üniversitede yanlış bölümü tercih ettiğini anlamak
başlık "miskinkedi" tarafından 21.12.2020 06:22 tarihinde açılmıştır.
41.
böyle bir şey var ama ülkemizde daha evvel nasıl her yer lise mezunu alıyor diye herkes lise okuyordu şimdi üniversite mezunu şartı, çoğumuzun yüzüne bile bakmayacağı işlerde şart oldu. herkes bir üniversite mutlaka bitirmeye çalıştı. aslında tr geneli 15-20 okul yeterdi. fazlası hiçbir şey katmadı, olan kaliteyi de düşürdü. tamamen zaman kaybıydı. bunun yerine yurt dışı gibi meslek okullarıyla ilerlemek varken her gelen farklı bir şey denedi. yazık oldu. bu saatten sonra da pek düzeleceğini sanmıyorum.
büyük ihtimalle mezun olduktan sonra anlaşılan bir durumdur yanlış bölüm olayı da.
büyük ihtimalle mezun olduktan sonra anlaşılan bir durumdur yanlış bölüm olayı da.
devamını gör...
42.
kendi adıma en başında hissettiğim durum.
zaten, en sonda yer alan tek mühendislik tercihime yerleşmiştim. "sayısalcı adamsın, bir tane de mühendislik yazalım" diyen rehberlik hocama çok sövmüştüm ama sonra düşününce istediğim bölümün o yıl 10 puan artmasıyla açıkta kalabileceğimi de fark ettiğimde sövmeyi bırakmıştım. hoş, daha uzak yerleri yazsaydım yine girerdim istediğim yere de, neyse...
ilk vizemden çıktığımda, böyle film sahnelerindeki gibi bir şey oldu. millete bakıyorum ve oraya ait olmadığımı hissediyorum. evi aradım, ben okulu bırakıp geliyorum. bu sene bir yere girip çalışırım, gelecek sene için dershane parası biriktiririm dedim... sonra anlatsam inanmayacağınız şekilde gelişen olaylar nedeniyle o gün dönemedim, sonra sineye çektim. o olaylar da başka bir entry konusu olur sanırım.
sonra diğer sınavlara girdim, düzenli gitmeye devam ettim okula taa ki, çok iyi olduğum matematik vizesinden 28 alana kadar... kağıdıma baktım, penisim sülfat şekilde kırılmış puanlarım... yavaş yavaş anlıyordum, zeka bir yere kadar, artık çalışmak gerekiyordu ve ben o bölüm için çalışmaya hazır değildim henüz.
sonra okulu kendi kafamda bıraktım ve çocukluktan beri hayalim olan bir işe girdim. öyle takılıyorum kendi kendime... arada derslere gidiyorum, sınavlara falan giriyorum... 2. sene sonunda en az okul 1 yıl uzadı... sonra ben o işte biraz profesyonel oldum... artık tamamen anlamıştım, zeka aslında oraya getirmişti beni, devam etmek için çalışmam gerekiyordu. (üniversite sınavına da, mayıs ayında çalışmaya başlamıştım. lise 2 ve 3te dershaneye para ödememiştim. yani haybeden demiyoruz bazı şeyleri. )
zaman geldi geçti... bir karar vermem gerekti, ya o işi tam profesyonel olarak yapacaktım ki bu okulu çok uzun süre bitiremememe sebep olacaktı ya da okulu bitirecektim. (bu arada derse gitmeden ite kaka bir şekilde 3. sınıfa geçtim) ama 3 ve 4ün dersleri, bitirme tezi, projeler vs çok zaman alacaktı. o sektör için çok büyük yerden gelen 2 teklifi reddettim, okulu bitireceğim dedim... yaklaşık 1,5 yıl kadar tüm derslere giderek okulu bitirdim. dersine girip, not tutup da geçemediğim tek dersim vardı o da ezber dersiydi... onun dışında bir sıkıntım olmadı...
