yazarların en ünlü etkileşimi

volkan konak benim için, "arkadaşın durumu iyi mi?" demişti bir keresinde.
demiş yani, sonradan öyle anlattılar.
askerden izne gelmişim ama nasıl alkollüyüm nasıl alkollüyüm...

maliye bakanı sayın kemal unakıtan ile toplantı,
eskişehir valisi sayın kadir çalışıcı beyefendi ile defalarca toplantı,
eskişehir büyük şehir belediye başkanı sayın yılmaz büyük erşen beyefendiyle defalarca toplantı,
eskişehir odunpazarı belediye başkanı sayın burhan sakallı beyefendi ile defalarca toplantı,
eskişehir odunpazarı belediye başkanı sayın kazım kurt beyefendi ile defalarca toplantı,
eskişehir emniyet müdürü, milli eğitim müdürü ve diğer valiliğe bağlı kurumların müdürleri ile toplantı görüşmeleri,
pek çok artist ve sanatçılarla dost yemekleri,

insan olarak, çok da abartılı bir kişilikleri yok,
aynı senin, benim gibiler.

ortaokuldan sonra görüşmediğimiz bi ortaokul arkadaşım eşkıya dünyaya hükümdar olmaz'da figüran oynamıştı sayılırsa.

nazan öncel'e bi'şey yazmıştım, instagram'dan, sanırım hoşuna gitti çünkü en son paylaştığım 10 fotoğrafı falan beğenmişti. hala gösterip hava atıyorum. *

ferhat göçer'in twitter mecrasından takip etmesi sayılır mı?
norm ender konserinde telefon kamerama bakarak 'söz verme sen de aşkım. aşkım!' demişliği vardır evet doğrudur.
ceyda kasabalı'nın instagram üzerinden reklam yaptığı günlerden biri... 'iq testi için kaydırın!' dedi. e tabii asıl testin o olduğunu ve ücretli olduğunu iq sahibi insanlar anlarlar. sonraki hikayelerine bakmadan kaydırıp testi çözdüm tamamla tuşuna bastığım anda 20 tl gibi bir ücret çıktı karşıma. sinirlendim tabii. hemen parmaklarımı çıtlatıp sinirle 'nasıl ücretli olduğunu söylemezsin? az kalsın olmayan param gidiyordu!' tarzı şeyler yazıp biraz sinirimin geçmesini sağladım. inanamadım ama cevap verdi 'keşke sonraki hikayeye baksaydın' tarzında bir şey yazdı. bizde 'r' yoktur ileriden 'u' çekeriz kıhkıhkıh. 'a öyle miymiş leyligül abla bakmamışım kusura bakma ehuehu' tarzında bir şey yazdım. e son mesajı görmedi tabii.

ben değil ama annemin var.
facebook'da yılmaz morgül'le arkadaş kendisi.

pascal nouma.
üniversite zamanında ünlü bir markanın spor organizasyonunun yüzüydü. müsabaka esnasında sahaya girmiş ve top sektirmişti.
biz de izledik. bu kadar.

hayko cepkin, bir festival girişinde, içinde bulunduğum aracın camına kovayla su atmıştı.
çılgın çocuk.

akm de bi konserinde şarkısına eşlik ederken sago ile gözgöze gelmemiz, benim o an dilimin tutulup far görmüş tavşan gibi kalakalmam ve sonunda gülümseyip göz kırparak şarkıya devam etmesi.

yıl sonu progamı vardı bizim lisede. bazı ünlü kişiler davet edilmişti. acun da bizim okula konuşma yapmaya gelmişti. bir de stand up gibi gösteri yapıyordu o zamanlar. acun firardadan da kısa görüntüler gösterip, anılarını anlatarak insanları güldürüyordu.
biz 5 kız modern dans grubundayız. bu arada dans etmekten de nefret ederim. zayıfım diye elaman bulamadığından hoca zorla beni almıştı. gerçekten severek yapmadığımdan, güzel de dans edemiyordum. neyse kulis gibi bir yer var, (yerine başka bir kelime bulamadığım için kulis yazdım) orda acun ve bizim kızlar sırada bekliyoruz sahne için. acun sıcakkanlı insan muhabbete girdi. yaşınızdan büyük duruyorsunuz dedi bizden bir kıza bakarak. sonrada da herhalde makyajdan diyip toparladı. başka bir şeyler daha konuşuldu ama tek bu kısım kalmış aklımda. adam gittikten sonra bizim kızlardan biri "ay ben bunun karısı olsam sinir olurdum. yabancı ülkelerde gezip, bir ton turistle muhabbet ediyor." diyerekten lise öğrencisinin bile aklına gelebilecek düzeydeki o malum tespiti yaptı. adam o zaman zeynep hanımla evliydi. neyse herkesin özel hayatı kendine burda oturup acun'u eleştirmeyeceğim. sadece adam cidden aşırı sıcakkanlı, ve hiç konuşamayan birini bile konuşturur öyle rahat, kasmayan çok bizden bir havası var. kaç sene geçmiş üstünden bu olayın, ama bence bu kadar başarılı olmasının nedeni insanlarla iletişiminin çok iyi olmasından kaynaklanıyor.

benim hatırladıkça eğlendiğim iki tane var.

