olayı twitter’a taşıma işi samimiyetlik bence. iş bitiminde “nasıl olsa ben üstüme düşeni yaptım” rahatlığını yaşamak için. hayır sen bi şey yapmadın, bu işler twitter’da scroll yapmaya benzemez.
günler süren protestoları, bir zamanlar insanlara aşılanmaya çalışılan devrim düşüncesini şu an göremiyoruz. çünkü millet akşamki yemeğini düşünüyor. zaten tek derdi ay sonu kirasını çıkarmak olan adamdan devrim düşünmesini beklemek saçma. e halkın da yüzde yetmişi böyle olduğuna göre.
ortaya çıkılsın, olaylar başlasın, en önde slogan atmazsam neyim ben de. bi de polis dayağı yerim nolcak, bi gözüme biber gazı sıkılmadığı kalmıştı. olsun. varsın sicilim başkaldırmaktan kirlensin.
olayı twitter’a taşıma işi samimiyetlik bence. iş bitiminde “nasıl olsa ben üstüme düşeni yaptım” rahatlığını yaşamak için. hayır sen bi şey yapmadın, bu işler twitter’da scroll yapmaya benzemez.
günler süren protestoları, bir zamanlar insanlara aşılanmaya çalışılan devrim düşüncesini şu an göremiyoruz. çünkü millet akşamki yemeğini düşünüyor. zaten tek derdi ay sonu kirasını çıkarmak olan adamdan devrim düşünmesini beklemek saçma. e halkın da yüzde yetmişi böyle olduğuna göre.
ortaya çıkılsın, olaylar başlasın, en önde slogan atmazsam neyim ben de. bi de polis dayağı yerim nolcak, bi gözüme biber gazı sıkılmadığı kalmıştı. olsun. varsın sicilim başkaldırmaktan kirlensin.
devamını gör...
12.
psikoloji biliminde sistematik duyarsızlaştırma dediğimiz durumun bir sonucudur. sadece iktidar bazında değil, herhangi bir şirket, din, hayat rutinleri, dogmatik bir şeyi sorguladığınız zaman ; o şeyden önce ona bağımlı ve köle olanların sizlere düşman olacağı bir durum söz konusudur. hakkını arayıp isyan ettiğin zaman, yandaki adam otur oturduğun yerde daha ne istiyorsun diyor. hakkını aradığın merci değil, direkt o seni bastırmaya çalışıyor. ülkemizde de yaşanan durum aynen bu
devamını gör...
13.
protesto kültürü çok büyük oranda sol'un kültürüdür. protesto ve sol ise cumhuriyet kurulduğundan beri en nefret edilen 2 unsurdur. sen bu adamları kıyarsan kölelik indeksinde 1. sıraya da yükselirsin en yüksek çalışma saatleri de sende olur, dünyanın hem insan hem materyal çöplüğü de olursun, kendi halkına "yerel" diyen adama da tahammül etmek zorunda kalırsın. hakkını da gider tivitırda savunursun sonra da avucunu yaladığınla kalır oy kullanarak her şeyin değişebileceğine inanırsın. pekeke lgbti diye ağlarsın bir de üstüne.
devamını gör...
14.
"ağlayan çocuk posteri, bu toplumun kötü yazgısını sevme çabasındaki yeni bir evrenin habercisiydi. 80'lerde yaşanan "acı" patlamasının ilk örneklerinden biri. nitekim "acıların çocuğu" kavramı da adını, 80'lerin ortalarında bir çocuk şarkıcının, küçük emrah'ın aynı adla filme de çekilen şarkısından aldı. küçük emrah için yine o yıllarda çekilen boynu bükükler filmi de imgeyi pekiştirmiş olmalı. türk toplumu, askeri bir darbenin ardından, adil olmayan bir siyasi iktidarın karşısında kendini bir kez daha çocuk konumunda bulduğu, bu yazgıyı bir kez daha sevmek zorunda bırakıldığı 80'lerde, yalnızca gözü yaşlı çocuk yüzlerini, yalnızca çığlık çığlığa acıdan söz eden çocuk şarkıcıları değil, büyük şehrin bir kez daha acıyla, acının da çocuklukla özdeşleşleştiği bütün bu sahneyi çok sevdi. aslında yalnızca küçük emrah'tan ya da sayıları ve kazançları arttıkça kederleri hızla arsızlığa dönüşen çocuk şarkıcılardan da söz etmiyorum. yalnızca dayatılan bir endüstriden değil, acılı çocukta bir kez daha kendi kudretsizliğinin izlerini bulan, bu güçsüzlüğü bir kez daha bir milli erdeme dönüştürmeye çalışan, maruz kaldığı acıyı bu kalıbın içine yerleştirmeye hazır bir toplumdan da söz ediyorum. kendimizi de toplumdan öyle net çizgilerle ayırmayalım. oğuz atay'ın hayat bilgisinden yoksun, beceriksiz ve çocuk kalmış kahramanlarına, ece ayhan'ın "devlet dersinde öldürülmüş" çocuklarına, "orta ikiden ölerek ayrılan çocuklarına, "solgun bir halk çocukları ayaklanması"na o yıllarda gösterdiğimiz ani ilginin ardında da benzer bir şey yok mu?