mezun olduktan sonra da güzel yerlerde güzel şekilde çalıştım ama hiçbir zaman yaptığım işi sevmedim. maaşlı çalışmayı "para karşılığı zamanını satmak" olarak görüyorum. dolayısıyla, işin tanımı gereği istenileni yapıyorum karşılığında da para kazanıyorum olarak bakıyorum yani işe çok büyük anlamlar yüklemiyorum. işimi çok iyi yaparım ama benimsemem, o yüzden ayrılıklar kolay olur benim için. şirketlere çok büyük anlamlar yüklemem, siz de yüklemeyin. emin olun yaptığınız işi en az sizin kadar iyi ve yarı fiyatına yapacak birini bulsalar "cost saving" dedikleri penisim sülfat şey yüzünden gözünüzün yaşına bakmazlar. siz de cazip gelen teklifleri değerlendirirken bunu düşünün.
neyse, gelelim sadede; ben kendim ve şahsım olarak maaşlı çalışılan bir işte mutlu olunamayacağını düşündüğüm için, kendi yeteneklerim çerçevesinde en iyi parayı da mühendislikte kazanabileceğimi düşündüğüm için bu işi yapıyorum. burada "düşündüğüm için" ortak çarpan parantezine alabilirdim de üşendim, ona ayıracak zamanım ve enerjim yok henüz bu saatte. belki ilerleyen saatlerde...
yalnız bir türlü sadede gelemediğimi fark ettim, evet geç gelirim kıslar eqleyebilir! sevmediğiniz bir bölümü okumuş olabilirsiniz, sevmediğiniz bir işte de çalışabilirsiniz. bunların hiçbiri sorun değil! sorunlarınız, sevmeseniz de bir bölüm okuyamadığınızda, bir iş bulamadığınızda başlar! o yüzden, bir şekilde başladıysanız ya en kısa sürede değiştirin ya da en kısa sürede bitirin ki fazla canınız yanmasın.
selam ve dua lipa!
zaten, en sonda yer alan tek mühendislik tercihime yerleşmiştim. "sayısalcı adamsın, bir tane de mühendislik yazalım" diyen rehberlik hocama çok sövmüştüm ama sonra düşününce istediğim bölümün o yıl 10 puan artmasıyla açıkta kalabileceğimi de fark ettiğimde sövmeyi bırakmıştım. hoş, daha uzak yerleri yazsaydım yine girerdim istediğim yere de, neyse...
ilk vizemden çıktığımda, böyle film sahnelerindeki gibi bir şey oldu. millete bakıyorum ve oraya ait olmadığımı hissediyorum. evi aradım, ben okulu bırakıp geliyorum. bu sene bir yere girip çalışırım, gelecek sene için dershane parası biriktiririm dedim... sonra anlatsam inanmayacağınız şekilde gelişen olaylar nedeniyle o gün dönemedim, sonra sineye çektim. o olaylar da başka bir entry konusu olur sanırım.
sonra diğer sınavlara girdim, düzenli gitmeye devam ettim okula taa ki, çok iyi olduğum matematik vizesinden 28 alana kadar... kağıdıma baktım, penisim sülfat şekilde kırılmış puanlarım... yavaş yavaş anlıyordum, zeka bir yere kadar, artık çalışmak gerekiyordu ve ben o bölüm için çalışmaya hazır değildim henüz.
