üniversiteye girişte baraj puan uygulamasının kaldırılması

vasat altı olanlara hitaben yapılan bir değişiklik daha. yahu şu ülke için bir kez de doğru bir hamle yapsanız ne olur.

''nitelik'' kavramının içinin bu denli boşaltıldığı başka bir dönem yoktur diye düşünüyorum.

üstteki yazarın dediği gibi nitelik kavramının içi boşaltılmakta gençlerimiz üniversitelere yerleşmekte ancak donanım olarak kendileri için doğru olmayan alanlarda yetişmektedir. nitelik artmadan nicelik artarsa bu popülarite olabilir ama bunun yaşadığı ve ailelere de yaşatacağı umutsuzluk ülkeyi mahveder. 2007 den sonra her şehir üniversite oldu sonuç ne öğretmen polis, mühendis uzman çavuş, maliye mezunu kasiyer. böyle kaybettiniz gençliği ve gençlik de ülke sevgisini.

olumlu yanını görmüyorum. kaybetmeyi, kazanmanın değerini ve kazanmak için fedakarlıklar yapmayı zaten öğretemiyoruz. gitsin üniversiteye sonuç ne olacak ne değişecek?

zaten yerin dibine girmiş türkiye eğitimini dünyanın çekirdeğine doğru iten harekettir.

bana kalsa 250'ye çıkması gereken barajdı. 180'i geçememek nedir ya? bak kardeşim kendimden örnek vereyim. konservatuara hazırlanıyoruz ayağına lise hayatım sınıfta uyuyarak geçti, bununla gurur duymuyorum o ayrı. ben bile sıfır olarak girdiğim sınavda 278 aldım.* tekrar soruyorum, 180'i geçememek nedir?! nesin sen, terliksi hayvan mı? bunu yapamayan adamın zaten kendi kendine, "ben okumayıp hayata atılsam sanki daha iyi olacak" demesi lazım. ülkenin okumayan adama ihtiyacı var ve böylelikle fazlalıklarından kurtulacak olan akademinin de bünyesindekilere daha iyi bir eğitim verilmesinin sağlanmasına ihtiyaç var.

hiçbir başarı cezasız kalmamalı(!)
olan hakkıyla çalışana olacak başarılıyla başarısız arasında hiçbir fark kalmayacak, üzücü bir durum.

işsizlik oranını seçim safhasına kadar maskelemeye yarayacağı kesin olan bir eğitim olayı.

aklıma aşkın nur yengi’nin “yazık” şarkısının sözleri geldi:
yazık şu geçen zamana yazık
yalan mıydı biz mi aldandık
yazık gençliğimize yazık
nasıl böyle erken yıprandık

böyle mi sona erecekti
böyle parça parça mı olacaktı
bu kadar yalan mı yaşandı her şey
hem sana hem bana yazık

ne olursun yalan de
bu bir rüya sadece
ne olursun konuşma
sana ihtiyacım var dinle

ikimize de yazık gençliğimize yazık
bu kadar yalan mı yaşandı her şey söyle?

....(yorumsuz gelişme)

yeni diplomalı işsizlere merhaba. yeterince vardı zaten. bu sefer üniversite kapısından geçemeyecek insanlar diploma alacak üzücü.

"hortlatmayın şu başlığı sinirim bozuluyor!" dediğim başlıktır. yıldım, yıldım!!

malum kişi yks ye giricek galiba.

daha çok diplomalı işsiz genç, daha çok liyakatsiz eğitim, daha çok göz boyama, daha çok umut satma.

barajın da bir işe yaradığını düşünmediğim için bence bir miktar ayanı beyan etme durumudur. 180 ile 0 arasında zaten bir fark yok.
türkiye'de nitelikli üç beş okul ve hatta hoca kaldığı için bence asıl okulları kapatmak gerekiyor.

ancak madem açtım ağzımı o zaman konuyla ilintili bir şeyden daha bahsetmek istiyorum: herkes üniversite okumasa da olur gibi ya.
ilkokuldan bir arkadaşımla karşılaştım geçen, üniversite okumamış onun yerine kendimi grafikte geliştirmiş çok çok olmasa da kazanıyor parasını. şimdiye kadar beş kez üniversite sınavına girip puan alamamış gençler, hala onları dershanelere yazdırmaya çalışan artık emekli olmuş ailelerini ve türkiye'nin artan işsizliği ile eleman bulunamayan sektörlerini düşününce ya gerçekten gerek var mı acaba diyor insan.
insanlar üniversiteyi iyi para kazanmanın öncülü sanıyor ancak hayır abdullah gül üniversitesinde işletme okumak kimseye bir şey kazandırmaz.