(bkz: can gox) ile birkaç dakika laflamıştık bir keresinde. güzel, kısa, tatlı bir sohbet oldu. sonra tabii doğal olarak benim diyecek, soracak bir şeyim kalmadı, sonuçta adamı tanımıyordum, sadece şarkılarını seviyordum. ne diyecektim? ama sohbet de öyle bir yerde kesilmişti ki dönüp gidemedim de. az biraz sessiz kaldık, bug'a girdiğimi o da anladı sanırım, nazik biriydi, gel o zaman fotoğraf çekilelim, dedi. bastım selfie'yi, baktım yoluma.

izmir'e geldiğim ilk sene sağda solda boş boş gezinip etrafı keşfetmeye çalışırken alsancak'ta karşılaştığım kaan çaydamlı bana bir meyhanenin yerini sormuştu, şimdi tam çıkaramıyorum adını. yerini de bilmiyordum zaten. o da bilmiyormuş. bilmiyor ki sordu zaten, değil mi? ya sen kaç senedir buralardasın nasıl bilmezsin, sen bilmeyeceksin de allah'ın antepli'si mi bilecek, falan filan gibi şeyler demedim adama. sevdiğim bir insan. dolaşa dolaşa meyhaneyi aramaya koyulduk, yolda lafladık biraz. bir ara hafiften kaybolduğumuzu fark ettim ama yine ses çıkarmadım. en sonunda meyhane tesadüfen karşımıza çıkmıştı. çekip gitti. kendisini bir daha görmedim.

bir de benim değil ama babamın bülent ersoy'la omuzdan çarpışmışlığı var, inanılmaz kıymetli, aile yadigârı bir anımızdır.

asap twelvyy ile yaptığım face time görüşmesidir.

-demet sağıroğlu bi tweetimi retweet etmişti.
-murat tayfun savlıoğlu iş dolayısı ile iletişimimiz oldu. kendisini tanıyıp tanımadığımı sordu. sesinden tanıdık gelmişti ama çıkaramamıştım. yine de tanıdığımı söyledim ki google'dan bakınca tanıdım. çok şeker bir insan.
-rahmetli kayahan ile de yine iş dolayısı ile eşimin iletişimi oldu. defalarca evine gitti ve kendisi günlerce her akşam aradı. benim de iletişimim o sayede oldu. hayatımda bu kadar detaycı, bu kadar öğrenmeye çalışan biri daha görmedim. mükemmelliyetçi bir adam.
-behzat uygurlarla da iş dolayısı ile iletişimimiz oldu.
flamenco camiasından da iletişimde olduğum birçok kişi oldu da burada tanınmaz o yüzden yazmayayım ama
kendi gibi flamenco dansçısı türk eşi ile birlikte yaşamını türkiye'de sürdürmüş hocam manuel reina sayılırsa onu da iliştireyim.
bir tv'de program yapmıştı, birkaç programda da bulunmuştu.

seksenler'deki kasap'a siz seksenler'deki kasap mısınız, demiştim. evet benim demişti.

ayhan sicimoğlu ile twitleşmiştim seneler evvel

ece temelkuran'ın "ne yazıyorsun sen? iyi yazıyorsun. gözünden anlarım." demesi, kitaplarını imzalarken de birbirinden güzel notlar yazması, bir saat oturup kahve içmemiz. 16 yaşındaki meneksebilinç tabi mutluluktan çıldırmıştı.
birkaç sene önce de ahmet şık'a sımsıkı sarılmışlığım var.

(bkz: zafer partisi) genel başkanı (bkz: ümit özdağ)'a kendimi twitter'da zorla takip ettirmem.

#280273 kimi takip ettiğini göremediği için olabilir.

edit: berkcan güven sosyal medya da nft hesabından bana cevap vermişti. nft ile bir gram ilgim yok laf olsun diye soru sormuştum.

twitter'da tweetlerimi beğenen çok fazla ünlü var, onun dışında ferhat göçer ve ömür gedik takipliyor ama geri takip yapmadım. * merve boluğur'dan yıllar önce daha delirmediği dönemler engel yemiştim ama sebebini asla hatırlamıyorum.

hedefim şu an aslı enver, farah zeynep abdullah onun haricinde çoğu ile selamlaşmam olmuştur ne işe yaradıysa.