sonra okulu kendi kafamda bıraktım ve çocukluktan beri hayalim olan bir işe girdim. öyle takılıyorum kendi kendime... arada derslere gidiyorum, sınavlara falan giriyorum... 2. sene sonunda en az okul 1 yıl uzadı... sonra ben o işte biraz profesyonel oldum... artık tamamen anlamıştım, zeka aslında oraya getirmişti beni, devam etmek için çalışmam gerekiyordu. (üniversite sınavına da, mayıs ayında çalışmaya başlamıştım. lise 2 ve 3te dershaneye para ödememiştim. yani haybeden demiyoruz bazı şeyleri. )
zaman geldi geçti... bir karar vermem gerekti, ya o işi tam profesyonel olarak yapacaktım ki bu okulu çok uzun süre bitiremememe sebep olacaktı ya da okulu bitirecektim. (bu arada derse gitmeden ite kaka bir şekilde 3. sınıfa geçtim) ama 3 ve 4ün dersleri, bitirme tezi, projeler vs çok zaman alacaktı. o sektör için çok büyük yerden gelen 2 teklifi reddettim, okulu bitireceğim dedim... yaklaşık 1,5 yıl kadar tüm derslere giderek okulu bitirdim. dersine girip, not tutup da geçemediğim tek dersim vardı o da ezber dersiydi... onun dışında bir sıkıntım olmadı...
mezun olduktan sonra da güzel yerlerde güzel şekilde çalıştım ama hiçbir zaman yaptığım işi sevmedim. maaşlı çalışmayı "para karşılığı zamanını satmak" olarak görüyorum. dolayısıyla, işin tanımı gereği istenileni yapıyorum karşılığında da para kazanıyorum olarak bakıyorum yani işe çok büyük anlamlar yüklemiyorum. işimi çok iyi yaparım ama benimsemem, o yüzden ayrılıklar kolay olur benim için. şirketlere çok büyük anlamlar yüklemem, siz de yüklemeyin. emin olun yaptığınız işi en az sizin kadar iyi ve yarı fiyatına yapacak birini bulsalar "cost saving" dedikleri penisim sülfat şey yüzünden gözünüzün yaşına bakmazlar. siz de cazip gelen teklifleri değerlendirirken bunu düşünün.
neyse, gelelim sadede; ben kendim ve şahsım olarak maaşlı çalışılan bir işte mutlu olunamayacağını düşündüğüm için, kendi yeteneklerim çerçevesinde en iyi parayı da mühendislikte kazanabileceğimi düşündüğüm için bu işi yapıyorum. burada "düşündüğüm için" ortak çarpan parantezine alabilirdim de üşendim, ona ayıracak zamanım ve enerjim yok henüz bu saatte. belki ilerleyen saatlerde...
yalnız bir türlü sadede gelemediğimi fark ettim, evet geç gelirim kıslar eqleyebilir! sevmediğiniz bir bölümü okumuş olabilirsiniz, sevmediğiniz bir işte de çalışabilirsiniz. bunların hiçbiri sorun değil! sorunlarınız, sevmeseniz de bir bölüm okuyamadığınızda, bir iş bulamadığınızda başlar! o yüzden, bir şekilde başladıysanız ya en kısa sürede değiştirin ya da en kısa sürede bitirin ki fazla canınız yanmasın.
selam ve dua lipa!
devamını gör...
43.
sonraki tüm tercihleri de sorgulamaya sebep olan hededir. yanlış diye diye okuyup bitirdim. yanlış diye diye işe güce başladım. hala yanlış der dururum. ha deyince de değiştiremiyorum ki. bana bir eylem planı lazım.
sevgili insancıklar bakın tercih dönemi yaklaşıyor. aman diyeyim! ben yaptım siz yapmayın, ben yandım siz yanmayın. ne yapmak istediğinizi düşünün. ne yapmak istemediğinizi de düşünün. hiçbir mesleğin dışarıdan görüldüğü gibi olmadığını, her mesleğin bir yerde boka sardığını, bu yüzden hangi kokuya daha çok katlanabileceğinizi düşünün. işinizi seçmek eşinizi seçmek gibi öyle ha deyince ayrılamıyor insan. zaman ilerledikçe ve mesleğin içerisinde daha fazla yer aldıkça her şeyde olduğu gibi mesleği bırakmak da değiştirmek de zorlaşıyor. sevmediğini anlasan bile bunu bırakıp sıfırdan nasıl başlayacağım ben şimdi diye düşünüyorsunuz. cesaretsiz hissediyorsunuz. kendinizi gaza getiriyor ancak fikirsiz hissediyorsunuz. bunun buhranı hiçbir şeyde yok diyemem ancak hayatın birkaç temeli varsa birisi de budur.