gözü yaşlı çocuk posteri, acıyı uzun bir dönem boyunca temiz yüzlü "iyi aile çocuklarının, acımasız şehrin bu batılı kurbanlarının, ayşecik'lerin, ömercik'lerin, sezerciklerin yüzünde sevmiş bu toplumun belki de son kederli sarışın çocuk kahramanıydı. tuğcu'nun kimsesiz çıraklarından yeşilçam'ın yetimlerine, kederli çocuk kartpostallarından 80'lerin "acıların çocuğu" imgesine kadar aslında kalıbın ana hatları pek değişmedi. yalnız 80'lerin ortalarında türkiye'nin kendi doğulu yüzünü, kendi taşrasını, şehirlerde biriken kürtleri, ama aynı zamanda onların yazgısının alınıp
satılabilir bir şey olduğunu keşfetmesiyle birlikte, kalıbın içine yeni bir içerik sızmaya başladı. kederli çocuk daha kara, daha esmer, nihayet daha delikanlı bir çehreye kavuştu. ömercik'in artık kimseye pek inandırıcı gelmeyen sarışın neşesi geride kalmıştı. yine de şu hiç değişmedi: acıların çocuğu, horlanmış çocuğun zafere ulaştığı andan geriye dönülerek kurulmuş bir hikâye oldu hep. bize acıların çocuğu olarak sunulan, aslında bu çileli kavruk yüzün büyük şehirde başarıya ulaştığı, bir aileye değilse de paraya kavuştuğu, kendi doğulu yazgısından "yırttığı" anda çekilmiş
fotoğrafıydı. biraz da bu yüzden bu acılı yüz, tıpkı tuğcu'nun romanlarında ya da yeşilçam filmlerinde olduğu gibi, acıya eşlik eden onca olumsuz içeriğe rağmen temiz, masum, onurlu bir imge olarak kalabildi. acıların çocuğu acımasız büyük şehir ortamında babasız, evsiz ve yolsuz kalmıştı; ama tam da bu yüzden hem mağdur hem masum, hem kırılgan hem dirençli, hem çocuk hem delikanlıydı.
imgenin zamanla politik bir vurgu kazandığını, esas gücünü bu ülkede yaşanan haksız savaştan aldığını da unutmayalım. çocuğun yetimliği gerçek bir babadan yoksun olmaktan çok, adil bir babadan yoksun olmaktan kaynaklanıyordu. bu yoksunluk ise inanılırlığını, haksız yere çocuklarına kıyan baba imgesiyle suçsuz yere cezalandırılmış çocuk imgesinden, haksız yere halkına kıyan devlet imgesiyle suçsuz yere cezalandırılmış halk imgesinden aldı. böylece, aşağı yukarı aynı yıllarda ortaya çıkan "acıların kadınının, ona adını veren şarkıcı bergen gibi kısa ömürlü olmasına rağmen (kocası sonunda gerçekten öldürdü bergen'i), acıların çocuğu türk kültür hayatında uzunca bir ömür sürdü. şarkısı söylendi, şiiri yazıldı, filmi yapıldı. uzun bir dönem boyunca yalnızca çocuk şarkıcıların değil, neredeyse bütün taşralı erkek yıldızların yüzünde ondan bir iz vardı. horlanan oğlanın şehrin şımarık kızları için bir arınma fırsatı olduğu, onlara çoktan geride bıraktıkları masumiyetle birlikte mutluluk imkânını da armağan edeceği, 90'ların birçok filminin tekrarlayan temalarından biriydi."
nurdan gürbilek - kötü çocuk türk
(bkz: devlet baba)
(bkz: devlete neden baba deriz sorunsalı)
(bkz: daddy issues)
kaynak
devamını gör...