ben vaktinde hacettepe sosyolojiyi istemiştim de ailem izin vermemişti. şimdiki aklım olsa onların "para kazanman lazım" diye ittirdikleri işletme yerine gider sosyolojiyi okur ve nasıl para kazanmak istediğime okuldan bağımsız bir şekilde karar verirdim. hem de sevdiğim ilgilendiğim şeyleri öğrenirdim.

yetmez ama evet diyorum.

hatta beklediğim kadar radikal bir atılım bile değil. bence, üniversiteye gitmek istemeyip üniversite diploması almak isteyenlere direkt sorsunlar; hangi bölümün diplomasını istiyorsun diye. misal dedi ki, endüstri mühendisliği.

hemen konuya vakıf bir cemaat 20 günlük hızlandırılmış kurs açsın, ne öğrenci kaybetsin 4-5 sene, ne de devlet yurt murt açmakla uğraşsın. eh, bu hızlandırılmış kursun da bedelli askerlik gibi bir bedeli de olsun elbet.

parası olan 20 günde halletsin işini. olmayan, devamke.

zaten birçok öğrenci kılpayı açıkta kalıyordu, artık hiç değilse bir yerlere yerleşebilecekler.

eğitimde yapılan bir hata daha. yeterince diplomalı eğitimsiz yokmuş gibi biraz daha ekleyelim demişler.

gündem işgali. bununla ilgilenmenin lüzumsuz olduğunu bu sınavın sıralama sınavı olduğunu hatırlatarak anlatabilirim.

nihat hatipoğlu'nun üyesi olduğu yök'ün aldığı karardır.

allah akademisyenlere sabır versin. mevcut durumda bile dikkat süresi 10 dakikayla sınırlı ve üst üste üç sayfa okuyamayan, yorumlama yeteneğinden yoksun bir nesle ders anlatıyorlardı. şimdi bunların da diptekilerine bir şey öğretebilmek için çırpınacaklar fakültelerde.

neymiş hukuk fakültesine sıralama barajı getirmişler. net söylüyorum ilk 10 bin dışındakilere hakim/savcı olma fırsatı verirsen hsk mülakatında 40 bininci sıradakini ilk yüze giren gencin önüne geçiriverirler. yine tamamen profesörün/doçentin yazılı olmayan değerlendirmesiyle ders geçilen tıp fakültesinde de aynısı yaşanır.

özel yetenekle öğrenci alan güzel sanatlar, konservatuar ve sporla alakalı fakültelerse ilahi besteleyip kabe logosu yapmayı sanat sananlarla dolar. ne denli yetenekli olursa olsun ebrar gibi bir kızımız kabul edilmez beden eğitimi bölümüne. anası babası akp ilçe teşkilatına üye diye bir patates tipliye notları bol keseden dağıtarak, lisede ortalama rekoru kırdırıp sokarlar o fakültelere.

beş on yıl sonra bir kamu kuruluşuna işiniz düştüğünde yıllarca yerden yere vurduğunuz biz elitistleri mumla arayacaksınız.

ek: bir siyasetçi kurnazlığıyla baktığımızda bunun sonuçları şöyle: kontenjanı yıllardır dolmayan bir bölümü tercih ederek şakadanak yerleşecek öğrenciye kyk kredisi veririz. bu gencin, gss prim borcu denen çakallığa en az dört yıl uyanmamasını sağlarız. askerliği tecil etme imkanı veririz. borçlu ve işsiz, özgüvenden yoksun, iq'su da düşük olduğundan mutmain bir genç yaratırız mis gibi.

baraj kalktı demek, sınava giren herkes tercih yapabilecek, demek.
herkes üniversiteye yerleşecek demek değil.
herkes tercih yapacak, puanı yüksek olandan yerleştirmeye başlayacak, kontenjan bitince bitecek.
çalışanın her halükarda puanı yüksek olacağı için (baraj altında kalma felan sözkonusu boş muhabbet olacak) önce o yerleşecek.

beyin göçü yapıp geri dönmeyen nitelikli türk gençlerini nasıl geri döndürebilirizi düşünmek yerine herkesi üniversiteli yapmak için kafa yormasa keşke "sn. büyüklerimiz"