bunları gözünüz korksun diye de söylemiyorum, bunlar gerçeklerdir. hiçbir işin forsuna aldanmayınız zira bu forsların değerini yanlışlar içerisinde yüzmeyi seven insanoğlu belirlemiştir. bugün böyle der bu insanoğlu yarın şöyle der. asla da güven olmaz.
en güzel elbise size en çok yakışanıdır, en iyi meslek sizin için en uygun olanıdır.
sevgili insancıklar bakın tercih dönemi yaklaşıyor. aman diyeyim! ben yaptım siz yapmayın, ben yandım siz yanmayın. ne yapmak istediğinizi düşünün. ne yapmak istemediğinizi de düşünün. hiçbir mesleğin dışarıdan görüldüğü gibi olmadığını, her mesleğin bir yerde boka sardığını, bu yüzden hangi kokuya daha çok katlanabileceğinizi düşünün. işinizi seçmek eşinizi seçmek gibi öyle ha deyince ayrılamıyor insan. zaman ilerledikçe ve mesleğin içerisinde daha fazla yer aldıkça her şeyde olduğu gibi mesleği bırakmak da değiştirmek de zorlaşıyor. sevmediğini anlasan bile bunu bırakıp sıfırdan nasıl başlayacağım ben şimdi diye düşünüyorsunuz. cesaretsiz hissediyorsunuz. kendinizi gaza getiriyor ancak fikirsiz hissediyorsunuz. bunun buhranı hiçbir şeyde yok diyemem ancak hayatın birkaç temeli varsa birisi de budur.
bunları gözünüz korksun diye de söylemiyorum, bunlar gerçeklerdir. hiçbir işin forsuna aldanmayınız zira bu forsların değerini yanlışlar içerisinde yüzmeyi seven insanoğlu belirlemiştir. bugün böyle der bu insanoğlu yarın şöyle der. asla da güven olmaz.
en güzel elbise size en çok yakışanıdır, en iyi meslek sizin için en uygun olanıdır.
devamını gör...
44.
aynı bir parmağınızın çıkması gibidir. başta fark etmezsin sonra acıdan duramazsın.
devamını gör...
45.
bu tamamen kişinin kendisini tam tanımak için istekli olmaması ve ayrıca gitmek istediği bölümleri ya da okumak isteyebileceği bölümleri yeterli araştırmamasından kaynaklı bir durumdur. aslında problem tamamen bireyseldir.
kişi alan seçiminde hayatı boyunca özgürdür. hangi mesleğin, hangi şartları olduğunu öğrenmek çok basit bir araştırma ile mümkün olabiliyor. dolayısıyla sınava girmeden kafanızda emin olduğunuz bütün alternatiflerin sıralanmış olması gerekiyor.
" puanımın yettiği bölüme giderim" düşüncesi yapılabilecek en büyük hatadır.
puanınız botanik bölümüne yetti? botanik mi okuyacaksınız? - bunun için tutku sahibi olmanız gerekiyor. aslında her meslek için bireysel tutkunuzun olması gerekiyor aksi halde mezun olma süreniz ilginiz olmamasından kaynaklı uzayabilir. bu yüzden tutku duymadığınız hiç bir şeye imza atmayın ama bir de şöyle bir yanı var;
hayatta her şeyin bir çözümü vardır. hoşunuza gitmeyen bir alana başladıysanız, mezun olun ve tutkunuzun üstüne eğitim alın. en azından cebinizde 1 diploma olur. kimse mesleğini yapmıyor şu an ülkede zaten ama " ben bu alanı sevmedim " ibaresiyle
üniversiteyi bırakıp, tekrar üniversiteye başlamak yaş kaybı doğurabilir ve sigortaya kayıt açısından fazla gecikme yaşamanızla sonuçlanabilir. bu emeklilik durumunuzu riske sokabilir.
sonuç;
üniversite sınavına girmeden iyi düşünün. sizi mutlu edeceğine emin olduğunuz meslek grupları adına liste yapın ve onları tercih edin.
sevmediğiniz bir alanı okuyorsanız, alanınızı sevmesenizde mezun olun, tutkunuzu yapın.
kişi alan seçiminde hayatı boyunca özgürdür. hangi mesleğin, hangi şartları olduğunu öğrenmek çok basit bir araştırma ile mümkün olabiliyor. dolayısıyla sınava girmeden kafanızda emin olduğunuz bütün alternatiflerin sıralanmış olması gerekiyor.
" puanımın yettiği bölüme giderim" düşüncesi yapılabilecek en büyük hatadır.
puanınız botanik bölümüne yetti? botanik mi okuyacaksınız? - bunun için tutku sahibi olmanız gerekiyor. aslında her meslek için bireysel tutkunuzun olması gerekiyor aksi halde mezun olma süreniz ilginiz olmamasından kaynaklı uzayabilir. bu yüzden tutku duymadığınız hiç bir şeye imza atmayın ama bir de şöyle bir yanı var;
hayatta her şeyin bir çözümü vardır. hoşunuza gitmeyen bir alana başladıysanız, mezun olun ve tutkunuzun üstüne eğitim alın. en azından cebinizde 1 diploma olur. kimse mesleğini yapmıyor şu an ülkede zaten ama " ben bu alanı sevmedim " ibaresiyle
üniversiteyi bırakıp, tekrar üniversiteye başlamak yaş kaybı doğurabilir ve sigortaya kayıt açısından fazla gecikme yaşamanızla sonuçlanabilir. bu emeklilik durumunuzu riske sokabilir.
sonuç;
üniversite sınavına girmeden iyi düşünün. sizi mutlu edeceğine emin olduğunuz meslek grupları adına liste yapın ve onları tercih edin.
sevmediğiniz bir alanı okuyorsanız, alanınızı sevmesenizde mezun olun, tutkunuzu yapın.
devamını gör...
46.
çok büyük bir hayal kırıklığıdır. ama özellikle de bu devirde, bu teknolojik imkanlara sahipken çok da kafaya takılacak durum değildir. işletme bölümüne girdiniz ve bir süre sonra aslında psikoloji okumanız gerektiğine mi inandınız ya da bilgi teknolojileri alanı mı aslında ilginizi çekiyordu? üzülmeyin, neredeyse her ne isterseniz, yeterli zamanı ayırdığınız takdirde öğrenebilir ve uzmanlaşabilirsiniz. öyle bir bilgi çağında yaşıyoruz. o yüzden yanlış bölüm tercihi artık çok da dert değil. bir yandan bölümünüzü okuyun bir yandan da asıl yönelmek istediğiniz alanda kendinizi yetiştirin.
tabii ki istisnalar da var. tıp okurken, burası bana göre değil deyip hem tıp okuyup hem de yazılımcı olamazsınız. :))
ya da belki olursunuz ve ileride entriyi hatırlatıp beni utandırırsınız.
tabii ki istisnalar da var. tıp okurken, burası bana göre değil deyip hem tıp okuyup hem de yazılımcı olamazsınız. :))
ya da belki olursunuz ve ileride entriyi hatırlatıp beni utandırırsınız.
devamını gör...
47.
25 yaşımdan sonra 2. üniversiteye gittim yine yapmayacağım bölümü de okudum. burası türkiye kendi alanımın dışına çıkamam , öff onu yapamam dediğin noktada zaten bitersin kendini de yersin.
devamını gör...
48.
hayat, mutlak yanlış mutlak doğru içeren bir şey değil. bu bağlamda "doğru bölüm" diye bir olgu olup olmayacağı da muamma.
mantıken yapılan tercihin yanlış olduğunun ispatı, aynı koşullarda bir başka tercih yapıp sonuçlarını görmekle olur.
diğer tercihin çok daha yanlış olmayacağının garantisi yok.
doğru tercih konusu biraz ütopiktir. yanlış tercih konusu biraz daha farklı.
şunu ayırmak lazım, bir bölüme girdiniz, ne ders çalışıyorsunuz, ne ders veriyorsunuz, ne en ufak bir kariyer hevesiniz var, durum böyleyse kaydı acilen sildirmek lazım.
ama oturup bunun nedenini de insanın düşünmesi şart. sizin zihniniz, bölüm zor geliyor diye size kaçış rotası mı çıkarıyor? bir başka bölüme karşı bir hevesiniz var mı? okula mı uyum sağlayamadınız? üniversite okumak istiyor musunuz?
insan bu sorulara kafasında net cevaplar vermeden adım atmamalı.
fıtrat böyle bir şey. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür diye boşuna dememişler.
okunulan bölümün eksileri göze batar, diğer bölümlerin artıları.
gidip bölüm değiştirip bir kat daha mutsuz olmak da ihtimaller dahilinde. bu kısım büyük bir pişmanlık da ekleyecektir.
şayet yukarıdaki soruların cevaplarını verebiliyorsanız ve bu bölüm yanlış diyorsanız, bir gün bile kaybetmeyin bir işe girin ya da yeniden sınava girin.maddi durumunuz kötüyse ikisini birden yapın.
memleket 25-29 yaşında tekrar okul okuyup, ilk 5-6 senesini kaybeden ama kağıt üstünde 2 üniversite bitiren insanlarla dolu. batık maliyet yanılgısına düşmemek lazım.
mantıken yapılan tercihin yanlış olduğunun ispatı, aynı koşullarda bir başka tercih yapıp sonuçlarını görmekle olur.
diğer tercihin çok daha yanlış olmayacağının garantisi yok.
doğru tercih konusu biraz ütopiktir. yanlış tercih konusu biraz daha farklı.
şunu ayırmak lazım, bir bölüme girdiniz, ne ders çalışıyorsunuz, ne ders veriyorsunuz, ne en ufak bir kariyer hevesiniz var, durum böyleyse kaydı acilen sildirmek lazım.
ama oturup bunun nedenini de insanın düşünmesi şart. sizin zihniniz, bölüm zor geliyor diye size kaçış rotası mı çıkarıyor? bir başka bölüme karşı bir hevesiniz var mı? okula mı uyum sağlayamadınız? üniversite okumak istiyor musunuz?
insan bu sorulara kafasında net cevaplar vermeden adım atmamalı.
fıtrat böyle bir şey. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür diye boşuna dememişler.
okunulan bölümün eksileri göze batar, diğer bölümlerin artıları.
gidip bölüm değiştirip bir kat daha mutsuz olmak da ihtimaller dahilinde. bu kısım büyük bir pişmanlık da ekleyecektir.
şayet yukarıdaki soruların cevaplarını verebiliyorsanız ve bu bölüm yanlış diyorsanız, bir gün bile kaybetmeyin bir işe girin ya da yeniden sınava girin.maddi durumunuz kötüyse ikisini birden yapın.
memleket 25-29 yaşında tekrar okul okuyup, ilk 5-6 senesini kaybeden ama kağıt üstünde 2 üniversite bitiren insanlarla dolu. batık maliyet yanılgısına düşmemek lazım.
devamını gör...
49.
çabuk anlayıp hatanızdan geri dönerseniz fazla zararda sayılmazsınız. büyütmemeli. yine hazırlanır yine kazanırsınız. allah çaresiz dert vermesin yeter ki çocuklar.
olmam gereken yerdeyim diyeceğiniz yerde olmanız dileğiyle.
olmam gereken yerdeyim diyeceğiniz yerde olmanız dileğiyle.
devamını gör...